• Sonuç bulunamadı

HZ OSMAN’NIN İCRAATI KARŞISINDA HZ ALİ

Belgede Hazreti Ali (sayfa 85-87)

HZ OSMAN DÖNEMİNDE HZ ALİ

B. HZ OSMAN’NIN İCRAATI KARŞISINDA HZ ALİ

Hz. Osman’ın halîfe seçilmesi Mekke’nin eski yönetim sınıfının bir başa- rısı olarak görülebilir. Öyle ki bu sınıf o zamana kadar idareye hâkim olan Ku- reyş soylarından memnun değildi. Dolayısıyla onlar üstünlüğün bir gün ken- dilerine geçeceğine inanıyorlardı. Hz. Osman, Mekke’nin ileri gelen ailelerin- den Benî Ümeyye’ye mensuptu. Ayrıca Hz. Peygamber’in (sav) sahâbesi ara- sında asalet ve kişiliği ile halîfe olmaya en layık olanlardandı. Bu sebeple eski liderler onun devlet başkanı seçilmesi için çaba göstermişlerdir. Hz. Osman’ın halîfe olması ayrıca Emevîlerin de bir zaferiydi. Çünkü elde edilen netice ken- dileri için eski kudretlerine erişme hususunda bir fırsat sundu. Onlar da bu fırsatı iyi değerlendirerek Mekke fethi öncesinde kaybettikleri iktidar mevkiini yeniden kazanma imkânı buldular.16

Hz. Osman’ın halîfe olmasıyla birlikte Benî Ümeyye tekrar iktidara ka- vuşmuş oldu. Nitekim ailenin reisi konumunda Ebû Süfyan biatten sonra halîfenin evinde toplanan Ümeyyeoğulları’na "Allah'a yemin olsun ki, hilâ- fetin sizin olmasını umuyordum. Hilâfet artık sizin çocuklarınıza miras kala- caktır" dediği rivayet edilir.17 Bu ifadeler Benî Ümeyye’nin hilâfete bakışını,

aynı zaman Hz. Osman’ın da ne kadar muhteris insanlarla başetmek duru- munda kaldığını gösterir.

Ümeyyelilerin Hz. Osman’ın hilâfet görevini üstlenmesinden itibaren idareyi doğrudan yönlendirmeye başladıkları anlaşılmaktadır. Nitekim halîfe bu yönlendirmenin de bir yansıması olarak görevi üstlenmesinden (H.24/M.644-645) yaklaşık iki yıl sonra Beytülmal âmili Abdullah b. Mes‘ûd ile arasındaki anlaşmazlık sebebiyle Kûfe valisi Sa‘d b. Ebû Vakkâs’ı azlederek yerine anne-bir kardeşi Velîd b. Ukbe’yi tayin etmiştir.18 Halef-selef valilerin

görev değişimi esnasında aralarında geçen diyalog Emevîlerin devlet anlayı- şını ve iktidar-kabile ilişkisini açıkça ortaya koyar. Sa‘d, Velîd’e ‚bu göreve gelmek için senin zekân mı arttı yoksa biz mi ahmaklaştık?‛ şeklinde bir soru

14 Fığlalı, E. Ruhi, ‚Hâricîliğin Doğuşuna Tesir Eden Bazı Sebepler‛, Ankara Üniversitesi İlahiyat

Fakültesi Dergisi, Ankara 1975, sy. XX, s. 227.

15 Ebû Zehra, Muhammed, Siyasî ve İtikadî Mezhepler Tarihi, s. 66. 16 Vida, G. Levi Della, ‚Osman‛, İA, IX, 482.

17 Mes‘ûdî, Mürûcü’z-Zeheb, II, 352. 18 Taberî, Tarih, IV, 251-252.

yönettiğinde ‚Ebû İhsak, bu bir mülktür, mülk bir gün birisi tarafından, ertesi gün birisi tarafından alınır‛ cevabını duyunca, ‚sizler bu görevleri artık bir mülk haline getirdiniz‛ diyerek tepki göstermiştir.19

Hz. Osman Kûfe’de başlayan kadro değişikliğine devam ederek önce Mı- sır valisi Amr b. el-Âs’ın yerine sütkardeşi Abdullah b. Sa‘d b. Ebû Serh’i (27 (647) tayin etti.20 Bundan iki yıl sonra da 29 (649-650) Ebû Mûsâ el-Eş‘arî’yi az-

lederek dayısının oğlu Abdullah b. Âmir’i Basra valiliğine atadı.21 Halîfe daha

önce kendisinin tayin etmiş olduğu Velîd b. Ukbe’yi Kûfelilerin şikâyeti üze- rine görevden almasının ardından onun yerine yine kendi kabilesinden Sa‘îd b. el-Âs’ı getirdi. (H.30/M.650).22 Eyalet valilerini sırasıyla değiştirip yerlerine

Ümeyyelileri atayan Hz. Osman’ın politik tasarrufta bulunmadığı tek eyalet Şam’dır. Zira Hz. Ömer döneminden beri bölgeyi idare eden Muaviye b. Ebû Süfyan zaten Ümeyyelidir. Hz. Osman onu değiştirmek bir yana daha önce Umeyr b. Sa‘d’ın yönetiminde olan Hama, Hıms ve Kınnesrin gibi şehirleri ve Abdurrahman b. Alkame’nin idaresindeki toprakları yönetimini de Şam vali- liğine bağlamıştır.23 İktidarın bütün kilit görevlerine Ümeyyelileri getiren Hz.

Osman bunlara ilave olarak günümüzde başbakanın yetkilerini hâiz makama da amcasının oğlu Mervan b. Hakem’i tayin etmiştir.24 Gerçekleşen bu kadro

değişiklikleri neticesinde devletin neredeyse bütün idarî kademeleri Ümeyye- oğulları’nın kontrolüne geçmiş, bunun sonucunda yönetimde resmen olmasa da fiilen aile saltanatı uygulaması başlamıştır.

Hz. Osman yönetimde takip ettiği bu politikayla esasında halîfe seçilir- ken vermiş olduğu sözün de hilâfına hareket etmiş oluyordu. Çünkü hakem Abdurrahman b. Avf Allah’ın kitabı, Peygamber’in (sav) sünneti ve ondan sonraki halîfelerin yolundan gitmesi şartıyla kendisine biat edeceğini söyle- miş, Hz. Osman da bu konuda söz vermişti.25 Üstelik Hz. Ömer de kendisini

akrabasına karşı dikkatli olması hususunda açıkça uyarmıştı.26 Buna rağmen

Hz. Osman’ın halîfeliği döneminde Hz. Ömer zamanından devralınan yöne- tim kadrosu büyük oranda değişmiştir.

Hz. Osman döneminde bir kabileye dayanan yönetim sistemine geçilme- si Hz. Peygamber’in (sav) büyük ölçüde etkisiz hale getirdiği, ardından ilk iki halîfenin kontrol altında tuttukları kabilecilik düşüncesinin (asabiyet) yeniden

19 İbnü’l-Esîr, el-Kâmil, III, 42-43.

20 Taberî, Tarih, IV, 256-257; İbnü’l-Esîr, el-Kâmil, III, 45, İbn Kesîr, el-Bidâye, VIII, 51.

21 İbn Sa‘d, et-Tabakât, V, 44-45; Taberî, Tarih, IV, 264; İbnü’l-Esîr, el-Kâmil, III, 49; İbn Kesîr, el-

Bidâye, VII, 153-154.

22 Taberî, Tarih, IV, 277-278.

23 Taberî, Tarih, IV, 289; İbnü’l-Esîr, el-Kâmil, II, 58, III, 7-8. 24 İbn Sa‘d, et-Tabakât, 35; Ya‘kûbî, Tarih, II, 164.

25 Taberî, Tarih, IV, 233; İbnü’l-Esîr, el-Kâmil, III, 37.

alevlenmesine hatta hadiseleri yönlendirecek bir etkiye ulaşmasına sebep ol- du. Bu dönemde gerçekleşen politika değişikliği ilk önce Kureyş içinde tarih- ten gelen Emevî-Hâşimî rekabetini tekrar canlandırdı. Hz. Peygamber’in (sav) kabileler üstü konumuyla bu mücadele ağırlığını kaybetmişti. Rasûl-i Ek- rem’den (sav) sonraki halîfelerin Teym ve Adî’den seçilmiş olmaları sebebiyle Ümeyye ve Hâşimîler iktidardan uzak kaldıkları için, bu iki kabile arasında iktidar mücadelesi geri plana düştü. Ancak Hz. Osman’ın halîfe olması ve ar- dından Emevîler lehine siyasî kararlar alması bu soyun tarihî rakibi olan Hâşi- mîleri tabiî olarak muhalefet yapmaya sevk etti. Ayrıca idareden çeşitli neden- lerle memnun olmayanlar Emevîlere karşı Hâşimîlerin yanında taraf olmaya başladılar. Sonuçta Müslümanlar Emevî taraftarları ve Hâşimî taraftarları şek- linde ikiye bölünmüş, iki aile arasındaki siyasî rekabet, zamanla nüfuz alanını genişleterek bütün toplum kesimlerini derinden etkiler hale gelmiştir. Bu du- rumda Hz. Ali de toplum nazarında bir muhalefet lideri olarak görülmeye başlamıştır.

Belgede Hazreti Ali (sayfa 85-87)