• Sonuç bulunamadı

KAVRAMSAL ÇERÇEVEDE TOPLUM VE KURUM

13) BoĢanma sebepleri arasında modernitenin yanlıĢ telakkileri gösterilebilir

2.7. DEĞĠġEN DÜNYADA AĠLE POLĠTĠKALARI

2.7.2. Sosyal Çözülmeye KarĢı Aile Politikaları

2.7.2.1. Türkiye’de Aile Politikaları

Aile kurumunda yaĢanılan çözülmenin çeĢitlilik arz etmesi, toplumsal alanda yaĢanılan ahlaki çöküntü, aile ve evlilik Ģekillerinde oluĢan değiĢiklikler aile kurumu için birer tehdit olmaktadır. “Aileden Sorumlu Avrupalı Bakanlar 2006 Bildirisi”nde konu ile ilgili olarak önemli bir noktaya dikkat çekilmiĢtir. Birçok üye ülke, toplum çapında yaĢanılan olumsuz değiĢmelere rağmen aile kurumunun hala toplumun temel taĢı olduğunu ve aile kurumunda dayanıĢmasının, birlikteliğin ve bütünleĢmenin güçlü bir biçimde devam ettiğini kabul etmektedir. Aile kurumunun taĢıdığı müspet değerler (sevgi, saygı, güven, hoĢgörü gibi) Avrupa insanlarının yaĢam kalitesini müspet yönde arttırdığını ve ülke insanı için önem taĢıdığı belirtilmiĢtir. Avrupa ülkelerinde, ABD‟de ve diğer ülkelerde aile kurumun adına yapılan sosyal politikalar, ailenin topluma kazandırdığı huzur, mutluluk, saadet ve toplumsal bütünleĢme katkısı dolayısıyla devlet politikası olarak benimsenmiĢtir (Çiftçi ve AbduĢoğlu,2007: 22).

Türkiye‟de aile politikaları 1982 Anayasasıyla birlikte hız kazanmıĢtır.

Kalkınma Planlarında aile konusuna sıkça temas edilmiĢtir. Kalkınma planlarında yer alan politikalar, bu hususta kurumsallaĢmayı gerektirmiĢtir. 1989 yılında BaĢbakanlığa bağlı „Aile AraĢtırma Kurumu BaĢkanlığı‟ kurulmuĢ, 2004 yılından itibaren ise bu kurum geliĢtirilerek „Aile ve sosyal AraĢtırmalar Genel Müdürlüğü‟

olarak aile kurumunun geleceğinin korunup muhafaza edilmesi için kurulmuĢtur (Çiftçi, 2009: 35).

2004 yılından sonra aile kurumuna yönelik ilgili politikalar, „Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı‟ Ģeklinde kurumsallaĢmıĢ, 2011 yılı itibari ile

„Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı‟ ismiyle sosyal politikalar üretilmektedir.

Türkiye‟de aile kurumuna yönelik sosyal politika uygulamaları arasında, özürlü ailelerin evde bakımını teĢvik amaçlı aylık ödemeler, eğitim ve sağlık amaçlı “Ģartlı nakil transferleri”, çalıĢan annelere verilen doğum öncesi ve sonrası ücretli-ücretsiz izinler, süt izninin süre ve kullanım kolaylığı bakımından geliĢtirilmesi, çalıĢan babalara doğum izni uygulanması, kadın istihdamını teĢvik eden düzenlemeler bulunmaktadır (Çiftçi, 2009: 35).

1990‟lı ve 2000‟li yıllarda Avrupa Birliği uyum süreci çerçevesinde kadın-erkek eĢitliği konusunda bir takım adımlar atılmıĢtır. Bir takım kanuni düzenlemeler getirilmiĢtir. Anayasanın aile ile ilgili olan 41. maddesi bu cümledendir. Anayasal zeminde yapılan bu değiĢiklik özet olarak eĢler arası eĢitlik ilkesini getirmiĢtir. 1998 yılında çıkarılan bir kanun 2007 yılında biraz daha geliĢtirilip aile fertlerinin birbirlerine Ģiddet uygulamasının önü alınmaya çalıĢılmıĢtır. 2002 yılında çıkarılan bir kanunla evlilik yaĢı ve fertlerin aile içi kararlarda istiĢareyi esas almalarını temin edecek düzenleme getirilmiĢtir. Bu düzenlemeye göre, “kızlar için hâkim iznine bağlı evlenme yaĢı büyütülmüĢ, aile reisliği kaldırılarak aile içinde kararların ortaklaĢa alınacağı hükmü konulmuĢ, evlilikte yasal mal rejimi olarak „mal ayrılığı‟

yerine „edinilmiĢ mallara katılma rejimi‟ düzenlenmiĢtir. Ayrıca kadının çalıĢması için kocasından izin alma zorunluluğu kaldırılmıĢtır” (Çitçi, 2009: 35).

Kadının Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlüğünün kurulması, Aile AraĢtırma Kurumunun kurulması hakkında kanunun hükmünde kararnamenin çıkarılması aile ve kadının statüsünün güçlendirilmesine yöneliktir. Bunun yanında kararnamenin amacı “Türk ailesinin bütünlüğünün korunması, güçlendirilmesi ve sosyal refahın arttırılması için gerekli araĢtırmaların yapılması ve projelerin geliĢtirilmesidir. Bunların uygulamaya konulmasını sağlamak aile ile ilgili milli bir politikanın oluĢmasına yardımcı olmak üzere düzenlenmiĢtir” (Acar, 2001: 162).

145 Aile kurumunun ve fertlerinin korunmasına dair kanunlar, kurumu ve kurumun fertlerini, hak ve ödevlerini koruma altına almıĢtır. Buna bağlı olarak aile kurumuna fikri olarak ve yaĢamsal alanda bir kolaylığı ve düzeni beraberinde getirmiĢtir.

Türkiye‟de aile ile ilgili olan hizmetler Anayasa, Medeni Kanun, TCK, 4320 Sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanun, 4787 Sayılı Aile Mahkemeleri Kanunu çerçevesinde yapılanmıĢ ve aile politikasının temeli bu kanunlarla oluĢturulmuĢtur. Bu kanunlar yanı sıra ĠĢ Kanunu, Devlet Memurları Kanunu, Nüfus Planlaması Hakkında kanunlarda kadınlara yönelik düzenlemeleri içermektedir. Bu kanunların yanı sıra Devlet Planlama TeĢkilatı tarafından hazırlanan beĢ yıllık kalkınma plan ve programlarının bazılarında ailenin korunması ve aileye yönelik hizmetlerin geliĢtirilmesi konusuna yer verilmektedir (Çiftçi, 2009: 37).

Yapılan bunca çalıĢma ve düzenlemeye rağmen aile kurumunun iĢlevlerini ve fonksiyonlarını yerine getirebilecek sosyal politikaların üretilemediği ortadadır.

Teorik olarak bir takım çalıĢmalar yapılmıĢ olsa da pratikte yansımaları tam olmadığı her haliyle gözler önündedir. Belki de bir dönemde yapılması gerekli olan sosyal politikaların tehir edilmiĢ olması ya da tartıĢılan konular üzerinde toplumsal uzlaĢının olmaması, bazı sosyal politikaların tehir edilmesine sebep olmuĢtur. Bu durumun acı faturasını toplum ödemek zorunda kalmıĢtır. Toplumsal alanda ve özelde aile kurumunda yaĢanılan çözülmenin sebebi sosyal politikaların teorinin kalın duvarlarının ötesine geçip pratikte tam manasıyla karĢılık görememesidir.

Çoban‟a göre, “Son yıllarda önemli yasal değiĢiklikler ile önemli adımlar atılmıĢtır ancak uygulamalar ile bütünleĢerek aileye etkin yarar sağlaması açısından gerekli kurumsal yapıların yoksunluğu nedeniyle istenilen etki oluĢturulamamıĢtır” (Çoban, 2009: 38).

Son olarak ifade edecek olursak, ülkemizde kalıcı ve etkili aile politikalarının üretilememesinin baĢlıca sebeplerinden biri siyasi istikrarsızlıktır. Sürdürülebilir aile politikalarının oluĢturulabilmesi için siyasal zeminin müsait hale getirilmesi gerekmektedir. Aksi halde istikrarın olmadığı zeminlerde, siyasal alanda yaĢanılan gayri ahlakilik, politik çözülüĢ, toplumun temel yapı taĢı olan aile kurumunun geleceği adına atılacak adımları olumsuz kılmaktadır. Buradan hareketle sosyal

politikalar ve özellikle aileye yönelik politikalar bilimsel araĢtırma verileri rehberliğinde aile kurumunu koruyucu ve ailenin sorunlarına yönelik önleyici politikaların hayata geçirilmesi gerekmektedir.