• Sonuç bulunamadı

BoĢanma sebepleri aile muhafazakârlığının korunamamasında aranmalıdır

KAVRAMSAL ÇERÇEVEDE TOPLUM VE KURUM

8- BoĢanma sebepleri aile muhafazakârlığının korunamamasında aranmalıdır

Rakamların ortaya koyduğu gibi, boĢanma rakamları daha önceki dönemlere oranla % 100'den fazla artıĢ göstermiĢ. TÜĠK'in rakamlarına göre 2003'te 50.108 aile boĢanmıĢken, 2010'da bu rakamın 110 bini aĢmıĢtır.

9- TÜĠK'in araĢtırma sonuçları incelendiği zaman ailede çocuk sayısının artmasına bağlı olarak boĢanma oranları düĢmüĢtür. 1993 ile 2003 yılları arasında boĢanan çocuksuz çift sayısı 175 bin 132 iken, 1 çocuklu 98 bin 243,

117 2 çocuklu 73 bin 683, 3 çocuklu 29 bin 273 ve 4 çocuklu 11 bin 787 çift boĢanmıĢ.

10- Ailenin çöküĢ sebeplerini tahlil edebilmede bir baĢka önemli veri, boĢanmanın sebepleri. TÜĠK'in 2006 yılı verilerine göre, birinci sebep, aldatma: Kadınlarda %31,9, erkeklerde %34,8 nispetinde boĢanma sebebi.

Daha sonra, kadınlarda % 21, erkeklerde %20 nispette sorumsuzluk ve ilgisizlik; kadınlarda %17, erkeklerde %0 nispetinde dayak/kötü muamele;

kadınlarda %12,2, erkeklerde %3,6 nispetinde içki ve kumar; kadınlarda

%3,9, erkeklerde %14,5 nispetinde eĢlerin birbirlerinin ailelerine karĢı saygısız davranması geliyor. Ekonomik sebepler kadınlar için %1,1, erkekler için ise %1,4'lük bir nispet oluĢturuyor (Ünal, 2010 EriĢim http://www.zaman.com.tr/ali-unal/aile-neden-cokuyor_1058235.html).

Yukarıdaki veriler incelendiği zaman görülecektir ki boĢanma oranları sürekli artıĢ göstermiĢtir. Ekonomik refahın arttığı dönemlerde boĢanma oranlarının seyri yükselmiĢ gözükmektedir. Ekonomik refahla birlikte yüksek ahlak, seciye ve karakter yükselmiyorsa ekonomik refahın getirdiği rahat kiĢiyi aile saadetinden koparıp israfa meylettiriyor. Belki bunun sonucu olarak aile fertleri ekonomik bağımsızlığın da getirdiği güçle ailede ki güçlü bağları zayıflatıyorlar. Zayıflayan bu güçlü manevi bağlar kopması ailede çözülmeyi netice veriyor. BoĢanma oranlarındaki aile yapısı incelendiği zaman çocuklu ailelerde boĢanma oranları daha düĢük seviyede olduğu görülmektedir. Çocuk sayısı azaldıkça boĢanma rakamları artıĢ göstermektedir. BoĢanmalarda çocuk sahibi olamamanın kadınlar için % 1,4, erkekler için binde 8'lik bir nispette sebep teĢkil ettiği nazara alındığında, çocuk sayısının artıĢı aile kurumunun korunmasında etkili olduğu görülmektedir.

Çocuk aile kurumunun en önemli bağı olmaktadır. Aile yuvası kiĢisel hazların ve zevklerin tatminini mümkün kılmasının yanında aile yuvasının bütünleĢtirici vasfı çocuk olduğu görülmektedir. Çocuk sayısının artıĢına bağlı boĢanma oranları daha da düĢmektedir. Aile kurumunu temelinden sarsan sebeplerin baĢında aldatma gelmektedir. Onu takip eden sorumsuzluk, içki, kumar, saygı ve sevginin

yitirilmesidir. Dikkat çeken bir hususta ekonomik sebeplerin boĢanma oranlarında yüzdesinin diğer sebeplere oranla daha düĢük olmasıdır.

Tablo 1: TÜĠK Yıllara Göre BoĢanma Rakamları (2001-2013)

Kaynak: TÜĠK Evlenme ve BoĢanma Oranlarına Göre DerlenmiĢtir.

BoĢanma oranları muhtarlık verilerine dayanılaraktan elde edilmesi verilerin sağlıklı elde edilememesinin sebebi olmaktadır. Verilerin daha sağlıklı netice vermesi için boĢanma davalarına bakmak gerekiyor. Ġlerleyen bölümlerde Adalet Bakanlığının verileriyle boĢanma oranlarını daha detaylı incelemek mümkün olacaktır. BoĢanma oranlarının muhafazakârlıkla aslında net bir bağı var olduğu söylenemez. Yukarda da ifade ettiğimiz gibi ailede çözülmenin sebebi aile muhafazakârlığının korunamaması.

Yukarıdaki tabloyu incelediğimiz zaman evlilik oranlarında çok artıĢ gözlenmezken boĢanmalar sürekli artmıĢtır. 2009-2011 yıllarında evlilik sayıları düĢmüĢ fakat diğer yıllara oranla daha fazla boĢanma olmuĢtur. Bu durum bize Ģu gerçeği göstermektedir aile kurumunun her geçen gün zayıfladığı ve toplumsal çözülmenin yaĢandığı gerçeğidir. Ayrı bir araĢtırmada çıkan sonuçlara göre;

“Türkiye‟de 1985 yılında boĢanma oranı binde 0,37 iken, 1994'de bu rakam binde

Yıllar Evlenmeler BoĢanmalar

2001 544 322 91 994

2002 510 155 95 323

2003 565 468 92 637

2004 615 357 91 022

2005 641 241 95 895

2006 636 121 93 489

2007 638 311 94 219

2008 641 793 99 663

2009 591 742 116 369

2010 582 715 118 568

2011 592 775 120 117

2012 603 751 123 325

2013 600 138 125 305

119 0,46 olmuĢtur. Türkiye'de bölgeler açısından ise Ege ve Marmara'da boĢanma oranı daha yüksek, binde 0,63 iken, Doğu ve Güneydoğu'da bu oran binde 0,13'tür.

Görüldüğü üzere, dini bağlılığın daha hâkim olduğu bölgelerde boĢanma vakalarına daha düĢük olduğu gözlenmektedir” (Aktay, 1998: 118).

Ġslam dininde, sosyal çözülme sebebi olan boĢanmayı, istenmeyen bir durum olarak gören temel kaynak Kur‟an-ı Kerim‟dir. Ġslam hukukunun evliliğe bakıĢı eĢler arası saygı ve sevginin daim olduğu ve birtakım sorumlulukları beraberinde getiren, ortak bir yaĢam alanı oluĢturan ve verilen söze sadakatin gereği hem dünyada hem de öte dünyada ebedi yaĢam ortaklığı olarak görülmektedir. Ġslam dininde boĢanma tamamıyla yasak olmayıp, önemli sorunlar karĢısında boĢanma gerçekleĢtirilebilmektedir. Arıkan‟a göre; “her ne kadar boĢanma tamamıyla yasak olmasa da, dini otoriteler ve toplum tarafından hoĢ karĢılanmamaktadır‟‟ (Arıkan, 1996: 21). “Tanrı indinde mubahların en sevilmeyeni talaktır”, “evlenin boĢanmayın çünkü Allah zevkine ve keyfine düĢkün erkek sevmez‟‟, “kadınlarınızı ancak zina töhmetiyle boĢayabilirsiniz‟‟ hadisleri boĢanmanın kabul edilmesine rağmen istenmeyen bir durum olmasına iliĢkin örneklerdendir (Arıkan, 1996: 4).

Ġslam‟dan önceki Türk tarihinde boĢanmaya iliĢkin durumlar incelendiği zaman boĢanma belli sebeplerle mümkündü fakat hoĢ karĢılanmazdı. Kadının doğurganlığının olmaması, evini terk etmesi, itaatsizliğinin söz konusu olması erkeğe bir oranda boĢanma yetkisini vermekteydi. Osmanlı döneminde ise boĢanma Ġslam hukuku çerçevesinde kadının (hâkimin) yargısı doğrultusunda gerçekleĢen bir olaydı. Tamamıyla dini uygulamalar ve Ģeriat kanunu esas alınarak boĢanma gerçekleĢtirilmekteydi. Cumhuriyet döneminde kabul edilen Türk Medeni kanunu ile birlikte boĢanma ve ona iliĢkin düzenlemeler hukuki bir zemine bağlanmıĢtır (Arıkan,1996: 5).

Dünyada ve Türkiye‟de boĢanmanın tarihi seyri incelendiğinde ve boĢanma Ģekline bakıldığı zaman boĢanmanın yasal sürece bağlanması, boĢanma üzerinde dinin yasaklayıcı ve kısıtlayıcı etkisinin azaldığını ve boĢanmanın dinin bu husustaki

önleyici etkisi baĢka kurumlara devredilmesi dolayısıyla boĢanma daha kolay bir süreç haline gelmiĢtir. Yapılan araĢtırmanın sonuçları değerlendirildiğinde Türk toplum yapısıyla ve sosyal çözülmeyle alakalı bize birtakım bilgiler vermektedir.