• Sonuç bulunamadı

Amerikan Alan Puttmacher Enstitüsü'nün geçtiğimiz yıllarda yaptığı bir araĢtırmaya göre Amerika'da, 15–19 yaĢ grubundaki her 1000 kızdan 96'sı,

KAVRAMSAL ÇERÇEVEDE TOPLUM VE KURUM

21- Amerikan Alan Puttmacher Enstitüsü'nün geçtiğimiz yıllarda yaptığı bir araĢtırmaya göre Amerika'da, 15–19 yaĢ grubundaki her 1000 kızdan 96'sı,

Ġngiltere‟de 45'i, Kanada'da 44'ü, Fransa'da 43'ü, Ġsveç‟te 35'i ve Hollanda'da 14'ü çoğunlukla evlilik-dıĢı iliĢkilerden hamile kalmakta.

22- Ġngiltere‟de her 10 çocuktan 1‟i, 18 yaĢından önce cinsi tecavüze uğramaktadır. Artık babaların çocuklarına tecavüzü sıradan olma yolundadır.

113 23- Avrupa Topluluğu'nun Brüksel'deki Ġstatistik Bürosu EUROSTAT‟ın yaptığı araĢtırmaya göre, Avrupa Topluluğu ülkelerinde son yılda evlilik dıĢı doğum oranları 3 katına çıkmıĢtır. 1981 rakamlarına göre her 1000 doğumdan 92'si evlilik-dıĢıdır. Mesela Amsterdam Ģehrinde 1965 yılında %5,6 olan gayri meĢru doğum oranı, 1982 yılında 22,4‟e yükselmiĢtir (ġimĢek, 2005 http://www.ekodialog.com/Makaleler/ekonomik_refahin_batidaki_erozyonu.

html).

Yukarıda ki verileri değerlendirdiğimiz zaman; batı toplumlarında boĢanma oranlarının çok yüksek olduğu ve her geçen gün boĢanmaların artıĢ gösterdiğidir.

Evlilik dıĢı iliĢkiler çok erken yaĢlarda kendini göstermektedir. Evlenenlerin büyük bir kısmı evlilik öncesi cinsi temasta bulunmuĢ yani meĢru olan nikâh akdine bağlı olmayan bir birlikteliği partneriyle yaĢamıĢ durumdadır. Evlilik öncesi birlikteliğin neticesi olarak boĢanma oranları artmıĢ ve ortada kalan çocuklar birilerinin vebalini üstlenerekten bu ağır yükle dünyaya gözlerini açmıĢtır. Bir diğer ürkütücü tablo doğan çocukların büyük bir kısmı gayri meĢru iliĢkiden doğan çocuklardır. Bu durum ülkeler ve milletler için çok korkunç bir durum olsa gerektir.

Toplumsal kurum olan evlilik kurumunun vasfını yitirmesiyle doğal olarak aile düzeni daha kurulmadan dağılması ve çözülmesi söz konusu oluyor. Evlilik iliĢkileri meĢru akde bağlı olmaması toplumları Ģehvetin eline terk ediyor. Ġnsanlar karĢı cinsle birlikte olmayı bir zevk ve eğlence aracı olarak görmekte ve sonucunda kısa bir zevkin acı sonuçlarını bütün bir toplum yaĢamaktadır. Yukarıda da ifade edildiği gibi evlilik iliĢkileri meĢru akde bağlı olmamasının sonucu zevk ve eğlencede sınır tanımayan Ģehvetin köleleri kendilerini köleleĢtirdiği gibi her Ģeyi ve her nesneyi köleleĢtirmek istemektedirler. Bunun sonucu olarak hazcı bir nesil türemekte ve toplumsal cinnetin neticesi tecavüz vakaları artmakta, boĢanmalar artmakta, geçici birliktelikler söz konusu olmakta, intihar olayları yaĢanmakta, evlilik dıĢı hamile kalıp bu yükün altında kadınlar ezilmekte, kiĢinin kendi çocuklarına tecavüzleri olmakta, evden kaçan çocuklar türemekte, hayatını sokakta geçiren çocuklar oluĢmakta, tek ebeveynli çocuklar hayata yarım bir Ģekilde

tutunmaya çalıĢmakta ve daha niceleri toplumda yaĢanmaktadır. Bunun altında yatan en önemli sebep evlilik dıĢı iliĢki ve kontrol altına alınamayan sapık tutkulardır.

„The US Department of Health and Human Service‟ adlı kuruluĢun araĢtırma sonuçlarına göre;

1- ABD de her yıl 1.000.000 çocuk evini terk etmektedir. Bunun sebebi, alkolik ebeveynlerin baskısı, ekonomik sıkıntılar, fakirlik, zenginlere özenti, serbest hayat özlemi ve ailelerin çocukları ile ilgilenmemeleri gibi sebepler gösterilmektedir.

2- Yapılan bir diğer araĢtırma sonuçlarına göre, evinden kaçan çocukların

%57'si boĢanmıĢ ailelerin çocukları ve bu çocukların %16'sı da babalarını hiç bilmemektedir.

3- Batı Avrupa'da 100.000 civarında çocuk, yaĢamını sokaklarda geçirmektedir.

4- Ġngiltere‟de her yıl ortalama 15.000 çocuk evini terk etmektedir.

Almanya'da bu rakam 20.000'i civarındadır. Danimarka'nın baĢkenti Kopenhag'da günde 1.500 çocuğun evinden uzaklaĢtığı ifade edilmektedir.

5- „Hudson Institute‟ adı kuruluĢa göre, ABD de siyahî çocukların yarısından fazlası, his panik çocukların %35'i ve beyaz çocukların %20'si tek ebeveyn ile yaĢamaktadır ve bunlar da kadınlardır (ġimĢek, 2005 http://www.ekodialog.com/Makaleler/ekonomik_refahin_batidaki_erozyo nu.html).

Batı‟da çok büyük nispette çökmüĢ bulunan aile, sekülerleĢme sürecindeki ülkemizde de aile büyük bir hızla çözülmeye doğru gitmektedir. Bunun sebeplerinden biri olan aile ve evlilik iliĢkileri üzerinde yaĢanan tahribattır. Bu tahribatı nispeten rakamlarla ifade etmeye çalıĢtık. Görüldüğü üzere batı toplumunu tehdit eden boĢanma daha ziyade evlilik öncesi iliĢkilerin getirmiĢ olduğu travma üzerinde yoğunluk kazanmaktadır.

115 BoĢanma nedenleri hemen hemen her toplumda benzer özellikler gösterse bile batı toplumlarında evlilik öncesi yaĢanılan gayri meĢru hayatlar Türkiye gibi ülkelerle mukayese edildiğinde oranlar farklılık gösterir. Evlilik öncesi hayatlar fertler arasında sevgi bağlarını kuvvetlendirmediği için geçici heveslerle baĢlayan birliktelikler sonunda çok büyük felaketleri beraberinde getirmektedir. Ortada kalan çocuklar, babasını tanımayan evlatlar, terk edilmiĢ yavrular, ebeveyn Ģefkatinden mahrum zavallılar… Bu güçsüz omuzlar üstüne yüklenen dağlar büyüklüğünde yükler altında kalıp ezilen küçükler… Haliyle toplumda suça itilen insanlar, intihar eden fertler… Aslında dinlerin aile kurumuna atfettiği önemi ifade etmiĢtik.

Görüldüğü üzere bu önemin fertler ve aileler üzerinde önemi her geçen gün zayıflıyor olması bu kuvvetli bağları yok ediyor ve toplumun yapı taĢları göz göre erimektedir.

2.6.2.2. Türkiye Örneğinde BoĢanma

BoĢanma, bireyin nikâh bağlılığından sıyrılıp, kendini bu bağdan kurtarmasıdır. BoĢanma, azda olsa bireyi dinlendirip rahatlatıcı görünse de, çoğu zaman bireye, topluma huzursuzluk ve sefalet getirmiĢtir. Arıkan‟a göre, “aile kurumundaki çözülmenin önemli belirtileri boĢanma hızındaki artıĢtır. Bugün boĢanmanın en yüksek olduğu toplumlar Batı toplumları, onlar içinde de ABD ve Rus toplumudur” (Arıkan, 1996: 21). BoĢanma yüzdesinin en düĢük ülkelerden biri olduğumuzu ifade edebiliriz. Zira “BirleĢmiĢ Milletler 1992 Demografi Yıllığına göre bazı ülkelerde ve Türkiye'de boĢanma yüzdelerine bakıldığı zaman, Türkiye'nin dünyada en düĢük boĢanma yüzdesine sahip ülkelerden biri olduğu görülmektedir”

(AktaĢ ve KöktaĢ, 1998: 118). Ülkemizde boĢanma oranları, Batılı ülkelere göre oldukça düĢük olmasının yanında, manevî ve ahlâkî yozlaĢmanın artmasına bağlı olarak, boĢanma oranlarının artıĢ gösteriyor olması modernite algısının yanlıĢ telakkileriyle sürekli yükselen bir eğilim göstermekte ve her geçen gün boĢanma oranları artıĢ göstermektedir. BoĢanmanın ülkemizdeki tarihi seyrini belli baĢlı araĢtırmalar çerçevesinde inceleyelim.

Avukat M. ġerif Sağıroğlu'nun yayınladığı araĢtırmaya göre;

1- BoĢanma rakamları incelendiği zaman, 1930 yılı ile 2008 arasında ülkemizde