• Sonuç bulunamadı

I. BÖLÜM

II.IV. TÜRKİYE’DE KAMU YÖNETİMİ YAPISI

Bilindiği gibi ülke yönetiminde kamu kesiminin hem örgütse hem de fonksiyonel yapılanmasında iki ilke vardır. Bunlardan örgütsel yapılanma merkezi ve yerel yönetim şeklindedir. Fonksiyonel yapılanma ise hizmet ilkesine göre kurumların yerine getirdiği hizmetlere göre yapılanmasıdır. Biz konumuz itibariyle burada örgütsel yapılanmayı dikkate alacağız. Bir ülkede kamu yönetiminin teşkilat yapısı o ülkenin siyasal yapısı, yönetim anlayışı, siyasal kültürü ve tarihi dinamikler tarafından belirlenmektedir. Bunun anlamı kamu yönetimi yapısında merkezi yönetim ile yerel yönetim arasındaki oranın ne olacağı o ülkenin kendi içindeki değişkenleri tarafından belirlenir. Dolayısıyla her ülke için belirli bir yönetim yapısından bahsetmek pek mümkün olmamaktadır. Katı merkeziyetçiliği benimsemiş ülkelerde güçlü bir devlet anlayışı bulunmaktadır. Bu ülkelerde otoriter yönetim eğiliminin varlığı dikkati çekmektedir. Bununla birlikte yerel yönetim anlayışını benimsemiş ülkelerde zayıf devlet anlayışı, daha fazla halka dayanan bir yönetimin varlığı söz konusudur.93

Ülkemizdeki kamu yönetimi sistemi ise her ülkede olduğu gibi merkezi ve yerel yönetimler olmak üzere iki seviyede örgütlenmiştir. Türkiye’deki devlet geleneğinin başlıca özellikleri çoğunlukla son iki yüzyıl içinde oluşmuştur. Türk devletinin tarihsel olarak aşırı merkeziyetçi, güçlü ve bir imparatorluk devleti olduğunu söylemek mümkündür. Türkiye Cumhuriyetin ilanıyla yeni ve genç bir ülke kurulduğu ve birçok yönden Osmanlı Devletinden ayrıldığı söylense de Türkiye’deki siyasal ve sosyal sistemler çoğunlukla bütün sorunlarıyla beraber Osmanlıdan devralınmıştır.

92 Ömürgönülşen; Öktem; “Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne Yönetsel Uyumu”; ss.57-59

Osmanlıda ve daha sonra Cumhuriyet döneminde devlet daima topluma karşı daha egemen bir yere sahip olmuştur. 1923’te Cumhuriyet ilan edildikten sonra da devlet geleneği devam etmiştir. Çağa ayak uydurmak için reformlar yapılmıştır. Bu reform gayretlerine rağmen 19.yüzyıl sonlarında ortaya çıkan bürokratlar tarafından temsil edilen merkeziyetçi ve güçlü devlet geleneği Cumhuriyetin ilanından sonrada devam ettirilmiştir.

Osmanlıdan devralınan ve günümüze kadar gelen Türkiye’deki devlet geleneği, kendine has özellikleri olan özel bir durumdur. Bu özellikler; güçlü devlet, aşırı merkeziyetçi yapı, reformların tepeden aşağıya doğru gerçekleşmesi, koloni olmaması gibi özelliklerdir.

Bu özelliklere sahip bir devlet geleneği ve kamu yönetimi anlayışının gelişmesinde çeşitli nedenler rol oynamıştır. En önemli neden olarak Türk tarihinde devletin sivil toplumla beraber gelişmemiş olması gösterilmektedir. Toplumla birlikte gelişemeyen devlet ve kamu yönetimi toplumu yönlendiren, kontrol eden ve ona egemen olan bürokrasi tarafından geliştirilmiştir.94

Türkiye’de devlet yönetimi bir merkezi hükümet ile taşrayı yöneten çeşitli taşra ve yerel yönetimlerden meydana gelmektedir. Diğer bir ifadeyle, son iki yüzyıl içinde şekillenen ve kendine has özelliklere sahip olan Türk kamu yönetimi merkezden yönetim ve yerinden yönetim esasına dayanmaktadır.

Anayasa’dan başlayarak Türkiye’nin yönetim yapısını belirleyen yasalar Türkiye’nin merkezi idare kuruluşu bakımından illere, ilçelere ve bucaklara bölünmesini, bunların yanında yerel yönetim olarak il özel idarelerinin, belediyelerin ve köylerin bulunmasını hükme bağlamıştır.

Bu yapıda illerin yetki genişliği esasına göre, yerel yönetimlerin yerinden yönetim esasına göre yönetilmesi ve merkezi yönetimin yerel

yönetimler üzerinde vesayet denetimi yetkisi kullanması öngörülmüş, ayrıca bölgesel örgütlenmeye de imkân tanınmıştır.95

Merkezi yönetim ile yerel yönetim arasındaki görev, yetki ve hizmet dağılımına bakıldığında da ülkemizdeki kamu hizmetlerinin çoğunun merkezi yönetim tarafından yerine getirildiği görülmektedir. Bunun yanında yerel yönetimler sadece sınırlı bazı hizmetleri yerine getirmektedirler. Anlaşılacağı gibi yerel yönetimlerin ülke yönetimi üzerindeki etkisi çok azdır. Türkiye’de eğitim, sağlık, konut, sosyal güvenlik, sosyal hizmetler gibi neredeyse bütün hizmetler merkezi yönetimin görevleri içindedir. Ama dünyanın birçok ülkesinde bu hizmetlerin çoğu yerel yönetimler tarafından yerine getirilmektedir.96

Merkezden yönetim teşkilatı esas itibarıyla ülkenin başkentinde bulunan merkez teşkilatı ile taşra teşkilatı olarak ele alınabilir. Türkiye’de de merkezden yönetim başkentte Cumhurbaşkanı ve Bakanlar kurulundan oluşmaktadır. Bakanlıkların bakanlık dışındaki taşra teşkilatları da merkezden yönetimin taşra teşkilatını oluşturmaktadır.

Ülkemizde mahalli idareler İl Özel İdaresi, Belediye, Büyükşehir Belediyesi ve köylerdir. Anayasamızda mahalli idareler olarak İl Özel İdareleri, Belediyeler ve köyler yer almaktadır. Büyükşehir Belediyesi kavramı 1980’lerden sonra gündeme gelmiştir.

Günümüzde ister kapitalist, ister sosyalist olsun bütün ülkeler yönetim sistemleri içinde yerel yönetimlere geniş yer vermektedirler. Özellikle geçen yüz yılın ikinci yarısından itibaren serbest piyasa ekonomisi sisteminin gelişmesi ve özelleştirme uygulamalarının yaygınlaşmasıyla birlikte yerelleşme düşüncesi de yeniden güç kazanmıştır. Bu gibi siyasal ekonomik gelişmelerle kamu hizmeti anlayışındaki değişmeler bir takım hizmetlerin yerel yönetim kuruluşlarına

95 Muammer Aksoy; “Türkiye’de Taşra Yönetiminin Aksayan Yönleri ve Taşra Yönetim Yapısına Yeni Bir Model Önerisi”; Kamu Yönetiminde Kalite 1. Ulusal Kongresi; Ed.Ömer Peker ve diğerleri; TODAİE Yayınları; Yayın No.289; Cilt.I; Ankara; Mart 1999; s.380

devredilmesini zorunlu hale getirmiştir. Dolayısıyla 1970’lerden sonra tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de yerel yönetimler giderek önem kazanmaya başlamıştır.97

II.IV.1. TÜRK KAMU YÖNETİMİNİN GENEL ÖZELLİKLERİ