• Sonuç bulunamadı

I. BÖLÜM

II.VI. 4 BİLGİ EDİNME HAKKI KANUNU

Bilgi edinme hakkı birçok ülkede anayasal haklar arasında yer almaktadır. Şeffaflık uluslararası düzeyde ilk kez Birleşmiş Milletler Evrensel Bildirisinin 19’uncu maddesinde iletişim özgürlüğü alanında ifadesini bulmuştur. Birleşmiş Milletler 1000 Yıl Bildirgesi (Eylül 2000) ve Avrupa Temel Haklar Şartı’nda da (Ekim 2000) belgelere ulaşma özgürlüğü ve halkın bilgi alma hakkını güvence altına alma sorumluluğundan söz edilmiştir. Bu hakkın sınırı ise devlet sırrı ve niteliği itibariyle gizli kalması gereken bilgiler olarak nitelendirilmiştir.145

Kamu yönetiminde şeffaflığın sağlanmasına yönelik liberal demokratik ülkelerde görülen Türkiye’de de yansımasını bulmuştur. 24 Nisan 2004 tarihinde yürürlüğe giren Bilgi Edinme Hakkı Kanunu ile Türkiye’de gizli yönetimden şeffaf yönetime doğru bir adım atılmıştır. Bu adım geleneksel olarak gizliliği esas alan bir kamu yönetimi anlayışından uzaklaşmanın ilk işareti niteliğini taşımaktadır. Bu kanun Türk kamu yönetiminin şeffaflaşmasına yönelik önemli bir açılımın kanuni dayanağını teşkil etmektedir.146

145 Yasin Uygur; “Devlet Sırrı Sır Olmaktan Çıkıyor”; www.aksiyon.com.tr; (30/04/2005)

146 Ramazan Şengül; “Bilgi Edinme Hakkı Kanunu Türk Kamu Yönetimini Camdan Eve Dönüştürür mü?”; Ankara Üniversitesi SBF Dergisi; Sayı.60(3); Temmuz-Eylül 2005; s.217

Etkin, verimli, sorumlu ve şeffaf bir kamu yönetimine duyulan ihtiyaç kamu yönetiminin yeniden düzenlenmesi ile ilgili çalışmalara daha fazla önem verilmesine neden olmuştur. Yönetimde açıklık ve şeffaflık düşüncesi ve bu amaçla yapılan yasal düzenlemeler bu tür ihtiyaçların bir ürünü olarak ortaya çıkmaktadır. Gerek diğer ülkelerde gerekse ülkemizde ortaya çıkan bu gelişmeler insanların sadece etkilenen ve yükümlülükleri olan bir vatandaş değil, yönetime katılan, onu denetleyen ve sorgulayan aktif birer unsur haline gelmesini ifade etmektedir.147

Bilgi edinme hakkı, kamu kurumlarının gücüne ve iktidarına getirilmiş bir sınırlamadır. Yönetimin işleyişinin iyileştirilmesine yönelik temel reformların arasında bilgi edinme hakkı da yer almaktadır. Bilgi edinme hakkının varlığı yönetimi kötü yönetim uygulamalarından uzaklaşmaya zorlayacaktır. Kendisini sürekli gözlem altında hisseden kurum ve kuruluşlar ile çalışanları, karar, eylem ve işlemlerinin sonuçlarına dikkat ettikleri oranda iç işleyiş sistemlerini de yeniden düzenlemek ihtiyacı hissedeceklerdir. Bununla birlikte yönetim halk ilişkilerinin geliştirilmesi için yönetimin dışa açık hale gelmesi, dışarıdan görülebilir ve içine girilebilir olması önemli bir katkı sağlamaktadır.148

Ülkemizde 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu’nun amacı demokratik ve şeffaf yönetimin gereği olarak eşitlik, tarafsızlık ve açıklık ilkelerine uygun olarak kişilerin bilgi edinme hakkını kullanmalarına ilişkin esas ve usulleri düzenlemek olarak birinci maddede ele alınmıştır. Bu kanunda kamu kurum ve kuruluşları ile kamu kurumundaki meslek kuruluşlarının faaliyetleri de bilgi edinme hakkının kapsamına dahil edilmiştir. Bunun nedeni bilgi edinme hakkının bir boyutunu oluşturan hatta temeli olarak görülebilecek olan yönetimin elindeki bilgi ve belgelere ulaşma serbestîsinin sağlanmasıdır. Bu aynı zamanda

147 Musa Eken; “Gizlilik Geleneğinden Şeffaf Yönetime Doğru”; Amme İdaresi Dergisi; Cilt.38; Sayı.1; Mart 2005; ss.113-114

kamu yönetiminin faaliyet alanını hem kamu görevlileri hem de halk tarafından kullanılan ortak bir saha haline getirmektedir.149

Yasada bilgi edinme hakkını kimlerin kullanabileceği de açıkça belirtilmiştir. Yasaya göre herkes kurallarla belirtilen ilke ve yöntemler çerçevesinde bilgi edinme hakkına sahiptir. Bu hak sadece Türk vatandaşlarına tanınmamıştır. Söz konusu haktan bütün gerçek ve tüzel kişiler yararlanabilir. Fakat buna yabancılar için haklı sayılabilecek sınırlamalar getirilmiştir. Türkiye’de ikamet eden yabancılar ile Türkiye’de faaliyette bulunan yabancı tüzel kişiliğe sahip olanlar isteyecekleri bilgilerin kendileriyle veya çalışma alanlarıyla ilgili olmak ve karşılıklılık ilkesi gereğince bilgi edinme hakkından yararlanabileceklerdir.150

Yasaya genel olarak baktığımızda pratikte kamu kurum ve kuruluşlarına yapılacak kişisel başvurular üzerine yoğunlaştığı görülmektedir. Bu nedenle de kanun bilgi edinme ile ilgili yapılacak itirazları incelemek, itiraz üzerine bir bilgi veya belgenin devlet sırı ya da ülkenin ekonomik çıkarına ilişkin bir nitelik taşıyıp taşımadığı hakkında karar vermek ve bu alanda verilen kararları incelemek üzere Bilgi Edinme Değerlendirme Kurulu oluşturulmasını düzenlemiştir. Böylece karşılaşılması muhtemel sorunları önlemek için halkın böyle durumlarda başvurabileceği bir merci oluşturulmuştur. Bu kurulun görevlerinin açıkça tanımlanması ve hangi şartlarda müdahale edeceği ve diğer çalışma şekilleri çıkarılan bir yönetmelikle düzenlenmiştir. Bunun yanı sıra kurulun karar ve tavsiyelerine uyulmadığında yargı yolu açık tutulmuştur.151

Bununla birlikte kanun kamu yönetiminin tüm karar, düşünce, plan, proje ve bilgisine ulaşma imkânı vermemektedir. Devletin ve kamunun güvenliğini sağlamak amacıyla bir takım sınırlamalar getirilmiştir. Kanunda bilgi

149 “Bilgi Edinme Yasası Neler Getiriyor?” Dr. Yaman Erdeniz’le yapılan söyleşi;

www.ntvmsnbc.com; (12/09/2005)

150 Atilla İnan; “Bilgi Edinme Hakkı ve Uygulaması”; Beklenen Mahalli İdareler Dergisi; Yıl.14; Sayı.120; Temmuz 2004; s.8

151 Turgay Uzun; “Kamu Yönetiminde Değişim ve Bilgi Edinme Hakkı”; Selçuk Üniversitesi İİBF Sosyal ve Ekonomik Araştırmalar Dergisi; Cilt.5; Yıl.5; Sayı.9; 2005; s.250

edinme hakkının kullanımına on üç ayrı istisna getirmiştir. Bu istisnaların başında yargı denetimi dışında kalan işlemler gelmektedir. Diğer istisnalar ise; istihbarata ilişkin bilgi ve belgeler, devlet sırrına ilişkin bilgi ve belgeler, ülkenin ekonomik çıkarlarına ilişkin bilgi ve belgeler, idari soruşturma ile adli soruşturma ve kovuşturmaya ilişkin bilgi ve belgeler, özel hayatın gizliliğini teşkil eden bilgi ve belgeler, ticari ve mali bilgiler ile fikir ve sanat eserleri ve son olarak da hazırlık ve iç düzen dokümanları olarak nitelendirilen kurum içi düzenlemeler, kurum içi görüş, bilgi notu ve tavsiyeleridir.152

Yasanın çıkarılmasıyla ülkemizde şeffaflığın tam anlamıyla sağlanacağını düşünmek doğru olmayacaktır. Çıkarılan yasa sihirli bir değnek değildir. Yasayı uygulayacak olanlara büyük görevler düşmektedir. Ama ne yazık ki ülkemizde kamu görevlilerindeki yetersizlik, şeffaflık yönünde yaşanacak olan tutum değişikliğini engelleyebilecektir. Görevlilerin yenilikler karşısında risk almaktan kaçınmalarına neden olacaktır. Zira özellikle 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu kapsamında hukuksal yükümlülükler karşısında risk almaktansa talebi reddetme eğilimi ağır basacaktır. Çünkü kamu görevlileri eskiye dayanan ve gizlilik geleneği üzerine kurulu yönetim geleneğiyle yetişmişlerdir. Bu da hukuksal düzenlemelerde şeffaflığın öngörülmüş olmasına rağmen yönetimin kökten tutum değişikliği sağlaması zaman alacaktır. Zira ilk uygulamalar bu yönde bir tutum alındığını göstermektedir.153

Bir takım eksikliklere rağmen bilgi edinme hakkının kanunla düzenlenmesi ve hukuk düzeni içine sokulması ülkemiz açısından önemli bir gelişmedir. Avrupa Birliği yolunda yapılan reformların önemli bir ayağını oluşturmaktadır. Genel olarak hazırlanan Kamu Yönetimi Temel Kanunu’nu tamamlayıcı daha doğrusu destekleyici bir görev üslenmektedir.

152 Eken; “Gizlilik Geleneğinden Şeffaf Yönetime Doğru”; ss.125-128

III. BÖLÜM

KAMU YÖNETİMİ TEMEL KANUNU

Dünyada gerçekleştirilen reformların içeriğine ve boyutlarına baktığımız zaman Türkiye’nin karşı karşıya olduğu sorunun çapına dair de bir fikir edinebiliriz. Her şeyden önce kamuda reform ideolojik-siyasi tercihlerin değil aklın ve mühendislik bilgisinin egemen olması gereken serinkanlı hesaplara ve kılı kırk yaran bir dikkate ihtiyaç duyulan bir alandır. Devlet gücünü kullanan araç elden geçirilecek ve daha etkili ve verimli çalışması sağlanacaktır. Bunu başarmanın ön koşulu toplumun bütün kesimlerinin bu amaç için seferber edilmesi, ülkenin genelinde bir reform için bir iradenin oluşturulmasıdır.

Türkiye uzun koalisyon hükümetleri dönemlerinde bu iradeyi geliştirememiş ve reformları geciktirmiştir. Ellerindeki bakanlıkları sahip oldukları kaleler gibi gören koalisyon partilerinin ellerinden reform için küçülmeye, yetkilerinden vazgeçmeye razı olmaları beklenemezdi.154 Fakat son hükümet bu reformları gündeme getirmiş ve bir kısmını mecliste görüşülerek kanunlaşmıştır. Meclisten kısmi olarak geçen ve kamuoyunda Kamu Yönetimi Temel Kanunu olarak bilinen kanun da bu reformun temel ayaklarından biridir. Şimdi bu yasanın ne gibi yenilikler getirmeye çalıştığını ortaya koymaya çalışalım.

Yasaya bütün olarak bakıldığında bunun Türk kamu yönetimindeki merkezi örgütsel yapı ve yönetim geleneğine karşı köklü bir yerelleşme projesi olduğu göze çarpmaktadır. Bu biçimiyle yasa ülkenin yönetim biçimini temelden değiştirecek bir anlayışın ürünü olma özelliği taşımaktadır. Dolayısıyla bu yasayı

154 Mümtaz’er Türköne; “Kamuda Reform Şartı: Uzlaşma”; Karizma; Yıl 5; Sayı 5; Nisan-Mayıs- Haziran 2004; s.127

sıradan bir reform olarak algılamak yanlış olacaktır. Yasa ile kamu yönetiminde yapılmak istenen oldukça köklü bir yeniden yapılanma uygulamasıdır.155

III.I. KANUNUN AMACI

Yasanın birinci maddesinde amacı açıklanmıştır. “Bu kanun; katılımcı, saydam, hesap verebilir, insan hak ve özgürlüklerini esas alan bir kamu yönetiminin oluşturulması; kamu hizmetlerinin adil, süratli, kaliteli, etkili ve verimli bir şekilde yerine getirilmesi için merkezi idare ile mahalli idarelerin görev, yetki ve sorumluluklarının belirlenmesi; merkezi idare teşkilatının yeniden yapılandırılması ve kamu hizmetlerine ilişkin temel ilke ve esasları düzenlemek amacındadır.”156

Bu noktada Kamu Yönetimi Temel Kanunu ile öngörülen amacı iyi koymak gerekir. Kanunun geneline bakılınca devletin ve kamu yönetiminin piyasada ve toplumda rolünün nasıl sınırlandırılacağı ve merkezi yönetim ile yerel yönetimler arasındaki yetki, görev ve sorumluluk paylaşımının nasıl yapılacağını açıkça ortaya koymaktadır. Görev, yetki ve sorumluluk paylaşımında yerel yönetimleri ön plana çıkarmakta merkezi yönetimi arka plana itmektedir.157 Acaba kamu yönetimini yerellik ve özelleştirme ilkeleri üzerine yeniden yapılandırmayı mı amaçlamaktadır? Piyasa ekonomisini işe koşan bir ülke için bu sorunun yanıtı açık olsa da kamu yönetiminin işleyişinde karşılaşılan yapısal sorunların çözümünde tek yöntem yerelleşme değildir. Fakat yasa hazırlayıcıların tasarıyı hazırlarken belirleyici olarak yerelleşme ilkesi üzerine kilitlendiği görülmektedir.158

155 Feyzi Uluğ; “Yönetimde Yeniden Yapılanma ve Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısı Üzerine Eleştirel Bir Bakış”; Amme İdaresi Dergisi; Cilt.37; Sayı.1; Mart 2004; s.11

156 Kamu Yönetiminin Temel İlkeleri ve Yeniden Yapılandırılması Hakkında Kanun; Kanun No.5227; Kabul Tarihi.15/07/2004; Madde.1; www.ankara.edu.tr; (12/09/2005)

157 Hüseyin Gül; Hüseyin Özgür; “Ademi Merkeziyetçilik ve Merkezi Yönetim-Yerel Yönetim İlişkileri”; Çağdaş Kamu Yönetimi II; Ed. Muhittin Acar, Hüseyin Özgür; Nobel Yayınları; Ankara; 2004; s.192

158 Uluğ; “Yönetimde Yeniden Yapılanma ve Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısı Üzerine Eleştirel Bir Bakış”; s.11

III.II. KAMU YÖNETİMİNİN TEMEL AMAÇ VE GÖREVLERİ