• Sonuç bulunamadı

TÜRKİYE’DE ÇOCUK SUÇLULUĞUNUN GÖRÜNÜMÜ

Türkiye’de çocuk suçluluğunun genel görünümünü anlayabilmemiz için Emniyet Genel Müdürlüğü, Asayiş Daire Başkanlığı, Suç Analiz Büro Amirliğinin 2005 ve 2006 yılları değerlendirme istatistikleri ışığında, bu yıllarda meydana gelen asayiş olaylarını detaylı bir şekilde incelediğimiz zaman şöyle bir tablo karşımıza çıkmaktadır.

2005 yılında ülkemizin nüfusu 72.065.000 olup bu toplam nüfusun % 67’ lik kesimi olan 48.547.000’i polis sorumluluk bölgesinde geriye kalan 23.518.000 kişi (% 33) ise jandarma sorumluluk bölgesinde ikamet etmektedir.

2006 yılında ise tahmini nüfus sayılarına göre ülkemizin nüfusu 72.974.000 olup bu toplam nüfusun 49.541.000’i (% 68) polis sorumluluk bölgesinde, 23.433.000 kişi (% 32) ise jandarma sorumluluk bölgesinde yaşamaktadır.

Emniyet Genel Müdürlüğü verilerine göre polis sorumluluk bölgelerinde 2005 yılında 487.761, 2006 yılında 785.510 asayiş olayı meydana gelmiştir ve bu iki yıl arasında % 61 oranında bir artış olduğu göze çarpmaktadır. Jandarma Genel Komutanlığı verilerine göre ise 2005 yılında 156.737, 2006 yılında 183.640 asayiş olayı meydana gelmiştir. Bu rakamlar göz önüne alındığı zaman 2005 yılında ülke genelinde meydana gelen asayiş olaylarının % 67’si polis ve % 33’ü jandarma sorumluluk bölgesinde, 2006 yılında meydana gelen asayiş olaylarının ise % 68’i polis, % 32’si jandarma sorumluluk bölgesinde gerçekleşmiştir.

Polis sorumluluk bölgesinde ülke genelinde 2005 yılında meydana gelen toplam 526.335 olayın dağılımına baktığımız zaman 16.947 toplumsal, 1.243 terör, 20.384 kaçakçılık ve 487.761 asayiş olayı, 2006 yılında meydana gelen toplam 836.670 olayın ise 19.181’i toplumsal, 1.294’ü terör, 30.685’i kaçakçılık ve 785.510’u asayiş olayı olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu rakamlar bize 2005 yılında polis sorumluluk bölgesi içerisinde meydana gelen olayların % 93’ünün asayiş olayları, % 7’sinin terör, toplumsal ve kaçakçılık olaylarından; 2006 yılında

ise % 94’ünün asayiş olayları, % 6’sının terör, toplumsal ve kaçakçılık olaylarından meydana geldiğini göstermektedir.370

Tablo 14: 2005–2006 Yılları Arası Polis Sorumluluk Bölgesinde Meydana Gelen Olayları Gösterir Grafik

2005-2006 YILLARI POLİS SORUMLULUK BÖLGESİNDE MEYDANA GELEN OLAYLAR 487.761 1.243 20.384 16.947 785.510 1.294 30.685 19.181 0 200.000 400.000 600.000 800.000

ASAYİŞ TERÖR KAÇAKÇILIK TOPLUMSAL

2005 2006

(Kaynak:2005-2006 Yılları Asayiş Olayları Değerlendirme Kitabı,sh.8)

Ülke genelinde toplam nüfusun çoğunluğu olan % 68’lik kısmının polis sorumluluk bölgesinde yaşamasından ve meydana gelen asayiş olaylarının da % 68’lik kısmının yine polis sorumluluk bölgesinde gerçekleşmesinden ayrıca polis sorumluluk bölgesi içerisinde meydana gelen olayların da % 94’lük bir çoğunluğunu asayiş olaylarının oluşturması sebebiyle çocuk suçluluğu konusunda daha somut veriler elde etmemiz açısından polis sorumluluk bölgesinde meydana gelen olayları ele almamız gerektirmektedir.

2005 yılında meydana gelen toplam 487.761 olayın şüphelilerin genel dağılımına bakıldığı zaman şüphelilerin % 76’sının erkek, % 10’unun kadın ve % 14’ünün çocuk şüpheliler tarafından işlendiği, 2006 yılında ise meydana gelen 785.510 olaydan % 77’sinin erkek, % 12’sinin kadın ve % 11’inin çocuk şüpheliler tarafından gerçekleştiği anlaşılmaktadır.

370 Emniyet Genel Müdürlüğü, 2005-2006 Yılları Asayiş Olayları Değerlendirme Kitabı, EGM Yayınları, Ankara, 2007, sh.8

Tablo 15: 2005–2006 Yılları Arası Asayiş Suçları Şüphelilerinin Cinsiyet Durumlarını Gösterir Grafik

2005 YILI Ş ÜPHELİ / CİNS İYET DURUMU

KADIN 10% ÇOCUK 14% ERKEK 76%

2006 YILI Ş ÜPHELİ / CİNS İYET DURUMU

KADIN 12% ÇO CUK 11% ERKEK 77%

(Kaynak:2005-2006 Yılları Asayiş Olayları Değerlendirme Kitabı,sh.18)

2005 yılında meydana gelen toplam 487.761 olaydan 197.996’sı şahsa karşı işlenen suç iken 289.765’i mala karşı işlenen suçtur bu durum 2006 yılında toplam olay sayısında % 61’lik bir artış ile 785.510’a ulaşmış ve bu sayının içerisinden 321.676’sını şahsa karşı işlenmiş suç, 463.834’ünüde mala karşı işlenmiş suçlar oluşturmuştur. 2005 ve 2006 yılları arasında şahsa karşı işlenen suçlarda % 62’lik artış olurken mala karşı işlenen suçlarda bu iki yıl arasında % 60’lık371 bir artış yaşanmıştır.

Tablo 16: 2005 Yılında Meydana Gelen Asayiş Olaylarındaki Şüpheli/ Yaş Durumunu Gösterir Grafik

2005 YILINDA MEYDANA GELEN ASAYİŞ OLAYLARINDAKİ ŞÜPHELİ / YAŞ DURUMU

19 YAŞ VE ÜSTÜ

86%

18 YAŞ VE ALTI

14%

(Kaynak:2005-2006 Yılları Asayiş Olayları Değerlendirme Kitabı,sh.19)

Tablo 17: 2005 Yılında Meydana Gelen Asayiş Olaylarından Şahsa Karşı İşlenen Suçlardaki Şüpheli/ Yaş Durumunu Gösterir Grafik

2005 YILI ŞAHSA KARŞI İŞLENEN SUÇLARDA ŞÜPHELİ / YAŞ DURUMU

19 YAŞ VE ÜSTÜ

91%

18 YAŞ VE ALTI

9%

(Kaynak:2005-2006 Yılları Asayiş Olayları Değerlendirme Kitabı,sh.19)

Çocuk şüphelilerin sayısı 2005 yılında meydana gelen asayiş olaylarında % 14 olarak tespit edilmiştir. Asayiş olayları içerisinde ise bu oran şahsa karşı işlenen suçlarda % 9, mala karşı işlenen suçlarda % 25 olarak ortaya çıkmaktadır.

Tablo 18: 2005 Yılında Meydana Gelen Asayiş Olaylarından Mala Karşı İşlenen Suçlardaki Şüpheli/ Yaş Durumunu Gösterir Grafik

2005 YILI MALA KARŞI İŞLENEN SUÇLARDA ŞÜPHELİ / YAŞ DURUMU

18 YAŞ VE ALTI

25%

19 YAŞ VE ÜSTÜ

75%

(Kaynak:2005-2006 Yılları Asayiş Olayları Değerlendirme Kitabı,sh.19)

2006 yılında şahsa karşı işlenen suçlarda % 8, mala karşı işlenen suçlarda % 20 olan bu dağılım 2006 yılında meydana gelen genel asayiş olaylarındaki 18 yaş ve altı şüpheli sayısını % 11 olarak karşımıza çıkarmaktadır.

Tablo 19: 2006 Yılında Meydana Gelen Asayiş Olaylarındaki Şüpheli/ Yaş Durumunu Gösterir Grafik

2006 YILINDA MEYDANA GELEN ASAYİŞ OLAYLARINDAKİ ŞÜPHELİ / YAŞ DURUMU

18 YAŞ VE ALTI

11%

19 YAŞ VE ÜSTÜ

89%

Tablo 20: 2005 Yılında Meydana Gelen Asayiş Olaylarından Şahsa Karşı İşlenen Suçlardaki Şüpheli/ Yaş Durumunu Gösterir Grafik

2006 YILI ŞAHSA KARŞI İŞLENEN SUÇLARDA ŞÜPHELİ / YAŞ DURUMU

18 YAŞ VE ALTI

8%

19 YAŞ VE ÜSTÜ

92%

(Kaynak:2005-2006 Yılları Asayiş Olayları Değerlendirme Kitabı,sh.20)

Tablo 21: 2005 Yılında Meydana Gelen Asayiş Olaylarından Mala Karşı İşlenen Suçlardaki Şüpheli/ Yaş Durumunu Gösterir Grafik

2006 YILI MALA KARŞI İŞLENEN SUÇLARDA ŞÜPHELİ / YAŞ DURUMU

18 YAŞ VE ALTI

20%

19 YAŞ VE ÜSTÜ

80%

(Kaynak:2005-2006 Yılları Asayiş Olayları Değerlendirme Kitabı,sh.20)

Ülke genelindeki tüm suçlar göz önüne alındığı zaman çocuk şüphelilerin oranı % 17’lere tekabül etmektedir. 2005 yılında toplam şüpheli sayısının 407.036 ve 2006 yılında bu sayının 590.508 olduğu düşünüldüğünde ülkemizde çocuk suçluların sayısının yüzbinleri geçtiği ve her geçen yılda bu sayının periyodik bir artış gösterdiği anlaşılmaktadır.

Türkiye’de Çocuk Suçluluğu konusunda yapılan ilk önemli araştırma Rıdvan Nafız adında bir eğitimcinin, 1927 yılında İzmir Hapishanesinde 107

çocuk ve genç ile yaptığı anket çalışmasıdır ve bu çalışmaya göre 107 çocuğun 46’sı (% 43) hırsızlık suçundan hüküm giymiş, yalnızca 25 tanesi (% 23) okuma yazma biliyor ve babaların yalnızca 11 tanesi (% 10) memur veya ticaretle uğraşıyor, yani diğerleri yoksul ailenin çocuklarıdır.372

Tam 62 yıl sonra yine İzmir’de 1989 yılında Şirinyer Çocuk Islahevinde 176 çocukla yapılan bir görüşmenin sonuçlarına baktığımız zaman 176 çocuğun % 56’sının mala karşı işlenen suçları işlediği, % 79’u en az ilkokul mezunu ve neredeyse tamamının babası çiftçi, işçi, küçük esnaftır.373 Yani aradan geçen bunca zamana karşın çocuk suçlularda fazla bir değişiklik olmamış. Zaten Türkiye’de güvenlik birimlerine gelen veya getirilen çocuk istatistiklerine baktığımız zaman periyodik bir artışı görürüz. 1999 yılında 36.618, 2000 yılında 37.685, 2001 yılında 39.447, 2002 yılında 52.064, 2003 yılında 60.579, 2004 yılında 80.222, 2005 yılında 94.951, 2006 yılında110.149 ve 2007 yılı ilk üç aylık döneminde 30.064 olarak devam etmektedir. Ayrıca 2004 yılında meydana gelen hırsızlık olaylarının % 50’sinin, gasp olaylarının % 32’sinin, müessir fiillerin % 13’ünün ve kasten adam öldürme olaylarının % 12’sinin çocuklar tarafından işlendiği Emniyet Müdürlüğünün istatistiklerinden anlaşılmaktadır. 374

Yine Emniyet Genel Müdürlüğü, Araştırma Komuta Kontrol Merkezi Daire Başkanlığından alınan 2006 yılı Türkiye Geneli şahsa yönelik suç istatistiğine göre yıl içerisinde toplam 1.681.271 şüpheli savcılığa sevk edilmiştir. Cumhuriyet Başsavcılığına sevk edilenlerden 135.000 kişi 18 yaş ve altındadır.375

Türkiye’de çocuk suçluluğu olgusunu sayısal verilerle anlamak için cezaevlerine giren hükümlü çocukların sayısına bakmakta fayda vardır. Türkiye İstatistik Yıllığından alınan veriler ışığında Tablo 22 incelendiğinde, 1969 ile 1975 yılları arasında çocuk suçluluğunun 12–15 yaş grubunda, 1974 yılına kadar azalma gösterdiğini ama bu tarihten sonra tekrar artmaya başladığını görmekteyiz. Ayrıca 16–18 yaş grubunda ise 1971 ve 1972 yıllarında yüksek bir artışın yaşandığını376 bu yıllarda ülkede askeri darbelerin, kargaşa ve ideolojik

372 Akyüz,Y.: “Çocuk Suçluluğu Konusunda Türk Eğitim Tarihinde İlk Önemli Araştırma”, I.Ulusal Çocuk ve Suç Sempozyumu, Bildiriler, Ankara, 2002, sh.44

373 Bal,H.: A.g.e., sh.43 374 Sarpdağ, M.: A.g.e., sh.2

375 Emniyet Genel Müdürlüğü, AKKM Daire Başkanlığı, Türkiye Geneli Asayiş (Şahıs) Olayları İstatistiği, 2006

kamplaşmaların olduğunu görmekteyiz. Bu tür ortamlarında suç ve suçlu sayısını arttırdığını daha önceki konularda değinmiştik.

Tablo 22:Yaş grubuna göre Cezaevine Giren Çocuk Hükümlüler (1969–1975)

YILLAR 1969 1970 1971 1972 1973 1974 1975 12–15 YAŞ 1352 1082 963 848 759 181 640 16–18 YAŞ 3917 3636 4289 5090 2731 1000 1007 TOPLAM 5269 4718 5252 5938 3490 1181 1947 (Kaynak: Bal,H.:Çocuk Suçluluğu,28)

Tablo 23 incelendiğinde 1977-83 yılları arasında 12–15 yaş grubunda azalmanın olduğu dikkat çekerken yine sosyal ve siyasal çatışmanın yaşandığı 1980 yılından sonra toplam hükümlü sayısında artışın olduğu görülmektedir.

Tablo 23:Yaş grubuna göre Cezaevine Giren Çocuk Hükümlüler (1977–1983)

YILLAR 1977 1978 1979 1980 1981 1982 1983

12–15 YAŞ 500 550 349 326 334 239 175

16–18YAŞ 1099 1759 1547 2064 2370 1795 1326 TOPLAM 1599 2309 1896 2390 2704 2034 1501 (Kaynak: Bal,H.:Çocuk Suçluluğu,28)

1980 yılında çocuk suçluluğunun tüm suçlar arasında % 33,8’lik yeri aldığını ve bu yılda hükümlü olan çocukların % 27,2’ sinin adam öldürme, %24,1’inin cinsel suçlar, % 28,8’inin hırsızlık ve geriye kalan % 19.8’i de diğer suçlardan cezaevine girdiğini görmekteyiz.377

Tablo 24:Yaş grubuna göre Cezaevine Giren Çocuk Hükümlüler (1994–2000) YILLAR 1994 1995 1996 1997 1998 1999 2000 11–15 YAŞ 126 135 113 91 122 83 81 16–18 YAŞ 933 1054 1010 1006 961 894 835 TOPLAM 1059 1189 1123 1097 1083 977 916

(Kaynak: Bal,H.:Çocuk Suçluluğu,29)

Genel olarak bu dönemler arasında hükümlü sayısında dalgalanmalar gözlense de 1998 yılından itibaren azalmaların olduğu görülmektedir. Buna 1990 yılından sonra çocuk suçluluğu konusunda çalışmaların hız kazanmasının, BM Çocuk Haklarına Dair Sözleşmenin kabul edilmesinin ve bu sözleşmenin çocuk haklarını korumak için devletlere her türlü yasal önlemleri alma yükümlülüğü vermesiyle birlikte Emniyet Müdürlüklerinde Çocuk Şube Müdürlüklerinin kurulmasının, sivil toplum örgütlerinin işin ciddiyetini kavrayarak bu alanda daha fazla faaliyetlerde bulunmasının etkisi olmuştur.378

Ülkemizde çocuk suçluluğunun son yıllardaki genel görünümü ise şu şekildedir. Emniyet Genel Müdürlüğünden elde edilen 2005–2006 yılları ile 2007 yılı ilk 4 aylık dönemlerinde 18 yaş ve altı çocuklardan Cumhuriyet Başsavcılığına sevk edilen çocukların toplam sayılarını incelediğimizde;

Hem şahsa karşı işlenen suçlarda hem de mala karşı işlenen suçlarda savcılığa sevk edilen çocuk şüphelilerden kız ve erkek şüpheli sayısında artış olduğu gözlenmektedir. Mala karşı işlenen suçlardaki şüpheli sayısı şahsa karşı işlenen suçlardaki şüpheli sayısından ve erkek şüphelilerin sayısı da kız şüphelilerden daha fazladır. Şahsa karşı işlenen suçlarda kız şüpheli çocukların sayısında % 48,9’luk bir artış varken bu oran erkek şüphelilerde % 24,8’dir. Mala karşı işlenen suçlarda ise artış kız şüphelilerde % 16,4 iken erkek şüpheli çocuklarda % 7,9 olarak ortaya çıkmaktadır.

378 Balamir, R. : Türkiye’de Çocuk Suçluluğuna İlişkin Islah Sistemlerinin Yaş Sınırlaması Açısından İncelenmesi, I.Ulusal Çocuk ve Suç: Nedenler ve Önleme Çalışmaları Sempozyumu, Ankara, 2002, sh.398

Tablo 25: Türkiye Geneli 2005–2006 Yılları ile 2007 Yılı İlk Dört Ay Cumhuriyet Başsavcılığına Sevk Edilen Çocuk Şüphelilerin Toplam Sayısı

CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞINA SEVK EDİLEN 18 YAŞ ALTI ŞÜPHELİ SAYISI ŞAHSA KARŞI İŞLENEN SUÇLAR MALA KARŞI İŞLENEN SUÇLAR

2005 YILI 2006 YILI 2007/4

AYLIK 2005 YILI 2006 YILI

2007/4 AYLIK

K E K E K E K E K E K E

TOPLAM 3275 21072 4877 26306 587 7395 3391 25695 3950 27732 1174 9500

(Kaynak: Emniyet Genel Müdürlüğü AKKM Daire Başkanlığı)

Bu yıllar arasında Malatya ili örneği incelendiği zaman aşağıdaki Tablo 26’ya göre şu şekilde bir sonuçla karşılaşmaktayız.

Tablo 26: 2005–2006 yılları ile 2007 yılı ilk Dört Ay Malatya İli Cumhuriyet Başsavcılığına Sevk Edilen Çocuk Şüphelilerin Toplam Sayısı

CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞINA SEVK EDİLEN 18 YAŞ ALTI ŞÜPHELİ SAYISI ŞAHSA KARŞI İŞLENEN SUÇLAR MALA KARŞI İŞLENEN SUÇLAR

2005 YILI 2006 YILI 2007/4

AYLIK 2005 YILI 2006 YILI

2007/4 AYLIK

K E K E K E K E K E K E

MALATYA 11 146 111 387 3 111 9 130 9 210 5 72

(Kaynak: Emniyet Genel Müdürlüğü AKKM Daire Başkanlığı)

Yukarıdaki tablodan da anlaşılacağı üzere Malatya İlinde şahsa ve mala karşı işlenen suçlardaki toplam şüpheli sayısı 2005 yılında 296, 2006 yılında 717 ve 2007 yılı ilk dört ayında 191 olarak karşımıza çıkmaktadır ve çocuk suçluluğunda periyodik bir artış gözlenmektedir.

Tablo 27’de verilen Malatya ilindeki Asayiş olayları incelendiğinde ise şahsa karşı işlenen suçlardan çocukların en fazla müessir fiil suçunu işledikleri görünmektedir. 2004 yılı içerisinde meydana gelen toplam 223 kasten adam yaralama olayından 72 adeti (1/3), 194 darp olayından 40 adeti (yaklaşık 1/5) çocuklar tarafından işlenmiştir. 2005 yılında bu oran toplam 260 kasten adam yaralama olayından 68 adeti (yaklaşık ¼), 269 darp olayından 40 adeti (yaklaşık 1/7) çocuklar tarafından işlenmiştir. 2006 yılında ise toplam 352 kasten adam yaralama olayından 119 adeti (1/3), 937 darp olayından 117 adeti (1/8) çocuklar tarafından işlenmiştir. Buradan da anlaşıldığı üzere kasten yaralama olaylarının

yaklaşık üçte biri çocuklar tarafından işlenirken darp olaylarında Malatya ilinde bu oran yaklaşık yedide bir civarlarında seyretmektedir.

Tablo 27: Malatya İli Çocuk Suç İstatistikleri

2004 YILI 2005 YILI 2006 YILI

SUÇLAR OLAY SAYISI TOPLAM SUÇLU OLAY SAYISI TOPLAM SUÇLU OLAY SAYISI TOPLAM SUÇLU ADAM ÖLDÜRME 2 2 1 3 2 2 CİNSEL SUÇLAR 27 20 12 13 10 18 MÜESSİR FİİL 115 160 95 136 184 228 HIRSIZLIK 102 87 69 69 197 244 DOLANDIRICILIK 4 5 3 3 3 3 SAHTE PARA 0 0 1 1 1 1 UYUŞTURUCU 0 0 1 4 0 0

(Kaynak:Malatya İl Emniyet Müdürlüğü Çocuk Şube Müdürlüğü)

Malatya Emniyet Müdürlüğü, Çocuk Şube Müdürlüğünden elde edilen Suç İstatistiklerine göre ise şu çarpıcı sonuç ortaya çıkmaktadır. Şahsa karşı işlenen suçlarda şüpheli sayısı olay sayısından fazladır yani çocuklar müessir fiil suçlarını işlerken en az iki kişi bir araya gelerek bu suçu işlemektedirler. Her geçen yıl olay sayısındaki ve olaya karışan çocuk suçluların sayısındaki artışta çocukların şiddet içeren suçlarda çeteleşmeye yöneldiklerini göstermektedir.

Malatya ilinde Tablo 28’de ki mala karşı işlenen suçlar üzerinde yapılan incelemede ise şu çarpıcı sonuç ortaya çıkmaktadır. Çocuk suçluların en fazla işyerinden ve evden hırsızlık olaylarına karıştıkları daha sonra otodan hırsızlık ve oto hırsızlığı olaylarına karıştıkları ve 2006 yılında bu olaylarda çok fazla artış gösterdiği gözlenmektedir. Bunun yanı sıra kapkaç ve yankesicilik olaylarında 2006 yılında azalma olduğu görülmektedir. Çocukların mala zarar verme, emniyeti su-i istimal ve dolandırıcılık suçlarında 2004 ve 2005 yıllarına göre 2006 yılında 4 -5 katı kadar artış olması da çok dikkat çekicidir. 2006 yılında suç sayısında bu kadar artış olmasının sebebi de Emniyetin 2006 yılından sonra her suça ceraim vererek Adli makamlara bildirmeye başlaması olarak gösterilmektedir. Daha önceki senelerde sanığı olmayan evraklar başka dosya numarası verilerek Emniyette bekletilmekteydi. Bu nedenle istatistikte gösterilmiyordu ve siyah nokta olarak değerlendiriliyordu. Bu nedenle artış olabileceği düşünülmektedir.

Tablo 28: 2004-2005-2006 Yıllarında Malatya İli Mala Karşı İşlenen Suçlarda Çocuk Suçlu İstatistiği

2004 YILI 2005 YILI 2006 YILI

SUÇ TÜRÜ OLAY SAYISI ŞÜPHELİ SAYISI OLAY SAYISI ŞÜPHELİ SAYISI OLAY SAYISI ŞÜPHELİ SAYISI EVDEN 154 27 292 12 715 27 İŞYERİNDEN 164 59 269 41 392 67 RESMİ KURUMDAN 9 2 25 4 52 20 OTODAN 21 5 74 15 133 4 OTO HIRSIZLIĞI 29 4 57 29 65 3 KAPKAÇÇILIK 10 2 12 1 9 0 YANKESİCİLİK 50 5 60 8 52 3 HAYVAN HIRSIZLIĞI 5 0 5 0 10 0 HI R SI Z L IK DİĞER 61 9 117 21 488 46 ŞAHISTAN 35 25 45 20 82 18 EVDEN 0 0 2 0 2 0 İŞYERİNDEN 3 0 0 0 0 0 ADAM KALDIRMAK 2 0 2 0 1 0 GA S P /Y A Ğ M A ZORLA ÇEK-SENET İMZALATMAK 5 1 9 0 13 0 KASTEN 11 0 14 0 36 1 Y A N G IN İHMALEN 17 0 20 0 108 0 DOLANDIRICILIK 31 1 37 1 132 2 EMNİYETİ SUİSTİMAL 31 5 27 0 122 9

SUÇ EŞYASI SATIN ALMAK,

SATMAK 0 0 0 0 1 0

MALA ZARAR VERMEK 43 9 46 1 293 27

BİLİŞİM SUÇLARI 0 0 1 0 0 0 MESKEN MASUNİYETİ ALEYHİNE SUÇLAR 22 5 14 0 37 4 D İĞ E R S U Ç L A R HÜKÜMET EMİRLERİNE MUHALEFET 9 0 3 0 41 6

MALA KARŞI İŞLENEN TASNİF DIŞI

SUÇLAR 14 0 21 1 73 2

GENEL TOPLAM 726 159 1152 158 2857 239

(Kaynak:Malatya Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü)

Tablo 27’de verilen Malatya Çocuk Suç İstatistiklerinde de hırsızlık suçu 2004 yılında 102 olaya karşılık 87 şüpheli varken, bu oran 2005 yılında 69 olay sayısına karşılık 69 şüpheli sayısına düşmüş fakat 2006 yılında olay sayısı 197, şüpheli sayısı 244 olarak artış göstermiştir. Şüpheli sayısındaki artış aynı zamanda bize çocuk suçluların gruplar halinde hırsızlık suçuna yöneldiklerini de göstermektedir.

İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü, 2003 yılında 13 bin 974 çocuğu gözaltına almış ve bunlardan sadece 1041’i tevkif edilmiştir. Bu 1041 çocukta zaten adam öldürme gibi çok ağır suçlardan yargılanmıştır. Bu rakam 2004’te 14 bin 874’e çıkmış. Bunlardan yalnız 224’ü hakkında yasal işlem yapılmış ve diğerleri ailelerine teslim edilmiş birçoğu da sokaklara tekrar dönmüşlerdir. Türkiye’de çocuk suçluluğu son yıllarda artış göstermektedir. Bununda en önemli sebebi çocukların cezai ehliyetlerinin olmamasıdır. Yasal boşluğu iyi bilen suç çeteleri hırsızlık ve kapkaç suçlarında 18 yaş altı çocukları kullanmaktadır. Bu sebeple kapkaç çeteleri 14–17 yaş arasındaki çocukları kullanmaktadır. Mafya tipi örgütlenmelerde yine 15–17 yaş arası çocuk suçlular kullanılmaktadır. Bunlar adam öldürme dahil her suçu işleyebilmektedirler. Adi suçların yanı sıra bu suçlu çocuklar terör suçlarında bile kullanılmaya başlanmışlardır. Terör örgütleri kışkırtma eylemlerinde (8 Mart Dünya Kadınlar Günü, Nevruz, PKK elebaşısının yakalanma yıldönümü vs.) 7–10 yaş arasındaki çocukları ön saflarda kullanmaktadırlar.379 Bu bağlamda çocuk suçluluğunun önüne geçmek için en etkin yol eğitime önem vermek, çocukları sokaklardan kurtarmak, istihdamı artırmak, geleceğe güvenle bakılacak bir ülke inşa etmekten geçmektedir.

SONUÇ

Türkiye’de hızlı bir toplumsal değişim süreci yaşanmaktadır. Bu süreç, tarım toplumundan sanayi toplumuna ve küresel gelişmelerin paralelinde de bilgi toplumuna doğru hızla ilerleme şeklindedir. Bir anlamda geçiş dönemi olan bu süreçte, başta ekonomik, sosyal ve siyasal alanlar olmak üzere birçok alanda büyük değişimler yaşanmaktadır. Bütün bu gelişmeler karşısında, yasal mevzuat ve sosyal kontrol sistemleri yetersiz kalmakta ve ihtiyaca cevap verememektedir. Bu nedenle sosyal çevrede pek çok olumsuz şartlar meydana gelmekte ve birçok hukuksal ve sosyal sorunlar ortaya çıkmaktadır.

Çağımızın önemli sorunlarından birisi kuşkusuz çocukların suça yönelmesidir. Her ne kadar suçun tarihi, insanlık tarihi kadar eskiyse de suçlu çocuklar ve bu çocuklara farklı yaklaşım düşüncesi 19. yüzyılda ortaya çıkan, son yüzyılın ortalarında iyice belirginleşen ve bugün adeta ülkelerin gelişmişliğini gösteren bir ölçüt durumundadır.

Toplumu ve çocukları suçtan korumanın temel aracı olarak hep ceza hukukuna başvurula gelmiştir. Oysaki söz konusu olan özellikle çocuklarsa, ceza hukuku, başvurulması gereken en son araç olmalıdır. Çünkü ceza hukuku çocukları suçtan korumanın en elverişsiz aracıdır zira cezalandırma sistemi çocuğu suça iten nedenleri ortadan kaldırmaz belki çocuğun kişiliğine, onuruna giderilmesi çok güç zararlar verir. Nitekim çocuklar suçlu damgasını kaldırabilecek güçte değillerdir.

Batı ülkeleri, bugün çocuk suçluluğunu, geçmişte yoğun olarak yaptıkları araştırmaların ışığında, önlemeye ve bu çocukları yeniden topluma kazandırmaya çalışmaktadır. Bir toplumun sağlam temeller üzerinde ileriye dönük gelişimi, toplumun özünü oluşturan çocukların gelişimi, eğitimi ve korunması ile ilgilidir; çocuk suçluluğu konusunda bu anlamda toplumun sorumluluğu yadsınamaz.

Çocuklar bir ülkenin geleceğidir, ihmale gelmez. Çocuklarını ihmal eden ülkelerin geleceklerini ihmal etmiş olacakları unutulmamalıdır. Sonuç olarak ülkemizde ortalama her yıl yüz binden fazla çocuk suçlu damgası yemektedir. Önemli olan suçu ortadan kaldırmak ve suçlu davranışı önlemek olduğundan erken yaşlarda önleyici tedbirleri almamız gerekmektedir. Bu önleme çalışmaları sadece polisiye tedbirlerle ve devlet tarafından değil sivil toplum kuruluşları ve

aileler tarafından alınarak yerine getirilmelidir. Tüm bu önleme çalışmalarını yalnızca devletten beklemek akılcı değildir. Bu konuda toplumun her kesiminden, insanlığın geleceğini düşünen, haksızlıklara karşı duyarlı çok sayıda insanın örgütlü bir biçimde seferber olması ve devletle uyumlu, yaygın bir gönüllü çalışması yapması gerekmektedir. Kendine güvenli, geleceğinden umutlu gençlerin çoğunlukta olduğu bir toplumu meydana getirmek hepimizin en başta gelen görevi olmalıdır. Bu nedenle insanca yaşanılan bir toplumsal düzen anlayışını geleceğe taşıyacak çocuklara, özellikle de “suçlu çocuk” olarak nitelendirilen çocuklara daha fazla özen gösterilmesi ve çocukla ilgili olarak alınacak her kararda çocukların yararının göz önünde tutulması gerekmektedir. Çocuk Suçluluğu ülkemizde her ne kadar Avrupa ülkelerinde olduğu kadar yüksek değilse de gerekli önlemler alınmadığı takdirde ileride çok büyük sıkıntılara sebep olacaktır. Gelişmiş ülkelerde suçla mücadele etmenin en etkili yolu suçların oluşumuna engel olma, yani önleyici hizmetlerdir. Çocuk suçluluğunda da bu geçerlidir. Çocuk, çoğunlukla suçlu gömleğini bir günde giymemektedir. Bu uzun soluklu bir süreçtir, işte bu süreç içinde müdahale edilebilir ve çocuk suçluluğunun nedenleri başlığında açıkladığımız sebepler ortadan kaldırılabilirse çocuğun suça yönelmesi kolaylıkla engellenebilir.

Çocukların suç işlemesinde kalıtımsal etkenlerden çok çevresel etkenlerin önemli rol aldığı bilinmektedir. Bu çevresel etkenler, aile ortamının iyi olmaması, ekonomik koşulların kötü olması, aşırı baskıcı veya vurdumduymaz disiplin anlayışı, anne baba ayrılığı veya yokluğu, elverişsiz konutlar, kalabalık aile yaşamı, düşük kültür ve eğitim düzeyi, işsizlik, göçler ve kültür çatışması, ailede madde bağımlısı ve suçlu bireylerin olması gibi faktörlerdir.

Aile, toplumun en küçük birimi, çekirdeğidir, bu nedenle çekirdekte görülen bozulma ve çürüme kısa sürede diğer birimlere bulaşır. Çocuğun suça yönelme sürecinde de en önemli görev aileye düşmektedir. Hükümetler ailenin birlik ve bütünlüğünü destekleyen politikalar üretmelidir. İlk olarak suç işleyen çocuğun ailesinden ayrılmadan işlediği suçun cezasını çekmesi için elden gelen gayret gösterilebilir. Özellikle kendi çocuğuna suçu bir meslek olarak öğreten ve geçimini bu yolla sağlayan ayrıca küçük çocuklarını çalıştıran, sokaklarda mendil sattıran, araba camı sildiren ailelerden, devlet zaman kaybetmeden bu çocukların vesayetini almalı ve öncelikle koruyucu ailelerin yanlarına yerleştirmelidir. Bunun

için koruyucu aile politikasına önem verilerek yaygınlaşması konusunda çalışmalar yapılmalıdır.

Ailenin ekonomik olarak desteklenmesi bağlamında önemli bir diğer sorun nüfus planlamasıdır. Kırsal yörelerden göçle büyük şehirlere gelen, vasıfsız insanlardan oluşan ailelerin ortak özelliği, çok çocukluluktur. Bu ailelere nüfus planlama yöntemleri öğretilmeli, az çocuk yapmayı teşvik eden devlet politikaları uygulanmalıdır.

Ayrıca ergenlik dönemi bunalımları olarak ortaya çıkan ve çevrenin