• Sonuç bulunamadı

II. ÇOCUK SUÇLULUĞUNUN NEDENLERİ

2. ÇEVRESEL NEDENLER

2.1. Aile

2.1.2. Ailenin Sosyo-ekonomik Durumu

Suçlu çocukların genellikle gelir düzeyi düşük ailelerden geldikleri bilinen bir gerçektir. Çünkü en basit anlamda açlık duygusu bir uyarımdır ve bu uyarım hırsızlık suçunun işlenmesine sebep olmaktadır.253

Glueck’ler tarafından yapılan araştırmalarda 2000 suçludan % 76’sının yoksul ailelerden geldiği tespit edilmiştir.254 Burada yoksuldan kastedilen ise kendine yetecek durumda olmayan, devletin veya hayır kurumlarının yardımı ile geçinebilen ailedir. Türkiye İş Kurumunun 2006 yılı faaliyet raporuna göre, 2005 yılında iş başvurusunda bulunanların sayısı 516.703 kişi iken, 2006 yılında iş başvurusunda bulunanları sayısı 564.388 kişidir. 255 Yani 2005 yılı ile 2006 yılları arasında toplam iş arayanlarda % 9,3’lük bir artış yönünde değişim olmuştur. Bu

252 Demirbaş, T. :A.g.e., sh.181 253 Demirbaş, T.: Aynı Eser, sh.154 254 Dönmezer, S.: A.g.e., sh.254

durumda açıkça ülkemizde her geçen yıl işsiz insan sayısının arttığını göstermektedir.

Türkiye İstatistik Kurumunun 2007 yılı Eylül ayında yaptığı araştırmaya göre; Türkiye genelinde işsiz sayısı geçen yılın aynı dönemine göre 89 bin kişi artarak 2 milyon 405 bin kişiye yükselmiştir. İşsizlik oranı ise 0.2 puanlık artışla % 9.3 seviyesinde gerçekleşmiştir. Kentsel yerlerde işsizlik oranı 0.2 puanlık artışla % 11.8, kırsal yerlerde ise 0.1 puanlık artışla % 5.6 olmuştur. Türkiye'de tarım dışı işsizlik oranı geçen yılın aynı dönemine göre değişmeyerek % 12 seviyesinde gerçekleşmiştir. Bu oran erkeklerde geçen yılın aynı dönemine göre 0.1 puanlık azalışla % 10.3, kadınlarda ise 0.6 puanlık artışla % 19 olmuştur.256 Yine bu verilere ışığında 2006 yılında Doğu Anadolu’nun kırsal kesimlerinde her dört kişiden birinin işsiz olduğunu,257 şehirlerde ise 1.802.000 işsiz bulunduğunu söyleyebiliriz.258

Türkiye’nin 79 ilinde 48 bin kişi ile yüz yüze yapılan anketin sonucuna göre ise işsizlik % 16.3 olarak tespit edilmiştir.259

Bütün bunlar ülkemizde işsizlik oranının çok fazla olduğunu göstermektedir. İşsizlik yoksulluk demektir. Bunun gibi fakir ailede yetişen çocuk, yetişme şartları nedeniyle suç işlemeye daha yatkındır. Çünkü fakir aile çocukları arkadaşlarını seçme, eğlenceye gitme ve eve dönüş konularında daha serbest ve özgürdür. Cinsellik tecrübesini bile çok erken yaşlarda tecrübe ederler. Aile içinde disiplinin olmayışı ve maddi olanakların yetersizliği sebebiyle erkek çocuklar genellikle hırsızlık, kız çocuklar ise serserilik suçlarını işlerler.260 İkamet edilecek evin yetersiz ve yoksul olması, dar yaşam alanında her türlü gerilim ve kavgaya çocuğun şahit olması, çocuğun evden kaçmasına, dolayısıyla müdafaasız olarak sokaklarda suç ile karşı karşıya kalmasına neden olmaktadır.261

Çocuğu anti-sosyal davranışlara, bu bağlamda suça itebilecek diğer önemli bir husus da ailenin içinde yaşadığı konut türüdür. Aslında, aşırı derecede sağlıksız olmamak kaydıyla, içinde yaşanılan konutun türünden çok, içinde

256 TÜİK Haber Bülteni, Hanehalkı İşgücü Araştırması, 2007 Eylül Dönemi Sonuçları, Sayı:200, Ankara, sh.2

257 Sabah Gazetesi, 07.03.2007, sh.7

258 Uras, G.: “İstanbul Sokaklarında Yarım Milyon İşsiz Dolaşıyor”, Sabah Gazetesi, 07.03.2007 259 Erdem, T.: A.g.e., sh.14

260 Dönmezer, S.: A.g.e., sh.255 261 Demirbaş,T.:A.g.e.,sh.196

bulunduğu sosyal çevre ve konutun ihtiyaçlara tam olarak cevap verip verememesi, önemlidir. Yine de, genellikle, konut türü ile konutun içinde bulunduğu sosyal çevre veya içinde yaşayanların ihtiyaçlarına cevap verip verememesi arasında doğru bir orantı vardır. Örneğin gecekondu dediğimizde aklımıza, bir ya da birkaç günde gizlice yapılmış, çoğunlukla elektrik, su gibi altyapı olanaklarından mahrum ya da eksik, içinde bulunduğu sosyal çevresi bozuk, derme, çatma binalar gelir. Genellikle kalabalık ailelerle birlikte karşımıza çıkan konut yetersizliği problemi, çocuğun sağlıklı gelişiminde çok önemlidir. Çünkü bu tür ailelerde ya da konutun ihtiyaca cevap veremediği diğer durumlarda, bir ya da birkaç aile aynı ortamda kalıp, aynı ortamda yiyip içmekte ya da yatmaktadır. Bu tür durumlarda, anne, baba ya da diğer aile büyükleri arasındaki üzüntü, kavga veya meşru cinsel ilişkiler çocuğun gözü önünde gerçekleşmekte, bu da çocuğun olumsuz olarak etkilenmesine neden olmaktadır. Uzmanlara göre odabaşına düşen insan sayısı üçü aştığı durumlarda ana babanın çocuklarını şiddetle cezalandırma eğilimleri artmakta, haksız yere hırpalanan veya cezalandırılan çocuk isyan duygusuna kapılarak suça yatkın bir hale gelmektedir.262

Suçlu çocuklar incelendiği zaman zaten çoğunun babasının yüksek gelir getiren işlerde çalışmadığı gibi annelerinin de ev hanımı oldukları görülmektedir. Bu nevi ailede yaşayan çocukların okullarından sonra sokakta çalıştıkları veya ebeveynleri tarafından çalıştırıldıkları da bilinen bir gerçektir. Türkiye İstatistik Kurumunun yaptığı 2006 yılı Çocuk İşgücü Araştırmasının sonuçlarına göre Türkiye genelinde 6–17 yaş grubundaki çocuk sayısı 16 milyon 264 bindir ve bu çocuklardan 958 bini yani % 5,9’u ekonomik bir işte çalışmaktadır. Türkiye genelinde 6–17 yaş grubunda istihdam edilen çocukların % 47,7’si kentsel, % 52,4’ü kırsal yerlerde yaşamaktadır. İstihdam edilen çocukların % 66’sını erkek, % 34’ünü kız çocukları oluşturmaktadır. Çalışan çocukların % 31,5’i bir okula devam ederken, % 68,5’i öğrenimine devam etmemektedir. Okula devam eden 6– 17 yaş grubundaki çocukların % 2,2’si ekonomik bir işte çalışırken, okula devam etmeyen çocukların % 26,3’ü çalışmaktadır.263

262 Göç, L.: A.g.e., sh.31

Suçlu çocukların ailelerinde, annelerin aile bütçesine katkıları hemen hemen hiç yoktur. İzmir Şirinyer çocuk ıslahevindeki çocukların annelerinin % 96’sı ev kadınıdır. Babaların ise % 35’inin sabit bir işi yok iken, % 27’si işçi, % 21’i çiftçi ve % 17’si küçük esnaftır.264

2002 yılında Malatya ilinde lise öğrencilerinin depresyon düzeyini etkileyen değişkenler hakkında yapılan bir bilim uzmanlığı tezi incelemesinde; sosyo-ekonomik düzeyi düşük olan öğrencilerin, sosyo-ekonomik düzeyi orta ve yüksek olan öğrencilere göre depresyon düzeylerinin çok daha yüksek olduğu saptanmıştır.265 Depresyon, kişinin psikolojik yapısını bozarak kişi üzerinde aşırı bir tedirginlik ve huzursuzluğa, öfke patlamalarına, dikkat dağınıklığına, aşırı hareketliliğe ve kurallara karşı çıkma eğilimine neden olduğundan suç işlemesini kolaylaştıran bir rahatsızlıktır.

Birçok araştırmacı, ergenlik döneminde yüksek bir duygusallık görüldüğü noktasında birleşmektedirler. Fakir aile çocuklarının arkadaşlık kurdukları çocukların ekonomik durumları ile kendileri arasında farkın bulunması çocukların aşağılık kompleksine kapılmalarına yol açmaktadır. Hele bu duygu ergenlik döneminde, kendini arkadaşlarına beğendirmek ve topluma kabul ettirmeyi arzuladığı çağda çocukta büyük yaralar açmaktadır.