• Sonuç bulunamadı

Alt kültür teorisi White ve Cohen’e aittir. Bu teorinin oluşumu 1950’li yıllara rastlamaktadır ve birçoğu çocuk suçluluğu üzerine yoğunlaşmıştır. Cohen, daha öncede değinildiği gibi suç alt kültürünün alternatif bir statü kaynağı oluşturarak şiddeti yaygınlaştırdığını, çocukların okuldaki başarısızlıklarının ve statü engellemelerinin onları suça iteceğini belirtmiştir. Bu teori bireylerin ait olduğu suçlu grup değerlerini öğrenerek suç işlemeye yöneldikleri tezini savunmaktadır. Suçluluk bakımından iki önemli sosyalleşme şekli vardır. İlki bulunduğu sınıfa bağlılık yani sınıf özellikli sosyalleşme diğeri ise bulunduğu sosyal sınıf içinde çıkan kültür çatışması neticesinde suça iten diğer kültür alanı içinde sosyalleşmedir.133 Cohen sınıf özellikli sosyalleşmeyi tasvir etmektedir. Cohen’e göre kişi ya kendi sınıfında kalma ya da orta sınıf amacına ulaşma deneme tepkisi veya kendi alt kültürünü benimseyerek orta sınıf değerlerini reddetme tepkisi verebilir.

Savunma, destek ve ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla bir araya gelen, aynı fikir ve değerleri paylaşan bireylerin oluşturduğu gruplar alt kültürel grup olarak adlandırılmaktadır. Bu gruplar genelde toplum içinde belli bölgelerde yaşamak zorunda kalan işsiz, yoksul ve marjinal gruplardır. Suç davranışın yaygın olarak yaşandığı bu alt kültürel grup içinde etnik ve göçmen grupları barındırır. 134 Bu teoriye göre ise bu gruplarda şiddet ve suç öğrenilir ve kuşaktan kuşağa aktarılır.

Alt kültürel grup içerisinde gençlik çetelerini sayan bilim adamları da vardır. Cohen yargılarını genç çete alt kültürlerini araştırarak çıkarmıştır. Orta sınıf statülerini yasal yollardan elde edemeyen alt sınıfa mensup gençler başarılı bir rekabet sürdürebilecekleri yeni bir statü oluştururlar. Fakat orta sınıfa düşmanlıkları sebebiyle, orta sınıfı karakterize eden başarılı olma, çalışma, eğitim gibi değerlere tamamen zıt bir alt kültür meydana getirirler.135 Bu teori üzerine çalışan Cohen ve Cloward ile Ohlin’in çalışmalarında Chicago Okulu ile Merton’un gerilim teorisini birleştirdiklerini görmekteyiz. Bu teorinin ana temasını alt sınıf, çete, erkek, şiddet, suçluluk gibi konular oluşturmaktadır.

133 Demirbaş, T.: A.g.e., sh.135 134 Bal, H.: A.g.e., sh.12

Cohen, alt kültürlerin çoğunlukla büyük kentlerde ortaya çıktığını ve sınıf farklılıklarından, ebeveynlerin sosyal ve kişisel durumlarından ve okulların standartlarından kaynakladığını belirtmektedir. Çünkü alt sınıfa mensup ebeveynler çocuklarını orta sınıfa girecek şekilde sosyalize edemezler, bu nedenle ailenin içinde bulunduğu sosyal konum çocukların yaşamları boyunca karşılaşacakları sorunların temelini oluşturur.136 Cohen’e göre sınıflar arasındaki bu çatışma sebebiyle çocuklar statü engellemesi nedeniyle bir üst sınıfa normal yollarla geçemeyeceklerini anladıkları zaman karşıt bir tepki olarak suçluluk alt kültürünü oluştururlar. Bu sınıfa mensup çocukların bu kültür ile olan etkileşimleri arttıkça onlar bu davranış kalıplarını zamanla içselleştirmeye başlarlar.

Cohen’in teorisine göre, suç alt kültürünü yaratan, sosyal sistemdeki özellikler137 kısaca şu şekilde özetlenebilir.

1- Alt sınıf çocukları, orta sınıf çocuklarından nitelik olarak farklı bir uyum problemiyle karşı karşıyadır.

2- Alt sınıf çocuklarının problemlerinden birisi, statü engelidir.

3- Alt sınıf çocuklarının sosyalizasyonu, onların orta sınıf statü sisteminde başarılı olabilmeleri için engeldir.

4- Buna rağmen onlar, başarının orta sınıf davranış standartları ve performansının hakim olduğu rekabetçi bir sisteme dahil edilir.

5- Hazırlıksız ve motivasyonsuz alt sınıf çocuklarının yüksek statü talepleri, orta sınıflar tarafından engellenir.

6- Suç alt kültürü, orta sınıfın düşmanlıklarını ve saldırganlığını meşrulaştıran ahlak anlayışı ile mücadele etmek için alt sınıf çocuklarına imkân veren bir çözüm sunar.

7- Böylece, suç alt-kültürü, orta sınıf değerlerine karşı olarak yararsız, art niyetli ve olumsuz olmakla nitelendirilir.

Bu teori özellikle okulda başarısız olan çocukları açıklamaktadır. Okulda başarısız olan çocuklar kendilerine olan güveni kaybettiklerinden ve reddedilme korkusundan okulu terk etmeye başlarlar ve neticesinde suçlu arkadaş grupları ile

136 Kızmaz, Z.: A.g.e., sh.57

beraber olmaya başlarlar. Bu beraberlik suçlu davranışın ortaya çıkmasına zemin hazırlar.

Diğer bir alt kültür kuramcısı Miller’dir. Miller, diğer kuramcıların aksine çocuk suçluluğunun orta sınıf değerlerine bir tepki olarak ortaya çıkmadığını, alt sınıf değerleri içinde zaten suçluluğa ait kültürel unsurların bulunduğunu iddia etmiştir.138 Yani Miller, suçluluğu, düşük sınıf kültürü içerisinde kökleşmiş değer ve normların sonucu olarak görmektedir.

Miller, aşağı sınıf değerlerini belirleyen odak ilgiler139 kavramını geliştirmiştir. Bu odak ilgiler:

a- Bela Olma: Alt sınıfa mensup olan insanlar, benimsemedikleri, kendilerinin mağdur olmasının sebebi olarak gördükleri yasalara uymayı zaaf olarak görmektedirler. Bu nedenle kanunları çiğnemeyi normal olarak görmektedirler ve bu şekilde davranmak bazı durumlarda kendilerine prestij bile kazandırmaktadır.

b- Sert ve Kaba Olma: Bu unsurda erkeklik ve fiziksel açıdan güçlü ve cesaretli olma ile ilgilidir. Güçsüz, beceriksiz ve aciz görünmekten kaçınırlar. Bu şekilde görünüyor olmak onlar için sanki varlık sebeplerine ihanet gibi algılanır.

c- Açıkgözlülük: Rakipleri karşısında üstünlüklerini kabul ettirmek için kurnaz ve açıkgözlü özellikleri bulunmalıdır.

d- Heyecan: Alt sınıfa mensup kişilerin diğer bir özelliği de eğlence ve heyecan aramalarıdır. Heyecan arama istekleri yasadışı eylemlerinde de gözlenmektedir.

e- Kadercilik: Diğer bir odak ilgileri ise kadere, talihe ve uğursuzluğa olan inançlarıdır. İyi bir şansa ve talihe sahip olma alt sınıfa mensup kişilerin günlük yaşam biçimlerinin en önemli arzusudur.

f- Özerklik: Alt sınıfa mensup kişilerin diğer bir özelliği ise bireysel özgürlük ve serbestliği yansıtan davranışlardır. Ebeveyn ve öğretmen gibi herhangi bir otoriteye bağlı olmayı zayıflık olarak görürler.

Miller ayrıca alt sınıfa mensup ailelerin, çocuklarını yetiştirme sürecinde çocukları ile yeterince ilgilenmemeleri neticesinde çocukların sokakta sapkın

138 Kızmaz, Z.: A.g.e., sh.160

gruplarla temasa geçtiğini ve bu çocukların aile ortamında reddedilen statülerini sokakta elde etmeye çalıştıklarını vurgulamaktadır.

Çocuk Suçluluğunu açıklamada Cohen’in teorisinden sonra Richard Cloward ve Lyod Ohlin “Ayırıcı Fırsatlar” teorisini ileri sürmüşlerdir. Bu teori Merton’un Anomi, Cohen’in alt kültür, Shaw ve McKay’ın sosyal organizasyonsuzluk ve Sutherland’ın aykırıların birleşmesi teorileri ile ilişkilidir. Cloward ve Ohlin bu teoriyi çocuk suçluluğuna katılım biçimlerini açıklamak için geliştirmişlerdir. Cloward ve Ohlin’e göre sosyal yapı içerisinde geleneksel fırsatlar gibi yasal olmayan fırsatlarda eşit olarak dağıtılmamıştır. Bu “Ayırıcı Fırsatlar” teorisinin temel görüşüdür. Cloward ve Ohlin’e göre toplumda bağımsız suçlu alt kültürleri vardır ve alt sınıfta yaygın olarak bulunmaktadır. Merton’la birleştikleri nokta başarısız olan insanların başarı kazanmak için yenilikçi yollara başvurmalarıdır. Yasal yollarla ilerlemeleri zor olan kişiler, kendileri gibi düşünenlere katılıp suçlu alt kültürü oluştururlar. Bu şekilde oluşturdukları gruptan aldıkları destek ile suçluluk, korku ve utanç duygusunu yenerler. Bu suçlu alt kültürü aynı zamanda bu kişilerin kişisel başarı kazanmalarını ve doyuma ulaşmalarını sağlar. Cloward ve Ohlin’in fırsat yapısı kavramı da başarıya ulaşma yollarının tıkalı olduğu durumlarda hedefe varmak için bazı fırsat yapılarının kollanmasını ifade eder. Mesela kişinin finansal başarı için meşru yolların tıkandığını hissettiği anda çalmaya teşebbüs etmesi gibi. 140

Cloward ve Ohlin yasal olmayan sapkın alt kültürün üç şekilde ortaya çıktığını belirtirler. Bunlardan ilki suç yoluyla para kazanmaya çalışan suçlu çetelerdir. Bunlar rasyonel olarak ekonomik bir kazancın peşindedirler ve suçu bir meslek ve kariyer olarak görmektedirler. İkinci olarak şiddet konusunda uzmanlaşmış çatışma çeteleridir. Bunlar göçmenlerin yerleştikleri yeni yerleşim yerleri ile farklı etnisite, din ve ırk unsurunun oluşturduğu heterojen yapı içerisinde kolaylıkla oluşurlar. 141 Son olarakta Uyuşturucu ile ilişkili geri çekilme çeteleridir. Bu alt kültür, bir kaçış biçimi veya uyuşturucuya kendini verme şeklinde somutlaşmaktadır.

Wolfgang ve Ferracuti (1967) tarafından ileri sürülen şiddet alt kültürü de alt kültürel teoriler bağlamında değerlendirilecek kuramlardan biridir. Bu kuram

140 Korkmaz, A. ve Kocadaş, B.: Aynı Eser, sh.151 141 Kızmaz, Z.: A.g.e., sh.60

daha çok şiddet olgusunu açıklamaya çalıştığı için diğer kuramlardan biraz farklılık göstermektedir. Bu kuram kültür çatışması, ayırıcı birleşenler ile kültür, sosyal ve kişilik sistemleri üzerine geliştirilen kuramlardan etkilenmiştir. Bu kuram sosyal yapı içerisinde grup ve mekânsal alanlar arasında meydana gelen şiddet davranışlarını açıklamaya çalışmıştır. Bu kurama göre şiddete özgü alt kültür normları, egemen değer sisteminden farklılaşmaktadır. Bu alt kültür biçiminde şiddet olgusu kişinin yaşam biçimi, sosyalleşme süreci ve kişiler arası ilişkileriyle yakından alakalıdır. Wolfgang ve Ferracuti bu alt kültüre mensup bireylerin, egemen kültürün bazı değerlerini paylaştıklarını fakat sosyal anlaşmazlık veya çelişki durumunda sorunların şiddet kullanarak çözümleneceğine inandıkları için fiziki güç kullandıklarını belirtmektedir. Hatta fiziki güç kullanmayanlar akran grupları tarafından reddedilmektedir. Bu şiddet alt kültürü içerisinde şiddet kullanmak toplum tarafından kişisel onur olarak görülmekte ve toplum tarafından göz yumulmaktadır.142 Bu nedenle bireyler şiddet alt kültürüne isteyerek sahip olmaktadırlar ve şiddete başvurmanın lehte bir davranış olduğu kavramını öğrenerek paylaşmaktadırlar.143Bu nedenle şiddet olgusu kişinin son ergenlik yaşından orta yaşlarına kadar en yüksek seviyede kendini göstermektedir.

Suçlu alt kültürü konusunda Matza ve Sykes’den de bahsetmek gerekmektedir. Matza ve Skyes, suçlu alt kültürünün alt sınıfın çelişkilerinden kaynaklanan bir fenomen olmadığını savunmaktadırlar. Onlara göre suçlu çocukların büyük bir bölümü, eylemlerinden dolayı suçluluk hissetmekte, bu duyguyla baş edebilmek içinde her türlü rasyonelleştirmeye gitmektedirler. Matza ve Sykes’in alt kültüre ilişkin görüşleri de, bu noktadan hareketle gelişmektedir. Onlara göre, suçlu alt-kültürü işlediği suçu rasyonelleştirebilmesi açısından, kişiye gerekli tüm olanakları sağlamaktadır. Matza ve Sykes, bu yaptığını haklı gösterme durumunu, “Nötrleştirme Teknikleri”144 olarak adlandırmaktadır. Onlara göre genç birey, toplumun genel düzenine aykırı değer ya da davranış biçimlerini değil, bu nötrleştirme tekniklerini öğrenmekte bu suretle de suç işlemektedir.

142 Kızmaz, Z.: Aynı Eser, sh.61 143 Demirbaş, T.: A.g.e., sh.136

144 Özcan, N.: “Şiddete Dayalı Olmayan Sapmış davranışlar ve Aile Kurumu”, H.Ü.Edebiyat Fakültesi Dergisi, Sayı:1, 1994, sh.151

Nötrleştirme teorisi üç öneri bağlamında sınıflandırılabilir: Birincisi, her bireyde toplumun davranış standartlarına ve temel ahlak duygusuna bağlılığı geliştirir. İkincisi, bazı insanlar nötrleştirme teknikleri diye adlandırılan teknikleri kullanmayı öğrenerek, bu standartları kendi kendilerine askıya alırlar. Üçüncüsü nötrleştirme tekniklerini kullanan bireylerin çocuk ve yetişkin suçlu eylemlerine katılma olasılıkları yüksektir. Bir başka ifadeyle, nötrleştirme teknikleri bireylere normal davranışlardan uzaklaşarak zaman zaman sapmış davranışlara yönelme imkanı sağlar. Suçlular, bazı eylemlerinden dolayı suçluluk duyarlar. Eğer genel değerler sisteminin yerine, suçlu alt-kültürünün yarattığı değer sistemi geçirilmişse, bir suçluluk duygusu söz konusu olmayabilir. Matza ve Sykes’e göre, genç suçlu bireyler toplumla sürekli bir çatışma içinde bulunmazlar, bazı durumlarda suç işlemeye sürüklenirler. Matza ve Sykes, suç işlemenin vazgeçilebilir bir eylem olduğunu, ancak alt-kültür tezinin bu gerçeği anlaşılır kılmayı oldukça zorlaştırdığını da belirtmektedirler.145 Bu teorisyenler ise çocukların toplum değerleriyle sürekli bir çatışma içinde bulundukları bir alt- kültürün varlığını kabul etmemektedirler.