• Sonuç bulunamadı

2.6. Tükenmişliğe İlişkin Araştırmalar

2.6.1. Tükenmişliğe İlişkin Yurt Dışında Yapılan Araştırmalar

Friedman’ın (1995) okul müdürlerinin yaşadığı tükenmişliğin unsurlarını belirlemeyi amaçladığı çalışmasında, İsrail’de çalışan 571 ilköğretim ve ortaöğretim okulu müdürü; kendi duyguları, çevreleri ve işleri ile ilgili soruları içeren bir anket doldurmuşlardır. Okul müdürlerinin yaşadıkları tükenmişliğin dört unsuru: Yorgunluk, tatminsizlik, depresyon ve işten soğumadır. Araştırmanın sonuçlarına göre, okul müdürlerinin tatminsizlik ve yorgunluk hissi, tükenmişliklerinin özünü oluşturmaktadır. İşten soğuma ve depresyon ise savunma mekanizmaları olarak ortaya çıkmaktadır (Özkaya, 2006: 18).

Frank ve Mc Kenzie (1993), 41 özel eğitim öğretmenini lisans diplomalarını almalarından sonraki 5 yıl boyunca izlemişler ve bu özel eğitim öğretmenlerinin duygusal tükenmelerinde yavaş ama sabit bir artış olduğunu tespit etmişlerdir. İleri yaşlardaki engelli çocuklar ve duygusal bozukluğu olanlarla çalışan özel eğitim öğretmenlerinin duygusal tükenme düzeylerinin daha yüksek olduğu saptanmıştır.

Strassmeier (1992) zihinsel engellilerle çalışan 716 uzmanın taranmasında %12’sinin yüksek stres ve tükenmişliğe yatkın olduklarını gözlemlemiştir. Bunların eğitim düzeylerinin yüksek, yeterlilik duygularının zayıf, tutumlarının olumsuz olduğu ve de meslektaşları ile çatıştıkları belirlenmiştir.

Barbara M. Byrne’nin (1991), 163 ortaokul öğretmeni, 163 lise öğretmeni ve 218 üniversite öğretim görevlisi üzerinde Maslach Tükenmişlik Envanteri’ni uygulayarak yaptığı çalışmasında, ölçeğin geçerliliği ortaokul ve liselerdeki öğretmenlerde yüksek, ancak üniversite öğretim görevlilerinde ise düşük olarak saptanmıştır.

Crane ve Iwanicki (1986), Connecticut’da 443 özel eğitim öğretmeninde stres, tükenmişlik ve rol çatışmasını araştırmışlardır. Elde edilen sonuçlara göre, rol çatışması ve rol belirsizliğinin tükenmişliğin duygusal tükenme ve duyarsızlaşma alt boyutlarında, anlamlı olarak farklılaştığını saptamışlardır.

Johnson, Gold ve Knepper (1984), 20-50 yaş arası 135 özel eğitim öğretmeninin mesleki tükenmişliklerini araştırmışlar ve duygusal bozukluğu olan çocuklarla çalışan öğretmenlerin; öğrenme güçlüğü ve eğitilebilir zihinsel engeli olan çocuklarla çalışanlardan daha sık ve yoğun olarak tükenmişlik yaşadıklarını tespit etmişlerdir.

Zabel, Dettmer ve Zabel (1984), üstün zekâlılar ve zihinsel engellilerle çalışan 601 öğretmende mesleki tükenmişliği araştırmışlar ve üstün zekâlılar ile çalışan öğretmenlerin, işitme engelliler ve duygusal bozukluğu olanlar dışındaki diğer özel eğitim alanlarında çalışan öğretmenlere göre, duygusal tükenme alt ölçeğinde daha riskli olduklarını saptamışlardır. Bütün gün üstün zekâlıların gereksinimlerini karşılamaya çalışmaları, bunun nedeni olarak gösterilmektedir.

Mc Intyre (1983), 447 özel eğitim öğretmeninin öğrenci yükü ile tükenmişlik düzeyleri arasındaki ilişkiyi araştırmış ve öğrenci sayısının tükenmişliğin alt boyutları ile ilişkili olmadığını belirlemiştir.

Beck ve Gargiula (1983), orta derecede zihinsel engellilerle çalışan 111 öğretmenin, hafif derecede zihinsel engellilerle çalışan 113 öğretmenin ve normal çocuklarla çalışan 218 öğretmenin tükenmişlik düzeylerini Maslach Tükenmişlik Envanteri’nin üç boyutuyla araştırmışlardır. Beklenenin aksine, normal çocuklarla çalışan öğretmenlerin daha az başarı ve rekabet duygusu yaşadıklarını ve çocuklara karşı daha duyarsız tutum içinde olduklarını saptamışlardır.

Maslach ve Jackson (1981), kamu hizmeti çalışanlarında yaşanmış olan tükenmişliğin ölçülmesi için yaptıkları araştırmada, tükenmişlik sendromunun

değerlendirilmesi amacıyla bir ölçek hazırlamışlardır. Ortaya çıkan ilk Maslach Tükenmişlik Ölçeği (Maslach Burnout Inventory-MBI) 47 maddeden oluşmuş ve 605 kişiye uygulanmıştır. Daha sonra yapılan veri analizleri sonucunda, ölçekteki bir kısım maddeler elenmiş, duygusal tükenme boyutunda 9, duyarsızlaşma boyutunda 5 ve kişisel başarı boyutunda 8 olmak üzere, üç alt ölçek ortaya çıkmış ve yeni ölçek, bu kez 420 değişik kişiye uygulanmıştır. Uygulama yapılan meslek mensupları içinde hemşireler, öğretmenler, avukatlar ve polisler yer almıştır. Araştırma sonunda, Maslach Tükenmişlik Ölçeği’nin alt ölçeklerine göre kadınlar ve erkekler arasında farklı sonuçlar ortaya çıkmıştır. Kadınların erkeklere göre daha fazla duygusal tükenme yaşadıkları bulunmuştur. Yaş durumu göz önüne alındığında, gençlerin daha fazla duyarsızlaşma ve duygusal tükenme yaşadıkları ortaya çıkmıştır. Duygusal tükenme boyutu ile doğrudan ilgili olan evlilik durumu açısından bakıldığında, bekâr veya boşanmış olanların evli olanlara göre duygusal tükenme düzeylerinin yüksek olduğu bulunmuştur. Yüksek okulu bitirenlerin duygusal tükenme ve kişisel başarı boyutlarında, tükenmişlik düzeylerinin yüksek olduğu ortaya çıkmıştır (Engin, 2006: 54).

Kop, Euwema ve Schaufeli’nin (1999) Hollanda’da 358 polisi kapsayan araştırmalarında, polislerin tükenmişliğin alt boyutlarından duygusal tükenmeyi düşük düzeyde, duyarsızlaşmayı orta düzeyde ve kişisel başarısızlık hissini ise yüksek düzeyde yaşadıkları saptanmıştır (Şanlı, 2006: 39).

Gaines ve Jermier’in (1983) polis merkezlerindeki 169 polisin tükenmişliğini stres ve çeşitli değişkenler açısından inceledikleri çalışmalarında, polislerin medeni durumlarının ve mesleki deneyim sürelerinin tükenmişlik düzeyleri üzerinde etkisi olmadığı; ancak çalıştıkları birimlere göre yapılan analizde, araştırma biriminde çalışanların tükenmişlik derecelerinin masa başında görevli olanlardan daha düşük olduğu saptanmıştır. Meslekte ilerleme ve ücret değişkenlerinin ise tükenmişliği etkileyen en belirgin faktörler olduğu tespit edilmiştir.

Jackson, Turner ve Brif’in (1987) tükenmişlik ve iş yükü değişkenleri üzerinde rol çatışması, sosyal destek, karar verme politikaları, özerklik ve örgütsel bağlılığın etkisini inceledikleri araştırmalarının örneklem grubunu kamuda görevli 391 avukat oluşturmuştur. Yapılan analizler, duygusal tükenme ile rol çatışması ve iş yükü arasında anlamlı bir ilişkinin olduğunu göstermiştir. Ayrıca kişisel başarısızlık hissi boyutuna bakıldığında, kişisel başarısızlık hissi ile yöneticiden sağlanan sosyal destek ve iş yükü arasında da anlamlı bir ilişkinin olduğu sonucuna ulaşılmıştır. (Demirkol, 2006: 48)

Etzion ve Pines (1984), İsrail ve Amerikan insan servislerinde çalışan bireylerin cinsiyet ve kültür farklarını karşılaştırmalı olarak tükenmişlik ile başa çıkma stratejilerinin de ele alındığı 503 kişi üzerinde inceledikleri çalışmalarında, kadınların erkeklerden daha fazla tükenmişlik yaşadıkları saptanmıştır. Araştırmanın sonuçları, kültürel farklılıkların tükenmişliğe cinsiyet farklılıklarından daha çok etkisi olduğunu göstermektedir.

Outline

Benzer Belgeler