• Sonuç bulunamadı

Kendini Korumaya Yönelik Liderliğin Psikolojisi: Tepkisel Narsist Liderlik

1.3. Kültürün Etkisindeki Liderlik

1.3.13. Kendini Korumaya Yönelik Liderliğin Psikolojisi: Tepkisel Narsist Liderlik

Kendini korumaya yönelik liderlik, Koopman ve arkadaşlarının bir çalışmasında narsist liderlik olarak ifade edilmiştir (Koopman vd., 1999: 515). Narsist liderlik, kavram olarak “narsizim” ile “liderlik” kelimelerinin birleşiminden oluşmuştur. Narsizim kavramı, Yunan Mitolojisi'nde kendisinin yansıyan görüntüsünün mükemmelliğine aşık olan genç bir adamın “Narsissus” olan adından türetilmiştir. Havelock Ellis (1898), narsizmi ilk defa bir kişinin kendisine olan şiddetli aşkının klinik koşulları olarak tanımlamıştır. Horney (1939), narsist kişiliği, kişilerin sahip olmadıkları bazı kişilik özelliklerinin kendilerinde olduğunu sanmaları veya olduğuna inanmalarıyla açıklamaktadır. Bu kişilik özellikleri ise; şişirilmiş benlik algısı, kendine hayranlık ve diğerlerinin kendisine hayran olmaları beklentisidir. (Rosental ve Pittinsky, 2006: 618)

Kets de Vries (2003), narsist kişiliği yapıcı ve tepkisel olmak üzere ikiye ayırmış ve insanların çocukluk dönemlerindeki otorite figürleri olan anne ve baba ile olan ilişki şeklinin, narsizmin niteliğini belirlediğini ileri sürmüştür. İnsanın en çok yardıma muhtaç olduğu çocukluk döneminde, anne ve babası tarafından gerekli ilgi ve desteği görmesi; çocuğun güven, öz saygı, kendi hayatına ilişkin kontrol hissi kazanmasına, başkalarına karşı empati geliştirmesine ve hayatı olumlu algılamasına neden olur. Bunların sonucu olarak, insanda yapıcı narsist kişilik gelişir. Çocukluk döneminde yeterli ilgi ve destek görmeyen insanlarda ise, yetersizlik ve dışlanmışlık hissi oluşur. Bu olumsuz hisler, insanın tam ters doğrultuda kişilik oluşturmasına neden olur. Yetersizlik hissi yerine şişirilmiş benlik; dışlanmışlık yerine ise her şeye sahip olma hakkı olduğuna dair algı oluşur. Empati görmeme ise, empati göstermeme şeklinde kendini gösterir. Bu kişiler, eksikliklerini kapatmak için; güç, saygınlık, statü sahibi ve üstün olmaya odaklanırlar (Kets de Vries, 2003: 5). İşte bu ikinci tip narsist kişilik de, tepkisel olandır. Çalışma hayatında da çalışanlara gerekli desteğin olmadığı örgütlerde, tepkisel narsist kişilikler gelişmektedir. Aynı durum, insana desteğin olmadığı kültürler için de geçerlidir.

Narsist kişilik oluşumu sadece kalıtımla değil, aynı zamanda koşullarla da açıklanmaktadır (Jorstad, 1996: 18). Koşulların belirleyicisi ise kültürdür. Yakın

zamana kadar, Türk kültüründe babaların çocuklarını kucaklayarak sevemedikleri ve herkesin içinde öpüp koklayamadıkları, bilinen bir gerçektir. Bu anlayışın önemli bir yer tuttuğu bilinen bir kültürün, tepkisel narsist kişilikler oluşturması ihtimali yüksektir.

Narsist kişilikler, normal ve hastalıklı narsistler olarak da ikiye ayrılmaktadırlar (Karaaziz ve Erdem-Atak, 2013: 45-47). Normal narsistler, yapıcı narsistlere denk düşerken; hastalıklı narsistler, tepkisel narsistlere denk düşmektedir. Narsist liderlik, genelde olumsuz olarak değerlendirilmesine karşın; normal narsist liderler; bütünü gören, meydan okuyan, yaratıcı, risk almayı seven (Demirel vd., 2013: 54) girişken ve başarılı kişilerdir. Kendini korumaya yönelik liderliğin narsist liderlikle örtüşen yanı, hastalıklı veya tepkisel narsist liderlik bağlamındadır. Tepkisel narsist kişiliğin özellikleri arasında sayılan korunmacılık, paranoya, ketumluk ve belirsizlik (Malik ve Khan, 2013: 118); bu savımızı doğrular niteliktedir. Hastalıklı veya tepkisel narsist liderler, psikolojik varlığını tehdit eden güçlerden korunmaya ayarlanmış gibidirler (Gülmez, 2009: 19-20).

Tepkisel narsist kişilik özellikleri; Geçtan'a (2004: 254) göre, “kendini beğenmişlik, ben-merkezcilik, başkalarının yaşadıklarına ve onlara yaşattıklarına karşı duyarsızlık, objelerle ilişki sürekliliğinin olmaması ve psikolojik dokudan yoksunluktur”; Rosental ve Pittinsky'e (2006: 619-622) göre, kibir, aşağılanmışlık hissi, doymayan tanınma ve üstünlük ihtiyacı, aşırı duygusallık ve öfke, empati eksikliği, ahlak dışı tuttum, akıl dışılık ve katılık ile paranoyaklıktır. Amerika Psikiyatri Derneği’ne (2000: 717) göre, bir kişide narsist kişilik bozukluğu olduğunu ileri sürebilmek için, kişinin hayal dünyasında veya davranışlarında hayranlık ihtiyacı ve empati eksikliğiyle birlikte, sürekli büyüklük fikrinin sergilenmesi gerekmektedir. Kendi çıkarları doğrultusunda ve benmerkezci hareket eden tepkisel narsistik kişiliğin diğer özellikleri ise, “Büyüklük duygusu, başkalarını anlayamama, başkalarının değerlerine aşırı duyarsızlık, özellikli olduğunu göstermek için yoğun çaba harcamamadır.” (Çobanoğlu, 2005: 36).

Brown (1997); birey, grup ve örgüt düzeylerinde tepkisel narsizmi karakterize eden altı özellik olarak, reddetme, meşrulaştırma, şişirilmiş benlik algısı, atfedilmiş bencillik, hakkı olduğu duygusu ve kaygıyı saymıştır. Bu özelliklere aşağıdaki gibi açıklık getirilebilir (Pullen ve Rhodes, 2009: 10):

1) Reddetme: Kişinin; kendisine, işinin sınırlarına ve ego idealine22 zarar verebilecek geçmiş olayların detaylarıyla ilgili gerçekleri reddedilmesidir.

2) Meşrulaştırma: Ego idealindeki inançları desteklemeyen davranışlara, makul açıklamalar geliştirilmesidir. Meşrulaştırma, meşrulaştırma başarısızlıkları ile kendine hizmet eden politikaların ve kararların grubun çıkarları için yapılıyormuş gibi açıklanması şeklinde ortaya çıkmaktadır.

3) Şişirilmiş Benlik Algısı: Kendini ve başkalarını güç, kontrol ve büyüklük hayalleri konusunda ikna etme davranışlarının sergilenmesidir. Şişirilmiş benlik algısı değerlerin, yeteneklerin ve başarıların abartılmasını içerir.

4) Atfedilmiş Bencillik: Olumlu örgütsel sonuçları kendisine mal ederken; olumsuz sonuçları kendi rolünü görmeksizin dış faktörlere veya diğerlerine atfetmedir. Bu yanlış atıflar narsistlerin ego ideallerinin kendini koruma gayretidir.

5) Hakkı Olduğu Duygusu: Empati eksikliği ve kendi çıkarları için başkasını kullanma ile birlikte başarı, güç ve hayranlık uyandırma gibi örgütsel ayrıcalıkları hak ettiğine dair sahip olunan duygudur.

6) Kaygı: Eleştirilmeye karşı oluşan aşırı hassasiyet ve sürekli güvensizlik hissi ile birlikte özsaygının sürdürülmesinde yaşanan güçlüktür.

Lubit (2002) tepkisel narsist liderlerin özelliklerini; abartılı bir şekilde kendini yüksek görme hissi, kibir, zihnin güç ve zenginlik ile meşgul olması ve aşırı derecede beğenilme isteği; istedikleri her şeye sahip olmaya hakları olduğu hissi (bunun için başkalarını kullanmak veya sömürmek gerekiyorsa bunu yapmada herhangi bir beis görmeksizin); başkaları için endişe duymama ve başkalarına pek değer vermeme olarak sıralamıştır.

Tepkisel narsist liderler, davranışlarının başkaları üzerinde bir sorun teşkil ettiğinin farkında olmazlar veya farkında olsalar dahi buna ilişkin herhangi bir endişe duymazlar (Herdman, 2012: 3-9). Sürekli dikkatleri üzerlerine çekme istekleri, çalışanların takım çalışması yapma becerilerine önemli ölçüde zarar verir ve kendilerinden uzaklaşmalarına neden olur. Hiç kimse, tepkisel narsist liderlerin fikirlerini eleştirmeye kalkmamalıdır; nitekim eleştiriye muhatap olduklarında, çileden çıkarlar. Yapıcı eleştirilere dahi tahammülleri yoktur (Cavelzani, 2012: 84). Tepkisel narsist liderlerin bu yaklaşımları, eleştirel görüşlerin bastırılmasına ve yaratıcılığın engellenmesine neden olur.

22 Ego İdeali: Çocuğun dünyasının merkezine koyduğu ve olacağına inandığı hayaldir. Genel anlamı ile

Tepkisel narsist kişiler, güvensizlikle baş edebilmek için empati eksikliğini, şişirilmiş benlik algısını ve hayran olunma ihtiyacını kişiliklerinin birer özelliği olarak geliştirmişlerdir (Kets de Vries, 2004: 189). Tepkisel narsist kişiler, hiyerarşide yükseldikçe; zayıf, kendiyle aşırı meşgul ve kötü niyetli liderler olurlar (Rosental, 2006: 44). Bu narsist liderler; diğerlerine ilişkileri olan insanlar olarak değil de, kendi beklentilerini gerçekleştirme aracı olan ve sahip olunan şeyler olarak davranırlar (Kets de Vries, 1999: 756).

Tepkisel narsist liderler, kendilerini tehlikede hissettiklerinde bilerek veya bilmeyerek; kendine güvenen, önemli, değerli ve örgütlerine ciddi katkılar sunan başarılı bir kişi olarak, kendilerine ve diğerlerine statülerini hatırlatırlar (Pullen ve Rhodes, 2008: 10). Bunu yaparken de, kendilerini, diğerlerinin ve örgütün çıkarlarını önceleyen bir kişi olarak sunarlar ve bu şekilde, statülerini hatırlatmalarına, meşruluk sağlarlar (Carr, 1998: 87)

Tepkisel veya hastalıklı narsist kişiliğin oluşmasında; güvensizliğin ve yetersizliğin (Pullen ve Rhodes, 2008: 9) yanı sıra, bireyselliğin toplumda hakim unsur olması, başarının ödüllendirilmesi anlayışı ile sınıf, din ve aile bağlarının çözünmesi (Collinson, 2003) etkilidir. Bireyselliğin yüksek olduğu toplumda; yalnızlaşma, narsist kişilik oluşumuna neden olur. Toplulukçuluğu yüksek toplumların çözünüp bireyselleşmeye yönelmeleri halinde ise, narsist kişilik oluşumunun yüksek olması daha büyük bir olasılıktır. Nitekim, geleneksel değerlerin çözündüğü toplumlarda, toplulukçuluğun sağladığı güven ortamı ve kişilerin güvende oldukları hissi kaybolurken; bireyselleşme sürecinin neden olduğu yalnızlaşmanın verdiği güvensizlik hissi, bireyselleşmiş toplumlardakinden daha yüksek olacaktır. Bu da, narsist kişilerin; güç, saygınlık, üstünlük ve mevki makam sahibi olarak, bu güvensizlik hissini aşmaya çalışılmasına neden olacaktır.

Bürokratik örgütler; kişiler arasındaki ilişkilerin kolay manipüle edilebilmesi, sıkı kişisel ilişkilerin oluşması konusunda caydırıcı anlayışı ve narsist kişilerin özsaygı gereksinmelerine cevap verebilmesi nedeniyle, narsist kişiliğin oluşumuna ve narsist kişilerin başarılı olmasına neden olabilir (Lasch, 1979: 44).

Eleştirilmekten hoşlanmayan tepkisel narsist liderler, çalışanların düşüncelerini söylemelerine şiddetle, öfkeyle ve saldırgan bir tutumla yaklaştıkları ve altında çalışanları kendine bağlı olanlar ve düşmanlar şeklinde ayırdığı (Cavelzani, 2012: 84) için korku temelli bir yönetim yaklaşımı oluşturabilirler. Korku temelli yönetim yaklaşımı ile güven üzerine kurulan yönetim yaklaşımı, birbirinin tersidir. (Herdman,

2013: 5) Yeni yönetim yaklaşımında; güvensizlik, korku salarak yönetmedir (Parker ve Slaughter, 1990). “Biz” diyemeyen bir liderin, zaten güven oluşturabilmesi de mümkün değildir (Drucker, 1990). Güven, bütün örgütler tarafından ihtiyaç duyulan temel insani değerdir (Smith, 2005: 520-523). Örgütsel güven olmadığında; iş memnuniyeti, örgütsel adalet, örgütsel bağlılık, yaratıcılık, problem çözme becerileri ve risk alma davranışları olumsuz etkilenir (Herdman, 2012: 7).

Tepkisel narsist liderler, empati eksikliği ve sadist davranışlarıyla çalışanları sömürürler, çalışanların yorulmasına, iş stresi yaşamalarına, olumsuz davranışlar sergilenmelerine, hastalanmalarına ve işten ayrılmalarına neden olurlar (Cavelzani, 2012: 90). Liderler, diğerlerinin ve örgütün çıkarları ile gereksinimlerinden çok, kendi egolarından kaynaklanan çıkarları ve gereksinimleri ile güdüleniyorlarsa, tepkisel narsist liderlik söz konusudur (Rosenthal ve Pittinsky, 2006: 629). Tepkisel narsist liderlerin mükemmellikleri, diğerlerinin feda edilmesinin karşılığıdır (Lasch, 1979: 118).

1.3.14. Kendini Korumaya Yönelik Liderliğin Çalışanlar Üzerindeki Olası

Outline

Benzer Belgeler