• Sonuç bulunamadı

Tüm bunların yanında Yunan kültürünün uç örneklerinden olan, Peloponnesos’un Lakonia bölgesinde bulunan Sparta’dan söz edilmesi gerekir. Kendilerini Lakedaimon olarak adlandıran bu kent-devleti Yunan geleneklerini kendine özgü siyasal ve sosyal sınırlara taşımışlardır. Sparta teşkilatlanması kendi anlatısına göre kahraman Lykurgos yasalarıyla birlikte İÖ. 7. yüzyılda kurulmuştu. Halkı Sparta’da oturankar, kentin etrafına yerleşen periokoi olarak adlandırılan yarı yurttaşlar ve heilotes adı verilen yarı köle sınıfında sayılabilecek toprağa sınıftan oluşuyordu. Heilotlar; Sparta’nın yayılmacı hareketleri dolayısıyla Peloponnesos’un güneyinde yer alan Lakonia ve Messenia bölgesinden İÖ 8. yüzyılda köle olma amacıyla getirilen nüfustu. Aslında heilotlar yurttaş olmasalar da Sparta’nın egemenliği altındaki kalabalığı önemli bir bölümünü meydana getiriyorlardı. Ekonomik olarak çiftçilikle yapıp ve elde ettikleri ürünleri Spartalılara götürmekteydiler. Sayıları en fazla dokuz bine kadar ulaşabilen Spartalı özgür ve erkek yurttaşlar, heilotları kontrol altında tutmak adına sert bir yönetim uyguluyorlardı.

Dünyaya gelen her Spartalı yurttaş kleros adı verilen bir toprak parçasına sahip oluyordu.

Heilotlar ise bu toprak parçalarını Spartalılar adına işliyordu. Spartalı yurttaşlar, heilotların topraktan yetiştirdikleri ürünler sayesinde yaşamlarını devam ettirmekteydi.

Spartalı bir yurttaşın ticaret yapması ve bir başkasının yanında işçi olarak çalışması yasaklanmıştı, uğraşılan tek iş iyi bir asker olmaktı. Çocukluk döneminden itibaren her Spartalı yurttaş sıkı bir eğitim ve sıkı bir disiplin içinde büyüyordu. Bu nedenle, Spartalılar “asker-toplum”du. Perioikoi olarak adlandırılan ve Spartalıların egememliği

altındaki köy ve kasabalarda yaşayanlar köleleştirilmemişlerdi. Bu kesim yurttaşlık haklarına sahip olsalar da asker olmak zorunda değildiler. Tarım, zanaat ve ticaret gibi istedikleri işlerle ilgilenebiliyorlardı. Belli dönem aralıklarıyla vergi vermek ve savaş zamanlarında Sparta’ya asker göndermeleri gerekiyordu. Perioikos’lara, Spartalılara tabi olduklarından onlara “Lakedaimonioi” adı verilmiştir. Diğer Yunan kentlerinde olduğu gibi; çocuklar sitenin malı sayılırdı. Sitenin görevi onlara istediği eğitimi vermekti. Onları gerektiğinde ahlaken yasaklanan şeyleri sitenin iyisi için yapabilecekleri öğretilirdi.

Örneğin Ksenophon, çocukların hırsızlık yapmaya yönlendirilmesinin sebebini şöyle açıklar:237

"...Böyle olmakla birlikte, Lykurgos, erkek çocukların açlıktan kıvranmak durumuna düşmemeleri için, aslında onlara her gereksinme duyduklarını bu yoldan kolayca elde etme olanağı vermediği halde, açlıklarını gidermek için yeterli olacak kadar yiyeceği çalmalarını hoş gören bir yasa koydu;

hatta peynir hırsızlığında, çok peynir çalmak, onurlandırıcı bir beceri sayılıyordu... Sanırım herkes, Lykurgos’un, Sparta’lılarda çocuklara verecek yeterince yiyecek bulunmadığı için çocukları hırsızlık becerme tasarlamalarına sürüklemek amacı gütmediğini anlayacaktır. Tersine, apaçıktır ki, hırsızlık etmeye niyetlenen kişi, bu işi gece yapacaksa, gece boyunca ortalığı gözler; gündüz yapacaksa, gün boyunca herkesi aldatacak bir tutum içinde, öksesini kurmakla uğraşır; yararı olacağını anlarsa, casus bile kullanır. Böylece bellidir ki, çocukların eğitiminde o yola başvururken, Lykurgos, onların yiyecek bulmakta olabildiğince beceri kazanmasını ve savaş hileleri konusunda da yetenek edinmesini sağlamak istiyordu.”.238

Sparta’nın başında eşit yetkiye sahip iki kral bulunuyordu. Ayrıca, Gerusia adında otuz kişiden teşkil eden “Yaşlılar Danışma Meclisi” ve Apella adında genel “Halk Meclisi” vardı. Gerousia üyeleri site yönetiminde etkin aristokratik ailelerin üyeleri arasından seçilirdi. Gerousia üyelerinin 60 yaşından büyük olmaları gerekiyordu. Bir kez seçilen meclis üyesi ölene kadar görevini devam ettirirdi. Halk Meclisinde; Danışma Meclisi’nin üyeleri ve devlet denetçileri olan ephoros’lar seçilirdi. Spartalılar,

237 Tekin, s. 69.

238 Ksenophon, Şölen - Spartalıların Anayasası, çev. B. Umar, İzmir 1984, s. 92-93.

“Lakedaimonialılar ve Müttefikleri” olarak anılan bir “Peloponnesos Birliği” de kurmuşlardı.239

Siyasal örgütlenmenin temelinde söylenceler yer alıyordu. En olgun zamanında siyasal örgütlenme Delphoi kâhininin söylencesel yasa koyucu Lykurgos’a söylediğine inanılan rhetra’ya -hikmet- göre düzenlenmişti. Sparta’nın çekirdeğini üç kabile oluşturmaktaydı. Anlaşılan o ki yayılma ve iç içe geçme sürecinde üçüncü kabile şefliği her nasılsa ortadan kalkmış geriye kalan iki kabile şefi iki kral olarak tüm polislerde krallıklar tasfiye edilirken Sparta’da varlığını sürdürmüştür. Bu yüzden Sparta’da polisin başında hep iki kral (arghagetes) olmuştur. Bunların saygınlıkları tam yetkileri eksikti.

Barış zamanında yalnızca kimi uyuşmazlıkları çözmek, Yaşlılar Meclisi’nin (Gerousia) toplantılarına katılmak, dini işleri yerine getirmek gibi işlevler üstleniyorlardı. Savaş zamanları ise ordunun komutanı durumundaydılar ve Sparta dışına çıkıldığı an sınırsız yetkiye sahiptiler.

Gerousia, muhtemelen kabile geleneklerinin dönüşümüyle aristokratik bir kurul olarak, Messenia’nın fethinden sonra (Buna I. Messenia savaşı adı verilmektedir) ortaya çıkmıştı. İki arghagetes dışında, altmış yaşını bitirmiş 30 gerontesten (yaşlıdan) oluşuyordu. Gerousia düzenli olarak toplanırdı ve yasa tasarıları hazırlamak bu meclisin göreviydi. Hazırlanan bu tasarıların onay mercii ise Apella’ydı (Halk Meclisi). Apella 30 yaşını doldurmuş spartiatlardan oluşuyordu; önüne gelen teklifleri tartışma hakkı olmaksızın, yalnızca reddetme ya da onaylama hakkına sahipti. Apella’nın, özellikle savaş ya da barış kararlarını onaylamak ve reddetmekle yükümlü bir meclis olduğu ve askeri bir topluluk olan Sparta’nın hayatında savaşın son derece önemli bir yer tuttuğu gözetilirse, bu meclisin önemi kendiliğinden anlaşılacaktır.

239 Tekin, s. 70.