• Sonuç bulunamadı

İyonya’dan İtalya’ya kadar uzanan polislerin en önemli vasıfları küçük boyutlarıdır. Sparta, Laconia ve Messenia’yı kendisine kattıktan sonra 8.300 km²’ye ulaşmıştı ve üstelik en büyükleriydi. Atina, bütün Attika bölgesi ve Salamis’e birlikte 2.800 km² idi. Diğer polislerin alanı 80 km²’den 1.300 km²’ye kadar değişiyordu. Örneğin 1.615 km²’lik Fokis bölgesinde 22 polis bulunuyordu. Aynı şekilde bir ada üzerinde kurulmuş olan Delos’un yüzölçümü 5,5 km² idi. Kestirilebileceği gibi, nüfus da aynı oranda azdı. Polis bir kent ile onun tarımsal art bölgesinin kendi kendini yöneten, teritoryal devletiydi.14

Polis topraklarında doğmuş bütün erkek toprak sahipleri, aristokrat olsun, köylü olsun özgürlüğe ve yurttaşlığa sahip olurdu. Temel iki fikir; toprak sahipleri arasındaki yurttaş eşitliği ile aile ya da soy yerine teritoryal kente dönük bağlılık ve sadakatti. Uygar kelimesi, Yunanca, aşılanmış, işlenmiş ve evcilleştirilmiş anlamına gelir. Dolayısıyla Antik Yunan’da kente dönük bağlılık sahibi özgür yurttaşlar, akraba ilişkilerinde inanç yükümünü yerine getiriyorlarsa uygarlaşmış, evcilleşmiş oldukları mantığı hakimdi.

Toprağa bağlılık ile akrabalığa sadakat arasındaki tezat, gerçekte toprak ve akrabalığa ilişkin özellikleri birleştiren birimlerde akrabalık dilinin kullanılması yoluyla maskeleniyordu. Atina kabileleri (phylai), yerellik temelinde yeniden üretildi. Benzer

13 Vernant, Antik Yunan Siyasi Düşüncesinin Kaynakları, s. 46.

14 Mogens Herman HANSEN, Polis: An Introduction to the Ancient Greek City-State, Oxford University Press, Londra 2006, s. 20.

şekilde, "kardeşlik" (phratra), pek çok Hint-Avrupa dilinde olduğu gibi kan bağı anlamına gelmiyor, fakat müttefiklerden meydana gelen toplumsal bir grup anlamı taşıyordu. Soy ve akrabalık yapısı Yunan tarihi açısından bir anlam ifade eder ve bu nedenle bazı klasikçiler akrabalık yapısını teritoryal birliğin üzerine koymuştur.15

İlk polisler az gelişkin şehirlerdi ve polis, içinde dağınık evlere ve küçük köylere dağılmış şehirlerden ibaret, baskın olarak tarım yerleşimleriydi. Bu şehirler belirli bir kutsallıkla çevrelenmiş kabilesel bağlarını olabildiğince koruyordu; ancak korunan bu bağlar elbette yeni koşulları işaretliyordu artık. Örneğin agora, başlangıçta kabile bağlarıyla birbirine bağlı köylerde kabile üyelerinin bir araya gelerek karar verdikleri köy meydanının adıydı. Bir anlamda siyasal enerjinin dolaşıma çıktığı yerdi. Daha sonra çarşı, pazar anlamını da yüklenecek olan agora, polislerde de aynı işlevi sürdürüyor gözükse de bu kez dolaşıma çıkan siyasal enerji eşitsizlikle maluldür ve eşitsizliği yeniden üretmeye başlar.

Bütün eşitlikçi katılımcılığına karşın buna ilişkin bir diğer örnek “arkhon”

sözcüğüdür. Başlangıçta kabile şeflerini niteleyen arkhon kabile şeflerinin kendilerini aristokrasi olarak örgütlemeyi başarmaları ve yönetim işini tekelleştirmeleriyle giderek poliste üst düzey yöneticileri nitelemek için kullanılmaya başlanmıştır. Aynı şekilde demokrasinin evrimiyle artık bu yöneticilikler aristokrasi dışındaki kesimlere açılsa da terim aynı biçimde kullanılmaya devam edilmiştir.16

Görüldüğü gibi polisin tarih sahnesine çıkışında onun kabilesel kökenlerine ve kabilesel kutsallık ve din algısının gelişim ve dönüşümüne yapılan vurgu bulunmaktadır.

15 John K. DAVIES. Democracy and Classical Greece. (Fontana History of the Ancient World.) London Fontana. 1978, s. 26.

16 Paul CARTLEDGE, Pratikte Antik Yunan Siyasi Düşüncesi (Çev.: Kıvanç Tanrıyar), İstanbul Bilgi Üniversitesi Yay., B.1, İstanbul 2013, s. 21

Ancak akrabalığın önemi ve sembolik bir model olarak akrabalık dışı ilişkiler için kullanılması, neredeyse evrenseldir. İS. 19. yüzyılda ve 20. yüzyılın başlarında bile, o büyük ölçekli teritoryal birim, gerçekte olmadığı biçimde etnik bir birim, ırka dayalı bir birim olarak kavramsallaştırıldı. Yunanlılar teritoryal nitelikli yerel sadakat biçimleri geliştirdikleri oranda bu normdan saptılar. Aristo; “Polisin birinci niteliği onun bir mekân topluluğu olmasıdır.” diye anlatır. Polis, yoğun ve eşitlikçi teritoryal sadakatlerin ve engellerin önüne hiyerarşik sadakatleri ve engelleri koyan, geniş bir kan bağı anlamına gelen aristokrasi fikriyle de tezat içindeydi. Dolayısıyla polisin ortaya çıkışının açıklanması aynı zamanda yerel demokrasiye doğru, siyasî katılıma doğru yönelişi de açıklamakla ilgili hale geliyor. Bu yönelişte söz konusu olan, gerçek akrabalık birimleri içinde örgütlenmek için çok sayıda ve çok benzer olan mülk sahiplerinin meydana getirdiği yakın bir kitle ya da en azından varlıklı bir "sınıftı". Bu da küçük polislerin meydana getirdiği çok devletli bir sistemi ima eder. Sonuçta çok devletli bir sistem içine gömülmüş polis ortaya çıkmıştır.

Köylü arazi sahiplerinin demir çağı ekonomisi geniş bir alana yayılmış durum benzerliği yarattı. Dahası, üretkenlik ve nüfus yoğunluğu arttıkça, yerel ekonomik örgütlenme gerekli hale geldi. Köylülerin arazi sahipliği kolektiviteye yüksek düzeyde bağlılık üretme eğilimi taşımaz ve kalıcı kolektif siyasi örgütlenme yaratmasına nadiren rastlanır. Başka birkaç ek neden vardı ve bunlar karmaşık yollarla polisin farklı gelişim aşamalarında farklı derecede önemli oldular. Karmaşık nitelikteki karşılıklı ilişkileri Yunan iktidarının görünümüne katkı yapar. Demir çağı ekonomisine ağırlıklarını ekleyecek diğer iki koşul ticaret ve askeri örgütlenme idi. Ardından okur-yazarlığı, tarımın ticarileşmesini ve büyük çaplı deniz savaşlarını eklememiz gerekecek.17

17 Mann, s. 235.

İyonya, Aiolis, ve Karia bölgesindeki kentlerin çoğu, kıyıya dar bir kıstakla (isthmos) bağlı yarımadalar (tombolo’lar) üzerinde kurulmuşlardı. Bu koşullar denizci halklar için elverişli olduğu gibi, kara tarafından gelebilecek herhangi bir saldırıya karşı güçlü savunmaya da imkân veriyordu. Bu tür kentlere Lebedos ve Myennesos örnek gösterilebilir. Batı Anadolu bölgesinde yer alan kent devletleri bir araya gelip Yunan çatısı altında toplanmayı hiç düşünmemiştir. Söz konusu kentleri bir arada bulunmaya anlam verdiren Yunan kültürünün dininin ve dilinin birliğidir.18

Polisin bir diğer özelliği toplumsal yaşamın en önemli dışavurumuna tam bir reklam karakteri vermesidir. Hatta denilebilir ki, yalnızca iki ayrı yönde birbirinden ayrı, ama dayanışma içinde bir kamu alanı ortaya çıktığı ölçüde vardır.