• Sonuç bulunamadı

Araştırma sonuçları ölçeklerden elde edilen ve görüşmelerden elde edilen sonuçlar olmak üzere iki başlık altında sunulmuştur:

5.1.1. Nicel Boyuta İlişkin Sonuçlar

Araştırmanın ölçek uygulaması sonucunda elde edilen sonuçlar şunlardır:

•Öğrencilerin cinsiyetleri ile siyaset okuryazarlığı; başarı, duyuşsal eğilim ve beceri- davranış boyutları arasında bir ilişkinin olmadığı tespit edilmiştir.

•Öğrencilerin öğrenim gördükleri okullarla siyaset okuryazarlık başarı, duyuşsal eğilim ve beceri-davranış düzeyleri arasında bir ilişkinin olduğu tespit edilmiştir. Sosyo- ekonomik açıdan yüksek düzeyde olan okulun siyaset okuryazarlığın başarı, duyuşsal eğilim ve beceri-davranış boyutunda en yüksek ortalamaya sahip olduğu sonucu ortaya çıkmıştır.

•Öğrencilerin ailelerinin mesleklerine ve eğitim düzeylerine göre siyaset okuryazarlık başarı, beceri-davranış ve duyuşsal eğilim düzeyleri arasında bir ilişkinin olduğu tespit edilmiştir.

•Öğrencilerin ailelerinde siyasetle ilgilenen birey(ler)in (siyasetin içinde aktif olarak yer alan, siyasete karşı vatandaşın duyarlılığı) olup olmaması siyaset okuryazarlığının başarı, duyuşsal ve beceri-davranış düzeylerinde farklılığa yol açan bir değişken olduğu ortaya çıkmıştır.

•Öğrencilerin siyaset okuryazarlık başarı düzeyleri orta seviyede ve duyuşsal eğilim düzeyleri olumlu yöndeyken beceri-davranış düzeyleri olumsuz yöndedir. Yapılan analizlere göre öğrencilerin temel siyaset bilgisine sahip olmalarına ve siyaset okuryazarlığına yönelik olumlu duygu geliştirmelerine rağmen siyaset okuryazarlığının beceri-davranış boyutunda birtakım sıkıntıları olduğu tespit edilmiştir.

5.1.2. Nitel Boyuta İlişkin Sonuçlar

Öğrencilerle yapılan yarı yapılandırılmış görüşme ile elde edilen sonuçlar siyasetin anlamı, siyasetin ifade ettikleri, siyasetin amacı, siyasetçilerin amacı, siyasetin yapılış şekli ve yapıldığı yer, siyaseti yapanlar ve siyaseti yapanların özellikleri, öğrencilerin gelecekte siyasetle ilgilenmeyi/ilgilenmemeyi tercih etme nedenleri kapsamında sunulmuştur. Bu sorulardan elde edilen sonuçlar şunlardır:

•Öğrencilere bu araştırmada siyaset denince ne anladıkları sorulduğunda öğrenciler; siyasette yalan söyleyen kişilerin olmasını, siyasetçilerin kavgasını, siyasette çok sayıda erkeğin olmasına karşılık az sayıda kadın milletvekilinin olmasını vurgulamışlardır. Bu tespitlerin yanında sinirlerine hâkim olamayan, hoşgörüsüz, asık suratlı insanların olmasını, partilerin birbirleriyle kavgasını ve siyasette zengin bir sürü insanın olduğunu belirtmişlerdir.

• Öğrencilere siyasetin onlar için ne ifade ettiği sorulduğunda öğrenciler; cumhurbaşkanı, milletvekilleri, başbakan kavramlarının akıllarına geldiğini belirtmişlerdir. Bunun yanı sıra ülkedeki işleri düzenleme, ülkeyi yönetme ve partilerin siyaseti çağrıştığını vurgulamışlardır.

•Öğrencilere göre siyasetin amacı zengin olmak, şöhretli olmak ve her konuda güçlü olmaktır. Buna karşılık öğrenciler, siyasetin asıl amacının toplumdaki huzur ve rahatlığı sağlamak için bir araç olduğunu belirtmişlerdir.

•Öğrencilere göre siyasetçilerin amacı güç elde etmek, zengin olmak, seçimleri kazanmak ve milletvekili olmaktır. Bunlara karşılık öğrenciler siyasetçilerin, toplumdaki huzur ve düzeni sağlamakla görevli olduğunu; ülkesi için yararlı işler yapma amacında olmalarını ve ülkedeki çatışmaları azaltmakla meşgul olmaları amacında olmaları gerektiğine vurgu yapmışlardır.

•Öğrencilere siyasetin nasıl yapıldığı sorulduğunda öğrenciler, siyasetin oy kullanılarak yapıldığını belirtmişlerdir.

•Öğrenciler siyasetin TBMM’de ve tartışma programlarında yapıldığını vurgulamıştır. Buna karşılık kendilerinin veya başkalarının evinde de siyaset yapıldığına dikkat çekmişlerdir.

•Öğrencilere siyaseti kimlerin yapması gerektiği sorulduğunda öğrenciler; kişisel özellikleri uygun olanlar ve siyaset bilgisi olanlar diye ayrım yapmışlardır.

•Öğrenciler; siyaset yapan kişilerin özelliklerinden en çok güven veren, sözünde duran, herkese eşit davranabilen, fakirleri anlayan, çocukları ve gençleri seven siyasetçi

özellikleri üzerinde durmuşlardır. Bunun yanında siyaset yapanların üniversitenin siyaset bölümünden mezun olmasını veya onlar kadar siyaseti bilgi düzeyinde anlayan becerikli insanların anayasayı ve tüm kanunları bilmesi gerektiğini vurgulamışlardır.

•Öğrencilere, “Gelecekte siyasetle ilgilenmek ister miydin?” sorusu sorulduğunda öğrencilerin 9’u evet, 12’si hayır cevabını vermişlerdir. Evet, cevabını veren öğrencilerin siyasetle ilgilenmeyi istemesinin nedenleri arasında öğrencinin; siyaset aracılığıyla zengin olacağını, güçlü olacağını ve bu yolla herkesin onu dinleyeceğini düşünmesi, ailesinin çok istemesi ve onunla gurur duyacağı gibi sebepler gelmektedir. Hayır, cevabını veren öğrencilerin siyasetle ilgilenmeyi istememesinin nedenleri arasında öğrencinin; ailesine yeterli vakit ayıramayacağını düşünmesi, bu ülkedeki herkesi memnun edemeyeceğini bilmesi, sürekli takım elbise giyemeyeceği gibi sebepler yer almaktadır.

•Öğrencilere ülke ve dünya gündeminde hangi haberlere öncelik verdikleri ve bu haberleri nereden öğrendikleri sorulduğunda öğrenciler; ülke liderlerinin birbirleriyle tartışmaları ve gelişmeleri takip ederek öğrendiklerini belirtmişlerdir.

•Öğrencilerin haber kaynakları arasında televizyon ve aile büyükleri, çoğunluğu oluşturmaktadır.

•Öğrencilere siyasetle ilgili konuları anlayıp anlamadıkları sorulduğunda öğrencilerin büyük bir bölümünün siyasetle ilgili konuları anladıklarını belirtmişlerdir. Diğer bir bölümü ise siyaseti gerçekten anlaşılması zor bir konu olduğunu ifade etmişlerdir.

•Öğrencilerden siyasetle ilgili konularını anladığını söyleyenlerin gerekçesi ailesine anlamadığı konuları rahatlıkla sorabilmesi ve ailesinin kendisine bu konuları anlatması olmuştur.

•Öğrencilere STK kavramından ne anladıkları sorulduğunda öğrenciler, cevaplarını “Kişisel ve Toplumsal Katkılar başlıklarında vermişlerdir. Öğrenciler bir sivil toplum örgütüne üye olmanın önemine de vurgu yapmışlardır.

•Öğrenciler STK kavramı denince en çok gönüllülük, sorumluluk, işe yaradığını hissetme, yardım etme, ülkeye hizmet etme ve ülkedeki sorunlara duyarlı olma konularına vurgu yapmışlardır.

•Öğrencilere “Bir konunun siyasetle ilgili olup olmadığını nasıl anlarsınız?” sorusu yöneltildiğinde öğrenciler; bir kürsüde takım elbiseli birisi konuşuyorsa, haberlerde meclisin görüntüleri varsa, cumhurbaşkanı, başbakan veya parti liderleri konuşuyorsa cevaplarını vermişlerdir.

•Öğrencilere siyaset eğitiminin verilebileceği en uygun dersin hangisi olduğu sorulduğunda öğrencilerin büyük bir çoğunluğu (12 öğrenci) sosyal bilgiler dersini söylerken yalnızca 2 öğrenci de fen bilimleri dersini söylemiştir. Siyaset eğitiminin sosyal bilgiler dersinde verilme nedenlerine bakıldığında öğrenciler; siyasi terimleri, demokrasi, hak ve özgürlüklerin ve seçimlerin önemini, başbakan ve cumhurbaşkanı gibi üst düzey liderlerin görevlerini bu derste öğrendiklerini gerekçe olarak göstermişlerdir. Siyaset eğitiminin fen bilimleri dersinde verilme nedeni olarak öğrenciler, ders öğretmeninin siyasetle ilgili konuları rahatlıkla konuşabildiğini gerekçe göstermişlerdir.

Öğrencilerle yapılan görüşmelere genel olarak bakıldığında sosyo-ekonomik olarak alt sınıflara mensup ailelerden gelen çocukların yaptıkları yorumlarda yoğun olarak ekonomik zorluklardan bahsetmeleri de dikkat çeken bir başka konudur. Çocuklar kendi hayatlarından yola çıkarak ve aslında sitem ederek görüşlerini belirtmişlerdir. Bu çocukların söylemlerinde görülen bir diğer ortak nokta da siyasetçilerin zengin insanlar olduğu fikrini benimsemiş olmalarıdır. Buradan hareketle çocukların siyasete yönelik yorumlarına, yaşadıkları ailenin ekonomik durumunun yansıdığını söylemek doğru olacaktır.

Çocukların siyasetle ilgili bilgilerinin yoğun olarak aile içinde şekillendiği görülmektedir. Burada dikkat çeken noktalardan biri ailesinde siyasetle ilgilenen birinin olmadığını söyleyen çocukların tamamının sosyo-ekonomik olarak alt sınıflara mensup olmasıdır. Bunu tam tersinden okursak sosyo-ekonomik olarak dezavantajlı olan ailelerin çoğunlukla siyasete ilgisinin az olduğu ya da siyasetle ilgili konularda çocuklarıyla konuşmamayı tercih ettikleri sonucuna varabiliriz. Çocukların ailelerinden sonra en çok bilgi edindikleri araç olarak televizyon programlarını göstermeleri de televizyonun çocukların siyasal alt yapılarının oluşumunda taşıdığı önemi gözler önüne sermektedir. Ancak çocuklar burada görüp anlamadıkları kavramlar olduğunda yine ailelerine başvurduklarını beyan etmişlerdir.

Çocuklar, siyasetçilerin gergin ve kavgacı insanlar oldukları konusunda ortak fikir belirtmişlerdir. Bunu da televizyondan gördüklerinden çıkarttıklarını ifade etmişlerdir. Farklı okullardan ve sosyal gruplardan gelen farklı çocukların her birinin bunu dile getirmesi siyasilerin şiddete varan tartışmalarından olumsuz etkilendiklerini düşündürmektedir. Yine çocuklarda ortak olarak görülen siyasetçilerin yalan söylüyor olma fikri de dikkat çekmektedir. Bu durum bu yaş grubu çocuklarının siyasetçilerin söylemleri ve eylemleri arasında tutarlı bağlantılar kurabildiklerini göstermektedir.

Siyasetle ilgili yorumların arasına pek çok çocuğun toplumsal cinsiyet yargılarını da eklediği görülmüştür. Çocukların toplumsal cinsiyet kalıp yargılarından erkeklerin şiddete eğilimli olması, kadınların güçsüz olması gibi yargıları benimsedikleri açıkça görülmüştür.