• Sonuç bulunamadı

4.2. Nitel Verilerin Analizinden Elde Edilen Bulgular ve Yorum

4.2.3. Siyasetin Amacı

Öğrencilere “Siyasetin amacı nedir?” sorusu sorulmuştur. Öğrencilerin cevapları toplumsal ve kişisel katkı olmak üzere iki gruba ayrılmaktadır: “Toplumsal Katkı” en çok

kategoriyi barındırmakla birlikte hakkında en çok görüş belirtilen konu alanıdır. “Kişisel Katkı” ise en az kategoriyi barındıran ve en az görüş belirtilen konu alanıdır.

Tablo 4. 18. Siyasetin Amacı

Öğrenci Görüşleri f % Kişisel Katkı Toplumsal Katkı • Zengin olmak 18 31,03 • Şöhretli olmak 16 27,58

• Her konuda güçlü olmak 15 25,86

• Kendini ifade etmek (Kendi düşüncemi toplumdaki herkese anlatmak) 9 15,51

Toplam 58 100

• Toplumda huzur ve rahatlığı sağlamak 14 24,13

• İnsanların hak ve özgürlüklerini korumak 10 17,24

• Ülkede adaleti sağlamak 10 17,24

• Ülkemizdeki birlik beraberliği sağlamak 8 13,79

• Ülkemizdeki problemleri çözmek 7 12,06

• Diğer ülkelere varlığımızı göstermek 6 10,34

• Ülkemize çeşitli hizmetlerde bulunmak 6 10,34

• Demokrasinin devamlılığını sağlamak 5 8,62

Toplam 66 100

Tablo 4.18’e bakıldığında, “Siyasetin amacı nedir?” “Siyaset ne için yapılır?” sorularıyla ilgili olarak öğrencilerin cevaplarının kişisel ve toplumsal katkı alanlarına ayrıldığı görülmektedir. Toplumsal katkıda sekiz kategoriye, kişisel katkıda ise dört kategoriye ayrılan cevaplar çocukların siyaset ile toplumsal faydayı eş değerde tuttukları ve siyasilerden kişisel katkı yerine toplumsal katkı bekledikleri şeklinde yorumlanabilir.

“Toplumsal Katkı” alanında en yüksek düzeyli cevap “Toplumda huzur ve rahatlığı sağlamak” iken, en düşük düzeyli cevap ise “Demokrasinin devamlılığını sağlamak” olmuştur. Diğer cevaplarda da Türkiye’yi farklı alanlarda güçlendirecek, destekleyecek görüşlerin sunulduğu görülmektedir. Bazı öğrenciler siyasetin amacını toplumsal huzurun sağlanması olarak değerlendirmektedir. Bir toplumda huzurun öncelikli olmasını savunan Özlem, bu konudaki görüşünü şöyle dile getirmiştir:

Bence huzurlu bir ortamda yaşamak çok önemli. Mesela annemle babam kavga ettiklerinde evimiz çok huzurlu olmuyor. Aynı şey Türkiye için de geçerli bence. Siyasetin en önemli amacı toplumun kavgasız ve huzurlu bir duruma gelmesini sağlamak olmalıdır. Böylece herkes mutlu yaşar.

Özlem, kavganın huzuru bozduğunu vurgularken aslında Türkiye’nin içinde bulunduğu durumu, huzursuz ve uzlaşmasız bulduğunu da anlatmaktadır. Özlem’in bu yorumu ile toplumun mutlu yaşaması için farklı görüşteki insanların kavga etmek yerine uzlaşmaya gitmelerini gerekli görmekte ve bunu sağlayacak kurum olarak da siyaseti gördüğünü göstermektedir. Özlem, “Toplumsal Katkı” alanındaki “Toplumda huzur ve rahatlığı sağlamak” cevabına giren görüşlerinde “ev ortamı” metaforunu kullanarak ev ile vatanı özdeşleştirmiştir. Bazı öğrenciler siyasetin kişisel katkı boyutunu vurgulamışlardır.

Siyasetçilerin toplumsal katkıdan çok kişisel katkıya daha çok önemsediklerine inanan Eylül, bu konudaki görüşünü şöyle dile getirmiştir:

Bence siyasetçilerin çoğu zengin olmak ve daha çok ev sahibi olmak için siyasetle ilgileniyor. Sosyal bilgiler dersinde, “Bir kez milletvekili olunduğunda emekli bile olsan devlet sana milletvekili oldun diye çok yüksek maaş veriyormuş.” şeklinde bir bilgi öğrenmiştim. Ben, bir kere milletvekilliği yaparım. Sonra yapmasam da her ay o maaşı alır ve rahatça yaşarım.

Eylül’ün yorumunu kişisel katkı alanında gerçekleştirmesi, bunu maddi kazanç dolayında yapması, ailesinin sosyo-ekonomik durumuyla ve ailesinde siyasete ilgi duyan kimsenin olmadığını söylemesiyle bağlantılı olduğu söylenebilir. Eylül’ün yaşının küçük olmasına rağmen toplumdaki ekonomik ve sosyal yapıdaki eşitsizliklerin farkında olduğu görülmektedir. Okulda öğrendiği bir bilgiyi kitle iletişim araçlarında gördükleriyle birleştirip kendi hayatıyla kıyasladığında Eylül’ün, siyasetçilerin hayatına ve kendi algısına göre zengin bir hayata imrendiği görülmektedir. Ayrıca Eylül, “Kişisel Katkı” alanındaki en yüksek düzeyli cevap olan “Zengin Olmak” başlığına yönelik olarak siyasetçilerin, siyaset sayesinde ömür boyu devam eden bir zenginliğe sahip olduklarını ve bu durumun kişileri çıkarcılığa sürükleyebileceklerini ifade etmiş ve bu uygulamayı eleştirmiştir.

Toplumdaki belirgin ekonomik farklılıklara değinen Elif, bu konudaki görüşünü şöyle dile getirmiştir:

Bence herkesin eşit şekilde yaşaması için siyaset yapılmalıdır. Siyasetçiler, bu ülkede yaşayan çocuklardan başlayarak herkesin aynı rahatlıkta yaşaması için çalışmalıdır. Ülkemizde çok zengin insanların yanında çok fakir olanları da var. Fakirler çok mutsuz. Fakat onların daha çok paraları, güzel bir evleri olsaydı ülkemizde daha adaletli ve eşit bir paylaşım olurdu. Ayrıca çocuklar bile çok küçük yaşlarda okula gitmek yerine para kazanmak için çalışıyorlar. Düşünsenize sokakta oynamayı bilmiyor ya da oynayacağı bir bebeği, arabası yok. Bu, çocuk haklarının da önemsenmediğini gösteriyor.

Elif, yorumunu “eşitlik” kavramı temelinde dile getirmiştir. Toplumsal eşitsizliğe vurgu yapan Elif, ekonomik etkenlerin bireylerin mutluluğunda önemli bir nokta olduğunun altını çizmiştir. Yoksul ailelerin daha mutsuz olduğunu ve yoksulluğun çocukları, okullarından alıkoyup çalışmaya yönelttiğini vurgulamıştır. Bu konuya oldukça eleştirel yaklaşan Elif, siyasetçilerin çocuk haklarına önem vermelerini ve sınıflar arasındaki gelir eşitsizliğini azaltacak düzenlemeler yapmalarını gerekli görmektedir. Elif, çocuk işçiliğin ekonomiyle ilgili önemli bir sorun olduğunu belirtmiş ve adaletsizliğin çocuk haklarına da saygısızlık olduğunu vurgulamıştır. “Kişisel Katkı” alanında ise en yüksek düzeyli cevap “Zengin olmak”, en düşük cevap ise “Kendini ifade etmek” şeklindedir.

“Siyasetin Amacı” başlığı altında sunulan örnek cevapların ortak noktası maddiyata vurgunun yapılmasıdır. Çocuklar, gerek siyasilerin kazançları gerekse Türkiye’deki gelir dağılımında adaletin olması noktalarında maddi meseleleri gündeme getirmişlerdir. Siyasetle ilgili yapılan işler, ortaya konulan projeler gibi konular yerine paraya dayalı konu başlıklarının ele alınması, siyasetçilerin topluma verdikleri mesajlar ve nasıl bir rol modeli olacakları noktasında özenli davranmaları gerektiğini ortaya koymaktadır.