• Sonuç bulunamadı

I. BÖLÜM

1. CHP HÜKÜMETLERİNİN DIŞ POLİTİKASI DOĞRULTUSUNDA PROPAGANDA ALGISI VE

1.3 İKTİDAR ARACI OLARAK PROPAGANDA: KAPSAM VE AMAÇ

1.3.5 Propagandanın Hedef Kitlesi

1.3.5.4 Siyasi Hedef Kitle

1946 yılında Türkiye’nin Sürekli Çok Partili Yaşama geçmesiyle dış tehdit algısında yeni bir takım değişimler yaşanmıştır. Bu süreçte çok partili yaşamla birlikte dış tehdidin partiler arasında bir çatışma çıkmasını umduğunu ve hatta

411“Moskof radyosu, aslı nesli Türk oğlu Türk olduğu halde Osmanlı idaresinin Kürt diye ad taktığı

kardeşlerimizi durmadan devlete karşı ayaklandırmaya teşvik eder. Eski ve her halde yürekler acısı bir olay sebebiyle asılan Şeyh Said’in oğlu B. Rıza, Moskofların bu edepsizliği için (Kremlin saray ve uşakları şunu bilmelidirler ki Kürt diye kasdettikleri eğer bizlersek biz ferd olarak ve câmia olarak aziz Türk milletinin safları arasında haz ve şeref duymaktayız.)… Aşk olsun B. Rıza’ya! Eyi bir vatandaş ve kökten bir Türk oğlu Türk olduğunu, tam zamanında, ne güzel ispat etti?..”; Karagöz, 1 Mart 1948, s.

2.

412 Kürt ili güzel ildir. Madeni hep gümüş altundur. Ne yapılmıştır? Kürt ili hep çimendir. İçinde Aslan,

kaplan vardır. Bunlar hep bizim arkadaş ve ahbabımızdır. İlk önce dünyada iki devlet vardı, faristi biri, biri bizdik. Türk, Arap, Acem yoktu. Biz ne Türküz, ne Arap, ne Rumuz. (p.a.g.ı.g.u.h.) Allahtır. Fakat bu gün Rumların ellerinde kalmıştır.

413Bitlis Valliliğinden gönderilen Kürtçe eğitimle ve neşriyatla ilgili yazı, 20.01.1947,BCA, Fon Kodu:

148 Sovyetlerin bazı partileri desteklemek suretiyle Türkiye’de siyasi bir kargaşa meydana getirmek istediği, CHP yekilileri tarafından her daim düşünülmüş ve ifade edilmiştir. Türkiye’nin resmi olarak milli birlik ve beraberliği sağlamaya yönelik politikasının en önemli veçhesi, siyasi partileri destekleyen halka yönelik olmuştur. CHP İktidarı, siyasal mücadelenin devletin birlik ve bekasını tehdit edecek unsur olduğunu kabul etmiştir. Propagandanın amaçları kısmında vurgulandığı üzere, milli güvenlik tehdidi karşısında, mücadele etmek esas amaçtı ve ülkenin savaş veya olası bir işgal tehdidi karşısında ordu dışında, dayandığı unsur halktı. Halkın ise siyasi hizipleşmeler neticesinde kutuplaşması, Türkiye’nin birlik politikasına aykırı idi ve bu sebeple izlenen Milli Birlik Propagandası, halkı siyasi mücadelelerden uzaklaştırmaya çalışmıştır. CHP’nin propagandası, İsmet İnönü’nün pek çok kereler sıklıkla vurguladığı gibi, ‘vatandaşlar arasında fikir ayrılığı olacak; fakat düşmanlık olmayacak’ hususiyeti üzerinedir. 1946 yılının TBMM açılış konuşmasını yapan İsmet İnönü, Çok Partili Yaşama geçişle birlikte başlayan sürecin milli birliğe zarar vermemesi gerektiğini şu sözlerle vurgulamıştır: “Şimdi bütün gayretimiz, fikir ve parti ayrılıklarının vatandaşlar arasında düşmanlık yapmamasına yönelmiştir.”414 Sovyetlerden tehdit algılanması ile birlikte harici tehdidin iç savaş çıkartabileceği endişesi meydana çıkmıştır. Türkiye’nin tarihsel tecrübeleri gerekse yaşanmakta olan hadiseler, CHP’nin İktidar elitlerinin endişelerini büsbütün arttırmıştır. Balkan Savaşları esnasında, yaşanan siyasi hizipleşme neticesinde ülkenin toprak kaybederek kargaşa yaşaması, CHP’ye tarihsel bakımdan haklılık verirken, Sovyetlerin Yunanistan’daki iç savaşın müsebbibi olması sebebiyle sürmekte olan ‘kardeş kavgası’ ise endişenin yersiz olmadığını düşündürtmüştür. Yunanistan’da yaşanan iç savaş yakından takip edilerek Türk soyluların durumu ve sınırdaki hadiseler dikkatle incelenmiştir. Türkiye’ye sığınan muhacirlerin arasında bulunacak ‘muzur ve tehlikeli kimseler’e karşı önemleler alınması ve sınır faaliyetlerinin yakından izlenmesi bir iç savaş korkusunu, Türkiye’nin de yaşadığını göstermektedir.415

414Ulus, 2 Kasım 1946, s. 1.

415Edirne Valiliği'nden alınan yazı, 22.11.1946, BCA, Fon No:30 100 Yer Numarası: Kutu No: 65 Dosya

Gömleği No: 403 Sıra No: 15 Dosya Numarası: E5, Edirne Valiliği'nden alınan yazı, 22.11.1946BCA, Fon No:30 1 0 0 Yer Numarası: Kutu No: 65 Dosya Gömleği No: 404 Sıra No: 3, Edirne Valiliği'nden alınan yazı, 04.02.1947,BCA, Fon No:30 100 Yer Numarası: Kutu No: 65 Dosya Gömleği No: 405 Sıra No: 2 Dosya Numarası: E5, Edirne Valiliği'nden alınan yazı, 26.05.1947BCA, Fon No:30 1 0 0 Yer Numarası: Kutu No: 65 Dosya Gömleği No: 406 Sıra No: 8

149 CHP’nin Milli Birlik Propagandası uyguladığı parti, daha ziyade Demokrat Parti olmuştur. CHP, 1948 yılında “İktisadi ve siyasi doktrin ve ideoloji bakımından esas program, C. Halk Partisinin benzeridir. Teferruatta, ancak nüans farkları vardır”416 dediği Demokrat Parti’nin dış tehdidin odağı haline gelmemesi için, DP’yi milli sınırda tutmaya çabalamıştır.

Metin Toker’e göre, CHP nazarında DP, kurulduğu günlerde Moskova’nın emrinde olan bir parti olarak görülmüştü, hatta yeni kurulan DP’nin Ruslardan para aldığını iddia edenler dahi olmuştur. Toker, Moskova radyosunun yayınlarını bu türden bir şüpheye kasten yer verecek şekilde düzenlenmekte olduğunu ve bununla Kremlin’in Boğazları hedeflediğini düşünmektedir. Toker’e göre Sovyetler “İktidarı yıpratmak suretiyle milli birliği bozar, Türkleri kendi aralarında boğaz boğaza getirebilirse gayesine daha kolay erişebileceğini düşünüyordu. Bundan dolayı da Moskova Radyosunun yayınları ile içerde DP’nin iktidarı suçlamaları genellikle aynı yönde oluyordu.” 417

Cemil Koçak’a göre ‘sol siyaseti’ tehdit olarak gören dönemin yöneticileri, solun muhalefet cephesinden ve siyasi hayattan tasfiyesini Tan Matbaası olayı ile sağlamıştır.418 Sovyet tabanlı olduğu düşünülen sol hareket, kundakta boğulmak istendikten sonra, halk tarafından en çok destek gören DP’nin komünizm tarafından hedef alınması mümkündü. Bu sebeple DP’nin kurulduğu günlerde, DP’nin niyetinden emin olmayan CHP İktidarı, parti çekişmesi üzerinden halkın tahrik edilmesinin önüne geçmek, DP yöneticilerinin ise milli dış politika çizgisinde kalmalarını sağlamak üzere kısaca DP’yi harici tehdidin odağı haline getirmemek için propaganda yürütmüştür. Sovyetlere içeride birleşemeyen ve SSCB tehdidi karşısında destek almak istediği Batı’ya karşı ülke içinde parti hiziplerine düşmüş bir ülke görüntüsü vermemek adına ‘kardeş kavgasının’ olmadığı, milli konularda topyekûn hareket eden, demokratik bir ülke görüntüsü vermek üzere siyasal alanda faaliyet izlenmiştir. Halka yönelik siyasi konuşmalarda, basında yer alan yazılarda, CHP İktidarının temel saiki düşmanlık oluşturmamak üzerine kurulmuştur. Halka yönelik basın yayın vasıtaları ile bu sağlanmaya çalışılırken, birebir görüşmelerle ve

416BCA, Fon No: 490 1 0 0 Yer Numarası: Kutu No: 574 Dosya Gömleği No: 2283 Sıra No: 3 Dosya

Numarası: 2. Büro

417Metin Toker, Demokrasimizin İsmet Paşa’lı Yılları 1944-1973 Tek Partiden Çok Partiye 1944-1950

, Bilge Yayınevi, Şubat 1990, s. 110-111

418 Cemil Koçak,Türkiye’de İkili Partili Siyâsî Sistemin Kuruluş Yılları (1945-1950) İkinci Parti,Cilt 1,

150 yine yayın organları ile DP’li siyasilerin de milli çizgide tutulması sağlanmaya çalışılmıştır.

Demokrat Parti’nin halkta karşılık bulması, CHP’nin iktidarı kaybedebileceği izlenimi doğurmuş, bunun neticesinde ise DP’nin CHP’nin ardılı olması halinde, milli çizgide kalması istenmiştir. İsmet İnönü’nün 14 Ekim 1946 yılında Nihat Erim’e Demokrat Parti hakkında açıkladığı düşüncesi, komünistlere karşı demokratların tutulmasına yöneliktir. Zira İnönü, DP’nin “komünist tahrikatın” hedefi haline geleceğini düşünmüştür. İnönü’ye göre henüz ilk kurultaylarının toplayıp seçimle başa gelmiş vekillere karşı nasıl tezahür gösterileceği malum değildir ve üstüne üstlük DP’nin içinde ‘müfritler’ vardır.419

Demokrat Parti’nin kuruluşunda sol düşünceyi temsil eden, Cami Baykurt, Zekeriya Sertel, Tevfik Rüştü Aras gibi isimlerin Demokrat Parti’nin içerisinde yer aldığı görülmüştür.420 Metin Toker’e göre, Celal Bayar ve Adnan Menderes’in liberal eğilimlerinden dolayı, Aras, Baykurt ve Sertel DP’den uzaklaşmışlardı. Tan Matbaası olayı sebebiyle politik zeminde hareket edemeyen siyasal sol, kurulan İnsan Hakları Derneği ile hareket imkanı elde etmişti. Mareşal Fevzi Çakmak’ın İnsan Hakları Derneği’nin çalışmalarına dahil edilmesiyle birlikte Hükümetin DP’nin ve Çakmak’ın kullanıldığına yönelik kaygıları artmıştır. Çakmak ile adı geçen isimler arasında Tevfik Rüştü Aras vasıtasıyla gerçekleşen mektuplaşma, siyasal sol ve onun nasıl bir tehdit barındırdığı Meclis’e taşınmış, İçişleri Bakanı tarafından TBMM’de duyurulmuştur.421

İçişleri Bakanı Şükrü Sökmensüer’e göre mektuplar Batı ile Sovyetler arasında bir seçim meselesi idi ve ona göre:

“Demokratlarla Halkçıları ayıran birçok teferruatın üstünde Türkiyenin selâmeti İngiltereye mi,

yoksa Sovyetler Birliğine mi? dayanmakta olduğu meselesi vardır, ve Demokrat muhalefete mensup olanlar ve en başta Mareşal Halkçıların memleketi toptan İngiltere'ye satmalarına ve tâbi bir Devlet haline düşürmelerine karşılık süratle Sovyetlerle anlaşmak sayesinde ancak

419 Erim, Günlükler, s. 63 ve 78.

420 Zekeriya Sertel anılarında, en başından itibaren DP’nin içerisinde yer aldığını şu şekilde

anlatmaktadır; “Yeni değişiklikler üzerine Cumhuriyet Halk Partisinde bir çözülme ve bir kaynaşma

başlamıştı. Celâl Bayar’la Adnan Menderes partiden çekilmişlerdi. Hatta Celâl Bayar’ın çekilmek için partiye verdiği mektubu Moda’da beraber yazmıştık. Onların çekilmesinden sonra partide bir bozgun başlamıştır. Artık ikinci partiye gidiliyordu.” M. Zekeriya Sertel, Hatırladıklarım (1905-1950), İstanbul,

Yaylacık Matbaası, 1968, 260-261.

151

memleketi kurtarmak ve millî istiklâli sağlamlaştırmak mümkün olacağına ve bunun için de insiyaki bir tarzda bu kanaati besliyen inkilâpçı, çalışkan halk yığınlariyle el birliği yapmak lâzım geldiğine inandıklarını açığa vurmaktan çekinmediler. öyle anlaşılıyor ki, Demokrat muhalefet iktidara geldiği takdirde Halk Partisinin yaptığı gibi emekçi kitlelerin inkilâpçı mümessilleri olan bizlere, yabancı, düşman muamelesi yapmıyacak, bilâkis haricî siyasetlerinde tarafımızdan desteklenmeğe kıymet vereceklerdir.” 422

Mareşal ve ‘müfritler’ arasındaki mektuplaşmanın açıklanmasından sonra Demokrat Parti, liberal değerleri temsil eden Batı ile yakın ilişkiler kurmak istemesinden dolayı, Sovyet taraftarı oldukları düşünülen isimlerle partinin bağlarını koparmıştır.

Yaşanan değişimden sonra Demokrat Parti, dış politikada gerek Cemil Koçak’a göre gerekse Metin Toker’e göre CHP ile aynı çizgide hareket etmiştir. Dış politikada CHP İktidarının istediği milli birlik tutumu yakalansa da CHP ile DP arasında başlayan siyasi hizipleşmenin -1946 seçimleri sebebiyle- ülkeyi ikiye bölme, bir Balkan Savaşı travması yaşatma ihtimali belirmiş; fakat İsmet İnönü’nün devreye girmesiyle kriz atlatılmıştır. Celal Bayar ve Recep Peker’le görüşmesi sonrasında, 12 Temmuz Beyannamesini yayınlayan İsmet İnönü, ‘memleketin emniyeti’nin partiler üstü olduğunu açıklamıştır.423 Partiler arasındaki çekişmenin bir yangın haline gelip memleketi sarması, 12 Temmuz Beyannamesi ile engellenmişse de tamamen yok olması mümkün olmamış, siyasi sürtüşme sürmüştür. Fakat bu sürtüşmenin daha ileriye varmasına müsaade edilmemiştir. 1945-1950 döneminde Gerek muhalefetin dizayn edilmesi gerekse halkın arasında parti hizipleşmesinin olmaması için yoğun bir basın yayın faaliyeti izlenmiştir. Dışarıdan bakıldığında, yekpare bir ülke görüntüsü oluşturmaya yönelik propaganda faaliyetinin Türkiye’nin o günlerde destek beklediği ABD tarafından da önemsendiği görülmektedir. 12 Temmuz 1947 sonrası ABD’ye giden Vehbi Koç’a, Amerikan işadamlarının Türkiye’de öncelikle huzurlu bir iktidar/muhalefet ilişkisi görmek istediklerini söylemeleri, Çankaya açısından önemli bir mesaj olmuştur.424

Propagandanın siyaseti dizayn etmeye yönelik yürütülen faaliyetinin bir diğer söylemini ise CHP’nin iktidarıda kalması vurgusu oluşturmaktadır. 1945-1950 yılları arasında milli birlik politika ve propagandasının gemisi CHP’dir ve CHP bu

422TBMM Tutanak Dergisi, Dönem: VIII, Cilt: 4, Toplantı: 1, Otuz Yedinci Birleşim (29.01.1947), s. 72. 423Ayın Tarihi, Temmuz 1947, No: 164, Ankara, s.16.

152 propaganda da bir şemsiye bir toplanma merkezidir. Bu sebeple CHP, emniyet teminatının sürmesi için seçimleri kazanması gerektiğini milli güvenliğin esası saymıştır. İktidar Türkiye’nin selameti için CHP iktidarının gerekli olduğunu düşünmüş, bu ise pek çok kereler muhalefet tarafından hükümetin parti propagandacılığına sapması olarak yorumlanmıştır.

CHP Hükümetleri, 1945’ten sonra barış sağlanamadığı için II. Dünya Savaşı’ndaki olağanüstü hal şartlarını, sürdürme politikası izlemiştir. 1946 yılında çok partili yaşama geçilmesi ve 1908 yılındakine benzer bir şekilde bir matbuat patlaması yaşanması, CHP’nin dış tehdit karşısında belirsiz ve hatta tehlikeli fikirlere karşı güvence olarak CHP’yi sembolleştirerek ön plana çıkarmasına neden olmuştur. CHP’nin bu seçkinci bakışına en somut kanıt, İsmet İnönü’nün muhalefette olduğu yıllarda söyledikleridir. 1951 yılında İstanbul İl Başkanlığına bir yazı gönderen İnönü, “Cumhuriyet Halk Partisinin memleketin iç emniyeti ve dış emniyeti için başlıca teminat olduğunu” vurgulamıştır.425

CHP’nin seçim zamanı iktidar olmak için dış politikayı kullandığı seçim broşürlerine ve sloganlara yansımıştır.426 CHP, bu broşür ve diğer faaliyetlerde dış politikayı, seçimlerde ehemmiyet verdiği milli güvenlik politikalarını sürdürmek için vurgulamıştır. Tatbik ettiği Mili Birlik Propagandasının siyasi unsuru, bu sebeple CHP’nin seçimleri kazanmasına yönelik olmuştur. 1946 yılında ‘Neleri unutmamalıyız’ isimli broşürün sonuç kısmı, CHP’nin bu düşüncesini açıklar niteliktedir; “Henüz sulh olmamıştır. Yarın hangi olaylarla karşılaşacağımızı bilemeyiz. Memleketimizin coğrafî durumu bizim her zamandan daha fazla uyanık ve daha hazırlıklı bulunmamızı emreder. Bu da ancak milletin mukadderatını, onun idaresine dayanan kuvetli ellerde bulunmasiyle mümkündür. Halkımızın selim aklı ve tecrübesi milletimizin kimlerin etrafında sımsıkı birleşmesi gerektiğini göstermiştir ve bundan sonra da gösterecektir.”427 Türkiye’nin kurucu unsurları için CHP Müdafa-i Hukuk’un devamıydı, bu sebeple Sovyetler karşısında CHP bayrağı altında yeniden Milli Mücadele çağrısı yapılmıştır. Kurtuluş Savaşını CHP’nin kazanmış olması, II. Dünya Savaşı’nı en az hasarla CHP’nin idaresi altında atlatılması karşısında, Halkın CHP etrafında salt siyasi kaygıyla değil, memleketin bekası için birleşmesi

425BCA, Fon Kodu: 490 1 0 0 Kutu No: 37 Dosya Gömleği No: 156 Sıra No: 1

426Seçim Propaganda Broşürleri, 30.03.1950, BCA, Fon No: 490 1 0 0 Yer Numarası: Kutu No: 10

Dosya Gömleği No: 54 Sıra No: 16

153 isteniyordu. CHP’nin jakobence bir bakış açısıyla CHP’yi memleketin birleştirici ve siyaset üstü görmesi, temsil ettiği değer ve başarılarından kaynaklanmıştır. Neleri unutmamalıyız broşüründe Türkiye’nin geçmişi tahlil edilerek CHP’ye biçilen misyon şu şekilde belirtilmiştir:

“Müdafaai Hukuk Cemyeti; “Birinci Dünya Harbi sonunda parçalanmış ve yer yer düşman işgali altına girmiş olan bu memleketi kurtarmak için savaştı. Vatanı düşman işgalinden kurtardı. Tam istiklale kavuşturdu. Cumhuriyet Halk Partisi işte bu Cemiyetin parti haline gelmesinden doğmuştur. Atatürk, harp bitince, bu partinin de başına geçti ve Garp Cephesi Komutanı ve Lozan Sulhunun Başmurahhası İsmet İnönü de Partinin fiilî başkanı oldu. O tarihten sonra da Anadolu’nun ve Trakya’nnı bir parçasında gözü olanlar ve bunu elde etmek için fırsat bekliyen devletler arzularını elde etmek için fırsat bulamadılar. Bunun sebebi milletin Halk Partisi etrafında birleşmiş olması, ordusunu teçhiz etmek için her türlü fedakârlığa katlanması ve Partinin başında olan büyük devlet adamlarının dış politikada güttükleri yolun doğruluğudur. Bugüne kadar Halk Partisinin dünya gidişi hakkındaki tahminlerin hiç birini olaylar yalanlamadı. Gelecek hakkında ne düşünülmüş, ne tahmin edilmişse o çıktı.”428 CHP’nin seçimleri kazanması tek amaç değildi, fakat milli güvenlik için istenen bir adımdı. CHP’nin iktidarda kalması, bu sebeple dış emniyet için ‘en doğru tercihtir’ anlayışı yaygın görüş olmuştur. CHP İktidarının sahip olduğu jakoben anlayış, yaşanılan tehlikenin gereği olduğu kanaatinden doğmuştur. Seçimlere yönelik kullanılan bir başka broşür ise bu durumu açıkça gösteren örneklerden bir diğerdir;

“Dünyanın bugünkü karışık durumunda memleketin en büyük ihtiyacı istikrarlı bir idareyedir. Yurdun düzeni bozulmadan, halkın rahatı kaçmadan Devlet işlerinin istikrarlı gidişini ve dünya milletleri arasında kazandığımız itibar ve güvenin devamını ve artmasını sağlamak için sen de bu fikri destekle ve oyunu Cumhuriyet Halk Partisine ver.” 429

CHP İktidarı, seçimleri milli birlik propagandasının bir bölümü olarak kabul etmiştir. CHP’ye göre CHP Milli Birlik propagandasında; dış tehlikeyi iktidar olmak için kullanıyor, abartıyor değil; bilakis iktidarı dış tehdidi bertaraf etmek için istiyor. CHP’nin seçim zamanlarında dış politikayı öne çıkartmasındaki amaç, diğer partilerin tecrübesizliğinin SSCB’nin arzu ettiği bir durum olduğu düşüncesinden kaynaklanmaktadır. Açıkça CHP’nin veya onun hükümetlerinin esas gayesi, dış emniyeti garanti altına almak üzere propagandayı kullanmaktır.

428BCA, Fon No: 490 1 0 0 Yer Numarası, Kutu No: 107 Dosya Gömleği No: 429 Sıra No: 1

4291. Büro seçim propaganda dökümanları,BCA, Fon No: 490 1 0 0 Kutu No: 355 Dosya Gömleği No:

154 CHP Hükümetlerinin parti propagandacılığına saptığı iddialarına karşı, CHP İktidarının yapmak istediği, dış tehdidi bir kalkan olarak halkın ve muhalefetin bilincini canlı ve milleti birlikte tutmaktır. İsmail Hüsrev Tökin’in yazdığı İsmet İnönü Şahsiyeti ve Ülküsü adlı kitapçıkta “Memleketin en mühim <<hayat meselesi>> millî birlik meselesidir. Ancak bu sayededir ki, millet yekpare bir kitle, tam bir uzviyet halinde bin bir tehlike dolu hayat zemini üzerinde mevcudiyetini idame edebilir ve yaşama mücadelesini yapabilir” bu ise İnönü ve onun dahi temsilcisi olduğu CHP’nin şemsiyesi altında toplanmakla mümkün görülmüştür. 430

CHP İktidarının seçimlerde dış politika konusundaki beklentisi en yetkili ağız olan İsmet İnönü tarafından günlük siyasi kaygılardan, iktidar hırsında kaynaklanmadığını yayınladığı bir seçim beyannamesinde şu sözlerle belirtmiştir:

“Memleketin kaderi sizin elinizdedir. Her meseleyi olduğu gibi bilmenizi isterim. Şimdi, size,

günlük seçim konuları üstündeki büyük politika meselelerini anlatacağım. …Bugünkü dış politikamızın ana hatlarının, bizi selâmete götüreceğine inanıyoruz. Milletimizin, bizi takibettiğimiz dış politikamızda desteklemeğe devam edeceğinden eminiz. Memleketin dışarıya karşı emniyet politikasını, seçim propagandası için temel tutmıyacağım. …Memleketin dış politikasında selâmetli yolun, ancak bizim hamiyet ve maharetimizle bulunabileceği iddiasında asla değilim. Yalnız, bizi beğenmemekte mübalâgaya düşülerek ve memleketimiz için açık sözlü bir politika yerine, herkesin yüzüne gülen bir politika güdülmesinden sakınırım. Bilirim ki, eski Şarkta pek revaçta olan “idarei maslahat” yolu, Garpta hiçbir devleti, hususiyle büyük devletlerden hiçbirini oyalayıp aldatamaz. Dâvalarımızı açık bilmek, cesaretle görüp söylemek, tek selâmet yoldur. … Bana ve başkanlık ettiğim şerefli Partiye oy vermenizi istemek için kendimde cesaret buuyorum. Bize oy verirseniz, memleketin iç ve dış politikasında doğru yolları bulabileceğimize ve memleketin ilerlemesinde ve yükselmesinde sizi memnun edecek başarılar elde edeceğimize güveniyoruz. Karar sizindir.” 431

430 Broşür, 1946,BCA, Fon No: 490 1 0 0 Yer Numarası: Kutu No: 1392 Dosya Gömleği No: 621 Sıra

No: 1 Dosya Numarası: 8. Büro

431Milletvekili seçimi münasebetiyle Cumhuriyet Halk Partisi Genelbaşkanı İsmet İnönü nün

Beyannmaesi, BCA, Fon No: 490 1 0 0 Yer Numarası: Kutu No: 355 Dosya Gömleği No: 1490 Sıra No: 1 Dosya Numarası: 1. Büro

155

II. BÖLÜM

2. PROPAGANDA TEŞKİLATI VE ARAÇLARI: BASIN YAYIN GENEL