• Sonuç bulunamadı

1.3 II DÜNYA SAVAŞI SONRASINDA DÜNYADA MEYDANA GELEN GELİŞMELER (1945-1950)

1.3.1 Dünyada Meydana Gelen Gelişmeler

1.3.2.2 Cumhuriyet Halk Partisi Hükümetleri

İsmet İnönü’nün 11 Kasım 1938’de Cumhurbaşkanı seçilmesiyle birlikte; Celal Bayar, İnönü’ye hükümetin istifasını sunmuştur; fakat İnönü Bayar’a yeniden başvekillik görevi vererek kendisinden yeni hükümeti kurmasını istemiştir. Bu

137Y. Faruk Mangırcı, Çankaya Savaşları, 1.Baskı, Tekışık Matbaacılık, Aralık 1999, s.44.

138 Aydemir’e göre Milli Şef, ancak şeflik sisteminin iradesi olabilirdi. Şeflik sistemi, ise çoğunluğun

iradesini azlığın iradesine bağlayan tek adam idaresi, tek parti sistemiydi.Bknz., Şevket Süreyya Aydemir, İkinci Adam II. Cilt 1938-1950, İstanbul, Remzi Kitabevi, 1967, 51.

35 gelişmeler üzerine Celal Bayar’ın yeni hükümeti, aynı gün 11 Kasım’da açıklanmıştır. Bayar’ın kurduğu yeni kabine, bir öncekine göre biraz daha dikkat çekiciydi. İsmet İnönü’ye muhalefetiyle bilinen, Şükrü Kaya, Tevfik Rüştü Aras, yeni kabinede kendilerine yer bulamamışlar onların yerine, İnönü’ye yakın iki isim Refik Saydam ve Şükrü Saraçoğlu kabineye girmiştir.140

Refik Saydam’ın daha önceki Bayar Hükümeti’nde görev kabul etmemesine rağmen yeni kabinede görev alması Hikmet Bila’ya göre oldukça düşündürücüdür ve İnönü’nün Hükümeti kendisinin oluşturduğunun kanıtıdır.141 İnönü’nün müdahalesi ve Bayar’ın bunu kabul etmeyeceği gerçeği çok geçmeden kendisini göstermiş, iç politikada kısa sürede yaşanan iç politik gelişmeler Bayar Hükümeti’nin yıpranmasına neden olmuştur. İnönü’nün başkanlık ettiği Parti Divan toplantısında alınan, TBMM seçimlerini yenileme kararı üzerine Bayar Hükümeti 25 Ocak 1939’da istifa etmiştir.142 Yenilenen seçimler dolayısıyla Refik Saydam tarafından 3 Nisan 1939 yılında yeni hükümet kurulmuştur. Refik Saydam’ın beklenmedik ölümü üzerine 9 Temmuz 1942 yılında, Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, İzmir Milletvekili Şükrü Saraçoğlu’nun Başvekâlete tayin edildiğini bildirmiştir.143 9 Temmuz 1942’den 9 Mart 1943’e kadar, I. Saraçoğlu Hükümeti, 9 Mart 1943’ten 7 Ağustos 1946’ya kadar II. Saraçoğlu Hükümeti görev almıştır.144

Refik Saydam’ın ekonomik düzenleme amacına yönelik aldığı; Milli Koruma Kanunu, Toprak Mahsulleri Vergisi gerçek amacına ulaşmamış, savaş şartları içerisinde Türkiye’de iç kamuoyunun tepkisini çekmişti. Saraçoğlu’nun kabineyi kurmasından sonra ilk icraatı Saydam dönemindeki ekonomik uygulamaları gevşetmek olmuştur. Her ne kadar bu dönemde bir değişim başlatılmak istenmişse de genel politika içerisinde, Saraçoğlu Hükümetleri CHP’nin geleneksel yapısını muhafaza etmiştir.145 Zor bir dönemin hükümet başkanı olan Saraçoğlu, II. Dünya Savaşı’nın getirdiği mali, siyasi ve güvenlik sorunlarıyla boğuşurken bir diğer taraftan da ekonomik sıkıntılar karşısında artan memnuniyetsizlikle karşı karşıyaydı.

140Cemil Koçak, Türkiye’de Millî Şef Dönemi, (1938-1945), Cilt 1,1. Baskı, İstanbul, İletişim Yayınları,

1996, s. 144 – 147.

141 Hikmet Bilâ, CHP 1919-1999, Doğan Kitap, Temmuz 1999, s. 86. 142 Koçak, Türkiye’de Millî Şef Dönemi, s. 224.

143 Kazım Öztürk, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetleri ve Programları, İstanbul, Ak Yayınları, 1968, s.

235-243.

144Türk Dış Politikası, Kurtuluş Savaşından Bugüne Olgular, Belgeler, Yorumlar, ed., Baskın Oran, Cilt

I, 6. Baskı İstanbul, İletişim Yayınlar, 2002, s. 387.

36 1944 yılında basında, ekonomik ve sosyal sıkıntılar artık saklanamayacak boyutlara gelmişti. Basının muhalif tavrıyla birlikte, aynı yıl hükümete yönelik yapılan güven oylamasında 251’e karşı 57 gibi o zamana kadar görülmemiş bir sayıda red oyu verilmesi, ekonomi sonrasında siyasal memnuniyetsizliği de göstermiştir.146

İnönü Devri’nde CHP karşı yükselen ‘bıkkınlığın’ giderilmesi için ‘Müstakil Grup’ uygulaması genişletilmişse de istenen netice alınamamıştır. 1931’den beri uygulanmakta olan ‘müstakil mebusluk’ uygulaması, Meclis’te eleştiri ortamının geliştirmek, Tek Parti iktidarının dengelenmesine yönelikti. Fakat kontrollü muhalefete rağmen muhalefetin eksikliği giderilememiştir. Bağımsız Milletvekilleri ile Tek Parti iktidarının dengelenmemesi üzerine muhalefetin eksikliği yoğun olarak hissedilmiştir. II. Dünya Savaşı sonrasında meydana gelen gelişmelerle birlikte muhalefet eksikliği, Milli Kalkınma Parti’sinin ve Demokrat Parti’nin (DP) kurulmasıyla, çok partili yaşama geçilmesini sağlamıştır.147

Çok partili dönemle birlikte yapılan 21 Temmuz 1946 tartışmalı seçimlerinde “açık oy gizli sayım” ilkesinin uygulanması neticesinde Cumhuriyet Halk Partisi 396, Demokrat Parti 62, Bağımsızlar ise 7 milletvekilliği elde etmişlerdir.148 Seçimlerin tartışmalı olduğu iddiaları karşısında daha fazla dayanamayan Şükrü Saraçoğlu çekilmiş yerine, Recep Peker kabinesi gelmiştir. 7 Ağustos’ta görevi devralan Recep Peker, 10 Eylül 1947’e kadar görevini sürdürmüştür. Peker karşı karşıya kaldığı siyasi ve ekonomik sorunlar dışında bir de parti içi muhalefeti ile karşılaşmış, bu karşılaşma Peker’in görevden istifasına kadar sürmüştür. Peker Hükümeti’nin ilk ciddi kararı, 7 Eylül kararlarını almasıdır. 7 Eylül kararıyla, Türk parasının değeri yabancı paralar karşısındaki düşürülmüş, ithal mallarda kota uygulamasına son verilmiştir. 7 Eylül kararları, II. Dünya Savaşı sonrasında, batıyla daha çok bütünleşmek istendiğinin ilk somut göstergesi olmuştur. Peker dönemindeki bir diğer önemli gelişme ise İsmet İnönü’nün 12 Temmuz Beyannamesidir. Recep Peker’in Saraçoğlu’ndan 1946 seçimleri ile devraldığı ‘seçim yolsuzlukları’ suçlamaları, DP Genel Başkanı Celal Bayar ile Recep Peker arasında siyasi atmosferi tedirgin edici boyuta vardırmıştır. Siyasi gerginlik sürecinin dış tehlikenin yaşandığı bir evrede, Türkiye’yi sıkıntıya düşüreceğini hisseden İnönü, Recep Peker ve Celal Bayar’la görüştükten sonra, 12 Temmuz’da uzlaşı tavsiye eden bildiri yayınlayarak

146 Koçak, “Siyasal Tarih”, s. 133.

147 Hakkı Uyar, Tek Parti Dönemi ve Cumhuriyet Halk Partisi, Boyut Kitapları, Kasım 1998, s. 86. 148 Bilâ, CHP 1919-1999, s. 86.

37 gerginleşen atmosferin hem iktidar hem de muhalefet açısından yumuşamasını sağlamıştır. 12 Temmuz Beyannamesi, İnönü Devri içerisinde oldukça önemli bir role sahiptir. İnönü, 12 Temmuz Beyannamesi ile hükümetle muhalefetin üzerine çıkarak partiler üstünde konumlandırılmıştır. Çok Partili dönem itibariyle artık İnönü, DP’nin gözünde de hükümetten ayrı değerlendirilmiş, hatta devlet başkanlığı ile parti başkanlığının ayrılması için 12 Temmuz Beyannamesi DP’nin bir aracı haline gelmiştir.149

Recep Peker’e karşı DP’nin muhalefeti kadar tesir eden bir başka unsur ise Parti içerisinde 35’ler olarak bilinen Parti içi muhalefetidir. CHP’nin içerisinde Peker’e karşı eleştirel tavır takınan ‘ılımlı kanat’ sürekli bir biçimde hükümeti tenkit etmekteydi. DP’nin 12 Temmuz sonrası Peker’in tutumunda bir farklılık görmemesi üzerine hem parti içi muhalefet hem de DP’nin eleştirileri Peker’e yönelmişti. Peker, yaşanan gelişmeler karşısında, parti içindeki durumunu kuvvetlendirmek için 26 Ağustos 1947 tarihinde yaptığı güven oylamasında, ılımlı kanadın başını çektiği gruptan 35 red oyu almıştır. Daha sonra bu sebeple 35’ler adıyla anılacak olan ılımlı kanadın 26 Ağustos’ta red oyuyla başlayan parti içindeki karşı harekete, daha fazla dayanamayan Recep Peker 9 Eylül’de görevinden istifa etmiştir.150

35’lerin önde gelenlerinden olan Nihat Erim, 35’ler Hareketi’ni, fikri bir sembol olarak tanımlamaktadır. Erim, 35’ler Hareketinin muhalif çizgisini diğer lider Tahsin Banguoğlu ile birlikte, II. Hasan Saka Kabinesinde yer alana kadar aktif olarak sürdüğünü ifade etmiştir. 10 Eylül 1947’de kurulan I. Saka Hükümeti döneminde de varlığını sürdüren 35’ler, Erim’in kabineye girmesiyle birlikte etkisini yitirmiştir.151 Recep Peker’in hükümet başkanlığından istifa etmesi, parti içi muhalefette İnönü’nün ılımlı kanattan yana ağırlığını koymasıyla ilgilidir. Peker sonrasında Hasan Saka önderliğinde kurulan hükümetler, 16 Ocak 1949 yılına kadar göreve kalmıştır. Hasan Saka’nın 10 Haziran 1948’de kurduğu yeni kabinede Nihat Erim gibi isimlere yer vermesi parti içi muhalefetin kazanılmasına yönelikti. II. Saka Hükümeti ile kısmen susturulmuş olduğu söylenebilecek parti içi muhalefetten sonra sıra DP’nin hızla kazandığı başarılar karşısında tutunmaya gelmişti. Hikmet Bila’ya göre Hasan Saka ve sonrasında Başbakanlık görevini sürdüren Şemsettin Günaltay,

149 Bilâ, CHP 1919-1999, s. 118-122. 150 Koçak, “Siyasal Tarih”, s. 147-148.

151 Nihat Erim, Günlükler 1925-1979, yay.haz., Ahmet Demirel, I. Cilt, İstanbul, Yapı Kredi Yayınları,

38 (16 Ocak 1949 - 22 Mayıs 1950) Hükümeti, muhalefetin kazandığı başarılar karşısındaki korku ve panik havasının bir neticesiydi. Selefinin aksine daha ılımlı bilinen Günaltay aynı zamanda medrese mezunu idi ve dindarlığı ile bilinmekteydi. Günalatay’ın ılımlı ve dindar yapısı, DP’nin yükselen başarılarına karşı bir hamle idi. Fakat tüm bunlara rağmen halk nezdinde olumlu bir intiba bırakamayan Günaltay Hükümeti, yükselen muhalefet karşısında başarısız olmuş,‘Tek Parti’ iktidarının verdiği yıpranmışlığın etkisiyle 14 Mayıs 1950 seçimlerini kaybederek CHP’nin ‘Tek Parti’ iktidarının son başbakanı olmuştur.152 DP’nin kazandığı bu zafer, 27 yıllık yorgun bir iktidara karşı içten içe kaynayan tepkiydi ve 1950 Mayısı’nda ortaya çıkarak çeyrek yüzyıllık ‘kabuğunu’ çatlatmıştı.153