• Sonuç bulunamadı

I. BÖLÜM

1. CHP HÜKÜMETLERİNİN DIŞ POLİTİKASI DOĞRULTUSUNDA PROPAGANDA ALGISI VE

1.3 İKTİDAR ARACI OLARAK PROPAGANDA: KAPSAM VE AMAÇ

1.3.5 Propagandanın Hedef Kitlesi

1.3.5.2 İşçi Sınıfı ve Sendika Hareketleri

CHP İktidarının uluslararası gelişmeler etrafında meydana gelen değişmeler neticesinde; kuzey komşusu Sovyet Rusya’dan tehdit algılanmasıyla birlikte, kamuoyunun önemi açık bir biçimde artmıştır. Bu doğrultuda iktidar elitleri ise Türkiye’nin esas gayesini, dış politikasına uygun olarak milli bilince sahip topyekûn mücadele edecek bir vatandaş topluluğu portresi oluşturmak üzerine kurmuştur. İdealize edilen hedef, kitlenin topyekûn mücadele etmesi kadar tefrika ve nifaka uğramamasıdır. Tüm halkı kuşatacak şekilde tasavvur edilen propaganda algısında azınlıklardan sonra dikkat çeken ikinci unsurun işçiler ve onların örgütlü hareketleri olduğu görülmüştür.

1947’nin ortalarında İstanbul’da esnaf odasına kayıtlı 51 bin esnaf, 12 bin çırak ve kalfalarla beraber esnafın toplam sayısının 63 bini geçtiği görülmektedir. İşçilere gelince ise fabrikalarda düzenli olarak çalışan ve bordro üzerinden vergi

373Ermenice Gazeteler Hakkında Rapor, 09.08.1946, BCA, Fon No: 30 10 0 0 Yer Numarası: Kutu No:

131 veren işçi sayısı 76 binden biraz fazla olarak kabul edilmiştir. Esnaf ve işçi sayısı yekûnunun takribi olarak 140 binin biraz üzerinde olduğu görülür. İstanbul’da 1949’un Eylül ayını ele aldığımızda ise sadece işçi sayısının 120 bin olduğu görülür. Bu rakamla, İstanbul en büyük işçi kenti olmakta ve 120 bin rakamıyla Türkiye’deki tüm işçi nüfusunun 3/1’ini barındırmaktaydı.374

Sovyetlerin Rus emperyal arzularını maskelemesine karşın bir işçi sınıfı hareketi olarak başlaması, yüz binlerce işçinin varlığı karşısında, CHP İktidarını işçi ve iş örgütlenmesi konusunda harekete geçirmiştir. 16 Aralık 1946 yılında İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığı ve Mahkemesi tarafından iki siyasi partinin ve bunlara bağlı sendikalarla gazetelerin kapanmasına dair alınan kararı değerlendiren İçişleri Bakanı Şükrü Sökmensüer, Sovyet tehdidinin içerideki yansıması olan “komünist tahrikâtının” işçi hareketlerini özellikle sendikaları kullandığından bahsetmiş ve safhalara ayırdığı “komünist tahrikatı”nın beşinci safhası olan 1945-1946 evresinde, Komünist Partinin direktifi ile kurulan işçi sendikaları olduğunu ifade etmiştir.375

CHP İktidarı, Sovyetlerin gizli bir biçimde hedefine aldığı işçi ve sendika hareketlerini tespit ettiğinde, sahip olduğu hukuki yaptırımlar neticesinde onları kapatmaktan geri durmamıştır. Hukuki faaliyetinin dışında, Hükümet’in ‘işçi hareketini’ harici tehdidin içerideki unsuru olmasını engellemek üzere, sahip olduğu araçlarla telkin faaliyetine girişmiştir. Özellikle basın-yayınla işçilere sıklıkla atıfta bulunarak, işçilerin Milli Birlik Propagandasının gereği olarak dış tahrike meyyal olmalarının önüne geçmek ve işçi hareketlerinin makbul sınırlarda kalması sağlanmak istenmiştir.

CHP İktidarının bu hususta yoğun bir çalışmaya girerek 1947 yılı Ocak ayında öncelik İstanbul olmak üzere, mesleki teşekküleri organize etmek vazifesiyle Dr. Rebi Barkın’ı görevlendirmiştir.376 Dr. Rebi Barkın’nın işçi meselesi etrafındaki görüşü “Esnaf ve İşçilerin meslekî teşekkülleri yani esnaf Cemiyetleri ve sendika konularının İstanbul’da olağanüstü bir önemi olduğunu ve bu işlerin Partimizin hayat

374Rebi Barkın’dan İşçi ve Sendika Meseleleri hakkında raporlar, 18.07.1947, BCA, Fon No: 490 1 0 0

Yer Numarası: Kutu No: 1439 Dosya Gömleği No: 8 Sıra No: 1 Dosya Numarası: 9. Büro

375TBMM Tutanak Dergisi, Dönem: VIII, Cilt: 4, Toplantı: 1, Otuz Yedinci Birleşim (29.01.1947), s. 68. 376Rebi Barkın’dan İşçi Meselesi ile ilgili yapılan masrafa dair rapor, 16.04.1948, BCA, Fon No: 490 1 0

0 Yer Numarası: Kutu No: 1540 Dosya Gömleği No: 261 Sıra No: 1 Dosya Numaras 13. Büro; Tevfik Çavdar, Türkiye’nin Demokrasi Tarihi 1839-1950, İmge Kitabevi, Haziran 1995, s. 396.

132 ve kudreti bakımından ön safta gelen işlerden” olduğu yönündedir.377 Rebi Barkın’ın İstanbul’daki işçi-sendika hareketleri hakkında yazdığı raporda, işçi meselesinin neden bu kadar önemli olduğunun sebebi şu şekilde belirtilmektedir:

“…Partimizin geniş Halk kütleleri ve bunu içinde toplayan sosyal ve meslekî teşekküllerle yakından ilgilenmesi bir politika zarureti olarak ortaya çıkmıştır. … Bu hakikatı gören Partimiz memleket efkârı umumiyesi üzerinde büyük tesiri olan ve bu davaların büyük bir hararetle kaynaşdığı bir yer bulunan İstanbul’da işçi ve esnaf teşekküllerile meşğul olmak üzere beni vazifelendirmiştir. Bu kararın tam zemanında verildiği muhakkakdır Çünki benim İstanbula gitmeme tekaddüm eden aylarda komünistler bizden evvel davranıp sendikalar kurmuşlar ve bunlara evvelce kurmuş oldukları siyasi Partilerin birer oragnı haline getirmişlerdi. Dr. Şefik Hüsnü ve Esat Adil’in kurdukları siyasî Partiler, bunların solcu tahrikâtı ve işçiler arasında yarattığı kaynaşmalar, Bakırköydeki grev teşebbüsü iş yerlerindeki sabotaj hareketleri malumdur. Kısa bir zamanda Millî varlığımızı tehlikeye düşürmek istidadını gösteren bu hareketler sıkı yönetim komutanlığının malûm olan tedbirlerine yol açmış ve bu hareketin müşevvikleri tevkif olunarak mahkemeye verilmişlerdir. …Partimiz bu kararile ve İstanbuldaki icraatiyle yalnız başarılı bir Parti politikası takip etmekle kalmamış, aynı zemanda işçi kütlesini komonizmden korumak gibi daima fahr ile yad oluancak millî bir hizmet de ifa etmiştir.”378

Şu halde işçi hareketiyle ilgilenmek üzere Rebi Barkın, “komünizm tahrikâtına” karşı işçilerin muhafaza edilmesi için ve devletin/milletin menfaati yönünde milli varlığı tehlikeye düşürmek için hareket edenlere karşı, bu imkanı vermemek üzere göreve getirilmiştir. Bu türden bir harekete girişmekle işçi kütlesini ‘komünizmden korumak’ gibi milli bir hizmet amaçlanması, CHP’nin bir parti politikası kaygısından ziyade devletin beka sorunu ile ilgilendiği göstermektedir. Fakat işçi hareketlenmelerine yönelik bu ilgi çift yönlü olmuştur. Gerek sendika hareketinde gerekse diğer tüm alanlarda, çok partili yaşama geçilmesinden sonra, CHP’nin artık beka sorunu yaşadığına şahit olunmaktadır. Zira seçim karşısında politikasının gereğini devam ettirmek düşüncesinde olan CHP İktidarı, sahip olduğu alışkanlık üzerine, Parti-Devlet ayrımına hiçbir zaman gitmemiştir. Demokrat Parti’nin CHP’nin iktidarının sarsmaya başlaması karşısında, CHP yaptığı her girişime ve eyleme aynı zamanda seçim kaygısını da eklemek zorunda kalmıştır. Devletin Milli Mücadeleden beri gerçek sahibi olduğunu düşünen CHP iktidarı, jakoben379 bir dürtüyle çok partili yaşamla birlikte devletin kaderini, CHP’nin

377BCA, Fon No: 490 1 0 0 Yer Numarası: Kutu No: 1439 Dosya Gömleği No: 8 Sıra No: 1 Dosya

Numarası: 9. Büro

378BCA, Fon No: 490 1 0 0 Yer Numarası: Kutu No: 1439 Dosya Gömleği No: 8 Sıra No: 1 Dosya

Numarası: 9. Büro

133 kaderiyle eş tutmuştur. Siyasi kaygıyla hareket ettiği zamanlarda dahi aynı bakışla milli güvenliğin ve devletin bekası için en uygun adayın kendisi olduğunu ifade etmiştir. Bu doğrultuda CHP Hükümetleri, CHP’nin yeniden seçilmesi gerekliliğindeki ana nedeni rejimin ve memleketin harici ve dahili tehditlere karşı muhafazası olarak kabul etmişlerdir.

CHP’nin işçi hareketiyle yakından ilgilenmesi, çift yönlü fayda gereğidir. İşçi kütlesinin hedeflenmesi, devletin bekasını ilgilendirdiği gibi aynı zamanda partinin seçimlere yönelik politik hedeflerini de kapsamaktadır. Ayrıca hükümet, partinin nüfuz ve yaygınlığını kullanmak suretiyle daha bağımsız çalışabilme imkânını sağlayacağından dolayı, İşçi örgütlenmesini parti üzerinden gerçekleştirmiştir. Bu sebeple CHP ‘milli güvenlik’ kaygısıyla 1947’de Rebi Barkın’ın liderliğinde işçi bürosu çalışmalarını başlatmıştır.

CHP’nin henüz işçi meselesine dahil etme kararı verilmediği 1945 yılında, 4763 sayılı kanunla Çalışma Bakanlığının kurulmasıyla işçi hareketi ile ilgili çalışmalara başlanılmıştır. Çalışma Bakanlığı’nın kurulmasıyla birlikte;

“O güne kadar gizli ve mevziî kalmış solcu hareketi derhal büyük bir hızla ve açıkca faaliyete

geçmiştir. Bu sıralarda İstanbul’da Emekci Sosyalist ve Çifçi – Köylü adlariyle kurulan ve Dr. Şefik Hüsnü ile Esat Adil taraflarından idare elden iki komünist Partisi sür’atle (kömür işçileri, tütün işçileri, kunduracılar, kol ve kafa işçileri adını taşıyan mürettipler, mensucatcılar) sendikalarını kurmuşlar ve bunları (Sendikalar Birliği) adı altında toplamışlardı. Profesyonel Komünistler de kendi Parti ve sendika merkezlerinde bir taraftan materyalizm sa ve sermaye mücadelesi, komünizmin tarihi gibi konularda işçilere der vermege başlamışlar, diğer taraftan da Ses, Gün, Yığın, Sendika gibi haftalık dergilerle işçiyi ve hatta Üniversiteli gençleri zehirlemeğe koyulmuşlardı. Bu durum karşısında devlet fabrikaları müdürlerile görüşerek bu müesseselerdeki işçileri komünizm sirayetinden korumak maksadile Dernekler kurmak yolundaki teklifimiz Genel Sekreterlikçe uygun görülmüş ve bu suretle evvelâ Tekel fabrikalarında işçi dernekleri kurulmuştur. Gittikçe genişleyen ve korkunç bir manzara alan bu komünist yayılmasına karşı daha sistemli ve hızlı çalışabilmek için Genel Sekreterliği bu durumdan haberdar ederek bir yardımcı arkadaş istenmiş, bunu derhal dikkate alan Genel Sekreterlik Dr. Rebi Barkın’ı göndermiştir.” 380

Rebi Barkın’ın göreve gelmesi aslında, 1945’te başlayan işçi hareketinin bir diğer taraftan Parti kanalıyla yürütülmesi isteğinin sonucundadır. Özellikle Komünizm tahrikatının işçileri ve üniversiteli gençleri zehirlemeğe yönelik faaliyette

380Adana ve Gaziantep İşçileri ve teşekküleri hakkında yapılan tetkikler ve hazırlanan rapor, BCA, Fon

134 bulunulduğunun düşünülmesi, CHP İktidarının parti ve devlet eliyle harekete geçerek propaganda faaliyeti izlemesini sağlamıştır. CHP İktidarının burada kamuoyu oluşturmak için propagandanın şahsi ve kolektif vasıtalarını bir arada kullandığı görülür. Propagandanın daha ziyade kitlesel çabasına karşı daha az önemli görülen ve kitle iletişim araçlarının yaygınlaşması karşısında etkisini kaybeden ‘şahsi vasıtalar’ işçi hareketlerinde yer almıştır. Sendika hareketi, propagandanın kolektif bir vasıtası iken; yüz yüze görüşmeler, işçilerin kanaatlerinin değişmesini sağlayacak liderler, propagandanın kolektif aracı olan sendikalaşmaya giden yolda kullandığı şahsi-kolektif vasıtalar olarak ön plana çıkmaktadır.381

İşçi hareketinin lideri olarak Rebi Barkın’ın 1947 itibariyle ön plana çıkartılmaya başlamasıyla, işçilerle birebir temas eden kanaat oluşturacak öncü fikirler yerleşmeye başlamıştır. Barkın’ın bu konuda telakkilerinin ve eylemlerinin kişisel kanaatlerden ziyade CHP İktidarının propaganda kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir. Zira Barkın yaptıklarının, ‘Divan kararına ve Genel Sekreterliğin emir ve direktiflerine uyularak’ yaptığını ifade etmiştir. Barkın’a göre işçilerin yorgunluk, psikolojik sıkıntılar gibi ruhi amiller “işçileri günün birinde kütle halinde menfi ve çok tehlikeli cereyanlara kaptırabilir. Geçen sene İstanbulda kurulan ve kökleri yabancı devletler tarafından beslendiği sabit olan bazı işçi derneklerine işin mahiyetini bilmiyen binlerce işçinin iltihak ettiği malumdur. Bu teşekküller daha zararlı ve daha tehlikeli bir mahiyet almamışsa bun türk işçisinin henüz daha kuvvetli olan millî şuuru amil olmuştur.” Bu çerçeve işçilerin yabancı tahriklere kapılmasını engellemek üzere, hükümetin aldığı sendikaların kanunlaşması kararı neticesinde, “sendikalar Partimiz ve Parti hükumetimiz tarafından kanunî birer teşekkül olarak kabul edilince bunların yüksek millî menfaatlerimiz ve parti amaçlarımıza en uygun bir tarzda kurulmasına delalet ve yardım etmek bu gün için –bilhassa İstanbul’da- Partimizin ön planda gelen en önemli ödevlerinden biri” olarak kabul edilmiştir.382

Kendi kontrolünde sendikalaşma hareketine girişmek isteyen CHP İktidarı, bu sayede işçi örgütlenmesinin ‘doğru ve milli menfaatlere uygun’ olarak işlemesini sağlamış olacaktı. Rebi Barkın’a göre, İstanbul İl İdare Kurulu ve İstanbul Parti teşkilatının her kademesi bu iş ile yakından ilgilenmeli ve işçiler sendikalar etrafında

381 Abadan, Halk Efkârı, s.32-33.

382BCA, Fon No: 490 1 0 0 Yer Numarası: Kutu No: 1439 Dosya Gömleği No: 8 Sıra No: 1 Dosya

135 CHP’nin irşadı ile toplanmalıdır. Bu toplulukların kurulmasını sağlamak için yapılması gerekenler ise şu şekilde ifade edilmiştir;

“..sendika merkezi ve işçi lokalı olarak ittihaz olunacak uygun binaların bulunması, Bunların tefrişi, tanzimi kütüphaneler ve faydalı eserlerle teçhizi işçilerin buralara devamlarının temini belli başlı işlerimizden biri olmalıdır. Sendikalar kanunu sendikaların siyasetle uğraşmasını her hangi bir siyasi teşekkülün menfaat ve amacına hizmet etmesini menetmektedir. Bu sebepten bu yoldaki gazyretlerimiz temamen endirekt yapılacak ve sendikalar içinde parti propagandası yapılmadan bu teşekküller gönülden partimize bağlanacaktır. Bu şartlar altında yapılacak faaliyetin ne kadar incelik ve maharette idare edilmesi lazımgeldiği aşikardır.”383

Barkın’ın işçi meselesindeki en önemli kaygısı çalışmaların parti propagandası gibi algılanması üzerinedir. Zira Barkın’ın da kabul ettiği üzere, işçi meselesinde çok yeni olan CHP ve işçi bürosu, milli menfaatlerin gerçekleşmesini amaçlanmasından dolayı, “Bir yandan sendikalara Particilik cereyanlarını ve mücadelelerini sokmamak, bir yandan da açık aşikâr C.H.P. nin bir uzvu olarak çalışmak, son derece nezaketle hareketi icap ettiren bir durum”du. Hükümet, CHP kanalıyla işçi meselesine dahil olurken siyasi meseleler yönüyle de işçilerin milli sendikalardan soğuyup uzaklaşmaması için hassas çalışmak durumunda kalmıştır.384

Rebi Barkın’ın çalışma sahası yahut ta CHP’nin işçilere yönelik şahsi-kolektif propagandasının merkezi, Ankara olarak kabul edilmiştir. Ankara’nın başkent olması, Çalışma Bakanlığı başta olmak üzere Sümerbank, Etibank, Devlet Demir Yolları ve Deniz Yolları ve diğer işçi kütleleri barındıran müesseselerin Ankara’da yer alması, Barkın’ın Ankara’da çalışmasını elzem kılmıştır. Fakat İstanbul’da çok büyük bir işçi hareketinin olması, Barkın’ın İstanbul’da bir teşkilat kurmasını ve gerek işçileri gerekse kurulan teşkilatı “komünist elemanların sızıntısından korumak” gerekliliğini ortaya çıkarmıştır.385

12 Eylül 1949’da Rebi Barkın, İşçi sendikaları ve işçilerin teşkilâtlandırılması hakkında bir rapor hazırlayarak göreve geldiği zamandan itibaren geçen süreyi değerlendirmiştir. İşçi hareketini partinin ve memleketin geleceği için nasıl önemli bir

383BCA, Fon No: 490 1 0 0 Yer Numarası: Kutu No: 1439 Dosya Gömleği No: 8 Sıra No: 1 Dosya

Numarası: 9. Büro

384BCA, Fon No: 490 1 0 0 Yer Numarası: Kutu No: 1439 Dosya Gömleği No: 8 Sıra No: 1 Dosya

Numarası: 9.Büro

385BCA, Fon No: 490 1 0 0 Yer Numarası: Kutu No: 1439 Dosya Gömleği No: 8 Sıra No: 1 Dosya

136 rol oynadığını belirten Barkın, “Partimizin işçi ve esnaf teşekküllerile temas halinde bulunarak bunların içlerindeki cereyanlara muttali olmak suretile bu teşekkülleri komünist temayüllerden ve cemiyeti düşman tahriklerinden korumağı yalnız bir Parti hizmeti değil aynı zemanda bir memleket vazifesi olarak telekki” etmekte olduğunu belirtmiştir.386 Raporun ek kısmında gösterilmek üzere, üç adet liste hazırlayan Barkın, önderliğinde kurulan sendikaları ve diğer sendikaları sınıflandırmıştır. Liste I ve II’de yer alan sendikalar, CHP’nin destekleriyle kurulan sendikalardır. Liste I’de yer alan 17 sendikanın 16’sının bir araya gelmesiyle Ocak 1948’de İstanbul İşçi Sendikaları Birliği kurulmuştur. Liste II’de yer alan ilk altı sendika Eyüp Mensucat İşçileri Sendikası’nın kaybedilmesi üzerine mezkur sendikanın yerine kurulan sendikalardır bu sebeple yeni oluşturulduklarından dolayı henüz İstanbul İşçi Sendikaları Birliğine dahil olmayanlar olarak kategorize edilmişlerdir. Liste III’te yer alan sendikalarda ise İstanbul Basın Teknisyenleri Sendikası gibi Barkın’la temasta olmamakla beraber muzır faaliyet göstermeyen sendikalar ile açıkça CHP iktidarına muhalif ve komünist işçiler tarafından ya doğrudan doğruya ya da dolaylı olarak kurulmuş sendikalar yer almaktadır. Listede yer alan son dört sendika ise muzır görülen sendikalardandır.387

Tablo 1: İstanbul İşçi Sendikaları Birliğine dahil olan sendikalar (Liste I)

Sendikanın adı Üye sayısı:

Haliç Bölgesi Mensucat Sanayii İşleri Sendikası

1600

Fatih-Eminönü Mensucat Sanayii İşleri Sendikası

780

Bakırköy Mensucat Sanayii İşleri Sendikası

630

Beyoğlu Mensucat Sanayii İşleri Sendikası

440

İstanbul Mensucat Sanayii İşleri Sendikası

300

İstanbul Gıda Sanayii İşleri Sendikası 600

386BCA, Fon No: 490 1 0 0 Yer Numarası: Kutu No: 1439 Dosya Gömleği No: 8 Sıra No: 1 Dosya

Numarası: 9.Büro

387BCA, Fon No: 490 1 0 0 Yer Numarası: Kutu No: 1439 Dosya Gömleği No: 8 Sıra No: 1 Dosya

137 İstanbul Demir ve Madeni Eşya Sanayii

İşleri Sendikası

850

Cibali Tütün ve Sigara Sanayii İşleri Sendikası

1150

Cibali Kutu Fabrikası İşçileri Sendikası 600 İstanbul Liman ve Dokları Gemi Sanayi İşçi. Sendi.

1200

İstanbul Bira Fabrikası İşçileri Sendikası 400 İstanbul Likör ve Kanyak Fab. İşçileri Sendikası

120

Beykoz Deri ve Kundura Sanayii İşleri Sendikası

900

İstanbul Şişe ve Cam Sanayii İşleri Sendikası

1000

Paşabahçe İspirto Fabrikası Sanayii İşleri Sendikası

1000

İstanbul Yaprak Tütün Sanayii İşleri Sendikası

2500

İstanbul Garsonlar Sendikası 550 14620

Tablo 2: İstanbul İşçi Sendikaları Birliğine dahil olacak Sendikalar ( Liste II)

Sendikanın adı Üye sayısı

İstanbul İnşaat İşçileri Sendikası 300 İstanbul Lâstik ve Kauçuk Sanayii İşçileri Se.

450

İstanbul Elektrik ve Motorlu Taşıt İşçileri Se.

1000

Darphane ve Damga Matbaası İşçileri Se.

220

Tekel Tamir Atölyesi Işçileri sendikası 750 Kartal Yunus Çimento fabrikası İşçi. Se. 200 Tekel Kibrit fabrikası İşçileri Yardımlaşma 600

138 Cemiyeti

3520

Tablo 3: İstanbul İşçi Sendikaları Birliğine dahil olmaya sendikalar (Liste III)

Sendikanın adı Üye sayısı:

İstanbul Basın Teknisyenleri Sendikası 450 İstanbul Kok Kömürleri Yükleme ve boşaltma İşç. Sen.

200

İstanbul Limanları Kömür Yükleme ve boşaltma İşç. Sen.

150

İstanbul Mensucat İşçileri Sendikası 300 İstanbul Deri ve Debağ İşçileri Sendikası 120 İstanbul Tütün İşçileri Sendikası 60-70 İstanbul Basın ve Yayın İşçileri Sendikası 10-15

1290-1300

‘Gittikçe genişleyen ve korkunç bir manzara alan bu komünist yayılmasına karşı daha sistemli ve hızlı çalışabilmek için’ Genel Sekreterlik Dr. Rebi Barkın’a yardımcı olmak üzere İstanbul’daki teşkilatlarla ilgilenmesi için Sabahddin Selek’i görevlendirmiştir. Gerek Barkın gerekse Selek ağırlıklı olarak Ankara ve İstanbul’da görev almışlarsa da İşçi yoğunluğu ile bilinen Zonguldak, Adana, Gaziantep gibi şehirlerde işçi hareketinin yakın ilgisine mazhar olmuştur. 1946 yılından Adana’da gerçekleşen bir tetkik gezisinde Adana’da; Adana Mensucat İşçileri Sendikası ve İnşaat İşçileri Sendikası olmak üzere iki sendikada yaklaşık 700-750 kayıtlı üyenin bulunduğu gözlemlenmiştir. Rapora göre; “Her iki sendikanın idare heyetlerine kâfi miktarda tanınmiş veya şüpheli komunist elemanlar sokulmuş, esaslı ve tanınmış komunistler (Arif Dino, Abdülkadir Kemalioğlu Reşit Kemalî Ögüten) ve saire dışarıdan teması temin etmekte ve direktif vererek ipuçlarını ellerinde tutmakta ve bunları Sosyal emekçi Partiye bağlamaktadırlar.” Ayrıca raporda dikkat çekici olarak Yukarıdaki konuların haricinde mühim bir kitle teşkil eden toprak işçilerinden de bahsedilmektedir. Kahir ekseriyeti ‘Eti Türkleri’ olan tarım işçileri, Belediye Başkanı Fazıl Meto’nun fikrine göre, şeyhlere tâbidir ve şeyhleri aylığa bağlamak suretiyle

139 işçi kütlesini elde tutmak mümkün gözükmüştür. Bu şeyhlerin adedinin takriben 10- 12 kişi olduğu not düşülmüştür.388

Daha ziyade propagandanın şahsi vasıtası olarak değerlendirilen işçi çalışmaları, İşçileri meslekî teşekküler etrafında toplanmaya teşvik etmek, komünist temayülünde olanları tesbit etmek ve bu teşekküller dışında bırakmak, haber almak karşı propaganda yapmak, evrak ve bildiri dağıtmaktır. Yapılan propagandanın gerçekleşmesi ise ‘CHP İktidarına bağlı işçileri’ yabancı işçi bölgelerine gönderip bunlar arasında propaganda yaptırtmak şeklinde olmuştur. Bununla birlikte sendikalar içinde olup bitenlerden, dönen fikirlerden, yeni işçilerin hareketlerinden günü gününe haberdar olmak üzere bazı işçilerden yararlanılmıştır. Bu husus oldukça mühimdir, zira istihbarat eylemi olarak görülen bu çalışma, Rebi Barkın tarafından oldukça önemsenmiştir.389

İşçi hareketi, sendikaların kurulması onların ‘millileştirilmesi’ ile propagandanın şahsi vasıtalarının sınırlarından çıkıp kitleye hitap etmeye başlamıştır. Bu doğrultuda sendikalara oldukça önemli bir misyon yüklenmiştir. Örneğin Garsonlar Sendikası’na büyük bir ehemmiyet atfedilmiştir, zira her gün halkla yakından temas etmekte olan garsonlar şehrin her bölgesine dağılmış bulunmalarından dolayı tesir edici bir misyona sahip görülmüşlerdir.390 İstanbulda işçi ve esnafın hususi dertleri ve dilekleri ile ilgilenen ve işçilerin gerek parti faaliyeti ve gerek hükûmet icraatı olarak yapılanlardan ve olup bitenlerden haberdar eden bir gazete olmaması karşısında, bir gazete kurmak fikri oluşmuştur. Genel İdare Kurulu Üyesi, Kocaeli Miletvekili Şerafttin Bürge, 20 Şubat 1948’de Genel Sekreterliğe gönderdiği talepte, aileleriyle beraber İstanbul’un hemen hemen dörtte üç nüfusunu teşkil eden işçive esnafa mahsus ve bunların mizaç ve kültür seviyelerine uygun bir gazete çıkartılmasının gerekliliğinden bahsetmiştir. Bürge’nin talebi üzerine, belge üzerine düşülen derkenarda talebin çok önemli bulunduğu; fakat konunun matbuat