• Sonuç bulunamadı

I. BÖLÜM

1. CHP HÜKÜMETLERİNİN DIŞ POLİTİKASI DOĞRULTUSUNDA PROPAGANDA ALGISI VE

1.3 İKTİDAR ARACI OLARAK PROPAGANDA: KAPSAM VE AMAÇ

1.3.5 Propagandanın Hedef Kitlesi

1.3.5.1 Dinsel Hedef Kitle

1.3.5.1.3 Ermeniler

Rumların kontrol altında tutulabilir bulunmalarına karşın, devletin en az güvenilir bulduğu azınlıklar Ermeniler olmuştur. Bu durum ve genel olarak azınlıklara yönelik CHP’nin tutumu, Asım Us’un hatıralarında devlet ve partinin en üstünü temsil eden İsmet İnönü ve Şükrü Saraçoğlu ile yaşadığı bir anıya şu şekilde yansımıştır. 5 Eylül 1945’te Şükrü Saraçoğlu’nun basın mensupları ile yaptığı toplantıya katılan Us, toplantıda azınlıklarla ilgili yaşanılanları şu şekilde kaydetmiştir; “içtimadan ermenci gazetelerde Şamliyan, Ermeniler ile Rumlar arasında bir fark gözetildiğini, Rumlara rumca piyeslerin oynanmasına müsaade edildiği halde Ermenilere ermenice bir piyes oynanmasını, yahut çalgılı gazinolarda ermenice bir şarkı söylenmesi menolunduğunu söyledi. Başbakan bundan haberi olmadığı cevabını verdi. Basın ve Yayın Umum Müdürlüğü memurları herhangi dilden olursa olsun basılacak veyahut oynanacak piyeslerin tetkikten geçtiğini, âhlakî mahzur olmayanların Türkçe gibi basılmasına ve oynanmasına müsaade edildiğini söyledi”. Aynı günün akşamında İnönü’nün sofrasında bulunan Asım Us, konunun İnönü tarafından şu şekilde değerlendirildiğini yazmıştır: “Rumların, Ermenilerin, Yahudilerin zararsız olanları Halk Partisi içerisine almaktır. Bunlardan seçimlerde nüfus nisbetine göre milletvekili çıkartmaktır. Ve şikayetleri tetkik edilecektir. Azınlık vakıflarında mütevellilerin mensup oldukları cemaatlerde itimadı caiz kimseler olması sağlayacak bir şekil bulunacaktır.”366

CHP’nin tüm azınlıklara olduğu gibi Ermenilere bakışı da zararlı olanların ayrılmaları, zararsız olanların ise sistem içerisinde devletin ve hükümetin yanında durmasının sağlanmasıdır. Fakat Ermenileri, Rum ve Yahudilerden ayıran temel saik; II. Dünya Savaşı sonrasında, Ermeni diasporasının Sovyet, İngiltere ve ABD dışişleri bakanlıklarına birer mektup ile başvurarak ‘Ermenilerin I. Dünya Savaşı sırasında uğradıkları haksızlıkların giderilmesi ve Ermenistan dışındaki Ermenilerin

365Papa Eftim Erenerol’dan İçişleri Bakanı Şükrü Sökmensüer’e Çekilen Telgraf, 29.05.1947,BCA, Fon

Kodu: 30 1 0 0 Kutu No: 65 Dosya Gömleği No: 406 Sıra No: 11 Dosya Numarası: E5

127 anavatana dönmelerinin sağlanması’ talebidir. 367 Sovyetler Birliği, Ermeni diasporasının Türkiye aleyhine faaliyetlerine kayıtsız kalmayarak çeşitli girişimlerde bulunmuştur. 1945’te henüz Potsdam Konferansı sürerken Sovyet Ermenistan’ından bir telgraf çekilerek ‘Ermeni milletinin uğradığı haksızlıkların Sovyetler Birliği tarafından tamir edilmesi’ istenmiştir. Ermenileri himaye eden Sovyetlerin Molotov- Sarper görüşmeleri sırasında, Ermeniler için Kars ve Ardahan’ı istemesi 368 karşısında Türkiye, Sovyetlerden uzaklaşırken, ülke içerisinde yaşayan Ermenileri de tarihsel gelişmeler ve bunun son yansımaları ışığında gözlem altına almıştır. Devletin bir zararlı bir de zararsız Ermeni tanımı bulunuyorsa da Ermenilerin çoğunluğunun her daim Sovyetlerle birlikte hareket edeceği düşünülmüştür. Özellikle Ermenilerin Sovyet Ermenistanı’na dönme kampanyası, CHP Hükümetlerinin Ermenileri yönelik şüpheli tutumunu güçlendirmiştir.

Her ne kadar kamuoyunda CHP Hükümetlerinin tutumu, Milli Birlik’i sağlamaya yönelikse de Ermenilerin ülke içerisinde Sovyet uzantısı olup olmayacağı bir muamma olarak kalmıştır. Başbakan Şükrü Saraçoğlu, Ocak 1946’da gerçekleştirdiği basın toplantısında Ardahan ve Kars’a yönelik taleplerin uygunsuz olduğunu söyledikten sonra, Ermeni vatandaşlara güveninin olduğunu ve bu tür dış tahriklerle Türk-Ermeni ilişkilerine gölge düşürülmek istendiğini beyan etmiştir. Saraçoğlu’nun konuşması, Ermeni tehdidinin bir dış tahrik neticesinde olduğunun kabul edildiğini göstermektedir.369

Saraçoğlu’nun açıklamasında olduğu gibi kamuoyunda Ermenilere güvenildiğine dair mesajlar verilirken, Ermeni cemaati yakından takip edilmeye başlanmıştır. Hatta Ordu ilinde yaşayan muhtedi Ermeniler dahi bu çerçevede değerlendirilmişlerdir. Açıkça kimlikleri beyan edilen Ermeni muhtediler her koşulda devletin güvenilmez grubunda yer almışlardır. 1945 yılına ait Ordu mıntıkasında bulunan muhtedi Ermenilere ait listede Ermenilerle ilgili şu ibare düşülmüştür; “…hüviyetleri yazılı bulunan ermeni muhtedilerinin umumî harpte tehcire tabi tutulan ermenilerin çocukları olup terk edilen ve en fazla Gürcü muhacirleri tarafından himaye ve büyütülen ermenilerdir. Bunların ihtida etmelerinde ekseri samimiyet

367 Haluk Selvi, “Osmanlı’dan Günümüz Türkiye’nin Avrupa Macerası ve Ermeni Sorunu”,Geçmişten

Günümüze Ermeni Sorunu ve Avrupa, ed., Haluk Selvi, Sakarya, Sakarya Üniversitesi Türk-Ermeni

İlişkileri Araştırma Merkezi Yayınları, 2006, s. 14.

368 Sedat Laçiner, Ermeni Sorunu, Diaspora ve Türk Dış Politikası, Ankara, USAK Yayınları, 2008, s.

125-126.

128 görülmediği ermeni cemaatı ile vaki temas ve münasebetlerinden anlaşılmaktadır. Memleket için bunlardan menfaat beklemek zait bir keyfiyettir.”370

Devlet raporlarında memleket için ihtida eden Ermenilerden bir fayda beklenmeyeceği, Hükümetin Ermeniler nezdindeki görüşünü yansıtmaktadır. Zira Hükümetin Sovyetlerin içerideki uzantısı olabileceğinden korkmaları, muhtedi veya değil Ermenilerin her halükarda güvenilmez oldukları şeklinde yorumlanmasına sebep olmuştur. Hükümetin Ermeni soydaşlarını gözlem altına aldığı ve bunları yakından takip edip kimle görüştüğüne varıncaya kadar tespitini gerçekleştirdiği saptanmıştır. Bu sebeple, gerek SSCB’nin Ermenileri Türkiye’de bir ‘truva atı’ olarak kullanacağı korkusu, gerekse Ermenilerin faaliyetleri, meşru iktidar tarafından Ermenilerin konumlarını şüpheli ve ihanete müsait olarak tasavvur etmesine neden olmuştur.

CHP Hükümetlerinin Ermenilere yönelik yürüttüğü propaganda faaliyeti daha çok; Sovyet, Komünizm yanlısı görüşlerin basın yayın yoluyla, Ermeniler arasında taraftar bulmasını engellemeye yönelik olmuştur. Elbette CHP İktidarı, Ermenileri makbul vatandaş sınırında tutmaya yönelik telkin politikasını da sürdürmüştür. 8 Eylül 1949 tarihinde CHP Genel Sekreteri, Erzurum Milletvekili Cevat Dursunoğlu’ndan Başbakan Yardımcısı Nihat Erim’e, gönderilen talep, partinin ve devletin Ermenilere bakışının müspet yanının da bulunduğunu göstermektedir. Sivas’ta yaşayan Ermenilerin taleplerine dair kaleme alınan yazı, ilginç bir biçimde “masum bulunan biz akalliyetler lehine” diyerek konuya giriş yapmaktadır. Kullanılan dil bizi, Ermenilerin suçlu algılandıkları ya da toptan suçlandıkları noktasına götürmektedir; lakin Sivas’ta yaşayan 300 hanelik 1500 nüfusluk bu kitlenin kendilerini bu güruhtan görmediklerini anlıyoruz. Dini ibadetleri için mabet ve görevli isteyen Sivas Ermenileri, kendilerinin devletin makbul değerlendirmesine uyduklarını ifade etmişlerdir.371

370Ordu Vilayeti mıntıkasında bulunan Ermeni muhtedilere mahsus liste, 05.10.1945, BCA, Fon No:

490 1 0 0 Kutu No: 50 Dosya Gömleği No: 199 Sıra No: 4 Dosya Numarası 1. Büro

371“Bu ricada da dini ve kanuni bir mahzur olamayacağına göre size olan sevgi ve saygımıza mebni bu

hususta sizin de yardımınızı ve hükûmete candan bağlı olup anın gölge ve himaye sinden başka bir yerde gözü olmayan ve Türkiye Cumhuriyeti namı altında bulunduğundan gurur duyan ve göksü kabaran bu ermenilerin yurddaşlıklarına nazarı merhametle bakılmasını ve her hangi muamelede emirlerinize amade bulunuklarından yapılacak muavenetin esirgenmemesini…”; Sivas Ermenilerinin

CHP'den Taleplerine Dair Değerlendirme, 08.09.1949, BCA,Fon No: 490 1 0 0 Kutu No: 607 Dosya Gömleği No: 103 Sıra No: 26 Dosya Numarası 3. Büro

129 Tüm Ermenilerin Sovyet Ermenistan’ına sürekli davet edildikleri, Sovyetlerle ilişkilere sıcak baktığı, Kars-Ardahan’a yönelik toprak taleplerinin henüz sona ermediği bir evrede, Hükümetin makbul Ermeni tanımlamasının devlete bağlılık ve birlik ekseninde Sovyet karşıtlığı olduğu ifade edilebilir. Keza CHP İstanbul Bölgesi Müfettişi Prof. Dr. Sadi Irmak’ın 25 Kasım 1949 tarihinde Merkez’e yolladığı raporda da bu konuya temas etmektedir. Irmak, Genel Sekreterliğin emirleri doğrultusunda Rumca ve Ermenice gazetelerle temas ettiğini ve bu görüşmelerde; “…Halk Partisinin akalliyet mefhumunu ortadan kaldırıp umumî vatandaşlık Müessesesini kurmuş olan Parti olduğu noktasını telkine” çalıştığını ifade etmiştir. Irmak’ın çalışması, CHP İktidarının azınlık meselesini Milli Birlik içerisinde değerlendirdiğini ve bu yönde faaliyet izlendiğini göstermektedir.372

CHP iktidarının Ermenilere yönelik hissettikleri yoğun kaygı, Ermenileri her daim kontrol altında tutulması gereken bir sınıfa sokmuştur. Bu sebeple 1945 yılından 1948’e kadar yoğun bir biçimde, Ermeni neşriyat vasıtaları devlet politikası çerçevesinde, kontrol ve dizayna tabii tutulmuştur. Basın ve Yayın Genel Müdürü Nedim Veysel İlkin’den 9 Ağustos 1946 tarihinde Başbakanlık’a gönderilen bir değerlendirme raporunda, Ermenice gazetelerle ilgili veriler sunulmuştur. Ermenilerin sesi sayılabilecek olan gazeteler ile ilgili incelenen ilk konu, “Hariçteki siyasî cereyanlar ve Sovyet –Ermeni faaliyetleri karşısındaki durum ve temayülleri” ile ilgilidir. Örneğin rapora göre, “Sovyetler’in Ermeni kolonilerini ele alabilmek için tek yol olarak seçtikleri bu konuda, İstanbul’da çıkan Ermenice “Marmara” gazetesinin belirli bir rol yüklenmiş olduğu gayet açık bir şekilde göze çarpmaktadır.” Rapora göre Nor Lur Gazetesi ise Marmara’nın oynadığı rolden çok daha fazlasını yerine getirmekte, Sovyet Ermenistan lehinde ve Ermeni kültürünü yaymak ve geliştirmek yolunda propaganda yapmaktadır. Rapor Nor Lur’un “…bu yoldaki sistemli neşriyatı Sovyet makamlarından alınmış özel direktiflerle hareket ettiğini açık surette” gösterdiğini ve bu suretle de Nor Lur’un Sovyetlerin içerideki propaganda vasıtası olduğunu, bizatihi bu konuda Sovyetlerden aldığı emirle hareket ettiğini ifade etmektedir. Nor Or Gazetesi ise “komünist propagandasına ve hükümet aleyhindeki neşriyatı” sürdüren bir başka gazete olarak kabul edilmiş, bu

372CHP İstanbul Bölgesi Müfettişi Prof. Dr. Sadi Irmak’ın Azınlık Gazeteleri ile temasına dair raporu,

25.11.1949, BCA, Fon No: 490 1 0 0 Yer Numarası: Kutu No: 1288 Dosya Gömleği No: 281 Sıra No: 1 Dosya Numarası: 8. Büro

130 tarzda yayın yapan bir organ olarak Sovyet-Ermeni ilişkilerinin delillerinden kabul edilmiştir.373

Marmara, Nor Lur, Nor Or gibi gazetelerin Türkiye’ye yönelik menfi tutumu, hatta bu gazetelerin bizatihi SSCB’nin propaganda kolu olarak çalıştığı iddiası, CHP İktidarının Milli Birlik Propagandası’nın gerekliliği tezini kuvvetlendirmektedir. Zira içeride zayıf ve bir olamayan ülke görüntüsünün işgal ve ötesine sebep olacağı; buna karşı topyekûn mücadelenin gerçekleşmeyeceği düşüncesi, Milli Birlik Propagandasını elzem kılmıştır. Şu halde Ermeni gazetelerinin açıkça, SSCB’den direktif aldığının düşünülmesi, Sovyetlerin Ermenileri kullanarak memlekette kargaşa çıkartacakları beklentisini arttırmıştır. BYGM’in raporlarının tek bir örnek olmayıp süreklilik göstermesi, bu durumun bir devlet anlayışı ve politikası olduğunu göstermektedir.

SSCB’ye işgal hakkı veya Türkiye’ye müdahale hakkı vermemek için her türlü, dini, mezhebi, ırki, partici ve fikri ayrımın önüne geçmek için Milli Birlik Propagandasını kullanacak olan CHP İktidarı, Sadi Irmak’ın raporunda belirttiği gibi ekalliyetlik mefhumunu ortadan kaldıran ‘umumî vatandaşlık müessesesini’ kurmak üzerine bir propaganda izleyerek her türlü vasıtadan istifade etmeye çalışmıştır.