• Sonuç bulunamadı

I. BÖLÜM

1. CHP HÜKÜMETLERİNİN DIŞ POLİTİKASI DOĞRULTUSUNDA PROPAGANDA ALGISI VE

1.3 İKTİDAR ARACI OLARAK PROPAGANDA: KAPSAM VE AMAÇ

1.3.4 Türleri Açısından CHP Hükümetleri Propagandası

1.3.4.2 Sınırları Bakımından Propaganda

CHP Hükümetlerinin 1945-50 dönemindeki izlediği propagandasını, sınırları bakımından tahlil ettiğimizde, coğrafi olarak iki yönün ortaya çıktığı görülmektedir. Dış politikanın tanımı gereği var olan iki yönün yürütülen Türk dış politikasının propagandasına da yansıması bu surettedir. Ayhan Kamel’e göre, bu konuda dış politikanın ve elbette propagandasının bir dış yüzü bir de iç yüzü bulunmaktadır. Dış politikanın dış yüzü; devlet başkanları, başbakanlar ve diğer devlet adamları tarafından gerçekleştirilen diplomatik toplantılar esnasında yapılan açıklamalarda kendisini göstermektedir. Diplomatik toplantılarda kullanılan üslup, propaganda maksadıyla dış politikanın tutumunu en yetkin ağızlardan iletilmesini sağlamaktadır. Dış politikanın daha az bilinen iç yüzünü ise hükümetlerin amacı çerçevesinde toplantılara konu edilmeyen, gizli tutulan ve halkın dış politikanın kabulünü sağlamasına yönelik olarak geliştirilen taktik ve stratejik adımlar oluşturmaktadır. Bir anlamda kamuoyu oluşturma ve/ya onu kazanma girişimi olarak nitelendirilebilir.325

Dış Politikada 1945 yılında beliren SSCB işgal tehlikesi ve yine aynı dönemde ABD ile SSCB arasında çıkacağı ve Türkiye’nin de bu savaşın cephesi olacağı düşünülen III. Dünya Savaşı tehlikesi, halkın içeride sözkonusu tehlikelere karşı birlik olması zorunluluğunu gerektirmiştir. Hükümet ise propaganda vasıtasıyla bu amacı ülke içerisinde sağlama, halka kabul ettirme ve halkın desteğini alma yoluna gitmiştir. Yurt dışında ise özellikle SSCB’ye karşı müşterek mücadeleye giriştiği, Batı’lı devletler nezdinde Türkiye’yi tanıtmaya ve onların desteğini almaya ve SSCB’ye karşı ayrılığa düşmüş bir ülke imajı vermemeye yönelik propaganda faaliyeti izlemiştir.

325 Ayhan Kamel, 1923’ten Günümüze Türk Dış Politikası ve Diplomasisi, İstanbul, İnkılâp Kitabevi,

107 Türkiye’nin yurt dışında izlediği propagandanın motivasyon kaynağı, Sovyetlerin uluslararası güç sistemi içerisinde, meydana getirdiği ağırlığın Türkiye’ye olumsuz yansımalarıdır. CHP hükümetleri ise politikalarını bu durum üzerine iki istikamette değerlendirmişlerdir. Bunlardan ilki yurt dışında, ikincisi ise kendi kamuoyunda izlediği politika ve bu amacı gerçekleştirmeye yönelik olan propagandadır. Dış politikanın propagandası da özünde iki yöne ayrılmaktadır; ilki tehdit algıladığı SSCB ile ikinci ise kültürel konularla ilgilidir. Türkiye, daha önce vurgulandığı üzere SSCB işgali veya onunla girişilecek savaşta Batı’nın desteğini almayı umuyordu. Zira Sovyetler Birliği karşısında kendini zayıf hisseden Türkiye, batının özellikle de ABD’nin desteğini sağlayarak ülkenin güvenliğini artırmaya çalışmaktaydı.326 Bu çerçevede Truman Doktrini, İngiltere ile 1939 yılından bu yana yürürlülükte olan işbirliği anlaşması, Türkiye’ye birtakım güvenceler sağlıyorsa da sürekli, kesin askeri ve ekonomik destek ancak Türkiye’nin direnmesine bağlıydı. Bu bağlamda İsmet İnönü’nün görüşü Türkiye’nin dahili ve harici politikasının ve bunun gerçekleşmesi için uygulanması gereken propagandanın ne kadar iç içe geçtiğini göstermektedir: “İngilizler çok sıkışık durumdadırlar. Arap memleketleri neler yapıyor görüyoruz. Yunanistan’daki hal malum. Bu çevrede sıkı duran ve en ufak bir tereddüt göstermeyen içerde ve dışarıda sağlam bir biz varız. Bizi sonuna kadar tutmaya mecburdurlar. İstediğim yeni teyidi yapmazlarsa biz de başımızın çaresine kendi kendimize bakarız. Fakat bizi tutmaya mecburlar”327 Türkiye’nin ihtiyacı olan ‘teyidi’ veya maddi desteği Türkiye’nin ancak içeride ve dışarıda sağlam durmasına bağlı olduğu görülmektedir. Ancak bu sayede Türkiye, yalnızlılığını bertaraf edebilecektir. Türkiye’nin gerek yurt dışındaki gerekse içindeki propagandası, bu amacı sağlamaya yöneliktir. Batı’dan yardım gelmemesi halinde başının çaresine bakacak Türkiye’nin güvendiği ana unsur, vurgulandığı üzere halktır. CHP İktidarı, halka Sovyetler karşısındaki politikasını teyit ettirmek ve halkın desteği almak için propagandaya gereksinim duymuştur.

Ataşe Nüzhet Baba’nın Ankara’ya gönderdiği bir raporda, Türkiye’nin yardım konusunun propaganda ile ne kadar alakalı olduğu gözler önüne serilmektedir. Türkiye için ABD’nin İngiltere’nin yerine geçtiği görülen raporda, İnönü’nün Türkiye’nin ‘sağlam olduğunu gösterme’ gerekliliği ise sürmektedir. Nüzhet Baba’ya

326 Kemal Çiftçi, Tarih, Kimlik ve Eleştirel Kuram Bağlamında Türk Dış Politikası, Ankara, Siyasal

Kitabevi, 2010, s.258

108 göre Türkiye’nin yapacağı propaganda ile SSCB’nin mütecaviz baskıları karşısında alacağı askeri ve ekonomik yardım arasında kuvvetli bir bağ vardır. Baba’nın raporuna göre;

“…memleketimize yardım meselesi etrafında Ateşenizin kanaati, bu işler etrafında biraz daha gayretin tarafımızdan gösterilmesi icap ettiği merkezindedir. Bütün işleri Amerika Hariciyesine terk etmek ve yalnız onların adaletine ve vicdanına sığınmak kâfi değildir. Memleketimiz ve milletimizin şayet mukkaderse, gelecek mücadelede rolü o kadar mühimdir ki bunu tesirli olarak anlatmak çok lüzumlu ve faydalıdır. Harp içinde Türkiye’de Amerika haberler dairesi müdürü iken, eski sefir Steinhart ile aralarında çıkan bir anlaşmazlık yüzünden işden elçektirilen Mr. George Brittin Ateşenize söylediği gibi, bütün dava, Türkiye’nin Cihan politikası muvazenesinide bir Romanya, bir Bulgaristan yahut Yugoslavia, olmadığını Amerikalılara anlatmak meselesidir. Bunun en bariz misali Amerika Silâhlı kuvvetler şeflerinin bu hakikatı anlamış ve kavramış olmasıdır. Bu şefler anladığı gibi, vasat Amerikalı Vatandaşın da kavraması da kabildir…”328

Türkiye’nin harici propagandasında öne çıkan bir başka durum ise, SSCB’nin Amerika’da Türkiye aleyhine propaganda yapmaya başlamasıdır. Sovyetlerin ileri gelen ABD gazetelerinde, Türkiye aleyhine yazılar neşrettirerek Varlık vergisini yeniden ele almaları, Türkiye için oldukça olumsuz görülmüştür.329 Sovyet propagandasının Türkiye’ye verilecek yardım konusunda ne kadar etkin olduğu bilinmemekle birlikte, Nüzhet Baba’nın vurguladığı üzere, Türk dış politikasının ‘Filistin’ meselesindeki tutumunun Wall Strett Bankerleri üzerindeki kötü şöhreti 1948 yılında kendisini göstermiş, Türkiye’nin yardım alması mümkün gözükmemişti. Benzer şekilde, 1947 yılında ABD’deki yardım görüşmeleri sırasında, Türkiye’yi müdafaa eden ABD dışişleri bakanlığı yetkililerin Kongre huzurunda, Türkiye’nin durumunu yeterince ‘izah etmedikleri veya edemedikleri görülmesinde’ Sovyet Propagandasının rolü tartışılabilir.

Yardım meselesi, Türkiye için oldukça önemli görülmüştür, özellikle ABD’den yardım almak maksadıyla hareket eden Türkiye, yurt dışında gerçekleştirmek istediği propaganda ile ihtiyaç duyduğu ekonomik desteği temin etmeye çalışmıştır. Fakat Nüzhet Baba’nın raporundan anlaşıldığı kadarıyla henüz 1948’e kadar etkin bir çalışma ortaya koyulmamıştır.

328Washington Basın Ataşeliği Basın Raporu, 07.02.1948, BCA, Fon No: 30 1 0 0 Yer Numarası: Kutu

No: 101 Dosya Gömleği No: 626 Sıra No: 5, Dosya Numarası: F11

109 ABD desteğini almak için ilginç bir biçimde yurt içinde de bir takım çalışmalarda bulunulmuştur. 1945-1950 döneminde Türkiye’nin iç ve dış propagandasının oldukça girift bir halde olduğunun altı yeniden çizilmelidir. Zira Türkiye’de yapılan propaganda faaliyeti, bir yönüyle kendi kamuoyuna yönelikken diğer bir yönüyle de Türkiye’deki diplomatlar vasıtasıyla harice yöneliktir. İnönü’nün Mayıs 1947’de ABD’li yetkililerle görüşmesi esnasında sarf ettiği, “1945’ten beri önce kendi şerefimiz ve kendi memleketimizi düşünerek tek başımıza dayanıyoruz. Şimdi Amerika ve dünya menfaatleri içinde vazife görüyoruz. Amerika’nın bizi anlayacağını ve bize güveneceğini umuyoruz”330 sözleri aslında Türkiye’nin pek çok kere gazetelerde yayınladığı benzer sözlerin izahı, ABD’yi destek konusunda iknaya yönelik bir çabanın neticesidir. Türkiye’nin kendi kamuoyunda gazetelerde yayınladığı Türkiye’nin önemini Batı’ya anlatma çabaları, Batı’nın desteğini sürdürmeye yöneliktir.331 Türkiye’nin Batı için ne kadar önemli olduğunu anlatılması, yürütülen propagandanın yönünü çift yönlü olduğunu göstermektedir. Bu minvalde 20 Ekim 1948’de Ankara Akşam Haberleri’nde yer alan; ‘Mehmetçik’in dünyanın en güvenilir askeri’ türünden haberler332, Türkiye’nin Batı için önemli olduğu imajını yabancı misyonlara göstermeye yöneliktir.

Türkiye’nin harici politikasının ikinci bir yönü ise kültürel tarzda yapılan propagandadır. Bu propagandanın amacı, Türkiye’nin Kemalizm’i, Batı’ya anlatması ile ilgilidir. Cumhuriyet’in ilanının akabinde Türkiye’deki yeni yönetimi anlatmak ve Kemalizm’in ‘Batılılaşma ve modernlik’ karakteri taşıdığını, Batılı devletlere gösterme ve onların desteğini almak için propaganda yapıldığı görülür. Örneğin henüz 1937 yılında Türkiye’nin ABD Büyük elçiliğinde gerçekleşen Türkiye ile ilgili film gösterimi oldukça ilginç bir durumu ortaya çıkartmıştır. Gösterim sonrasında merkeze bildirilen raporda, “Başlı başına vasi bir kıta bulunan Amerikanın harıç hakkındaki malumatı umumiyetle noksan olduğu ve hatta bazı yerlerde Türkiye halkını Afrikalılar gibi siyah renkli zannetdiklerine dair garip … tasdüf edildiği ve Türkiye filmlerini gören Amerikalıların bu türk hukûmet adamları ve Türkler tıpkı Amerika devlet ve iş adamlarına benziyorlarmış diye hayretlere düştükleri nazarı itibara alınırsa Türkiyeyi Amerika efkârı umumiyesinde tanıtmak için bu kabil teşebbüsatın ne kdar müfid olduğunu ve düşmanlarımız tarafından memleketimiz ve

330 Erim, Günlükler, s. 119.

331Ankara Akşam Haberleri, 13 Aralık 1948, s. 1. 332Ankara Akşam Haberleri, 20 Ekim 1948, s. 1.

110 milletimiz hakkında mazide yapılmış onlalar gibi propagandaların atide tekerrürüne mani olacağını şayanı kayıd görmekte olduğumu saygılarımla arz ederim.”333 Türkiye’nin Afrikalı veya Arap toplumu gibi olmadığını anlatmak; yeni kurulan genç Türkiye’nin en az Batı kadar modern ve çağdaş olduğunu göstermek temel etmendir. Özellikle Avrupa ve ABD’de Türkiye’nin imajını düzeltip Atatürk Türkiye’sinin değerlerini anlatmak üzere çıkartılan La Turqie Kemaliste bu misyonu yüklenmiştir.334

Kemalizm’i anlatmak meselesi salt batı ile sınırlı kalmamış, Türkiye’nin soydaşı bulunan yakın komşularına yönelik olarak da gerçekleşmiştir. Özellikle Türk soydaşlarına yönelik izlediği propaganda da kabaca Cumhuriyet değerlerini ihraç edebilmek temel etken olmuştur. Bu konuda Rodos, Irak, Batı Trakya, Kıbrıs Türkleri; Türkiye’nin bağlantısını kesmediği ve her fırsatta ilgilendiği soydaşlarındandır. Türkiye, soydaşları ile özellikle eğitim konusu ile biraz daha yakından ilgilenmiştir. Örneğin Rodos ve İstanköy’deki on ilkokul ve bunların sayısı bini geçen öğrencileri ‘Türklüğünün kalkınması davasında başlıca kaygı’ olarak görülmüş ve bu sebeple eğitim ve öğretim için gerekli yardımları iletmekten geri durulmamıştır.335 Kültürel manada propaganda yapmak üzere benzer şekilde, Bulgaristan’da yer alan Türk azınlık okullarına da kitap gönderilirken dikkat edilen en önemli husus, Kemalizm’in uygulamalarından olan Latin alfabesi ile basılmış kitapların gönderilmesi olmuştur. ‘Eski yazılı’ kitaplar yerine yenilerin gönderilmesi, eski usul eğitimin yerine, Türkiye’nin gönderdiği ders kitaplarında, yer alan modern eğitim bilgilerini almaları yönündedir.336 Kıbrıs Türk Lisesi’ne, “Türk gençlerine yardımda bulunmak, anayurddaki fikir, sanat hareketlerinden onları haberdar etmek, ve dolayısile onların ileri ve münevver bir insan olmalarını sağlıyarak Milli ve İnsani bir yardım yapmış olmak için” ihtiyaçları olan gazete, dergi vesair neşriyatın

333ABD Türkiye Büyük Elçiliğinde gösterilen Türkiye filmleri hakkında Dış Bakanlığa yazılan yazı,

14.05.1937 BCA, Fon No: 30 10 0 0 Kutu No: 268 Dosya Gömleği No: 804 Sıra No: 4 Dosya Numarası 440

334CHP Genel Sekretliği’ne Gönderilen La Turquie Kamaliste Hakkındaki Yazılar, BCA, Fon Kodu: 490 1

0 0 Kutu No: 1343 Dosya Gömleği No: 459 Sıra No: 1 Dosya Numarası 8. Büro

335Türkiye Cumhuriyet Rodos Konsolosu Tahsin Rüştü Baç’tan CHP Genel Sekreterliği’ne Rodos

Türkleri Hakkında gönderilen Bilgi, 05.04.1947, BCA, Fon No: 490 1 0 0 Yer Numarası: Kutu No: 1191 Dosya Gömleği No: 174 Sıra No: 1 Dosya Numarası 7. Büro

336Sofya Büyük Elçiliğinden Dışişleri Bakanına gönderilen Bulgaristan Türkleri Hakkında Bilgi,

27.08.1945,BCA, Fon No:30 10 0 0 Yer Numarası Kutu No: 243 Dosya Gömleği No: 645 Sıra No: 20 Dosya Numarası: 426

111 gönderilmesi derhal gerçekleştirilmiştir.337 Türkiye’nin gerçekleştirdiği propaganda kültürel bir takım amaçlar doğrultusunda gerçekleşmişse de Türk dış politikasına yönelik propaganda faaliyetlerinin gerek sahası, gerek tatbik alanı gerekse konusu itibariyle çok girift bir alan olduğu bir kez daha vurgulanmalıdır. Propaganda amacının iç içe geçen halinin sınır ve kavramlardan ziyade iki temel alana, Türkiye’nin güvenliğine ve uyguladığı politikalara dayanmaktadır. Bu surette Türkiye’nin soydaşlarına yönelik gerçekleştirdiği, kamuoyu oluşturma faaliyeti de tek bir amaca değil bir amaçlar bütününe hizmet etmektedir. Bu doğrultuda Türkiye’nin Rodos Başkonsolosluğundan alınan 10 Haziran 1947 tarihli rapor bu durumu aydınlatmaktadır. Başkonsolos, Ankara’ya, “Eğer Onikiada Türklerinin yerlerinde kalması devletimizin siyaseti icabıi millî bir zaruret ise bu milletdaşlarımıza korunmaları ve kalkınmaları için gerekli yardımları esirgememeliyiz”338 mesajını göndererek yürütülen faaliyetin, siyasi maksatlar taşıdığını ifade etmiştir.

Batı’ya yönelik olarak yürütülen yeni Türkiye’nin modern değerlere sahip olduğunun anlatılması ve Türk soydaşlarına yönelik yürüttüğü faaliyetler 1945’ten itibaren Türkiye’nin SSCB ile karşı karşıya gelmesi ile farklı bir yola evirilmiştir. Aslında Türkiye’nin soydaşlarına yönelik yürüttüğü propagandayı henüz, İnönü Devri olarak belirtebileceğimiz II. Dünya Savaşı ile yavaşlattığı görülmüştür. Savaş sonrasında ise milli güvenliğe yönelik beliren Sovyet tehdidi sebebiyle temponun yükseltilmediği görülür. Oysa Batı’ya özellikle de ABD’ye yönelik yürütülen propagandanın Türkiye’nin ihtiyacı olan askeri ve ekonomik desteği sağlayacağı düşünüldüğünden kesintiye uğratılmadığı görülmüştür. 25 Eylül 1946 yılında CHP Genel Sekreteri, Trabzon Milletvekili F. A. Barutcu’nun Basın ve Yayın Genel Müdürü Nedim Veysel İlkin’e gönderdiği yazıda bu durum açıkça belirtilmiştir. Yurtdışındaki Türk öğrencilere ve Türk azınlıklara artık yayın gönderme işini Basın ve Yayın Genel Müdürlüğü’nün (BYGM) yürütmesi istenmiştir. 1946’ya kadar daha çok Cumhuriyet Halk Partisi’nin sorumluluğunda olan propaganda konusu, CHP’nin “…bütün imkanlarını iç politikaya hasretmek kararında” olmasından ve “azınlıkların memleket işleri üzerinde devamlıca aydınlatılması faydalı olduğundan ve esasen bu sebeple yıllardır bu hizmet yapıla geldiğinden” dolayı işin BYGM tarafından

337Kıbrıs Türk Lisesi Yapılan Yardımlar Hakkında Bilgi, 09.04.1946, BCA, Fon Kodu: 490100 Kutu No:

1295 Dosya Gömleği No: 301 Sıra No: 1 Dosya Numarası 8. Büro

338Rodos'taki Türkler Hakkında Değerlendirme, 24.06.1947, BCA, Fon No: 30 10 00 Yer Numarası:

112 yapılması, bedelinin ise BYGM’in propaganda tahsisatından ödenmesi gerektiği bildirilmiştir.339

II. Dünya Savaşı nedeniyle daha çok içeriye dönme kararı almak zorunda kalan Türkiye, savaşın sona ermesine rağmen barışın gelmemiş olmasından ve Sovyetlerden açık bir tehdit algılaması sebebiyle, yürüttüğü propagandaları azaltma ve bazı konularda durdurma noktasına getirmiştir. Sovyet belirsizliği karşısında, Barutcu’nun ifadesinde belirttiği gibi CHP iktidarı, ‘tüm kaynakları içeriye hasretme’ kararı almış; yaşanan ‘belirsizlik’ sebebiyle dahili propagandayı hariçteki propagandaya tercih etmişse de bu propagandadan tamamen vazgeçmemiştir.

Dış politikaya yönelik dahili propagandanın SSCB tehlikesi nedeniyle hariçteki faaliyetten daha çok önemli hale geldiği görülür; zira Rejime yönelik açık bir tehlike belirmiştir. Türkiye, SSCB tehlikesine karşı, Batı’nın desteğini almayı umut etmişse de bu yardımın gelmeme ihtimali karşısında, tek başına mücadele etmeyi planlamış ve bu doğrultuda yürüttüğü propagandayı içeride, Sovyet işgaline/savaşına halkın topyekûn katılmasını sağlayacak şekilde daraltmıştır. Elbette CHP Hükümetlerinin politikasını içerdiği girift yapısı sebebiyle iç ve dış diye ayırmak aynı zamanda yanlış olacaktır. Zira daha önce de belirtildiği üzere yapılan pek çok iç ve dış faaliyet aynı zamanda birbirini tamamlayan yekpare bir anlayış çerçevesine oturtulmaktadır; ABD’den destek almaya yönelik yapılan telkin politikası, bu durumun somut bir neticesidir.

CHP Hükümetleri, Türkiye’yi yurt dışında tanıtmak konusunda çeşitli girişimlerde bulunmuşlardır. Fakat önceliğin milli güvenlik olması ve yurt dışındaki diğer faktörler sebebiyle, hariçteki propaganda nispeten etkisiz kalmıştır. Basın Ataşesi Nüzhet Baba’nın BYGM’e gönderdiği “Memleketimizi Amerika’ya Tanıtmak Meselesi Üzerinde Rapor” Türkiye’nin 1948’in son günlerinde, ABD’de kendini neden yeterince tanıtamadığı ve tanıtması gerekenlerin neler olduğu üzerine fikirleri belirtmektedir.340 ABD’nin Türkiye’den yeterince uzak olması, geniş bir ülke olması sebebiyle Türkiye’nin etkin olamamış olması, ABD’nin pek çok haber ajanslarının Türkiye’de muhabirlerinin bulunması gibi faktörler Türkiye’nin etkisiz faaliyetlerinin dış nedeni iken aynı zamanda, ABD’nin geç keşfedilmiş olması ve sıklıkla

339Yurt Dışına Gönderilen Yayınlarla İlgili Talep, 25.09.1946,BCA, Fon Kodu: 490100 Kutu No: 1294

Dosya Gömleği No: 299 Sıra No: 1 Dosya Numarası 8. Büro

340Memleketimizi Amerika’ya Tanıtmak Meselesi Üzerinde Rapor, 24.11.1948, BCA, Fon No: 30 1 0 0

113 zikredildiği üzere Türkiye’nin 1945’ten sonra ‘bütün imkanlarını içeriye hasretmesi’ ise iç nedenleri olmuştur. Tüm bunlara karşın Türkiye gerek Batı’ya yönelik yürüttüğü propaganda faaliyetini kesintiye uğratmamış fakat onun yerine içerideki propagandasını dışarıya mesaj verecek şekilde dizayn etmiştir.

İsmet İnönü’nün Nihat Erim’e ifade ettiği, Türkiye’nin dahili ve harici politikasının gerçekleşmesi için uygulanan propagandanın ne kadar birbirine bağlı olduğunu gösteren ‘içerde ve dışarıda sağlam bir’ Türkiye vurgusu, Batı’nın İngilizlerin sonuna kadar Türkiye’yi tutmasına olanak verdiğini düşündürtmüştür. İnönü’ye göre; “Dış politikada arzu ettiğimiz neticelere varmak, hususiyle bizim için, yani Türkiye için her şeyden evvel içeride medenî bir millet hayatının kıymetini, kuvvetini ve vatanseverlikte beraberliğini hergün göstermemize bağlıdır. Yalnız başına da olsa vatanı için hep beraber can verecek vatandaşlar manzarası ve tehlike ânında orduca ve milletçe vazife yapmağa hakikaten kudret gösterilmesi bütün dünyayı tehlikeye uğramış Türkiyenin etrafında toplayabilir.”341 Bu sebeple Türkiye dış politikasına yönelik ülke içerisinde Milli Birlik oluşturmaya yönelik gerçekleştirdiği propagandası ile aynı zamanda yurt dışına bakmaktadır.

Türkiye’nin II. Dünya Savaşı sonrası çok partili sisteme geçmesi de dahili propagandayı önemli kılmıştır. Zira Tek Partili Türkiye’de CHP İktidarının dış politikasını onaylatmak gibi bir amacı bulunmuyordu ve II. Dünya Savaşına kadar açık bir tehlike olmadığından dolayı kamuoyunun birlikteliği düşüncesi –milli güvenlik açısından- önemli bir kavram olarak düşünülmemiştir. Çok Partili yaşama geçilmesi ile birlikte CHP Hükümetlerinin SSCB karşısında yürüttükleri siyasetin nihayet bulmaması için halk tarafından onanması gerekiyordu ki bu ise ancak kamuoyunun aydınlatılması ile mümkündü. Çok partili yaşamla birlikte Türkiye’nin nazik durumu, kamuoyunun önemini ortaya çıkarmıştır. Bu durum karşısında kamuoyunu oluşturmak ve halkın CHP’yi dış politika; milli güvenlik konusunda desteklemesi için onaylaması ve CHP Hükümetlerinin milli çizgisinde durması gerekiyordu.

4 Ağustos 1949’da İsmet İnönü gerçekleştirdiği bir başka konuşmasında milli güvenliğe yönelik dahili politikanın ne olmasını halka iki madde ile şu şekilde ifade etmiştir: “sizden iki şey istiyorum: Birincisi düşman tecavüzü karşısında memleketi müdafaa için vatandaşlar arasında ayrılık göstermeyeceğiz. İçerde ve dışarıda bulunan kimsenin şüphesi olmamalıdır. İkinci isteğim hiçbir sebep ve tesir ile

114 vatandaşlar arasında düşmanlık olmasına müsaade etmememizdir. Bu iki temele dayanırsak başka güçlükleri yeneriz.”342

İnönü’nün sözlerinden hareketle yapılan dahili propagandanın da iki veçhesinin bulunduğu görülür. İlki topyekûn mücadele edileceğini dost düşman tüm unsurlara bunu göstermektir. Türkiye’de başta ABD olmak üzere Batı’nın desteğini almak üzere bu şekilde bir telkin politikası izlendiği daha önce ifade edilmişti. Fakat burada dikkat çeken diğer unsur ise düşman unsura karşı da aynı şekilde, Milli Birliğin gösterilmesidir. Bu doğrultuda yürütülen propaganda faaliyeti, özellikle basın yayın faaliyeti, çift yönlü bir amaç taşıyordu. Elbette İnönü’nün ikinci isteği olan nifaka düşmeyen ülke görüntüsü de hem Batı’dan yardım almak hem de Sovyetlere