• Sonuç bulunamadı

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM 3. AKADEMİ

3.4. Akademik Sanat Eğitiminin Temel Prensipleri

3.4.1. Simetri ve oran

161

.

3.4.1. Simetri ve oran

Simetri ve oran ile ilgili ilk çözümlemeli yaklaşımlara, Babil ve Mısırlı bilim adamları tarafından, oldukça büyük binaları hesaplamak için gerekli olan sayılar ve geometri konusundaki yapılan araştırmalarda rastlamaktayız. Mısırlı bilim adamı Ahmes bir papirüs üzerine (M.Ö. 1700-1550 civarlarında) tam ve kesin hesaplama: her şeye açılan kapı”162

160

Stuard McDONALD, The History and Philosophy of Art Education, London, 2004, s. 41..

diye bir yazı yazmıştır. Ölçüm konusu Mısırlı bilim adamlarını meşgul etmiştir ve onların deneyimsel geometrisi sadece alan ve hacim ile ilgili bir geometri olduğundan, daha önceleri hissi, güdüsel ve taklitçi olan resimlerinde bu tür uygulama izlerini görmek pek de şaşırtıcı değildir. Akademik kavramların temelleri olan geometri, ölçülmüş orantı, mükemmelleştirilmiş şekil gibi konular Mısır sanatını, doğunun daha sade, kaba, ayrıntısız sanatından ayırmış ve ona daha resmi, saf ve dengeli görünüm vererek donatmıştır. Klasik dönemlerin bilim adamları ve sanatçıları Mısır sanatının bu olağanüstü niteliklerinin farkındaydılar. Bu ifade, şüphesiz antik Yunan sanatı ve bilimi içinde geçerlidir.

161

Quentin BELL, The Schools of Design, London, 1963, s. 2-3. 162

Mısırda M.Ö. 60-57’li yıllarda bulunan Yunan araştırmacı Diodorus Siculus, antik heykellerin oranlarını hesaplama ile yeterince ilgilenmiş ve ayakta duran insan heykellerinin toplam yüksekliklerinin 21 ¼ eşit oranında bölünebildiği sonucuna ulaşmıştır 163

Boyamalarını ve heykellerini karelere bölmek için Mısırlıların kullandıkları grid (Karelere bölme sistemi) diye anılan sistemler ve onlar üzerine yapılan çeşitli işaretler kuramcılara yardımcı olmuştur. Alman Egyptolog Karl Lepsius (1810-1884) Sakkara’daki tamamlanmamış mezar lahti üzerine çizilmiş figürün ayaklarının, kızıl ochre (kırmızı-sarı renk toprak boyası) ile işaretlenmiş noktalar arasında ölçüldüğünü belirtmiş ve ayak kısmının oranın temel kısmı veya modülü olduğu konusunda karar vermiştir. Diğerleri ise, modül olarak “the medius” olarak adlandırılan orta parmağın uzunluğunu vermişlerdir. Lepisius’un Cboix de Monuments Funneraires’inde bulunan bir Mısır figürü oymasının tam olarak 21 ¼ eşit parçaya ayrıldığı gerçeğinin Diodorus’u haklı çıkardığını ve hem ayak yüksekliğinin hem de orta parmak uzunluğunun bir modül olduğunu belirtmek oldukça ilgi çekicidir

. Burada elde edilen sonuçlar antik Yunan heykeli’ni şekillendirmesi ve akademik sanat kurallarının çekirdeklerinden birini oluşturması bakımından çok önemlidir.

164

Mısır’daki heykel anlayışı, figürün takınmış olduğu duruş her nasıl olursa olsun, söz konusu bu figür şu kanuna bağlı kalmıştır: Vücudu iki simetrik bölüme bölen ve başın en üst kısmı, burun, belkemiği kolonu, göğüs kafesi, göbek ve genital organların bulunduğu bölgelerden geçtiği düşünülebilen, orta düzlem sabit ve değiştirilemez olarak kalmakta ve hiçbir yöne bükülememektedir. Bu durum K. Lange tarafından yeniden keşfedilen ‘Alın Boşluğu Kanunu’ na uyum sağlamaktadır

. Figürün başlığına (baş örtüsü veya saç modeli diye de adlandırılabilir) kadar olan toplam yükseklik bölünmüş ölçektir (ölçü, oran) ve vücudun oranı bu nedenle az da olsa sıklıkla değişir ve bazen saç bandına 19 modül bazen de başın en üst kısmına 19 modül olarak görülmektedir (Şekil 2).

165

163

McDonald, a.g.e., s. 41

. Heykel anlayışı için ortaya koyulan bu arkitektonik (mimarlıkla ilgili) kanun, ön yükseklik (dikey kesit veya eğim) boyunca ilerleyen merkezi çizgiyi ve plan boyunca önden arkaya doğru giden bir çizgiyi dikkate alırsak, eşit bir şekilde tapınaklara uygulanmaktadır; böylelikle hem mimari hem de heykeltıraşlık, Mısırlıların iki bin yıldan daha fazla bir süredir ön düzlem simetrisi prensibine bağlı kaldıklarını göstermektedir. Ayrıca, Mısır Sanatında Geometri (1955) adlı eserinde Christie Kielland, Mısır sanatının matematik prensipleri konusunda oldukça açıklayıcı, kapsamlı,

164

McDonald, a.g.e., s. 42.

ayrıntılı bir çalışma gerçekleştirmiştir. Yazarın araştırmalarından ortaya çıkan son derece açık ve net bir gerçek, Mısırlıların “Altın Oran” denilen unsura yakın olduğunu ortaya koymuştur166

.

3.4.2. Vitruvius

Antik Dünya’da yapılan bir eserin estetik ölçütünü, mimari kaidelere yakınlığı oluşturmaktadır. Yunan sanatını yöneten prensipler üzerinde hâlen baskın ve kapsamlı tek otorite, Augustus Ceasar döneminin Romalı bir mimarı olan Marcus Vitruvius’tur. İmparator Augustus zamanının sanat kuramcısı Vitruvius’un eserlerinin bir nüshasının St. Galen manastırında 1415 yılında bulunduğu bilinmektedir167

. Bulunan bu “Mimari Üstüne On Kitap” adlı eserinde Vitruvius, ‘Sıra’, ‘Düzen’, ‘Eurythmy’, ‘Simetri’, ‘Uyum/Ahenk’ ve ‘Ekonomi’ olarak belirttiği ve Yunanlı yazarlardan edindiği ‘temel prensipleri’ okuyucuya sunmuştur. Rönesans döneminin ünlü mimarı Brunelleschi (1377-1446), bu antik kaynaktan yararlanarak Vitruvius’un eserindeki Roma döneminin yapı aletlerini bizzat imal etmiş ve bu araştırmalara dayanarak yapı sanatı üzerine bir kitap yazmıştır168

Onun ilk dört prensip ile ilgili olarak yapmış olduğu tanımlar, hemen hemen eş anlamlı olacak kadar birbirleriyle örtüşmektedir. Fakat beşinci prensip olan “Ahenk” prensibi ise gerçek bir prensip olarak değerlendirilmemiştir. Ancak bir eser doğruluğu kanıtlanmış prensipler üzerine inşa edildiği zaman, ortaya çıkacak bir üslubun mükemmel olabileceği düşünülmüştür.

.

Yunanlı sanatçıların, çalışmalarında simetri prensibine verdikleri önem ve değerden dolayı, Vitruvius bunu açık bir şekilde Yunanlı sanatçıların en önemli prensibi olarak vurgulamış ve simetriyi, eserin kendisine ait bölümleri arasındaki uygun, doğru ve tam olan uyum ile (modülün) standart olarak seçilmiş belirli bir bölümü arasındaki ilişkidir şeklinde tanımlamıştır169

III. Kitap’ta, Vitruvius, aynı tanımı oran (prensibi) için yapar ve daha da ileri giderek simetri prensibinin aslında oran prensibinin sonucu olduğunu söyler

.

170

Yunan sanatının gelişimi, çözümleyici bir bakış açısından doğan teknik rasyonelleşme sayesinde meydana gelmiştir. Protagoras, insanoğlunun kainatın merkezi olarak değil de onun modülü olduğu düşüncesini savunarak, insan vücudunun bir ölçü birimi olarak kullanılması

.

166

McDonald, a.g.e., s. 42. 167

Adnan TURANİ, Dünya Sanat Tarihi, İstanbul, 1995, s. 398. 168 Turani, a.g.e., s. 398. 169 McDonald, a.g.e., s. 42. 170 McDonald, a.g.e., s. 43.

gerektiğini vurgulamıştır171. Bu düşünceye paralel bir biçimde, Yunanlılar hem sanatları hem de mimarileri için insan vücudunu, temel ölçü birimi olarak kullanmışlardır.