• Sonuç bulunamadı

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM 3. AKADEMİ

3.4. Akademik Sanat Eğitiminin Temel Prensipleri

3.5.1. Desen Akademisi (Accademia Del Disegno)

231

.

3.5.1. Desen Akademisi (Accademia Del Disegno)

Vasari olmadan Florentino Accademia del Disegno’nun tarihini ve kökenini düşünmek imkânsızdır. Vasari başlıca modern sanat türündeki ilk akademi olan “ Florentine Accademia Del Disegno”nun kuruluşundan sorumludur ve akademi hakkındaki bilgilerimizin temel kaynağını da onun eserleri oluşturmaktadır.

1524’te 13 yaşındayken Floransa’ya götürülerek iyi bir sanat eğitimi görmesi sağlanmış olan Vasari, daha sonra, Toscana’yı Avrupa’nın bellibaşlı hükümdarlık merkezleri düzeyine yükseltmeyi amaçlayan I.Cosimo de’Medici’nin (1519-74) hizmetinde çalışmıştır. 1540’larda Bologna, Roma, Venedik ve Napoli’de ressam olarak görev yaptıktan sonra 1555’te Floransa’ya dönmüş olan Vasari, Palazzo Vecchio’da hem ressam ve mimar hem de yönetici olarak yeteneklerini gösterebileceği görevler üstlenmiştir. Vasari’nin 1550 yılında yazdığı Ünlü İtalyan mimar, “Ressam ve Heykelcilerin Yaşam Öyküleri” (Le Vite de’ pio Eccelenti Architetti, Pittori et Scultori İtaliani) isimli kitabı, bazı sanat tarihçiler tarafından bugüne dek yazılan en önemli sanat tarihi kitaplarından biri olarak nitelendirilmektedir232

230

Berk, a.g.e., s. 53.

.

231Cavit BİNBAŞIOĞLU, Öğretim Metodu ve Uygulaması, Ankara, 1972, s. 73. 232Leon SATKOWSKİ, Studies on Vasari’s Architecture, Princeton, 1993, s. 98.

1568’de ikinci baskısı yapılan bu kitabı yazarken Vasari belirli bir sanat felsefesinden hareket etmişti. Ona göre resim sanatının gelişmesi doğanın kopya edilmesine bağlıydı233

Akademi hakkında yazan bütün araştırmacılarda doğal olarak Vasari’nin eserlerinden yararlanmışlardır. Ayrıca Vasari’nin yaşamındaki ve mektuplarındaki akademi ile ilgili görüşleri bizlere Accademia Del Disegno hakkında bilgiler vermektedir. Nikalous Pevsner de 1940 yılında yayınlanan, “Sanat Akademilerinin Geçmişi ve Bugünü”

. Ayrıca sanatın Antik Çağ’da en yetkin düzeyde olduğunu, Ortaçağda gerileme dönemine girdiğini ve yeniden Giotto tarafından canlandırılmaya başlandığını öne sürüyordu. Giotto ve Cımabue ile başlayan bu yeniden canlanış, Ghiberti, Brunelleschi ve Donetello’yla gelişmiş, Michelangelo, Leonardo da Vinci ve Raffaello’yla en üst düzeyine ulaşmıştır. Yaşam öykülerine ilişkin bazı noktalarda kesinliği tartışılır olsa bile Vasari’nin bu yapıtı sanat tarihinin temel kaynaklarından biri olma niteliğini günümüzde de korumaktadır.

234

isimli kitabında Vasari’nin eserlerinden faydalanarak, bu ünlü ve etkili Akademi’yi detaylarıyla incelemiştir. Pevsner kitabının yayınlanmasından altmış yılı aşkın bir süre sonra bile, eserinde akademiyi sunumu ve analizi, Akademi ile ilgili tartışmaların temeli olarak şekillenmeye devam etmiş, genel anlamıyla biçimselleşmiştir 235

Pevsner, Vasari’nin Akademi için bir program oluşturduğunu öne sürmüştür ve bunun belirli öğretilebilir dogmalarda bir inanç ve geçmişde birkaç sanatçısının keşfettiği, belirli kuralları gerektirdiğini ima etmiştir

.

236

. Ve bu tür bir sunum belki de bir yazarı daha yeni akademik etiketi kullanmaya ve Akademi’deki sanatçılar tarafından yapılmış çizimlere bağlı olarak akademik bir stille konuşmaya cesaretlendirmiştir237

“Akademik” terimi hala suiistimal edilen bir terimdir ve bu ismi kullanan sanatçılar ne anlama geldiğinden emin olmadıkça, bir şekilde dogmalarla ilişkili olabileceğini düşünmek zorundadırlar. Accademia del Disegno’nun dogmalara inanıp inanmadığı ve bunları etkin kılabilmek için bir programın olup olmadığı sorusu hala kritiktir, bu yüzden, Akademi’nin amacını ve Vasari’nin bunda aldığı rolü anlayabilmek için Pevsner’in daha önceden yaptığından daha dikkatli bir şekilde incelenmelidir.

.

Vasari’nin Akademi’deki rolü yeterince incelenmemiştir. Akademi ile ilgili yazarlar, Vasari’nin bir zamanlar Akademi üzerindeki etkisini tanımlarken, Vasari’nin estetik

233G. VASARİ, Vasari on Technique, Being the Introduction to the Three Arts of Design, (çev. Louisa S. MACLEHOSE), New York, 1960, s. 56.

234

Nikolaus PEVSNER, Academies of Art, Past and Present, Cambridge, 1940, s. 296.

235Carl GOLDSTEİN, Vasari and The Florentina Accademia del Disegno, Berlin, 1975, s. 145. 236

Pevsner, a.g.e., s. 55. 237

görüşlerini dikkate almamışlardır. Pevsner’in kitabında Akademi’nin 1940'dan beri yayınlanan yönleri hakkındaki materyalleri içeren yerleri inceleyerek Academia del Disegno’nun bir resmini çizmek mümkündür.

Vasari ve diğer kaynaklara göre Academia del Disegno hikayesi, Montorosoli’nin 1560’da Floransa’ya geri dönmesi üzerine kendisine ve diğer ressam, heykeltıraş ve mimarlara özel bir toplantı yeri yaratması fikriyle başlamıştır. Arkadaşı Zaccaria Foldossi’nin yardımıyla önceden Benizi Kilisesi olan SS. Annunziata’nın manastırdaki küçük bir kilisesini alır. Montorsoli ve Foldossi bir akademi kurma planlarını Vasari’ye açıklarlar. Diğer sanatçı ve mimarlar da akademi kurma düşüncesine sıcak bakmışlardır. İngiliz sanat tarihçi Goldstein, Vasari’nin bu plandan Bronzino, Francesco da Sangallo, Ammonati, Vincenzo de Rossi ve Michele Ghirlandaio’ya da bahsettiğini ifade etmektedir 238

Vasari, tamamen yeni bir sanatsal kurum oluşturulması için sanatçılarla başka bir toplantı belirlemiştir. Bu kurumun bir akademi; kardeş kurumun gövdesinden ayrılmış fakat üzerine kurulmuş bir akademi olması ve Vasari akademinin sanat koruyucusunun Duke Cosimo de’Medici olması gerektiğini düşünmekteydi.

. Zaten, kısa sürede gerileyen ve artık ortak bir buluşma noktası olmayan eski sanatçıların cemiyet dernekleri olan S. Luca gibi bir derneği kurma düşüncesi Vasari’de ve diğer sanatçıların kafalarında uzun zaman önce oluşmuştur.

1563 Ocak’ında Duke Cosimo de’Medici tarafından akademinin kuruluşu onaylanarak kuruluş toplantısı ayarlandı. Uzman, yazar ve Vasari’nin iyi bir arkadaşı olan Vincenzo Borghini yardımcı başkan oldu. Duke Casimo ve Michelangelo da fahri başkanlar oldular239

Vasari’nin çabalarıyla oluşturulan ve yöneticiliğine Dük Cosimo’yla birlikte Michelangelo’nun getirildiği bu akademinin amacı, sanatçıları loncaların katı denetiminden kurtarmak ve onların toplumsal statüsünü yükseltmekti. Amatör sanatçıların ve kuramcıların da üye olabildiği kurumun 36 sanatçı üyesi bulunmaktaydı. Atölye çalışmalarının yanı sıra geometri ve anatomi üzerine konferansların verildiği, ama belirli bir eğitim programının uygulanmadığı Desen Akademisi, kısa bir süre içerisinde ünlü sanatçıların üye olduğu bir tür loncaya dönüşmüştür.

.

Accademia del Disegno’nun yaratılışından önce akademi kelimesi ilk önce 1530’larda Roma’da heykeltıraş Boccio Bandinelli tarafından kullanılmıştır. Bandinelli daha sonra kendi

238

Goldstein, a.g.e., s. 146. 239

özel akademisini Floransa’ya taşımıştır240. Fakat terimin anlaşıldığı gibi gerçek bir akademi değildi ve eğitim yapılmıyordu. Felsefe, şiir ve filoloji ya da entelektüel nesnelerin tartışıldığı grup ya da organizasyonlara vakfedilmişti. İlk akademisyenlerin bazıları, ilgi alanlarına göre yüzeysel bilgilere sahipken bazıları daha fazla uzmanlaşmışlardı. İkinci çeşit akademiye örnek ise geniş bir şekilde dilbilim sorularına kendini adamış olan "Accademia Fiorentina” 241dır. Vurgulanması gereken bütün bu akademilerin okuryazarlıkta fikir birliği olarak bulunmuş olmasıdır. Sadece bu okuryazarlığı paylaşan bir sanatçı bu toplantılara katılabilirdi ve Leonardo bunu yapan çok az sayıdaki kişiden birisidir242

Casimo de’Medici müdahale ederek kendini koruyucu yapıp ve Akademi’ye bilinen ismini verdiğinde Accademia Fiorentina, önce küçük ve resmi olmayan bir akademiydi

.

Vasari, ebedi ve felsefeye atfedilecek olan artistik bir akademi yaratmıştır. Akademi, farklı yetenekleri olan ve farklı materyallerle çalışan, ressam, heykeltıraş ve mimarlara açıktı. Akademi, aynı entelektüel kontrolün temelinde yatan bütün bu sanatların zanaatlerini birbirinden ayırdığını beyan etmiştir. Yeni akademinin kendisi için koyduğu ilk görevlerden biri, bugüne kadar öğrenilmiş olan konulara meydan okuyacağı için kendi ismini bir onay veya yöntemle eşleştirmekti243

Böylece bu Akademi, Vasari’nin 17 Mart 1563’de Michelangelo’ya yazdığı mektupta ifade ettiği gibi kuruldu ve kuruluşundan itibaren her yıl sanat için hizmet etti ve Vasari tarafından yetiştirilen sanatçılar toplumda yayıldı

. Yani dogmalara karşı duruken bir yandan da, sanat eğitiminde bir marka olabilmeyi amaçlamıştı.

244

Vasari’nin Michelangelo’ya yazdığı mektuplarındaki çeşitli bölümler bize akademi ile ilgili bilgi veren en geniş kaynaktır. İlk bölümde, Akademi’nin öğretme işleviyle ilgili olarak onu takip edenlerin çok az şey söylemiş olduklarını keşfetmek şaşırtıcıdır. Neredeyse bölümün yarısı yönetimle ilgilidir; seçimler, görevler, memurların yönetimleri, toplantıların sıklığı, Akademi’de huzuru sağlamak, toplantı mekanının bakımı ve süslemesi gibi görevlerden bahsedilir. Mektuplarda değinilen diğer en geniş konu ise; dinsel hizmetler, kutlamalar, cenaze törenleri ve hayırseverlik işleriyle ilgiliydi. Diğer makaleler arasında iki . Bu mektupta Vasari sadece tesadüfen olsa da başlayanlar için bir öğrenme sürecini işaret ediyordu. Ve Pevsner’in de söylediği gibi o güne kadar ki en köklü sanat eğitimi olmaya başladı.

240Margot WİTTKOWER, The Divine Michelangelo, London, 1964, s. 45. 241

Pevsner, a.g.e., s. 21 242

Pevsner, a.g.e., s. 25.

243M. WİNNER, Federskizzen von Benvenuto Celini, Köln, 1968, s. 293.

grup direk Vasari, ölümler, akademisyenler ve kardeşlik kurumunun üyeleri, isimleri, yaptıkları işler ve gömülme yerleri ile birlikte bir kitaba kaydedilmesiyle ilgilidir245

Vasari mektuplarında Cimabue ile başlayan ve Akademi’deki en iyi sanatçıların ölümlerini içeren ve en önemli sanatçıların portreleri için bir duvar yapılması gerektiğini yazmıştı. Vasari’nin Lives’da takip ettiği İtalyan sanatının doküman çeşitleri, bu yıllarda hazırlık aşamasında olan ikinci basımı ve sanatçıların tahta kalıba basılmış portrelerini içeriyordu

.

246

Mektuplarda değinilen diğer bir konu da üyelerin Akademi’nin yararı için, öğrencilerin onların çalışmalarını takip etmelerini şevklendirmek için çizimler, modeller ve planlar için depo gibi kullanılacak olan bir kütüphane yapmaları ile ilgiliydi. Bunu takip eden iki bölüm eğitim sürecine adanmıştı; her yıl ister akademiden ister kendi stüdyolarından seçilmiş sayılı erkeklere öğretmek için Visitatori (şef) olarak üç amir, bir ressam, bir heykeltıraş ve bir de mimar seçilmeliydi; bu şefler çocukların içine düştükleri hataları düzeltmek için atölyeleri düzenli olarak ziyaret etmek zorundaydılar

. Bazı mektuplarda, Akademi’nin Floransa’da sanatsal konu üzerinde en önemli otorite olduğu vurgulanmıştır.

247

Vasari, uygulama çalışmalarının yanı sıra teorik bilginin de gerekli olduğunu savunmuştur. Michelangelo da özellikle 1550’den sonra teori ile ilgilenmiş ve 1550-1568 yılları arasında İtalyan yazarlar da akademide teorik bilginin yetersizliği hakkında şikayet edip, teorinin önemini vurgulamışlardır

. Çocukların özel yetenek ve deneyimlerini göz önüne alarak bu ziyaretleri hassas bir şekilde yapmalıydılar. Şefler öğrencilerin yeteri kadar gelişmiş olduklarını düşündüklerinde, Campagnia’da bir üyelik önermeliydiler; daha sonra şefin onaylayacağı çizim üzerine bir karar almalıydılar. Pevsner’in Akademi’nin eğitimsel programının yeni başlayanlara yetenekli sanatçılar tarafından dostça tavsiyeler verilen bir programdan daha fazlası olmadığı sonucuna varması, kesinlikle doğrudur. En temel çeşit atölye talimi devam etmeliydi. Çizimleri canlı ve antik modellerden ayırıp kolaylaştırmak gibi hiçbir öğretim planı yoktu. Akademi programlarının bu çeşit anahtar özellikleri 17.yüzyıl’dan itibaren devam etti. Akademi’de uygulanan teorik bir program yoktu. Ancak akademi’de, geometri ve anatomi alanlarında konferanslar düzenlenmiştir. Rönesans’ın ilk yıllarından itibaren, akademilerde konferanslar şeklinde de olsa teorik bilgilerinde veriliyor olması son derece dikkat çekicidir.

248 245 Goldstein, a.g.e., s. 153. . 246

O. KURZ, Giorgio Vasari’s Libro de Disegni, Rome, 1938, s. 1. 247

Pevsner, a.g.e., s. 303.

Akademi’de oluşan ve günümüzde de geçerliliğini koruyan eğitimsel yaklaşımın temelini şu şekilde özetleyebiliriz: atölyelerde tekniksel yöntemler öğretilebilir olmasına rağmen sanatsal mükemmelliğin temel özellikleri öğretilemez. Sanatsal mükemmellik kesin yöntemlerin ve açıklamaların ötesindedir249

20 Ekim 1566’da Vasari’nin Venedik’te, Tition, Tintoretto, Palladio, Giuseppe Salviati, Danese Catlaneo ve Zelatti’yi üyeliğe başvuru için ziyaretinden sonra Akademi’nin dışardaki başarısı ve sanatçıları arasındaki popülaritesi iç gelişimiyle paralel olmamıştır. Akademi giderek artan ilgiye rağmen, giderek gerçek bir sanatsal amaçtan yoksunlaşan bir duruma gelmiştir

. Bu durum sanatçının yetiştirilemeyeceği, sanatını doğuştan kazanılmış bir yetenek olması ile ilgilidir. Akademiye yeni başlayanları eğitmekle görevli Akademi’nin Visitatorileri’nin de görevi (şefleri) ilk olarak bu kuralları öğretmektir.

250

Akademi’de Pier Antonio Cataldi’nin geometri ve perspektif üzerine öğretim elemanı olarak atanmasıyla 1569’da geometriye yön verebilme şansı yakalanmış oldu

. Bu durumun bir çelişki yarattığı açıktır. Akademi artık yeni eğitim metotlarına ve kendisini yenilemeye ihtiyaç duymaktadır.

251

1571’de çalışmalarda kullanılmak üzere toprak modeller hazırlamak zorunda olan heykeltıraşlara göre bir kararname hazırlandı. Stüdyo çalışmaları için de en temellerinden biri olan heykel atölyesi için hazırlanan bu kararname aslında Akademi’nin daha gelişmiş bir metot ve program oluşturmak zorunluluğunu gösteriyordu. Bu, 1574’de Floransa’ya gelen Zuccaro’nun fikriydi. Zuccaro Floransa’ya Vasari’nin ölümü üzerine tamamlayamadığı Katedralin kubbe resmini bitirmek için gelmişti ve Vasari’nin yokluğunun Akademi’de yarattığı eksikliği gidermek için de bir program hazırladı

. Bir yıl kadar görevinde kalan Cataldi’nin Floransa’dan ayrılışı üzerine bu dersler 20 yıl kadar devam etti. Akademi’de kesinlikle, bu çeşit bir eğitim için ısrarlı olunmamış ve yönetim tarafından da gerekli görülmemişti.

252

Zuccaro, Akademi’ye hazırladığı programda dört aylığına seçilmiş dört akademisyenin, iki ressamın ve iki heykeltıraşın sorumluluğu altında bir çizim odası olması gerektiğini ve bu uzmanların öğrencilere teknik bilgiler sunmalarını, fakat daha önemlisi onları aynı zamanda bilim sanatıyla tanıştırmaları gerektiğini belirtmiştir. Zuccaro resim, heykel ve mimarinin her bir görünüşünü araştırma altında uygulamada teoriyle eşit şekilde ilerleyebileceğini, yöntem dersleri ve konferansları olabileceğini ve en iyi öğrencilere ödül

. 249 Goldstein, a.g.e., s. 150. 250 Pevsner, a.g.e., s. 49. 251 Pevsner, a.g.e., s. 48. 252 Pevsner, a.g.e., s. 51.

verilebileceğini de programında anlatmıştır. Zuccaro daha sonra kendi tasavvur ettiği program çeşidini yaratarak Roma’da bir fırsat yakalamasına253

1582’de Ammanati tarafından başka bir öneri geldi; üyelerin kendi aralarında yaptıkları kompozisyon ve uygunluk konularında yararlı tartışmalarının düzenli konferanslar şeklinde öğrencilere de verilmesi gerektiğini belirtti. Ayrıca 70’lerin ilk yıllarıyla birlikte Akademi sadece sanatçıların loncası olarak düşünülmüş, fakat 1585’e gelindiğinde yayınlanan yeni kurallar doğrultusunda Akademi’nin tamamen bu güncel lonca ya da şirketlerden uzaklaşması gerektiği ifade edilir olmuştur

rağmen Floransa’da onun önerilerinin dikkate alınmadığı görülmektedir.

254

Yeni bir çeşit sanat kurumunu tasarlayan Vasari bu kuruma da bir yöntem sağlamak için benzersiz bir şekilde çaba sarfetmiştir. Özellikle bu yıllarda önemli sanatsal başarının elde edilmesi için dönemin koşulları içinde derinlemesine ilgilenmişti. Gerçek bir pedagojik program geliştirmeyi amaçlamamıştır. Ancak Michelangelo’nun teori uygulamasına dayanan sanatsal özgürlüğün önemi, sanatsal bir dahinin okulda edinilemeyeceği ilkesi, kendi oranıyla kesin ve sistematik ölçümleri çatışabilirdi. Amacı prestijli bir akademiyle eski el sanatı hocalarının yerini değiştirerek sanatçılar için yeni ve yüksek sosyal bir statüyü sağlamlaştırmaktır

.

255

. Akademi’de 1570 ve 80’li yıllarda yapılan iyileştirme girişimleri bir sonuç vermemiş, yaklaşık 1600’den sonra etkinliğini giderek yitirmiş, ancak 1640 dolayında yeniden bir canlanma dönemi yaşamıştır256

.

3.6. Fransa’da Akademik Düzeydeki Sanat Eğitiminin Gelişimi

1324 yılında Güney Fransa’da halk ozanlarının kurduğu bir akademinin varlığı bilinmektedir. Fransa’da devletin sanatı desteklemesinin diğer Avrupa ülkelerine göre çok daha eski bir geçmişi vardır. Bu ilgi I. François zamanında başlamıştır. Sanatın ve edebiyatın koruyucusu olarak tanınan bu kral ilk olarak 1530 yılında College de France denen sanat, edebiyat ve bilim merkezini kurmuştur. Birkaç yıl sonra Fransızca Latincenin yerine resmi dil olarak kabul edilmiştir.

Fransız Jean-Antoine Baif ve Thibault de Courville’in 1570 yılında Saray Akademisi denilen şiir ve müzik akademisi kurdukları bilinir. IX. Charles’in koruyuculuğunda akademi

253

Denis MAHON, Studies in Seicento Art and Theory, London, 1971, s. 160. 254 Goldstein, a.g.e., 148. 255 Pevsner, a.g.e., s. 53. 256 Goldstein, a.g.e., s. 151.

1584 yılına kadar faaliyetlerine devam etmiştir257

1680 yılında Comedie Française kurulmuştur. O dönemde kültür alanında büyük etkinlikleri olan devlet adamı olan Colbert’i Fransa’nın ekonomisini ve maliyesini sağlam temeller üzerine oturtan kişi olarak görüyoruz. Colbert sanat, edebiyat ve bilim alanlarına da el atmış, Bilimler Akademisi’ni, Paris Rasathanesi’ni, botanik bahçesini, Resim Akademisi’ni kurar. Fransız krallık kütüphanesini yeniden örgütler. 1751 yılında Diderot ile D’Alembert Encyclopedie’nin yayına başlaması, Aydınlanma Dönemi’nin başlangıcı sayılmalıdır

. 17. yüzyıl, Fransa’da ülkenin en önde gelen sanat kuruluşlarının yapılandığı bir dönem olmuştur.

258

Fransa’da ilk sanat akademisi 1648’de Paris’te kurulan Kraliyet Resim ve Heykel Akademisi’dir (Académie Royale de Peinture et de Sculpture)

. Büyük Fransız Devrimi’nin ilk yıllarında Kralın saraylarında ve kiliselerinde ne kadar sanat yapıtı varsa yağma ediliyordu, ama 1791 yılında Anıtlar Komisyonu Fransız kültür varlığının korunması yolunda ilk kararları alıyordu ve müzelerin oluşturulmasına başlanıyordu. Bütün illerde de yerel müzelerin kurulması yoluna gidiliyordu. Devrimden dört yıl sonra da Louvre Sarayı müzeye dönüşmüştür. Aynı yıl Enstitut de France’nin temelleri atıldı. Fransa’ya dünyanın kültür merkezi gözüyle bakıldı. Bütün bu gelişmeler devletin desteği ile gerçekleşmiştir.

259. Charles Le Brun tarafından Fouguet şehrinde kurulan bu akademi, Kraliyet Akademi’si benzeri bir akademidir260

. Ancak bu akademi de, İtalya’da görüldüğü gibi uzun süre loncalarla mücadele etmek zorunda kalmış, 1655’te statüsü Fransız Akademisi’yle (Académie Française) eşdeğer kılınınca bir anlamda loncaları etkisizleştirmekle birlikte, ancak 1661’den sonra 14. Louis döneminin (1643-1715) maliye başmüfettişi Jean Baptiste Colbert’in desteği ve C. Lebrun’ün yönetimi ile gelişme göstermiştir. Bunun modeli Roma’daki Accademia di Santa Luca olup işlevlerinden biri Fransız sanatçılarını öteden beri mensup oldukları zanaatkâr loncalarından ayırmaktı. 1660 ile 1680’de Colbert daha başka Akademiler kurdu. Bunlar arasında taşra resim ve heykel akademileri ile üç görsel sanata vakfedilen Romadaki Fransız Akademisi261

Fakat, her ne kadar bu kuruluşlar sistematik bir sanat sınıflandırmasına dayanır görünse de bu görünüş aldatıcıdır. Akademiler zaman içinde, ayrı ayrı kurulmuştur. “Sadece Colbert dönemini dikkate alacak olsak bile, bu dönemde, “güzel sanatlar”la hiçbir ilişkisi bulunduğu gibi Mimarlık, Müzik ve Dans Akademileri de vardı.

257 Erbay, a.g.e., s. 89. 258 Erbay, a.g.e., s. 90. 259 McDonald, a.g.e., s. 25. 260 Erbay, a.g.e., s. 90. 261 Kristeller, a.g.e., s. 169.

bulunmayan bir Académie des Sciences (Bilimler Akademisi) ile Académie des Inscriptions et Médailles (Hat ve Madalyalar Akademisi)’in kurulduğunu görürüz 262

Ayrıca, sirk ve benzeri halk gösterilerine adanacak bir Académie des Spectacles (Gösteriler Akademisi) kurulması düşünüldüğünü biliyoruz

.

263

. Tasarlanan Académie des Spectacles gibi, Académie de Musique (Müzik Akademisi) ve Académie de Danse da (Dans Akademisi), öteki Akademiler türünden, o alanlarda sivrilmiş profesyonel sanatçıları ya da bilimadamlarını bir araya getirecek kurumlar değil, belli bir programa göre gösteriler düzenleyecek lisanslı oluşumlardı264

Akademilerin kurulmasıyla birlikte ve kısmen bu kurumların faaliyetleriyle bağlantılı olarak görsel sanatlara ilişkin hatırı sayılır kuramsal ve eleştirel literatür oluşmuştur. Académie de Peinture et Sculpture’de düzenlenen konferanslarda ilginç eleştirel görüşler üretmiştir.

. Üstelik Colbert döneminden kalma ve tüm Akademileri tek bir kurumun çatısı altında toplama tasarısını bildiren bir yazı, sanatlarla bilimler arasında ayrım yapmaz. Böylece Colbert Akademilerinin kapsamlı bir disiplinler ve meslekler kültür ve sistemini yansıttığı görüşüne dolaylı yoldan da olsa kanıt sağlar. Ama özel olarak bir Güzel Sanatlar kavrayışı getirmez.

“Akademik sanat” kavramı da ilk kez bu sıralarda biçimlenmeye başlamıştır. Bu tarihten sonra Kraliyet Akademisi kısa sürede ilkelerini ve resmi standartlarını belirleyerek