• Sonuç bulunamadı

II. BÖLÜM: MEVLEVÎLİK VE MEVLEVÎLER

2.1.3. Semâ‘da Hareketler

Semâ„da yapılan her hareketin ilahi bir anlamı vardır. „Adnî beyitte hikmet-i etvâr-ı

semâ„ terkibiyle semâ„da yapılan hareketlerin anlamlarına, hikmetlerine iĢaret etmiĢtir.

ġair, yokluk varlığının dairesinden vazgeçilip semâ„daki hareketlerin anlamlarının dereceleriyle bilinmesini tavsiye etmektedir. Semâ„da madde, varlık yok edilir vecde gelinerek hikmetlere ulaĢılabilir bu yüzden de semâ„daki hareketlerin derecelerini bilmek gerekmektedir. Aksi takdirde Allah‟a giden yolda mesafe alınamaz:

102 Hestî-i fenâ dâ‟iresinden güzer eyle

Tedrîc ile bil hikmet-i etvâr-ı semâ„ı („Adnî G. 300/4)

Fena (yokluk) varlığının dairesinden geç, semâ„ın tavırlarının hikmetini dereceleriyle bil.

AĢağıdaki beyitte de yine semâ„ın öylesine bir dönme olmayıp, her bir hareketinin sırlarla dolu olduğu bilgisine ulaĢıyoruz. Semâ„ı bir zikir değil de eğlence olarak gören bir kimsenin semâ„daki hareketlerin anlamanı anlaması mümkün değildir:

Zevk ehli degülsin n‟ola teslîm idersin

Ahbâb-ı safâ-meĢrebe esrâr-ı semâ„ı („Adnî G. 300/2)

Zevk ehli değilsin, eğlence seven dosta semâ„ın sırlarını teslim etsen ne olur?

2.1.3.1. Daire Etrafında Yapılması

Bir görüĢe göre mutlak varlığın dönüĢü dâireyi andırdığından, semâ-zenin dönüĢü de dairesel bir Ģekilde cereyan eder, bu görüĢün ürünü olarak semâ-hâneler de daire Ģeklinde inĢa edilmiĢtir. Posttan kapıya doğru çekilen hatt-ı istiva bu makamı ikiye ayırır. Semâ-hânedeki sağ kavis görünen zâhîri âlemi, sol kavis de bâtınî âlemi temsil eder. Semâ-hâne zeminindeki daire, varlık dairesidir, bütün varlık âlemi bu dairede devreder (Top, 2007: 150).

Halka göstermek içün dâ‟ire-i tevhîdi

Ser-be-ser yine katar eyledi yârânı semâ„ (Sabûhî G. 45/8)

Semâ„ halka tevhid dairesini göstermek için dostları baştanbaşa sıraya dizdi.

Beyitte semâ„ yapılırken, semâ-zenlerin sırayla dizilip daire etrafında yürümeleri, hem kendi etraflarında hem de bu daire etrafında dönmeleri, semâ„ etmeleri söz konusu edilmiĢtir. BaĢtanbaĢa daire etrafına dizilip semâ„ eden dostların niyeti Hakk‟ın birlik dairesini herkese göstermektir. Çünkü semâ„ ile Hakk‟ın birliğine, Hakk‟a ulaĢmak mümkündür.

2.1.3.2. Semâ‘da Gözün Kapalı Olması

Semâ-zenin gözünü kapayarak semâ„ etmesi beste-çeĢm terkibiyle anlatılır (Duru, 1999: 209). Mezâkî de beytinde semâ-zenin gözlerinin kapalı olduğunu ifade etmek için bu

103

terkibi kullanmıĢtır. Semâ-zen semâ„ yaparken kendinden geçer, gözleri kapanır ama daima kalp gözü açıktır ve onunla görür. Kalp gözüyle nesnelerin iç yüzünü gören semâ-zen bakıĢıyla da adeta âlemi aydınlatmaktadır:

Beste-çeĢm olsa cihândan‟ola eylerken semâ„

„Âlem-efrûz-ı basîretdür nigâh-ı Mevlevî (Mezâkî G. 421/2)

(Semâ-zenlerin) cihanda semâ„ yaparken gözleri bağlı olsa ne olur ki! Mevlevîlerin bakışı (zaten) âlemi aydınlatan kalbin gözüdür.

2.1.3.3. Semâ‘da Gözün Yarı Açık Olması

Semâ„ ederken baĢın dik tutulması, yüzün biraz sola çevrilerek gözlerin yarı kapalı bir hâlde kalbe doğru dikilmesi; sol ayak yere sürünürken, sağ ayağı içeriye çarpık ve kalkık olarak tutulması, ellerin de bazen sallanması âdet olmuĢtur (Duru, 1999: 208-209).

AĢağıdaki beyitten de semâ„ yapılırken gözlerin yarı açık hâlde olduğu bilgisine ulaĢılmaktadır. Ancak Mevlevînin gözleri yarı kapalı da olsa onlar semâ„ yaparken tüm arĢı seyrederler. Çünkü onların kalp gözü açıktır, onlar kutsiyet nuruyla aydınlanmıĢ kalbin gücüyle nesnelerin hakikatini, iç yüzünü görürler.

„ArĢ-ı a„lâyı temâmen seyr ider vakt-i semâ„

Pür-basîretdür dü-çeĢm-i nîm-bâz-ı Mevlevî (Mezâkî G. 423/2)

Mevlevîlerin yarı açık iki gözü, kutsiyet nuruyla aydınlanmış kalp gözüdür. (Onlar) semâ„ vakti yüce arşı tamamen seyrederler.

2.1.3.4. Ayak Vurma

Semâ„da ayak vurmak, nefsin sınırsız ve doyumsuz isteklerini ayaklar altına alıp ezmek ve onunla mücadele edip mağlup etmektir (Çetinkaya, 2007: 462).

AĢağıdaki beyitte Sabûhî semâ„ın hareketlerinden biri olan ayak vurmaya yer vermiĢtir. Hakk‟ın talibi olan bir kimse semâ„ ile Hakk‟a eriĢebilir çünkü semâ„ âĢıkları iki dünyadan da geçirir. Semâ„ yapan kimse semâ„da ayak vurarak nefsini ayaklar altına alıp yok eder, Hakk‟ın aĢkıyla vecde gelir ve adeta varlıktan soyutlanır. Böylece iki dünyadan da geçerek, Hakk‟ın nurlarını temaĢaya baĢlar. Hakk‟ın taliplisi olan kimsenin

104

semâ„da ayak vurmasına ĢaĢılmamalıdır çünkü Hak yolunda ilerleyebilmesi için önce nefsini mağlup etmesi gerekmektedir.

PüĢt-i pâ ursa n‟ola tâlib-i Hak dünyâya

Dü cihândan geçirir „âĢık-ı hayrânı semâ„ (Sabûhî G. 45/3)

Hakk‟ın talibi dünyaya taban vursa (ayak vursa) şaşılır mı? Semâ„ şaşkın âşığı iki cihandan geçirir.

2.1.3.5. Çark/Çarh Atma

Semâ„ ederken Semâ-zen‟nin sol ayağı, topuğun yerden hiç kalkmaması kaydıyla ve süratle sola çevrilir, sağ ayak da sol ayakla birlikte sola döner, sağ ayağın dizi, sol ayağının dizinin arka kısmına, içeri bükülmüĢ kısmına yerleĢir. Semâ-zen, sağ ayağını yerden kaldırır. Sağ ayak parmakların üst kısmı, sol ayak bileğinin arkasına sürtünerek diz hizasına kaldırılır, sol diz üzerinden aĢağıya indirilirken dairevî bir hareketle döndürülür, sağ ayak, dairevî bir tur attıktan sonra önceki yerine basar, bu Ģekilde bir çark tamamlanmıĢ olur. Bu bir dönüĢ, bir çarktır. Sol ve sağ ayağın, uyumlu olarak mekanik bir düzen içerisinde, çarkının tekrar edilmesi ve süratli hâle gelmesiyle semâ„ yapılır ve devam eder (Top, 2007: 95-96).

AĢağıdaki beyitte Mezâkî Mevlevînin ayağının devri ifadesiyle çarkı kastetmiĢtir. Mevlevî semâ„a baĢlayınca kendinden geçer, ayağı kendiliğinden hızlanmaya baĢlar. Adeta ayağıyla görmeye baĢlayan Mevlevî, Hakk‟a ulaĢma yolundaki yolcuğun verdiği keyifle kendiliğinden süratle dönmeye baĢlar:

„Ârifi bî-ihtiyâr eyler sebük-pây-ı semâ„

Dest-bürd-i neĢ‟e-i devr-i ayag-ı Mevlevî (Mezâkî G. 422/4)

Mevlevînin ayağının devretmesinin verdiği neşe, ârifi kendiliğinden semâ„da ayağına çabuk olan yapar.

Çarh vurmak veya çark atmak, sağ ayağı bulunduğu yerden alarak, sağdan sola dönmek sûretiyle, yerden kaldırmaksızın soldan sağa doğru eski vaziyeti almakla hasıl olurdu (Duru, 1999: 210).

Felekler çerh urur insân semâ„ eyler nevâsından

105

Felekler çerh vurur, insan onun ahenginden semâ„ yapar. Mevlânâ‟nın neyi, yeryüzü ve gökyüzünü hep raks ehli yapar.

Beyitte feleklerin dönmesi çerh vurmak tabiriyle verilmiĢtir çünkü Mevlevîlerce felekler dahil her Ģey semâ„ yapmaktadır. Mevlânâ‟nın neyinin nağmesi ve feleklerin bu semâ„ı öyle tesirlidir ki tüm insanlar hatta yeryüzü, gökyüzü bile raks ehli, semâ„ ehli olur; feleklerin semâ„ına eĢlik etmeye baĢlar. Beyitte semâ, raks, Mevlânâ, ney, çerh vurma kelimeleri tenasüp içerisinde kullanılmıĢtır. Aynı zamanda çerh kelimesi tef anlamıyla da tevriyeli kullanılmıĢtır. Felekler def vurmaya baĢlayınca insanlar da semâ„ etmeye baĢlamıĢlardır. Semâ„ icrâsındaki müzik âletlerinden olan ney ve def birlikte anılarak, semâ„da mûsikinin önemine de dikkat çekilmiĢtir diyebiliriz.

2.1.4. Semâ‘ ile İlgili Teşbihler