• Sonuç bulunamadı

*Bu metin 43. DŞG Kolokyumu Şehir Plancıları Odası’nın 50. Yılı Konuşmaları deşifresinden elde edilmiştir.

kaydıyla Bodrum Belediyesi ile birlikte, Bodrum Belediye sınırları ve küçük bir mücavir alan sınırları içerisine plan yaptık. Bu planı yaparken Bodrum halkıyla gayet açık ve şeffaf bir yöntem geliştirdik. Örneğin, 3 mahalleye yeni ilkokul sahaları seçiminde kadastral haritalar üzerinde kimsenin mülkiyetine tam zarar vermeyecek şekilde, herkesin ortak mülkiyetlerinin olabileceği yerler belirledik. Belediye Meclisini de toplantıya çağırıp bütün mülk sahipleriyle: "Bakın buralarda okul yapılması lazım. Biz düşündük, teknik olarak kimse çok zarar görmesin, herkes biraz fedakarlık yapsın, yollar şöyle geçecek falan" diye bu çalışmayı herkesin görüşünü alarak tamamladık. Belediye meclis kararı ve onayını alarak İller Bankasında bitirdik ve plan bu şekliyle onaylanarak yürürlüğe girdi. Bu çalışma 1971-72 yıllarında oldu. Yaptığımız çalışmalar ve planla ben hala çok gurur duyuyorum. Birçok arkadaş Bodrum ve yöresini gayet iyi biliyordur aranızda. Çok sıkışık, trafik şöyle böyle; fakat dikkat ettiyseniz Bodrum'un kendi içinde -ki bizim planlamamızı sadece oraya sınırlandırılmıştık 3 kattan yüksek bina yoktur. Bodrum içerisinde Mandalina bahçeleri büyük ölçüde korunmuştur. Kat alanı kat sayıları sınırlı tutulmuştur. Bodrum yarımadasının fiziki planının yapılması çok büyük bir olaydı ve bizim bölge için büyük ölçekte alınmadan böyle bir işe girişmemizin doğru olmayacağını ve gücümüzün yetmeyeceğini anlamıştık

Bakın 1971 yılından bu yana Bodrum yerleşmesinin planını ve gelişimini, bir de benzer sahil kentlerimizi, mesela Kuşadası'nı ve Marmaris'i düşünün. Bu son iki yerleşim ne kadar büyük değişimlere maruz kalmışlar birer büyük kent haline gelmişler, kendi özel karakterlerini büyük ölçüde yitirmişlerdir. Bizim yaptığımız Bodrum planı 1973-74 yıllarında Turizm Bakanlığınca "örnek plan" diye tanımlandı ve turizm alanlarında benzer girişimlerimler desteklendi. Bodrum planı sonraki yıllarda bir çok kez ele alındı ama bizim çalışmamız büyük ölçüde korundu sanıyorum. Bodrum planlamasını ile ilgili bu hikayeyi sizlerle paylaşmak istedim.

Odanın kuruluşuna gelince: İlhan Tekeli hocamız anlattı. İlk odanın kuruluşu için dilekçelerini 1967 yılında vermişler. Başta rahmetli Esat Durak , İrem Acaroğlu ve İlhan Tekeli hocalarımız ile Şehir Planlama Yüksek Lisansı sahibi bazı büyüklerimiz bu ilk girişimde bulunmuşlar. Fakat odanın resmen kuruluşu 1969 yılına kadar sürüncemede kalmış. 1969 yılında odanın Türk Mimar Mühendis Odaları Birliği’nde tescili yapılıyor, fakat ondan sonra da, yine İlhan Tekeli hocamızın anlattığı gibi, imar planlamasıyla ilgili mimarların itirazıyla bu odanın kurulmaması yönünde gelişmeler, direnç oluşuyor. Ayrıca bazı Harita Mühendisleri Odası mensuplarının da bir mesleki çıkar çelişkisi gördükleri nedeniyle herhalde itirazları oluyor. Böyle bir oda olamaz, şehir plancıları mimar veya mühendis değillerdir gibi nedenlerle Danıştay'a dava açılıyor. Danıştay davası da 1972'de sonuçlanıyor ve odamız resmen kurulmuş oluyor. Ondan sonraki dönemde bu odayı kuran büyüklerimiz, Esat, İlhan ve İrem hocalarımız "artık odayı gençler alsın" diye gençlere bırakmak istiyorlar. Orol Ataman 1974-75 yıllarında odaya başkanlık yapıyor.

Ben de 1976 yılında benden 3-4 sene sonra mezun olmuş rahmetli Yusuf Okçuoğlu, Gökhan Menteş, Cengiz Çakan gibi arkadaşların teşvik ve talepleri ile oda yönetiminde göreve talip oluyorum. Başta Master Tez hocam Esat beyin yönlendirmesi ve bu işin kurumsallaştırılması için bir girişimde bulunuyoruz. Bu arkadaşlar içerisinde en kıdemli ben olduğum için beni başkan yapmak istiyorlar ve bende bu görevi üstlenmeye hazırlanıyorum. Biz tam odanın yönetimini ele alarak öncelikle kurumsallaşma işlerini tamamlamayı amaçlarken 1976 yılında mezun olan sınıftan bir çok arkadaş da yönetimine talip oluyor. Bu şekilde çok güzel bir hizmet hevesi ve yarışması olayı gelişiyor. Daha önceleri oda yönetimi için talip ve heves çok az iken birdenbire seçime giren yeni bir grup doğdu ve sonuçta yönetim bu iki gruptan karma bir liste ile oluştu ve çalışmalara başladık.

Yaptığımız işler şimdi sizlere komik gibi gelecek. Fakat hiç de öyle komik değildi. Üyelerimizi, yani potansiyel üyelerimizi teker teker takip etmek, onları bulmak, odaya üye olmaya ikna etmek. Aidat paralarını almak. Bunun gibi 50-60 kişiyi toparladık ve odaya üye yaptık. O sırada ben de 55 numaralı üye olarak kaydoldum. Yani düşünün ancak 50- 60 kişilik bir grup halindeydik.

Odanın yeri yurdu yoktu. Daha önce genel sekreterlik görevinde bulunan Sedvan Teber arkadaşımız elinde bir ateşe çanta, içinde odanın mührü, bir iki makbuz defteri, aidat bedeli falan, işleri ancak bu şekilde yürütebiliyordu. Mimarlar Odası ile görüşmeler yapıldı ve sağ olsunlar Konur Sokak'taki binalarında çay ocağının yanında küçük bir odayı bize tahsis ettiler. Çalışmalara orada başladık ve artık fizik olarak da bir mekanımız oldu.

Yapılacak işler öncelikli olarak mesleki alanda etkimizi arttırabilmek, üyelerin menfaatlerini koruyabilecek yasal düzenlemeler ve meslek alanlarımızı genişletebilmek gibi konulardı. Tabii odanın görünürlüğünü arttırmak, şehir plancıları olarak tanınmamızı sağlamak da önemli bir konuydu.

1978 yılında görünürlüğümüzü artıracak en büyük çalışma, Dünya Şehircilik Günü'nün kutlamasıydı. Türkiye Milli Komitesiyle birlikte Şehir Plancıları Odası olarak bir kolokyum gerçekleştirdik. İşin büyük kısmını İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi'nde,Mehmet Çubuk hocamız yürütüyordu. 1978 yılından sonra da odayla Dünya Şehircilik Günleri birlikte kutlanmaya başlandı. 1996 yılından sonra da sabah İlhan Hocamızın anlattığı gibi tamamen odanın önderliğinde ve tek başına odanın yönetiminde yürütüldü.

Mesleki faaliyetlerde yaptığımız işlerin iki önemli başarısı oldu. Birincisi, şehir planlamadan mezun olan ve şehir plancısı olarak odaya üye olan kişilerin doğrudan imar planı yapabilme yetkisini düzenleyen yönetmeliği ilgili mercilerde kabul ettirebildik. İkinci önemli konu, ODTÜ veya başka üniversitelerden mezun şehir plancılarının teknik

eleman olarak kabul edilmesidir. O zamana kadar yürürlükteki mevzuata göre şehir plancıları teknik eleman sayılmıyordu. Bunun mücadelesi verildi ve yürürlükteki personel kanuna göre teknik elemanlara sağlanan avantajlardan faydalanması konusu da bir şekilde halledildi.

Bizim dönemimizde yine önemli bir konuya girmeye çalıştık. Şehir Planlama Odası'na üye olan arkadaşların bir vakıf etrafında birleşerek aynı zamanda bilfiil imar planı yapmalarına yol açabilecek bir düzenleme hayal ediyorduk. Bu amaçla Belediyeler Planlama Hizmetleri Vakfı ismiyle bir vakıf kurulması için çaba gösterdik ve 1978 yılında bu vakıf kuruldu. Ancak vakıf olarak 1978 yılında kuruluş dışında bir iş yapamadık. Bizden sonraki dönemde, mesela Remzi arkadaşımızın başkanlık yaptığı dönemde bazı faaliyetler olmuş. Remzi arkadaşımız onları anlatabilir. 1978 yılından sonra da benim görev sürem bitti. Yusuf Okçuoğlu arkadaşımız 1979 yılında başkan oldu. Benim söyleyeceklerim odayla ilgili bu kadar. Soru olursa memnuniyetle açıklamalar yaparım.

Sizlere 90’lı yıllarda ülke koşulları içinde odanın ve meslek alanının gündemini yansıtmaya çalışacağım. 1992-94 yılları arasında oda yönetim kurulu üyeliği, 94-96 arasında oda yönetim kurulu başkanlığı görevini yürüttüm. 2000’den sonra da iki dönem 2002-2006 yıllarında TMMOB’da odamızı temsilen yönetim kurulu üyeliği yaptım.

90’lı yıllarda ülkenin ekonomik sosyal-siyasal koşulları, meslek örgütlerinin mesleki/ toplumsal mücadeleleri biçimi, oda faaliyetlerinde de belirleyici oldu. Gündemi oluşturan konular nelerdi, odamız bu süreçte nasıl duruş sergiledi, hangi politikaları izledi, meslek örgütü olarak toplumsal ve mesleki anlamda ne tür kazanımlar elde etti? Neler başarabildi, neleri başaramadı? Bunları ortaya koymaya çalışacağım.

1994 yılı şehir plancıları odasının 25’inci kuruluş yılı idi toplantılar, paneller düzenleyerek, kuruluştan bu yana geçen 25 yılın muhasebesini yapmıştık. Planlama dergisinin 25. yıl özel sayısını çıkarmıştık. Şehir planlama mesleğinin yetkilileri ve diğer meslek alanları ile ilişkileri bakımından sorunlar yaşıyorduk. Dergide, İlhan Tekeli’nin odanın kuruluş dönemiyle ilgili. “Şehir Planlama, Mimarlık Üzerine Sürülen Bir Krema Değildir” makalesini tekrar yayınlamıştık. Yine aynı dergide aramızdan ayrılan saygıyla andığımız Esat Turak Hoca’nın “şehir planlamanın son 10 yılı ve geleceğe dönük 5 yıllık perspektif” başlıklı yazısı oda yönetim, meslektaşlara yönlendirici uyarı ve önerilerde bulunmaktaydı. 90’lı yıllar, Dünya’da küreselleşme rüzgârlarının estiği, refah devleti döneminin sona erdiği kamusal hizmet üretiminin yerini özelleştirme uygulamalarının aldığı/hız kazandığı, Sovyetler Birliği’nin dağılması ile tek kutuplu bir dünyaya doğru evrildiğini, güçlü ulus devlet modelinin iflas ettiği söylemi ile dünyanın yeniden biçimlendirildiği bir dönem