• Sonuç bulunamadı

Selçuklu idarecileri ve Moğolların baskıları karşısında

XIII. YÜZYILDA ORTA VE DOĞU ANADOLUDAN

1.2. Siyasi sebepler

1.2.3. Selçuklu idarecileri ve Moğolların baskıları karşısında

Selçuklu hükümdarları Türkmenler’e sadece sınırlarda yurt vermişler, fakat bunu daha çok iç huzuru temin maksadıyla yapmışlar, fakat onları tatmin etme yoluna hiçbir zaman gidememişlerdir. Bu durum yeni gelen Türkmenler’in memnuniyetsizlikleri şeklinde netice vermiştir. 1240 yılındaki Türkmen ayaklanmasının da asıl sebebini teşkil eden bu ilgisizlik bir takım karışıklıklara neden olmaktadır. Uç’lardaki Türkmenler, Bizans’a karşı akınlar meydana getirerek belli bir tatmini sağlarken diğer Türkmenler ise otlak sıkıntısı çekmekte, yoksul durumda bulunmaktadırlar.

Selçuklu Sultanları’nın ve devlet adamlarının israf içinde hayatlarını devam ettirmeleri Türkmenler’i tahrik ederken, ilgisizlik isyana sevketmektedir. Baba İshak söylemlerinde, Sultan’ın, dine ve ahlaka mugayir yaşadığını propaganda ederek taraftar toplamıştır. Malatya bölgesinden Amasya bölgesine kadar hızla yayılan bu isyan hareketi, Kırşehir bölgesinde çok kanlı bir şekilde bastırabilmiş ama Türkmenler’in Moğollara ve Selçuklu yönetimine olan kızgınlıkları bir türlü söndürülememiştir.

1243 yılında Kösedağ bozgunundan sonra uç’larda yaşayan Türkmen topluluklarının ihtiyaçlarının giderilememesi devlete karşı isyanlarının daha da artmasına neden olmuş, menfaatleri çerçevesinde hareket etmeye başlamışlardır. İbn Bibi, Isfahanlı Vezir zamanında Türkî Ahmed adlı birisinin isyanından bahsetmektedir. Türkî Ahmed, Alâeddin Keykubadın oğlu olduğu iddiasıyla Denizli

taraflarında isyan başlatmıştır. Eserde uç bölgelerde Yavtaş ve Arslan Doğmuş tarafından bastırılan başka isyanların da olduğundan bahsedilmektedir84.

Kösedağ savaşı sonrasında meydana gelen boşluk ortamında Türkiye Selçuklular’ı’nın Türkmenler’e olan genel ilgisizliği, Ermenek uç bölgesine yerleştirilen Türkmenler’i de rahatsız etmiş, Moğollara karşı çetin mücadeleler vermişlerdir.

Malatya, Maraş havalisinin ova ve ormanlarında yaşayan, Babai ayaklanmasını çıkaran Ağaç Eri’ler, bu ayaklanma şiddetli bir şekilde bastırılmasına rağmen bölgeden tamamen silinemediğinden Kösedağ bozgunu sonrasında tekrar etkili olmaya başlamışlardır. Devlet tarafından ihtiyaçlarının temin edilememesinden kaynaklanan problemlerinden dolayı kervanları vurmak, yolcu kafilelerini soymak, baskınlar yapmak şeklinde asayişi bozucu davranışlar meydana getirerek halkı tedirgin edip bölgedeki ticareti sekteye uğratmışlardır.

Moğol ordu sistemi gereği Anadolu’ya aileleri, göçleri ve hayvanlarıyla birlikte yerleşmeye gelen Baycu’ya yaylak ve kışlak temin edilerek Anadolu’nun daimi Moğol mekanı yapılması Türkmenlerde büyük rahatsızlık meydana getirmektedir. Çünkü bu işgalle birlikte Türkmenler ilk defa bu kadar çok Moğol kuvvetini topraklarında görmüşlerdir. Bu askerlerin masraflarını ve Beyler’inin isteklerini karşılamanın güçlüğü onlara Baycu ile yeniden savaşma fikrini vermiştir. Moğollara karşı Konya da toplanan asker güruhunun önemli kısmını göçebe Türkmenler teşkil etmektedir. İbn Bibi, Selçuklu ordusunun Konya- Aksaray arasındaki Sultan-Hanı mevkiinde ağır bir yenilgiye uğradığını haber vermekte ve Türkmenler’in bu savaşta çok fazla kayıplar verdiklerini belirtmektedir85.

Moğol idarecileri Anadolu’da artan huzursuzluk ve ayaklanmaları nüfuzları açısından engel görmüşlerdir. Bu amaçla istedikleri Selçuklu Sultanları’nı tekrar iktidara taşıyarak ülkenin idaresine bu şekilde tam sahip olabilmeyi amaçlamışlardır. Moğol idarecileri Selçuklu hükümdarlarını kendilerine tam tâbi görmüşlerdir. Anadolu bozgununu gerçekleştirdikten sonra Konya’ya yönelen Baycu, Kızılviran’da

84 İbn Bibi, age, s. 583-584; Naklen; Faruk Sümer, agm, s.28.

ordugah kurmuş, Keykavus’un yanına getirilmesini istemiştir. Onun bu isteğindeki etken Denizli dolaylarında etrafında Türkmenler’in bulunduğu Keykavus’un cezalandırılması değil, ona sultanlığının tekrar verilerek onun vasıtasıyla Türkmen ayaklanmalarının önünün kesilmesidir. Fakat Keykavus Moğol kumandanın çağrısına uymamış bunun üzerine kardeşi Rükneddin Kılıçarslan Selçuklu tahtına çıkarılmıştır.

Rükneddin Kılıçarslan, Baycu’nun Anadolu’dan çekilmesinden sonra Türkmenler’in de kendisine tavır almalarıyla, Baycunun yanına çekilmek zorunda kalmıştır. Keykavus, etrafında Türkmen kuvvetlerin varlığını hissederek başarılı mücadeleleri başlatmış olsa da, bunu Anadolu’daki nüfuzu açısından yeterli görmemiş ve sonuçta Hülagü’ya bağlılığını bildirmiştir. Keykavusun intisabı sonrasında Anadolu Baycu tarafından iki kardeş arasında taksim edilmiştir.

Keykâvus, Kayseriden Bizans sınırlarına kadar olan bölgede Moğol muvafakatı ile hükümranlığını ilan etmiş olsa da, Moğolların sonu gelmez istekleri onu rahatsız etmiştir. Özellikle kardeşinin veziri Süleyman Pervane’nin kendi nüfuzunu artırmak için Moğollara yakınlaşması onu daha da üzmüş ve Moğollara yaranmanın mümkün olmayacağını anlamıştır. Bunun üzerine Keykâvus, Moğol hakimiyetinden kurtulabilmek için Memluklularla işbirliğini düşünmüş, fakat bunu sağlayamamıştır. Bunun üzerine Kılıçarslan, Pervane ve Moğol askerlerinin başında Alıncak olmak üzere Konya’ya gelmiş ve tahta oturmuştur. Keykavusun kumandanlarından Ali Bahadır’ın direnişlerine rağmen pek fazla varlık gösterilemediğinden İstanbul’a gidip Bizans’a sığınmaktan başka çare kalmamıştır.

Keykavus, Bizans’a sığınmış olsa bile,Moğollara karşı elinden gelen direnişi gösterdiğinden Anadolu’daki Türkmen nüfus üzerinde tesirini hissettirmektedir. Nitekim İstanbul’dan verdiği bir emir üzerine Ali Bahadır yeniden Konya önlerine gelerek Kılıçarslan ve Pervane’ye karşı bir savaş başlatmıştır. Bu mücadele Moğolların müdahaleleriyle başarılı olamamış ve İstanbul’a Keykavusun yanına kaçmak zorunda kalmıştır86. Hakimiyet sahası genişleyen Pervane ise, bundan sonraki dönemde herhangi bir başkaldırıya meydan vermemek için Keykavus taraftarı devlet adamlarını Moğollara teslim etmiştir. Bu kişilerin öldürülmeleri

üzerine halkta büyük bir infial meydana gelmiş, bunun üzerine Moğollar gizli ve açıktan bir çok kişiyi öldürmüşlerdir. Eflaki, Ahi Evren Şeyh Nasıru’d-din ile Sadru’d-din Konevi arasında mektup getirip götüren zengin tâcir el-Hâc Tâcü’d-din-i Kâşi’nin bu hengamede Moğollar tarafından bir gece baskını ile öldürüldüğünü belirtmektedir87. Uzunçarşılı, bu olaylarda öldürülenler arasında Germiyanoğullarından olduğu kabul edilen Kerimüdin Ali-şir’in ismini de zikretmektedir88. İbn-i Bibi, bazı Türkmen Beyler’inin dirlik tahsisi ve emâretler verilmek suretiyle Moğollar tarafından tatmin edildiğini ve bu şekilde isyanlarının önlendiğini bahsetmektedir89. Bu dönemde Karamanoğlu Mehmed Bey’e dirlik tahsisi, Bunsuz’a, Emir-i Candarlık, Keykavus taraftarı Şah Melik’e Emir-i Alem’lik, Subaşılık görevlerinin verilmesi bu bakımdan ayrı bir önem taşımaktadır. Bu şekilde bir kısım Türkmen kitleleri sindirilerek bir kısmı ise tatmin edilerek muhtemel isyanların önüne geçilmeye çalışılmaktadır. Netice olarak, II. İzzeddin Keykavus ile IV Rüknü’d-din Kılıçarslan arasındaki mücadele Moğolların desteği ile geniş çaplı katliamlara sebep olmuştur. İsteklerine cevap bulamayan ve zulümlere maruz kalan Türkmen kitleler ise kendilerine yeni yer ve yurtlar aramaya başlamışlardır.

Bu arada Pervane, Keykavus’u Türkmenler’i isyana teşvik ettiği bahanesiyle devre dışı bırakırken, Kılıçarslanı da Memluk Sultanı ile isyan için işbirliği içerisinde olmakla suçlayarak bertaraf etmiş, Türkiye Selçuklu devleti içerisinde önemli bir nüfuz kazanmıştır. Bu nüfuzun kazanılmasında asıl etkinin Moğol otoritesi olduğundan, bu daha fazla moğol askerinin Anadolu’ya yerleşmesi anlamına gelmekte, bu ise siyasi ve ekonomik olarak Moğol boyunduruğunu daha da fazla zorlamaktadır. Nihayetinde Anadolu’daki Moğol idarecilerinin Pervane üzerindeki baskıları onu bunaltmış, Moğollardan kurtulma çabaları içerisine girmiştir. Pervane bir taraftan Baybars’la irtibat kurmaya çalışırken diğer taraftan Anadolu’da güvendiği adamları vasıtasıyla isyan faaliyetlerini teşvik etmektedir90. Pervanenin kendisine makam ve mansıp verdiği Beğler beği Hatiroğlu Şerefü’d-din Baybarsın yardımına güvenerek Moğollara karşı isyan etmiştir. Kayseri’de başlatılan isyan

87 Mikâil Bayram, Sosyal ve Siyasi Boyutlarıyla Ahi Evren- Mevlana Mücadelesi, Konya, 2005,

s.166.

88 İ. H. Uzunçarşılı, Anadolu Beylikleri, s. 40.

89 İbn-i Bibi, s. 688; Naklen; Faruk Sümer, “Anadolu’da Moğollar”, s. 36.

90 Bertold Spuler, İran Moğolları, ( Siyaset, İdare, Kültür), İlhanlılar Dönemi, 1220-1350,

hareketi Baybars’tan herhangi bir haber gelmeyince akamete uğramış, Abakanın kardeşlerinden Mengü Temür ve Suldus Tuda Noyan otuz bin tatar ile birlikte Anadolu’ya gelmişler Hatiroğlu Şerefü’d-din ile birlikte bazı emirleri ve bir çok Türkmen Bey’ini öldürmüşlerdir.

Buna rağmen Pervane, Moğol baskılarından kurtulabilmek için Memlukluları sürekli Anadolu’ya çağırmaktadır. Bu amaçla 1277 yılında Baybars Anadolu’ya gelmiş Elbistan ovasında Moğollara karşı büyük bir galibiyet elde etmiştir. Bu savaşta Moğol ileri gelenlerinden Tuda’un91 ve Toku başta olmak üzere binlerce kişinin öldürüldüğünü kaynaklar ifade etmektedir92. Baybars, kazandığı başarıdan sonra Pervaneye kendisini tekrar eski mevkiine kavuşturacağını bildirmiştir93. Fakat Pervane, Memluklular ile ortak hareketten ziyade, Baybars ile Abaka’yı birbirleriyle savaştırarak, en azından her iki düşmanının da zayıflamalarını planlamaktadır. Moğollarla başa çıkabilmek için uygulamaya koyduğu bu plan çerçevesinde Anadolu’daki Baybars kuvvetleriyle ortak hareket etmeyerek Moğolların karşı taarruzunu beklemiştir.

Baybarsın Anadolu’dan çekilmesinden sonra Abaka, otuz bin atlı ile Anadolu’ya girmiş Moğollara karşı olan memleketin ileri gelenlerinden ve Türkmenlerden çok sayıda kişiyi öldürtmüştür. İbn Şeddad, Abaka’nın bu dönemdeki katliamlarıyla ilgili olarak, Kayseri- Erzurum arasında beş yüz bin kişinin, sadece Kayseri’de ise iki yüz bin kişinin öldürüldüğünün rivayet edildiğini belirtmektedir.

1276 yılında Hatiroğlu Şerafeddin isyanı ile birlikte Ermenek subaşılığının Karamanoğullarına verilmesi onların bölgedeki güçlerinin artmasına sebep olmuştur. 1277 Ağustosunda Pervanenin Abaka tarafından öldürülmesinden sonra ise, Türkmenler Moğollara karşı geniş çaplı isyan faaliyetlerini başlatmışlardır. Bu süreçte özellikle Karaman Türkmenler’i Moğollara karşı Anadolu’nun savunucusu olmuşlardır94.

91 Moğol komutanın ismi Ebu’l Ferec tercümesinde “Tenavun”, Aksarayi tercümesinde “Tudavun”

şeklinde ifade edilirken F. Sümer Tuda’un şeklinde belirtmektedir. Kanaatimizce “Ayn” harfinin okunuşundan kaynaklanan bir farklı okuma sözkonusu olmuştur. Biz bu konuda F. Sümerin kullanışını tercih edeceğiz.

92Aksarayî, age, s. 88.

93 Ebu’l Ferec, Tarihi Muhtasarüddüvel, Çev. Ş.Yaltkaya, İst., 1941, s. 50.

94 Karamanoğullarnın bu bölgeye ne zaman geldikleri hakkında kesin bilgiler bulunmamakla birlikte

F. Sümer, bu Türkmenlerin Moğol istilası üzerine Arran ve Muğan taraflarından Anadolu’ya gelmiş olabileceklerinin, hatta Baba İshak ayaklanmasında bulunmuş olabileceklerinin tahmin edilebileceğini

Özellikle yeni gelenlerle birlikte Türkmen nüfusunun artması üzerine Germiyanlar kuvvetlenmiş Eşref ve Karaman oğullarıyla birlikte Moğol tahakkümüne karşı koymaya çalışmışlardır. Diğer taraftan Karamanlılar, siyasi mücadele başlatarak Melik Alaeddin adına hutbe okutuyor, onun nüfuzunu kurmaya çalışıyorlardı. Bu ise Konya bölgesinde istikrarsızlığı artırmakta idi. İstikrarsızlığı meydana getiren guruplar birbirleriyle mücadele edip ortak hareket etmedikleri sürece Moğolların ilgilerini çekmezken aksi durum Anadolu’dan yeterince faydalanamamayı gerektireceği için karışıklıkları bir an önce gidermeye çalışmışlardır. Bu sebeple Abaka’dan sonra han seçilen Ahmed Tekudar buna bir çare bulabilmek için ilk iş olarak kardeşi Kongurtayı kalabalık bir çeri ile Anadolu’ya göndermiştir. Kongurtay’ın Konya civarına gelmesiyle bu direniş kırılmış, Türkmenler’in desteklediği Melik Alaeddin, Bizans’a sığınmıştır.

Anadolu’da Moğol nüfuzunun azaldığı dönemlerde Türkmen toplulukları harekete geçerek Moğolların kontrolündeki Selçuklu idaresine baş kaldırmışlar ve karışıklıklar çıkarmışlardır. Argun hanın vefatından sonra onun yerine geçen Geyhatu da,bu karışıklıklardan endişe duymuş ve tam olarak yerini sağlamlaştırmamış olmasına rağmen, kalabalık bir ordu ile Anadolu üzerine yürümüştür. Onun Anadolu’ya gelişinde Sultan Mesudun Geyhatuya göndermiş olduğu ve onu Anadolu’ya davet ettiği mektubunun da etkili olduğu söylenebilir. Nitekim Sultan Mesud, Türkmen başkaldırılarını önleyemeyince, Geyhatu’nun Anadolu’ya gelip sükuneti sağlamasını istemektedir.

Moğolların Konya bölgesindeki baskıları Argun’un tahta çıkmasıyla da devam etmiştir. Bu dönemde Geyhatu 20.000 kişilik orduyla bölgeye gelmiş ve Sultan Mesud’u Konya’da yerleştirmiştir. Bu arada batıya doğru aralıksız devam eden yoğun Türkmen göçleri nüfus olarak Germiyanlıları güçlendirmiştir.

Türkmenler siyasi otoriteye karşı her fırsatta başkaldırmışlar kendi iktidarlarını kurmaya çalışmışlardır. Fakat bu Moğol hanedan üyeleri arasındaki taht çekişmelerinin ortaya çıkmasına kadar pek mümkün olmamıştır. Geyhatu’nun iktidara geçtiği süreçte Moğol idaresindeki muhalefet başta Karamanlılılar olmak bahsetmektedir. Karaman Beğ Keykavus taraftarıdır. Pervane, Karamanoğullarını makam ve mansıb vermek suretiyle tesirsiz bırakmaya çalışmıştır. C.Cahen, Karaman Beyin, Ermeni kralı Hetum ile yaptığı savaşta ölmesinin Pervane’ye nüfuzunu kurma noktasında fırsat verdiğini belirtmektedir. Naklen; Faruk Sümer, “Anadolu’da Moğollar”,s. 50-51.

üzere Türkmenler’i sevindirmiş, fakat Geyhatu’nun Anadolu harekatı bu sevincin kısa sürmesine sebep olmuştur. Bu harekat Karaman ve Eşrefoğulları’na çok pahalıya mal olmuş, özelikle Ereğli ve Larende bölgelerinden uçlara doğru göçlerin ortaya çıkmasını sağlamıştır.

Gazan Han ile birlikte şiddetlenmeye başlayan taht çekişmeleri Anadolu’da, da kendisini göstermeye başlamıştır. Anadolu’da Moğol nüfuzundaki kırılmalar, Orta Anadolu’nun batı bölgelerinde bulunan Türkmenler’in, şehirlerde zulümlerde bulunan görevlilere karşı durabilmelerini sağlamıştır. Bunun bir neticesidir ki, 1297 yılında Konya’nın idaresi, Ahilerin eline geçmiş halka kötü davranan “şahne” şehirden kovulmuştur. Konya dahil Orta Anadolu’nun batı bölgeleri Moğolların kontrolü dışında kalmıştır. Bu bölge her ne kadar geniş ölçüde harap edilip bir takım kargaşaları yaşamış olsa da nihayetinde Türk beyliklerinin teşekkülünü sağlayacaktır.

Benzer Belgeler