• Sonuç bulunamadı

XIII. YÜZYILDA ORTA VE DOĞU ANADOLUDAN

1.5. Ekonomik ve ticari sebepler

Anadolu’nun ticaret yolları üzerinde köprü durumunda olması Selçuklu Sultanları’nı bu konuda daha planlı davranmaya itmiştir. Coğrafyanın kendilerine tanıdığı bu ayrıcalık her hükümdarın çabalarıyla devam ettirilmeye çalışılmıştır. Özellikle Karadeniz ve Akdeniz limanlarının fethiyle birlikte buralara tüccar ve sermayeci Türkmenler özellikle nakledilmiştir.

Bu doğrultuda Süleyman şah zamanında gerçekleştirilen Karadeniz fetihleri sonrasında, Bizans’ın Amisos şehri yakınlarında Türkmen iskanı gerçekleştirilmiştir. Yeni yerleşime açılan bu yer Samsun olarak isimlendirilmiştir. Buraya yerleşen Müslümanlar ile Amisos halkı arasında meydana getirilen güzel münasebetler ortak ticari menfaatleri meydana getirmiştir272.

Karadeniz’de bu şekilde ticari üsler meydana getirilirken Akdeniz’de de Antalya’nın fethedilmesi Kıbrıs, Suriye ve Mısırla deniz ticareti yapılmasına imkan merkez nahiyesinde “Horzom Aşire-i Ovacık”, Malatya adlı köylere, Alaşehir merkez nahiyesinde Horzom Alayaka, Horzom Sazdere, Horzom Keserler, Horzom Enbelli, yerleşim merkezlerine dikkat çekerek bunların Harezm’den bozma olabileceklerini belirtmektedir. Bkz. İ. Hakkı Uzunçarşılı,. Anadolu Beylikleri, s. 39.

tanımıştır273. Özellikle Hıristiyan alemi ile olan ticaret, bu vasıta ile yapılmaya çalışılmıştır.

Bu ticari menfaatlerin gereği olarak limanlarda ilgili müesseseler meydana getirilmiş, ithalat ve ihracat kolaylaştırılmıştır. Ticari faaliyetlerin artırılması için vergi indirmelerine gidilerek ticaret teşvik edilmiştir. Ticarete devlet garantisi getirilerek hareketlilik daha da artırılmaya çalışılmıştır. Karada eşkıyanın kervanlara ilişmesine, denizde ise ticaret gemilerine korsanların musallat olmalarına müsaade edilmemiş veya olması durumunda zarar tazmin edilmiştir. Türkiye Selçuklular’ının ticaret hayatı üzerindeki bu teşvikleri, ticari güzergahlarda iktisadi ve sosyal canlanmayı meydana getirmiştir. Bu yerleşim yerlerinde veya yakın mahallerde geçici veya devamlı surette bir çok iskanın gerçekleşmesi sağlanmıştır.

XIII. y.yılda bölgedeki siyasi sarsıntılar ve sınırlar dışında gelişen bir takım olaylar Karadeniz ticaretini sıkıntıya sokmuştur. Rum, Kıpçak, Rus vesair ülkelerden gelen Kara ve Deniz ticaretinin kesildiğini anlatmaktadır. Bu süreçte El-cezire, Suriye, Mısırdan Kayseri ve Sivas yoluyla Samsun ve Sinop’a ulaşmaya çalışan kervanlar, Sivas’ta kalabalıklar halinde yığılmışlar ve yol açılmadığı için sıkıntılara uğramışlardır. Moğolların Kıpçak ülkesine yaptıkları seferlerle Karadeniz ticaretinin emniyeti iyice sarsılmıştır. Buna, Ermeni kralı Leon’un ölümünden sonra yerine Hetum’un geçmesiyle daha da sertleşen güneyden gelen tüccarların tecavüze uğramaları eklenince güney yolunun güvenliği iyice tehlikeye girmiştir274. Ticari ilişkileri önemseyen Selçuklu Devleti bu güvensiz ortamı giderebilmek için kuzey ve güney istikametli seferler başlatmıştır. Bu sebeple 1224 yılında Kastamonu bölgesi Uç Bey’i Kırım seferine memur edilmiştir. Bu sefer sonuçlandıktan sonra ise güneye yeni bir sefer başlatılmıştır. Bu sefer sonunda ele geçirilen İsauria topraklarına Türkmenler yerleştirilmişlerdir. Türkmenler’in iskan edildikleri bu yerleşim yeri “İç İl” olarak isimlendirilmiştir275.

Selçuklular, Anadolu’yu uluslararası ticarette etkin kılabilmek için başlıca iki yolu kuvvetlendirmeye çalıştılar. Bu yollar Batı-Doğu ve Kuzey- Güney istikametleridir. Antalya ve Alaiye limanlarından gelen ana yol Konya üzerinden

273 İsmet Parmaksızoğlu, İbn-i Batuta Seyahatnamesinden Seçmeler, İstanbul, 1971, s. 5.

274 İbn-i Bibi, el-Evâmiru’l-alaiye, s. 16.

Aksaray- kayseri, Sivas, Erzincan, Erzurum üzerinden İran ve Gürcistana, bu yolun Sivastan güneye ayrılan bir kolu Malatya , Diyarbakır , Mardin, Musul üzerinden Bağdat ve Basraya, İstanbul, İzmit, İznik, skişehir, Akşehir, Konya , Ulukışla, Adana Halep, Şamdan Mısır’a, Antalyadan gelen bir kol ise Ankara Çankırı Kastamonu, Sinop üzerinden Kırıma uzanmaktadır276.

Bizans idaresindeki Anadolu’da toprak yönetiminin bir arazi aristokrasisine dönüşmesi devletin topraklarının zenginlerin özel malları haline dönüşmesini sağlamıştır277. Bu durum Bizans’ı, ilerleyen dönemlerde siyasi parçalanmışlığın içerisine sokmasının yanında buralarda Türkmen iskanının oluşmasına büyük katkı sağlamış olmalıdır. Feodal tarzda gelişen yapının iç mücadeleleri ortaya çıkarması Uç’lardaki Türkmen nüfus ve nüfuzunu artırmış, bu ise Anadolu’nun Uç bölgelerinde iktisadi hayatı Türkmenler lehine geliştirmiştir. Selçuklu yönetimi bazı durumlarda göçebelerin iskanını bizzat sağlarken bazı durumlarda ise bunu sağlayamamış ve Türkmenler kendi başlarının çaresine bakmışlardır.

XIII. yüz yılda Anadolu’nun iktisadi hayatına canlılık getiren unsurlar çok değişik olmakla birlikte Göçebe Türkmenler’in sürekli uğraşıları olan tarım ve hayvancılık, uç’larda ilk yerleşmelerden itibaren canlılığını korumuştur278. Uçların bakımlı ve zengin topraklara, otlaklara, bahçelere, sulama sistemlerine sahip olmaları bu canlılığın en önemli sebeplerinden birisini teşkil etmekte ve göçebe Türkmenler’i buralara doğru yönlendirmektedir. Göçebe Türkmenler’in sürekli uğraşılarından olan hayvancılığın Uçlarda daha kolay yapılabilecek olması buralara olan ilgiyi artıran en önemli sebeplerden sayılabilir.

XIII. yüzyılda Uçlarda oluşan Türkmen iskanları bölgeye değişik yönleriyle damgasını vurmaya başlamıştır. Bu göçlerle özellikle hayvancılığa dayalı bir ekonomik anlayış belirginleşmiştir. Türkmenler kendi yetiştirdikleri hayvanların yünlerini işleyerek dokumaya dayalı bir ticaretin gelişmesini sağlamışlardır. Türkler’in geleneksel mesleği olan Halıcılık batıya olan göçler vesilesiyle Uçlara doğru yayılmıştır. Bilindiği gibi halı ve halıcılığın ana vatanı Orta Asya’dır. Moğol

276 Mustafa Akdağ, Türkiyenin İktisadi ve İçtimai Tarihi, I, s. 30.

277 Mustafa Akdağ, Türkiye’nin İktisadi ve İçtimai Tarihi, s. 81.

istilası sonrasında meydana gelen Türkmen göçleri özellikle Batı Anadolu’da çok önemli halıcılık merkezleri meydana getirmiştir.

Halı sanatı XI. Yüzyıldan itibaren Selçuklularla birlikte batıya doğru yayılmaya başlamış olsada bu konuda esas yayılma XIII. y.yılda gerçekleşmiştir. Bu tarih Türk halıcılığının gelişmesinde önemli bir zaman dilimidir279. Bu dönemde Doğu ve Orta Anadolu’dan Uçlara doğru gerçekleşen Türkmen göçlerinin izlerini bu şekilde takip edebilmek mümkün görünmektedir. Anadolu’da Moğol döneminin başlangıcından itibaren önemli bir şahit olarak kabul edebileceğimiz kişilerden Saint- Quentin, Türkmenler’in ürettikleri kırmızı külahlardan bahsetmektedir. Marco Polo ise, Anadolu’da çok güzel halıların üretildiğini belirterek Erzincan kumaşlarına dikkati çekmektedir. İbn-i Batuta ise aynı şehrin kumaşlarından bahsetmesinin yanında Aksaray’ın yün halılarına değinmektedir280. Mağribli coğrafyacı İbn-i Said Anadolu’nun uç bölgelerinden bahsederken Türkmenler’le birlikte Türkmen halılarından bahsetmektedir281. İbn-i Said’in tespiti, bu dönemde Anadolu’nun batısında “Türkmen-Halı” ifadelerinin tamamen özdeşleştiğini göstermesi bakımından önemlidir.

Erzincan ve çevresinden başlayıp Sivas, Kırşehir’de devam ettirilen dokumacılık ve halıcılık Batı Anadolu’da Uşak, Kula Isparta, Denizli, Burdur, Gördes, Muğla, Dikili, Bergama, Ayvacık ve Ezine çevrelerine kadar uzamaktadır. Görülen odur ki, Moğol baskısı sonucu uçlara göç etmek zorunda kalan Türkmenler uğraşlarını da beraberlerinde getirmişlerdir. Bahsi geçen şehirler ve çevrelerinde aynı faaliyetlerin bu gün dahi yürütüldüğü gözlenmektedir.

279 Oktay Aslanapa, Türk Sanatı, İstanbul, 1993, s. 342.

280 Cahen, Claud, Osmanlılardan Önce Anadolu, s. 299.

İKİNCİ BÖLÜM

XIII.YÜZYILDA ORTA VE DOĞU ANADOLUDAN BATI ANADOLU’YA GÖÇ DALGALARI

XIII. yüzyılda meydana gelen göç dalgalarında ana çizgi Moğol istilasıdır. Moğol istilası öncesinde gerçekleştirilen göç hareketlerinde daha çok idari düzenlemeler etkili olmuştur. I. Alaaddin Keykubad dönemi bunun en önemli örneklerindendir. Fakat bu dönemde sınırlar dışında bile olsa, Moğol endişesini görebilmek mümkündür. Nitekim Celaleddin Harezmşah’ın mağlubiyeti sonrasında bu korku fazlasıyla hissedilmeye başlamıştır. Fakat Anadolu’daki asıl hareketlilik Babai isyanının zemin hazırladığı, Kösedağ mağlubiyetinin kapı açtığı Moğol istilası sonrasındadır. Bu dönemde uç’lara doğru gerçekleştirilen nüfus hareketliliklerini aşağıdaki başlıklar çerçevesinde incelemeye çalışacağız.

2.1. Sarı Saltıklıların meydana getirdikleri göç dalgaları

Benzer Belgeler