• Sonuç bulunamadı

Geyhatu’nun isyanları bastırma çabaları, Türkmenlerin Aksaray ve Ereğl

XIII. YÜZYILDA ORTA VE DOĞU ANADOLUDAN

2.4. Aksaray ve Ereğli çevrelerinde meydana gelen göç dalgaları

2.4.2. Geyhatu’nun isyanları bastırma çabaları, Türkmenlerin Aksaray ve Ereğl

Anonim Selçukname ve Ebu’l-Ferec Tarihi Geyhatunun Anadolu’daki faaliyetleri hakkında bilgiler vermektedir. Geyhatu, isyanlar öncesinde Anadolu’da kaldığı sekiz yıl içerisinde zevk ve sefa içerisinde yaşamış, görevlendirdiği adamları vasıtasıyla bir taraftan ağır vergiler ve yağmalarla Türkmenler’i canından bezdirirken, diğer taraftan katiller ve baskılarla, istila karşısında oluşan Türkmen direnişini kırmaya çalışmıştır. Anadolu’daki zevk ve sefaya kendini fazlasıyla kaptıran Geyhatu, Han olmayı bile istememiş, Anadolunun cazibesini her zaman tercih etmiştir. Türkmen isyanlarının ortaya çıkmasıyla Anadolu’daki Moğol çıkarlarının zarar göreceği endişesi Geyhatuyu kızdırmış ve hemen harekete geçirmiştir. Türkmen isyanlarını bastırmak üzere 20.000 kişilik bir ordu ile Anadolu’ya gelen Geyhatu’nun ve askerlerinin masrafları, Baycu zamanında yapılan anlaşma gereği Selçuklu bütçesinden sağlanacaktır. Bu yüzden Selçuklu hazinesi boşalmış gerek halk ve gerekse idareciler büyük sıkıntılar yaşamışlardır343.

1286 yılında Aksaray ve Ereğli çevresinde Geyhatu’nun ordusunun görülmeye başlaması ile halk, büyük bir korkuya kapılmış yer ve yurtlarını terk etmeye başlamışlardır. Geyhatu, Türkmen isyanlarının çıkmasında en etkili durumda olan Karaman Türkmenler’iyle bizzat kendisi ilgilenmiştir. Moğol askerlerinin Ereğli ve Larende’nin köylerini yakıp yıkmasından sonra Türkmenler sarp ve himaye görecekleri yerlere doğru kaçarak kurtulmaya çalışmışlardır.

Aksarayî, Türkmenlerden bazılarının evlerini terk edip mağaralarda ve başka yerlerde gizlendiğini, bazılarının ise vahşi hayvanların ve yırtıcı kuşların yiyeceği olduğunu, zor şartlara rağmen kaçabilenlerin ise güvenlikli gördükleri yerlere doğru yöneldiğini haber vermektedir344. Türkmenler üzerinde meydana getirilen vahşiyane tutumların bir zerresini bile uykuda görmeye tahammül edemeyeceğini şiirle ifade

343 Geyhatu’ya verilmesi gereken miktarı hazinede bulamayan Vezir Sâhip Ata, kendi bütçesinden

400.000 dirhem tedarik ederek Moğol kumandanına ulaştırmıştır.

344 Aksarayî, Musameretü’l- Ahbar, , Geyhatu’nun Aksaray ve Ereğli çevresindeki Türkmenlerin

mallarına el koyup canlarına nasıl kast ettiğini şu şiirde gayet güzel izah etmektedir. “ Türkmenlerin kellelerini mızrağın ucuna koyunca akbabalar korkup onlara yaklaşmaz. Fakat onları evlerinde çıplak bırakırsan nabız durmasından veya sektesinden ölüverirler.” Aksarayî, Musameretü’l- Ahbar, s. 141.

eden Aksarayi345, bir başka şiirde ise bu kargaşada çok az kişinin kaçmak suretiyle telef olmaktan kurtulabildiğini söylemektedir346.

Geyhatu, Karaman Türkmenler’inin himayesinde artarak devam eden isyanları tamamen ortadan kaldırmanın çevredeki Türkmenler üzerinde de baskılar kurularak mümkün olacağımı düşünmektedir. Bu yüzden Türkmen isyanlarını bastırmayı sadece bu bölgeyle sınırlı tutmamış, Türkmenler’in bulunduğu, etraftaki yerleşim yerlerine de askerlerini göndererek bunlar üzerinde nüfuz kurmaya çalışmıştır. Geyhatu bu amaçla komutanlarından Tegin Timur’u İçel bölgesine göndermiştir. Kaynaklar bu süreçte İçel çevresinde çok sayıda Türkmen’in öldürüldüğünü, kadın çocuk ve delikanlı olmak üzere yaklaşık 7.000 Türkmen’in ise esir edildiğini bildirmektedir.

Bir taraftan Denizlili Mehmet Bey’in diğer taraftan Eşrefoğullarının, Türkmenler’i himayesi, Denizli, Muğla ve Beyşehir çevrelerine yoğun Türkmen akışını sağladığından Türkmenler burada kuvvetli bir güç haline gelmişlerdir. Denizli, Muğla ve Beyşehir çevrelerindeki yoğun Türkmen iskanı, Moğol istilasına karşı meydana getirilecek isyanlarda etkili bir güç olacağından Geyhatu’yu endişelendirmektedir. Bu yüzden Geyhatu meydana gelebilecek Türkmen isyanlarında bu bölgedeki Türkmen tesirini kırmaya yönelik çabalar içerisine girmiştir.

Geyhatu, Ereğli ve Larende bölgelerindeki Türkmenler’i öldürüp mallarını yağmaladıktan sonra komutanları vasıtasıyla Denizli, Muğla ve Beyşehir çevrelerine yönelmiş, bölgedeki Türkmenler üzerinde baskılar kurmaya başlamıştır. Denizlide üç gün boyunca Türkmenler öldürülmüş, malları ise yağma edilmiştir. Muğla ve çevresinde de aynı zulümler dereceleri artırılarak devam ettirilmiştir.

Bölgedeki Türkmenler üzerindeki Moğol baskıları sadece askeri anlamda devam etmemiş, kaldırılamayacak tarzdaki ağır vergiler Türkmenler’i canından bezdirmiştir. 1289 yılı başlarında Fahrü’d-din Ali’nin vefatı sonrasında Fahrü’d-din Kazvinî, mali işlerden sorumlu olarak Anadolu’ya gönderilmiştir. Aksarayî, onun

345Aksarayî, Musameretü’l- Ahbar, Türkmenlere karşı girişilen dehşetin dozunu “ O uyanık

durumda gördüğüm şeyin, tatlı uykuda bir zerresini görseydim, bir an bile uyumazdım.” ifadeleriyle dile getirmektedir. Aksarayî, Musameretü’l- Ahbar, s. 142.

346 “ Telef olmaktan sonra kim bilir kaç kişi kurtulup can buldu; kim bilir kaç iş, zorluktan kurtuldu”

Anadolu’ya gelirken Tebrizli, Hamedanlı, Iraklı, Isfahanlı, Hoşkanlı, Horasanlı, Gürcü, Alanlı, Merendli, Nahcivanlı, Arranlı, ve Tiflisli kalabalık sayıda bir topluluğu da beraberinde getirdiğinden bahsetmektedir347. Fahrü’d-din Kazvinî kendisini iktidara taşıyan Moğol Hanına karşı taahhütlerini yerine getirebilmek için halkın taşıyabileceğinden çok fazla vergiler koydu348. Kazvini, bu müeyyidelerini Aksaray ve Ereğli çevresinde tatbike başlamış, bu tatbikatında kendisine Moğol askerleri ve Emir İci Tutgavul destek olmuşlardır. Onların sınırsız bir şekilde vergi toplamaları bölge insanı üzerinde derin sarsıntılar meydana getirmiştir. Kaynaklar, bölgeden 7000 esir, katar katar ganimetlerin Konya’ya, oradanda Kayseri’ye nakledildiğini bildirmektedir. Aksaray ve Ereğli bölgelerinde yaşayan Türkmenler bu sebepten yurtlarını bırakıp himaye görecekleri uç bölgelerine doğru gitmek zorunda kalmışlardır349.

Ebu’l-Ferec, Geyhatu’nun bu süreçte Konya kapısından Denizliye kadar olan bölgede büyük bir dehşet meydana getirdiğinden bahsetmektedir. Geyhatunun bu dehşetinden insanlar sığınabilecekleri yerlere kaçışmış ve bu bölgeler altı ay kadar terk edilmiş görüntüsünden kurtarılamamıştır350. Reşidü’d-din ise, Geyhatu’nun Türkmen diyarlarında çok kısa zamanda büyük tahribatlar meydana getirdiğini belirterek kendisinin Karaman ve Eşrefoğlu bölgelerinde kalmış olduğu on sekiz gün içerisinde bölge insanına on sekiz yıla değecek zulüm yaşattığını ve sağ kalan insanların himaye görecekleri uç topraklarına doğru kaçıştığını haber vermektedir351.

Aksaray ve Ereğli çevresinden Moğol istilası dolaylısı ile kaçan Türkmenler’in sarp bölgelerde saklananalardan başka bu süreçte gidebilecekleri iki yön bulunmaktadır. Türkmenler’in mecburi olarak kullanabilecekleri bu iki yön kuzey ve güney uç’larıdır. Türkmenlerden güneye yakın olanlar dahada güneye doğru çekilmişler, oradan Suriye taraflarına doğru yönelmek zorunda kalmışlardır. Muhtemelen Geyhatunun emriyle, güney bölgesindeki isyanları bastırmak için İçel

347 Aksarayî, Musameretü’l- Ahbar, s. 118.

348 Aksarayî, Musameretü’l- Ahbar’ında Kazvini’nin bu çalışmalarını eleştirerek kendisinin vergi

koymada çok ileri gittiğini halkın canına da vergi koymak için çabaladığını bahsetmektedir. Müellifin, Kazvini’yi cahillikle suçlaması da vergi konusundaki tenkitlerinden olsa gerektir.

349 Faruk Sümer, “Anadolu’da Moğollar”, s.61.

350 Ebu’l- Ferec, s. 492; Naklen; OsmanTuran , Selçuklular Zamanında Türkiye, s. 605.

351 Reşidü’d-din, Baku, s. 302-307,; Aksarayi, s. 189-196; Naklen; Faruk Sümer, “Anadolu’da

ve çevresine gönderilen komutanlardan olan Timur Tegin’in zulümleri sonrasında bölgeden kaçanlar bu yöne doğru hareket etmişlerdir. Nitekim buradaki Türkmenlerden pek çoğunun öldürüldüğünü, kadın, çocuk ve gençlerden oluşan 7000 kişinin ise esir edildiğini kaynaklar bildirmektedir.

Denizli, Karaman ve Eşrefoğlu mevkilerindeki Moğol zulümlerinden kaçan, fakat uzak bölgelere göç etme imkanı bulamayan Türkmenlerden bir kısmı kendilerine ulaşılamayacak sarp bölgelerde saklanırlarken, kaçabilenlerden bir kısmı ise Çobanoğullarının himayesine Kastamonu ve çevresine, Karaman bölgesinin güney kısımlarındaki Türkmenler ise Suriye taraflarına yönelmek zorunda kalmışlardır.

Çobanoğulları, Kastamonu ve çevresinde büyük bir Türkmen nüfusunu himaye etmektedir. Özellikle Moğol istilası sonrasında çaresiz kalan Türkmenler Denizli Beyler’i, Karaman Beyler’i, Eşrefoğulları tarafından himaye edilmişlerdir. Geyhatu zamanında Türkmenler’in hamisi durumundaki bu Beyler’in baskı altına alınarak himayelerindeki Türkmenler’in yağma ve yakmaya maruz bırakılmaları bu bölgelerden kaçışları ortaya çıkarmıştır.

Anadolunun kuzey uç’larına doğru gerçekleşen Türkmen hareketliliği özellikle Geyhatu zamanında daha da yoğunlaşmıştır. Bu yoğunluğun yaşanmasında en önemli sebep, meydan gelen Türkmen isyanlarının Geyhatuyu endişelendirmesidir352. Geyhatu bu endişe ile birlikte Güney ve Batı Uç’larındaki Türkmenler’i cezalandırmıştır. Türkmen isyanlarını bastırmak üzere Ana doluya 20.000 kişilik orduyla gelen Geyhatu Aksaray ve Ereğli çevresinde büyük bir katliam meydana getirmiş, Türkmenlerden pek çoğu evlerini ve yurtlarını terk etmek zorunda kalmışlardır. Artarak devam eden Türkmen isyanlarının tamamen ortadan kaldırması, çevredeki diğer Türkmen gurupların üzerinde de baskılar kurulmasıyla ancak sağlanabilecektir. Bu yüzden Geyhatu, Karaman Türkmenler’iyle bizzat kendisi meşgul olurken, çevredeki diğer Türkmenler üzerine de komutanlarını görevlendirmiştir.

352 Kanaatimizce Geyhatunun buradaki endişesi sorgusuz miktardaki gelirlerinin kaybolacağı

endişesidir. Geyhatu’nun israfına paranın dayanmaması, yeni mali baskılara ve para tahsiline sebep olmaktadır. Nitekim daha önceden hatunlara ve kölelere kırk gün zarfında dağıtılan para miktarı 410000 altun iken, Geyhatu zamanında bu miktar 1.600.000 altuna ulaşmıştır. Moğol hanlarına tahsis edilen vilayetlerde maliyeci, hâkim, yargıç, memur, katibler kendi keselerini doldurmaya başlamışlar, soygunculuğa girişmişlerdir.

Ereğli ve Larende bölgelerindeki Türkmenler’in öldürülüp mallarının yağmalanmasından başka353, İçel ve çevresinde çok sayıda Türkmen öldürülmüş, kadın çocuk ve delikanlı olmak üzere yaklaşık 7.000 Türkmen’in ise esir edilmiştir. Moğol zulmünden kaçan Türkmenler’in sığınağı durumunda olan Karaman Türkmenler’inin bu şekilde bertaraf edilmesinden başka, Denizli, Muğla ve Beyşehir çevrelerindeki Türkmenler üzerinde de baskılar kurulmuştur. Denizlide üç gün boyunca Türkmenler öldürülmüş354, malları ise yağma edilmiştir355. Muğla ve çevresinde de aynı zulümler dereceleri artırılarak devam ettirilmiştir. Vergileri karşılığında çocuklarına ve eşlerine el konulan, malları yağma edilen, öldürülen Türkmenler için mecburi istikamet olarak sadece Çobanoğullarının himayesindeki Kastamonu ve çevresi kalmıştır. Nitekim Ebu Said, XIII. Yüzyılın ortasında Kastamonu’dan Türkmenler’in başkenti olarak bahsetmektedir356.

Kastamonu ve çevresinde bazı köylerin isimlerinin Kayı adıyla anılmasından başka, kaynaklar Çobanoğullarının kayı olduğunu haber vermektedir357. Kalabalık sayılarda bulunan Türkmenler Kastamonu ve çevresini II. Kılıçarslan’dan itibaren yurt edinmeye başlamışlardır. Türkmenler’in buradaki iskanları özellikle XIII.yüzyılın ikinci yarısından itibaren daha da artmıştır. Kaynaklar XIII.yüzyılın ikinci yarısında bu bölgede yerleşik olanlardan başka 100.000 çadır göçebe Türkmen’in yaşadığından bahsetmektedir358.

Geyhatunun zulümlerinden çaresiz kalan Türkmenler Moğol askerlerinin ulaşamayacakları sarp yerlere sığınmışlar, siyasi mücadelelerini ise Kılıçarslanın ve Yavlak Aslan’ın himayesinde Kastamonu çevresinde devam ettirmişlerdir. Moğol asker ve vergi memurlarının dayanılmaz hale gelmesi bölgeden kaçışları

353 Reşidü’d-din, Geyhatu’nun Karaman ve Eşrefoğlu bölgelerinde sadece on sekiz gün kaldığını,

fakat bu süre içerisinde bile bölge insanına on sekiz yıla değecek zulüm yaşattığını belirtmektedir. Bknz. Reşidü’d-din, Baku, s. 302-307,; Aksarayi, s. 189-196; Naklen; Faruk Sümer, “Anadolu’da Moğollar”, s.63.

354Ebu’l-Ferec, Konya kapısından Denizliye kadar olan bölgede büyük bir dehşetin yaşandığını,

bölgenin altı ay terk edilmiş mekan görüntüsünden kurtarılamadığını belirtmektedir. Bknz. Ebu’l- Ferec, s. 492; Naklen; OsmanTuran , Selçuklular Zamanında Türkiye, s. 605.

355 Yağma edilecek malların durumlarda ise fukara halkın vergileri karşılığında oğulları beşer, kızları

ise üçer dirhem mukabilinde alınmış, evladı olmayan fakirlerin ise zevceleri beşer dirhem karşılığında Moğol askerleri tarafından birer ay istifraş edilmiştir. Hüsameddin Bey, Amasya Tarihi, İstanbul, 1929, s. 419.

356 Cahen,C, Osmanlılardan Önce Anadolu, s. 201.

357 Osman Turan, Selçuklular Zamanında Türkiye, s. 611.

hızladırırken, Çobanoğlu Beyler’inin kendilerini himayeye çalışması Türkmenler’i Kastamonu ve çevresine doğru yöneltmiştir. Türkmenler’in burada yoğun bir şekilde iskanları aynı zamanda onların İstiklal Mücadelelerininde başlangıcı sayılmaktadır. Çobanoğlu Beyler’i bu mücadelede, Türkmenler’in haklı arayışlarını meşrulaştırmak için, Karaman Türkmenler’inin güneyde yaptıklarını kuzey uçlarında yeniden başlatmışlar ve Keykavus’un oğullarından Kılıçarslanı saltanat davasıyla öne çıkarmışlardır.

Türkmenler’in bu iskanları Çobanoğlu Yavlak Aslan’nın Beyliği’ni güçlendirirken, Kastamonu çevresindeki bu yapılanma Geyhatu’yu rahatsız etmektedir. Geyhatu bu Türkmen yapılanmasını dağıtmak için başlarında Sultan Mesud’un olduğu, Mücirü’d-din Emir Şah ve Vezir Necmü’d-din’in de bulunduğu Moğol askerlerini bölgeye göndermiştir. Bu mücadelelerin neticesinde Kastamonu’nun işgal edilememesi, her iki taraf içinde galibiyet ve mağlubiyet arasında fazla bir fark bulunmadığını göstermektedir. Nitekim Çobanoğulları Beyliği tamamen ortadan kaldırılamamış, bundan sonraki süreçte Mahmud Bey’ le mücadeleler devam ettirilmiştir359. Türkmenler’in kuzey batı bölgelerindeki mücadeleleri bölgedeki Bizans hakimiyetini tamamen sona erdirmiştir. Bu mücadeleler ise Sakarya nehrinin batısında kalan yerlerde Türkmenler vasıtasıyla Osman Gazinin hakimiyetinin kurulmasına zemin hazırlamıştır.

Benzer Belgeler