• Sonuç bulunamadı

Amasya ve çevresinde meydana gelen göç dalgaları

XIII. YÜZYILDA ORTA VE DOĞU ANADOLUDAN

2.6. Amasya ve çevresinde meydana gelen göç dalgaları

Türkiye Selçuklu idaresindeki Anadolu, değişik dönemlerde çalkantılı süreçler yaşamış ve buna çare olarak ciddi teşebbüslerin meydana getirilmesi gerekebilmiştir. Türkiye Selçuklu idaresindeki Anadolu’da büyük ölçüde siyasi birlik, II. Kılıç Arslan zamanında sağlanmış, sınırların batısındaki bölgelere pek çok Türkmen gurupları yerleştirilmiştir. Bu dönemde Uluborlu, Eskişehir, Kütahya gibi merkezler Bizans’tan alınarak sınırlar Denizliye kadar genişletilmiştir.

Anadolu’nun Moğol tehdidi altına girmesi I.Alâeddin Keykubat’ı Anadolu’da birliği sağlama çalışmalarına yöneltmiştir. Bu dönemde Antalya –Sinop hattının batısında kalan bölgelere Moğol istilasından kaçan Türkmenler yerleştirilmişlerdir.

375Yazıcızâde Ali, Germiyan Türklerinin 50.000 akçe alufe ile Sahip Ata oğullarının orduları

içerisinde yer aldıklarından bahsetmekte ve bu mücadeleden herhangi bir sonuç alınamadığını da eklemektedir. M. Çetin Varlık, Germiyan-oğulları Tarihi, s. 17-18.

376 İbn-i Bibi, el-Evamiru’l alaiye II, s. 238.

Türkmenler Selçuklu Sultanı tarafından çok iyi karşılanmış Güney ve Kuzey Batı Uç’larına Bozok ve Üçok Türkmenler’i yerleştirilmişlerdir. Aynı tehlike Selçuklu Sultan’ını dış politikada da bir takım tedbirler üretmeye yöneltmiş, bu doğrultuda Eyyubiler ve Harezmşahlarla ortak hareket planları uygulanmaya çalışılmıştır. Fakat hızla ilerleyen Moğol istilası Harezmşahları Doğu Anadolu bölgesine itmiştir378. Bölgede hakimiyet kurma mücadelesi Selçuklu ve Harezm kuvvetlerini karşı karşıya getirmiş ve Harezmlilerin mağlubiyeti sonrasında Selçuklular Moğollarla komşu olmuşlardır. Selçuklular’ın Moğol tehlikesi ile direk karşı karşıya gelmesi durumu ise özellikle Doğu Anadolu’da yeni bir takım tedbirlerin alınmasını gerekli kılmıştır. İlk olarak Moğollarla anlaşma ortamı aranmış, Doğu Anadolu’ya Türk nüfusun iskanı sağlanmıştır. Amasya valisi Emir Mübarizü’d-din Halife’nin Karahisarın Şark taraflarını istilaya ve maiyetiyle birlikte Erzincan ve Kemah’a görevlendirilmesi, I.Alâeddin Keykubatın bu gayeye matuf çabaları olarak değerlendirilebilir379.

I. Alâeddin Keykubat, bir taraftan Doğu Anadolu’daki Türkmen nüfusu değişik metotlarla artırmaya uğraşırken, diğer taraftan kendisine sığınan Harezm Umerasını aşiretleri ile birlikte iskana çalışmaktadır. Bu doğrultuda Harezmşah emirlerinden Emir Hüsamü’d-din Berke ve aşireti özellikle gelirleri yüksek vilayetlerden olan Amasya ve çevresine yerleştirilmişlerdir. Selçuklu Sultan’ının büyük itimadını kazanan Emir Hüsamü’d-din Berke Amasya valiliğine getirilmiştir. Hüsamü’d-din Bey Amasya Tarihi adlı eserinde Osmanlıların büyük atalarının da Emir Berke’nin maiyetinde Amasya tarafına yerleştirildiklerini bahsetmektedir. Müellife göre Emir Berke’nin maiyetinde Amasya’ya getirilen Kayı aşireti, Mecid Özü kazasının Kara Yakub nahiyesinin Kayı karyesine yerleştirilmişlerdir380.

I. Alaü’d-din Keykubad’dan sonra yerine geçen oğlu II.Gıyaseddin Keyhüsrev, kendi nüfuzunu kurabilmek için Emir Berke’yi görevinden azlederek, Amasya’da kendi iktidarını güçlendirmeye çalışmıştır. Bu sebepten Amasya ve çevresinde daha önceden iskan edilen Harezmliler, kendisine karşı isyan edebilecekleri endişesiyle bu bölgelerden uzaklaştırılmışlardır. Ikdu’l Cuman’da belirtildiği şekliyle, Amasya’dan ayrılan Harezm aşiretleri, Diyarbakır, Halep, Musul havalisinde dolaştıktan sonra

378 Şehabeddin Ahmedü’n- Nesevî, Siretü Sultan Celâleddin Mengübertî, s. 141.

379 Hüsameddin Bey, Amasya Tarihi, s. 356-358.

Ahlat civarına gelmişler, burada yedi sene kalmışlardır381. Amasya’dan göç etmek zorunda kalan Harezmlilerin Ahlattan sonra nereye yöneldikleri hakkında kesin malumatlar olmamakla birlikte Amasya Tarihinde, şehirden göç eden Harezm gurubunun Kayı boyu ile beraber hareket ettiği hakkında bilgiler bulunmaktadır. Bu şekilde düşünüldüğünde Kayıların uç’lara doğru ilk gelişlerinde kullandıkları güzergah ve yol haritaları, haklarında bilgiler verebilecektir. Muhtemelen diğer Harezm guruplarıyla birlikte bir kısmı batı uç’larına göç etmişlerdir. Nitekim Uzunçarşılı, Kütahya ve çevresinde “Horzom Aşire-i Ovacık” Alaşehir çevrelerinde ise “Horzom Alayaka”, “Horzom Sazdere”, “Horzom Keserler”, “Horzom Enbelli”şeklinde yerleşmelere rastlandığını haber vermektedir382. Diğer bir kısmı ise Suriye ve Mısır’a doğru yönelmişlerdir.

Amasya bölgesinden değişik yönlere doğru meydana gelen göçlerin en önemli sebeplerinden birisi Babailik hareketidir. Çünkü bu hareketin öncesinde ve sonrasında Amasyadan bir takım göçler meydana gelmiştir. Oluşum sürecinde iktidar yanlılarına karşı başvurulan şiddetten dolayı bazı ulema ve umera değişik yerlere kaçmak zorunda kalmışlardır. İsyanınn şiddetlenmesinden sonra ise büyük bir Türkmen güruhunun Kırşehire doğru büyük bir heyacanla yöneldiği görülmektedir.

Bilindiği üzere Baba İlyas-ı Horasanî, Selçuklu Sultanı Alaü’d-din Keykubad zamanında Amasya bölgesine yerleşmiş ve burada faaliyetlerine devam etmiştir. Baba İlyas-ı Horasanî, fikirlerinin etrafta yayılması için değişik yerlere halifeler göndermiştir. Bu doğrultuda Baba İshak’da Türkmenler’in yoğunlukta bulunduğu Samsat Kefersut bölgesine gönderilmiştir383. Bölgedeki siyasi –iktisadi ve sosyal zorluklar, onun nüfuzunun hızla yayılmasını kolaylaştırmıştır. Babai propagandalarının tesirli olduğu alanlar daha çok Ağaçeri, Döger ve Bayat Türkmenler’inin yerleşim alanlarıdır. Bölgede bulunan Harezm aşiretleri aynı zamanda bölgedeki çeşitliliği ve karmaşayı daha da artırmaktadır. İdarenin endişesi Türkmenler’in idareye olan güvensizliği, memnuniyetsizliği bölgedeki karmaşayı ve bu hareketin havalide hızla yayılmasını sağlamıştır384.

381 Hüsameddin Bey, Amasya Tarihi, s. 376.

382 İ. H. Uzunçarşılı, Anadolu Beylikleri, s. 39.

383 A.Yaşar Ocak, “ Babailik” , İslam Ansiklopedisi (TDV), C.IV, İstanbul, 1991, s. 373-374.

Baba İshak hareketi karşısında bazı ulema ve ümeranın hükümeti destekler tarzdaki tavırları Türkmenler’in tepkilerini artırmış ve şehirde büyük bir kıyım başlamıştır. Çok sayıda insan öldürülmüştür. Bunun üzerine iktidar yanlısı ulema ve ümeradan bir kısmı maiyetleriyle birlikte Amasya’dan kaçarak Konya ve Şam’a yerleşmişlerdir385. Ulema ve ümeradan bazıları ise gizlenebilecekleri köylerde barınmaya çalışmışlardır.

İsyanın büyümesi ve özelikle Amasya taraflarına gelmesinden sonra, Selçuklu Sultanı endişelenmiş ve Konya’yı terk ederek Kubadabada sığınmıştır. İbn-i Bibi, galeyana gelen Türkmenler’in malları ve sürüleri ile birlikte büyük kalabalıklar halinde Kırşehir’e geldiklerini haber vermektedir.

Moğol istilası sonrasında ise Amasyada yeniden bir mecburi göç dalgası yaşanmıştır. Moğol Beyler’i ve aşiretleri akın akın Amasya şehrine gelip yaylaların ve tarlaların en iyilerini zapt edip, şehirleri ve kasabaları viraneye çevirmişlerdir386. İstila anında savaş gereçlerini taşımak için bile biçare Müslüman Türkmenler kullanılmışlardır. Bedrü’d-din Ayni, Türkmenler’in hayvan gibi istihdam olunarak öküz yerine arabalara koşulduklarını haber vermektedir. Moğol istilası bütün Anadolu’da olduğu gibi Amasya’da da Türkmenler’i ağır bir vergi cenderesi içerisine almıştır. Vergi veremez durumdaki insanlardan oğulları, kızları hatta eşleri bile vergi mukabilinde alınarak dayanılmaz bir baskı ortamı oluşturulmuştur. Amasya şehrinde Türkmenler üzerinde uygulanan Moğol baskısı, dini alanda da kendisini göstermiştir. Amasya’da Tımarhane civarında dikilen Kubilay Kağan heykeline Müslümanlar zorla secde ettirilmeye çalışılmış, etmeyenler ise

385 Hüsameddin Bey Amasya Tarihinde Baba İshak’ın kahrından kurtulmak için Tâcü’d-din

Tebrizî’nin Konya’ya, Şerefü’d-din Muhammed b. Osman es-Semirî ve Şemsü’d-din Muhammed b. Kadi İbrahim Kımari’nin maiyetleriyle birlikte Şam’a kaçtıklarını bildirmektedir.

386 Anadoludaki Türkmenlerin yerlerini yurtlarını bırakıp uzak diyarlara göç etmelerine sebep olan

Moğolları ve onların işgal ettiği yerlerdeki uygulamalarını Lütfi Paşa şu şekilde ifade etmektedir. “ Kafir Moğollar her iklimde müslümanlar üzerine galip olmuşlardı. Şehirlerde ve kasabatta ve köylerde ve mescidlerde mukabil puthaneler ve yollarda yüce yirlerde oyuklar üzerine putlar düzüp tapu olurlardı. Ve onunla dahi komayıp bir yere konsalar konukluk isterlerdi ve menzilden gitmeli oldukta ulak isterlerdi ve bir sehl(basit) mertebelü Tatar bir köye konsa dürlü nimetler yiyüp şöyle yatmaya razı değildi, belki süci(şarap)ve güzel mahbube isterdi. Nâ çar va Gâm şehirlerde kasabalarda ve köylerde anların çün süci ve bazar avratların komuşlardı ve köylerde tul avretleri arz ederlerdi Kangısın beğense anı alırdı Müslümanların halleri bu mihnetle geçerdi …”Bknz. Lütfi Paşa, Lütfi Paşa ve Tevârih-i Âl-i Osman , Haz. Kayhan Atik, Ankara, 2001, s. 145.

öldürülmüştür387. Zaten perişan durumdaki Türkmenler’i bir de Moğol baskısı ezmeye başlayınca Türkmenler’in batıya doğru göçleri hızlandırmıştır.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

XIII. YÜZYILDA ANADOLUDA MEYDANA GELEN GÖÇLERİN

Benzer Belgeler