• Sonuç bulunamadı

Batı Anadolu’ya gerçekleştirilen tehcir siyaseti

XIII. YÜZYILDA ORTA VE DOĞU ANADOLUDAN

1.4. İdari Sebepler

1.4.5. Batı Anadolu’ya gerçekleştirilen tehcir siyaseti

Türkiye Selçuklu Devleti daha önceki dönemlerde olduğu gibi XIII. Yüzyılda da kendi nüfuzunu tam manasıyla kurabilmek için idari anlamda bir takım politikalar uygulamaya çalışmıştır. Özellikle Batı Anadolu’daki Türkmen Beyler’inin serbest tavırları onları rahatsız etmeye başlamış ve ülkede birliği sağlamaya yönelik çabalar içerisine girmişlerdir. Türkiye Selçuklular’ı, bir yandan onlara unvanlar vermek, ele geçirdikleri bazı kalelerdeki egemenlikleri kabul etmek suretiyle onlarla iyi geçinmenin yollarını aramaya çalışırken, bazen de Moğollara dayanmak suretiyle onlar üzerinde hakimiyet kurmaya çalışmışlardır. Bu durum Anadolu’da bazı dönemlerin buhranlar içerisinde geçmesine yol açarken, Anadolu’da bazı yerlerin yakılıp yıkılmasına, Türkmenler’in de kitleler haline öldürülmelerine ve göçe zorlanmalarına sebep olmuştur. Anadolu’da belli bir döneme kadar Haçlı savaşlarının meydana getirmiş olduğu sıkıntılı ortam, daha sonra ise buna ilaveten

266 Akdağ, Mustafa, Türkiyenin İktisadi ve İçtimai Tarihi, s. 89.

Moğol endişeleri şeklinde büyük bir kaosun çıkması Türkiye Selçuklu idaresini değişik dönemlerde bu problemlere ciddi çözüm yolları aramaya yöneltmiştir.

1095' de yüz binlerce kişilik Haçlı kuvvetleri Türkiye topraklarına girmiş bunun üzerine, İznik' i muhasara eden haçlılara karşı şiddetli mücadeleler yapılmış fakat düşmanın devamlı takviye alması I. Kılıç Arslan’ın işini zorlaştırmıştır. Bu durumda I. Kılıç Arslan ordusunu geri çekmek zorunda kalmıştır. Gerek haçlılarla olan mücadeleler, ve gerekse Bizans’ın entrikalarıyla Çaka Bey’in saf dışı edilmesi Batı Anadolu’daki Türkmen iskanını sekteye uğratmıştır. İznik ve Batı Anadolu Bizans’a terk edilerek devletin başkenti Konya’ya taşınmak zorunda kalmıştır.

İznik' in kaybından ve Birinci Haçlı seferinden sonra I. Kılıç Arslan, Anadolu’daki Türkmen Beyler’ini etrafında toplamaya, Türkiye Selçuklular’ının siyasi nüfuzunu yeniden kurmaya çalışmıştır.

II. Kılıç Arslan, Anadolu’da büyük ölçüde siyasi birliği sağlamış, Eyyubi Devleti ile antlaşma yaparak Halep Türkmenler’ini Kilikya bölgesine yerleştirmeye çalışmıştır. Bu şekilde Çukurova Ermenilerinden bazı yerler alınmış ve sınırlar Silifke’ye kadar genişletilmiştir. Söz konusu sınırların batısındaki bölgelere de pek çok Türkmen yerleştirilerek Uluborlu, Eskişehir ve Kütahya Bizans’tan alınarak bu dönemde Türkiye Selçuklu sınırları Denizli’ye kadar genişletilmiştir. Denizli bölgesindeki Türkmenler’in II. Kılıçarslanın isteği dışında III. Haçlı seferinde Frederik Barbaros ile savaştıkları kaynaklarda belirtilmektedir268. I.Alâeddin Keykubat zamanında Antalya-Sinop hattının batısındaki bölgelerin Rumların elinde kalması, diğer taraftan Tarsus, Kozan bölgelerinde nüfuzunu devam ettiren Ermeni krallığı Türkiye Selçuklular’ı için tehlike arz etmektedir. Bu tehlikelerin ortadan kaldırılmasında Türkmen unsurlarının sınırlara yerleştirilmek suretiyle çözüm yolları arandığı, “uç”larda bu şekillerde tampon bölgeler meydana getirildiği görülmektedir. Özellikle Moğol istilasının sebep olduğu buhran ortamında Maverünnehir ve Horasandan gelen Türkmenler çoluk çocukları ve sürüleri ile birlikte uç teşkil etmek üzere iskan edilmişlerdir.

Bu dönemde Ermeni sınırlarında ve “uç”larda yerleştirilen Boz-ok ve Üç.-ok Türkmenler’i bu guruplardan olarak zikredilebilir. Bu Türkmenler Türkiye Selçuklu

Sultanı tarafından çok iyi karşılanmış, 1228’de Üç-ok Türkmenler’inden bir kısmı Ermenek bölgesine yerleştirilmişlerdir. Boz- ok Türkmenler’inden bir kısmı Kastamonu ve Eskişehir bölgesine yerleştirilirken, Boz-oklardan kabul edilen Kayılar ise, aynı bölgeye bu guruplarla birlikte gelerek daha sonra Söğüt, Domaniç, Karacadağ, civarlarına yerleştirilmişlerdir.

Moğol tehlikesinden endişe duyarak bu doğrultuda tedbirler geliştirmeye çalışan I. Alâeddin Keykubad, bölgede Eyyubiler ve Harezmşah Celaleddin’le ortak hareket etme planlarını uygulamaya çalışmıştır. Moğol istilâsına uğrayan ülkesini terk etmek zorunda kalan Celaleddin Harezmşah, Doğu Anadolu bölgesine gelmiştir269. Fakat kendisini Büyük Selçuklular’ın vârisi gördüğünden, Türkiye Selçuklular’ı’nın teklifini kabul etmeyerek onları hâkimiyetleri altına almak istemiştir.

İki ordu Erzincan yakınlarındaki Yassı-çemen mevkiinde karşılaşmıştır. Ordusunun büyük bir kısmını kaybeden Celaleddin Harezmşah, bu acı mağlûbiyetten sonra Trabzon Rumlarına sığınmak zorunda kalmıştır (1230). Celaleddin Harezmşah’ın yenilmesiyle artık Selçuklular ve Moğollar komşu olmuşlardı. Harezmşah ordusundan geriye kalanları da hizmetine alan Keykubad, bir yandan Doğu Anadolu’da tedbirleri artırırken, öte yandan Moğollarla anlaşma yapmak istemektedir270. Doğu Anadolu’yu tamamen ele geçiren Keykubad, buralarda Türkmen nüfusu yoğunlaştırmaya çalışmaktadır. Harezmliler, her ne kadar Erzurum havalisine yerleştirilmek istenmişse de Moğolların Harezmlilerde meydana getirdiği manevi çöküntü onların iç kısımlara yerleştirilmesinin daha uygun olacağı fikrini vermiştir. Keykubad, kendisine katılan Harezmlilere Erzincan, Amasya, Larende, ve Niğde’yi ikta olarak vermiştir. Selçuklu Sultanı yeni iktalar vermek suretiyle “uç”larda söz sahibi olarak bölgedeki Türkiye Selçuklu nüfuzunu kuvvetlendirmeye çalışmaktadır271.

269 Şehabeddin Ahmedü’n- Nesevî, Siretü Sultan Celâleddin Mengübertî, Ter. Necip Asım,

İstanbul, 1934, s. 141.

270 Osman Turan, Selçukular Zamanında Türkiye, s. 376-377.

271 İ. H. Uzunçarşılı, Germiyan aşiretinin Harezm boylarından olduğunu kabul etmekte ve Yassı

Türkiye Selçdevleti’nin merkezi otoriteyi tam manasıyla kuramadığı dönemlerde hükümdarlar etrafındaki idaricilerin tesirleri altında kalmışlardır. Devlet içindeki otoritenin paylaşımı bir takım idari kırılganlıkları ortaya çıkarmıştır. Daha önceki dönemlerde Anadolu’da uygulanmaya çalışılan politikalar meydana gelebilecek hadiselerin önüne geçiyor ve Anadolu’daki Selçuklu nüfuzunu kuvvetlendiriyordu. II. Gıyaseddin Keyhüsrev ise bu doğrultuda hareket edemediği, idarecilerinin tesirinde fazlaca kaldığı için döneminde bir çok hadiselerin çıkmasına engel olamamıştır. Moğolların önünden kaçan Türkmen guruplara, daha önceden Anadolu’ya yerleştirilen daha sonra küstürüldükleri için Doğu Anadolu istikametine yerleşen Harezmliler eklenince Doğu Anadolu’da anarşi ortamı meydana gelmiştir. Siyasi ve iktisadi yapıyı olumsuz yönde etkileyen bu ortam yeni göç dalgalarını meydana getirmiştir. Bu dalga Türkmenler’i uç’lara doğru yönlendirirken Harezmlileri ise Suriye ve Mısır’a doğru yeniden hareketlendirmiştir.

Benzer Belgeler