• Sonuç bulunamadı

Anadolu’ya ağır vergilerin yüklenmesi

XIII. YÜZYILDA ORTA VE DOĞU ANADOLUDAN

1.2. Siyasi sebepler

1.2.2. Anadolu’ya ağır vergilerin yüklenmesi

Moğollar istila ettikleri bölgelerde askeri ve mülki anlamda yerli halka ihtiyaç duymamışlardır. Yazı, takvim, gelenek ve vergi sistemlerinde tamamen kendi kurallarını uygulamaya çalışmışlardır. Moğolların istila tarzları, Moğol oymakları arasında Türk unsurlarının da bulunmasını büyük oranda gerektirmektedir. Anadolu istilalarında bazen süreçte uzamalar olmuş isede, onların bu konularda ne kadar başarılı oldukları ortadadır. Moğollaın istila tarzlarının farklılığı, hızla şehirleri yağmalamaları, Selçuklu devlet adamlarını ürkütmüş, bir taraftan devlet içerisinde istikrar bozulmuş diğer taraftan idareciler Moğollara şirin gözükerek onların nazarında makam ve mansıp kazanmaya çalışmışlardır. Bu yüzden Moğollara karşı askeri çözümlerden ziyade siyasi çözüm arayışlarına gidilmiştir. Nitekim Kösedağ bozgunundan hemen sonra Sivas kısmen, Kayseri tamamen yağmalanmış, Amasya’ya kaçan Vezir Mühezzibü’d-din Ali, Baycu’nun arkasından Mugan’a giderek diğer devlet adamlarıyla herhangi bir istişare yapmadan vergi vermek

karşılığında Moğollarla barış yapmıştır. Faruk Sümer, bu süreçte Moğollara verilmesi gereken vergi miktarını dört yüz bin dinar olarak belirtmektedir76.

Baycu’nun Anadolu’ya gelişiyle birlikte Türkiye Selçuklular’ı, Moğollara tâbi bir devlet olmanın ötesinde önemli bir Moğol kuvvetini topraklarında barındırmaya başlamış ve onların daimi mekanlarından biri haline gelmiştir. Bu durum Anadolu topraklarına, bu askerlerin masrafları ve Moğol komutanlarının sonu gelmez isteklerini karşılama müeyyidesini getirmektedir. Masrafların ağırlığı, isteklerin sonunun gelmemesi on üç yıl sonra Baycu’ya karşı direnişi ortya çıkarmıştır. Fakat Türkmen direnişi istilayı bitirmemiş Türkmenler, 14 Ekim 1256’da Sultan hanı yakınında ağır bir bozguna uğramıştır. Baycu ise kazandığı bu zafer sonrasında Konya’ya yönelmiş ve Kızıl vİran’da bir ordugah kurmuştur. Şehir yağmalanmaktan ancak yüklü miktarda para ödenmesi karşılığında kurtulabilmiştir.

Baycu, Ekim 1256’da kazandığı zaferi Hülagü’ya bildirmek için Anadolu’dan ayrılmış, bunu fırsat bilen Keykavus ise Konya’ya gelerek Türkmenler’i etrafında toplamıştır. Baycu’nun Anadolu’ya gelmesiyle Kılıçarslan onun yanına çekilmek zorunda kalmıştır. Bu süreçte Moğollar, Kılıçarslanın hakimiyetini tanıttırmak suretiyle kendi nüfuzlarını kurmaya çalışmışlar ve bu sebeple pek çok kan dökmüşlerdir. 1257 sonlarında ise Baycu Bağdat seferine katılmak için Anadolu’dan ayrılmış Keykavus ise bundan faydalanarak Orta Anadolu’nun doğusuna hakim olmuştur. Anadolu’daki bu hakimiyetine rağmen mevkiini koruyabilmenin yolu olarak Hülagü ile irtibatı zaruri görmüştür. Muinü’d-din Pervanenin bağlantıları neticesinde Anadolu toprakları iki kardeş arasında paylaştırılmıştır. Aksarayi, Moğolların zoruyla gerçekleştirilen bu ittifaktan ve bundan sonraki süreçte yeniden düzenlenmiş olan vergilerin ne şekilde ödeneceği hakkında geniş bilgiler vermektedir. Buna göre Sultanlık görevine getirilen Keykavus ve Kılıçarslan’a İlhanlık hazinesinden borç para verilmiştir77. Her iki hükümdar bundan sonraki süreçte ödenecek yıllık vergiyi ise şu şekilde üstlenmişlerdir78.

76 Sümer, “Anadolu’da Moğollar”, s. 33.

77 Aksarayî, Musameretü’l- Ahbar, da alınan borç para ve bu paranın nasıl kullanılacağı ile ilgili “İki

kardeşin hassa ve hadem-ü haşem ihtiyaçlarını karşılamak için kendi hazinesini nukud-ı ecnas sarf ettikten sonra Padişah hazinesinden borç olarak altın ve gümüş balişler ( Moğollarda para birimi) aldılar. Bunların çoğunu Anadolu işlerinde havâs-ı hazret ve tümen beylerinin takabbülâtı için sarfettiler” şu bilgileri vermektedir. Bkz. Aksarayî, age, s. 46.

a. Yirmi tümen nakit, ( Tümen İlhanlılarda Baliş’ten yüksek para birimidir. Genel olarak 10 bin dinar karşılığında kullanılmaktadır.)79

b. Beşyüz parça ecnas: Antalya kumaşı ve renkli kumaş, c. Üç bin altın işlemeli kap kacak,

d. Beşyüz baş iğdiş at, e. Beşyüz baş katır.

Moğolların Anadolu’da uyguladıkları vergi politikası sınırsız bir sömürmeyi getirmektedir. Bu yaklaşım, mutlak idareciler dışındaki diğer idarecilerede söz sahibi olma yetkisi vermektedir. Dolayısı ile, Sultanlar dışındaki diğer idareciler Sultanları atlayıp Moğol idarecilerle aracısız muhatap olarak Sultanların üzerinde bir takım yetkileri kullanmaya başlamışlardır. Bu ise devlette yönetim krizi meydana getirirken, aynı zamanda vergilerin ve hediyelerin artması anlamına gelecektir.

Sultanların üzerinde yetkiler kullanmaya çalışan idarecilere en güzel örnek olan Muinü’d-din Pervane, Keykavus ve önde gelen Beyler’ini ber-taraf ettikten sonra kuzey ticaretinin en işlek limanı olan Sinop’u Moğol askerleriyle birlikte kuşatmış zaferden sonra burayı kendisine temlik etmesi konusunda Kılıçarslanı ikna etmişti. Pervane, bu kazanımıyla dahilde ve Moğol idaresi nezdinde nüfuzunu arttırmıştır. Bundan sonraki süreçte kendisine ayak bağı olan Kılıçarslan’ı tamamen devre dışı bırakıp, Selçuklu devleti’nin yegane hakimi durumuna yükselmeyi hedeflemektedir. Bu amaçla, Kılıçarslanın İlhan’a isyan için Memluklularla anlaştığı şeklinde dedikodular ortaya atmış, Sultan’ın öldürülmesiyle alakalı Yarlığ çıkarttırarak bunun gerçekleşmesini sağlamıştır. Devlete hakimiyetinin hukuki zeminini de II. Gıyaseddin Keyhüsrev’in karısı Gürcü Hatun’la evlenerek sağlayan Pervane, isteklerine bir bir ulaşmıştır. Fakat gerek kendisi ve gerekse Selçuklu devleti Moğol nüfuzu altına daha da fazla girmeye zorlanmıştır. Moğollar, Anadolu’da Pervanenin nüfuzunu artırırken ondan ve Devleti’nden daha fazla yararlanmaya çalışmaktadırlar. Pervane’nin iktidarda kalması karşılığında daha çok sayıda Moğol askeri Anadolu’da görevlendirilirken, Moğol Han ve Beğlerine daha sıklıkla armağanlar gönderilmek zorunluluğu ortaya çıkmaktadır.

Hülagü’nün ölümünden sonra yerine büyük oğlu Abaka 1265 yılında İlhan seçilmiştir. Abaka ise kardeşi Acay ve Samağar’ı Baybars’ın Anadolu akınlarını kontrol altında tutabilmek için Anadolu’ya göndermiştir. Bu şekilde düzenli olarak İlhana gönderilen armağanlar ve vergilerde her hangi bir kesinti söz konusu olmayacaktır. Bununla birlikte Abaka, Pervane’nin zaaflarını iyi tesbit ederek, Anadolu’nun gelirlerini kontrol altına almış, kendi kontrolünde memuriyetler meydana getirerek, Anadolu’ya yeni vergiler yüklemiştir80.

Acay’ın Anadolu’ya gelişi Pervanenin Anadolu’daki nüfuzunu kırmıştır. Bu dönemde Anadolu’dan talep edilen hediyeler ve miktarları artarak devam etmiştir. Acay’ın istekleri karşısında bunalan Pervane, Moğolların Anadolu’dan atılması konusunda Baybars’la ittifak girişimlerini başlatmıştır. Aralarında yapılan mutabakat gereği Baybars sonraki yıl Anadolu’ya girecek, Pervane ise Anadolu’yu Moğollardan kurtarması karşılığında Baybarsın askerlerinin burada yerleşmelerine izin verecektir. İlhanlar Anadolu’ya göndermiş oldukları idarecilerini devamlı denetim altında tutmuşlar, gelirlerinin kontrolünü bizzat sağlamışlardır. Hülagü’nün Baycu’yu öldürüp mallarını müsaderesi örneğinde olduğu gibi, kontrolsüz mal ve nüfuz edinme rahatsız edici boyuta ulaşmış, değişiklikler yoluyla bunu sağlamaya çalışmışlardır. Bu doğrultuda 1274-1275 yılında Abaka Anadolu’dan Acay’ı çekmiş onun yerine Celâyir Toku Bitikçi’yi göndermiştir. İlhan Abaka, Celâyir Toku Bitikçiye ilk iş olarak Anadolu’nun gelirlerini yeniden tespit ettirmiştir. Abaka, Toku’nun Selçuklu idarecileri yanında belli bir yer edinmesini sağlayarak onun Anadolu’dan topladığı malları rahatlıkla kendisine gönderebilmesinin yolunu açmıştır. Pervane ise, Abakanın yanında kaybetmiş olduğu itibarını yeniden kazanmak için farklı yakınlık metotları uygulamaya başlamış ve bununla ilgili olarak kız kardeşi Selçuk Hatun’u Argun’a gelin götürmüştür.

Yeni idari görevler ve bunların İlhanlarca tanınması vergi artırımları şeklinde Anadolu’ya dönmekte ve yeni düzenlemeleri gerektirmektedir. Moğolların Anadolu idarecisi Toku’nun, Fahrettin Ali’nin vezirliği ve oğullarının emirliklerini temini, Anadolu’dan her yıl İlhan’a gönderilen eşyanın nakli için yedi yüz at ve Abaka’ya her yıl ikibin baliş vergi ödenmesi karşılığında gerçekleştirilecektir.

Baybars’ın 1277 Nisanında Moğolları çok ağır yenilgiye maruz bırakması üzerine Abaka, büyük bir Moğol kuvveti ile Anadolu’ya gelip Türkmenler’e karşı büyük bir katliam ve yağma hareketine girişmiştir. Vezir Şemsü’d-din Cüveyni’nin çabalarıyla Sivas şehrinin bir kısmı ve bazı şehirler Abaka’dan satın alınmak suretiyle yağmalanmaktan kurtarılabilmiştir. Abaka, Pervaneyi öldürttükten sonra kardeşi Kongurtayı, Anadolu’da dirlik ve düzeni temin için, Vezir Şemsü’d-din Cüveyniyi ise, Anadolu’nun gelirlerini Moğol mali sistemine uyarlamak için görevlendirmiştir.

Abakadan sonra Ahmed Tekudar döneminde de Kongurtayın Anadolu’daki yağmaları devam etmiştir. Argun’un tahta geçmesiyle birlikte Anadolu’ya Hülecü ve Geyhatu gönderilmiştir. Gönderilen Moğol şehzade ve ordularının masraflarının Selçuklu hazinesinden ödenmesi, Anadolu ekonomisini oldukça sarsmış ve büyük güçlüklerle karşılaşılmıştır. Selçuklu Veziri Fahrü’d-din Ali bu güçlükleri borç para bularak yenmeye çalışmıştır81. 1289 yılında Fahrü’d-din Ali’nin vefatından sonra yerine Fahrü’d-din Kazvinî getirilmiştir. Kazvinî çok sayıda İranlı hemşerilerini de beraberinde Anadolu’ya getirmiştir. Göreve gelir gelmez bu makama getirilmesi karşılığında Moğol idaresine vermiş olduğu taahhütlerini yerine getirmeye başlamış, halka kaldıramayacakları ölçüde vergiler koymuştur. Bu vergileri özellikle Kayseri’nin batısındaki bölgelerde uygulamaya girişmiştir. Kazvinî’nin bu uygulaması Türkmenler üzerinde derin bir tesir bırakmıştır. Çok sayıda Türkmen yurtlarını terk ederek uç’lara doğru göç etmeye başlamıştır.

Reşidü’d-din, Argun’un vefatı sonrasında iktidarı ele geçiren Geyhatu’nun Konya ve Kastamonu bölgelerindeki Türkmen isyanlarını bastırırken bol miktarda ganimete sahip olduğunu bildirmektedir82. Aksarayî ise, Geyhatunun Anadolu’dan ayrılırken idareyi Sultan Mesud ve emirler arasında paylaştırdığını belirtmektedir. Bu ise Moğol ve Müslüman emirler arasında görüş ayrılıklarını ortaya çıkarmış ve her biri bir yerde vergi toplamaya başlamıştır83.

81 Faruk Sümer, agm, s.60.

82 Reşidü’d-din, Baku, s. 302-307; Aksarayi, age, s. 189-196; Naklen; Faruk Sümer, agm, s.63.

Gazan Han ile birlikte başlayan yeni süreçte Moğol hanedan üyeleri arasındaki taht çekişmeleri daha da hızlanmıştır. Bu dönemden itibaren Moğollar ancak Orta Anadolu’nun doğu bölgelerinde hakimiyet kurabilmişlerdir. Bu karışıklıkları fırsat bilen Türkmenler Batı Anadolu bölgesinde gittikçe güç kazanmışlardır.

1.2.3. Selçuklu idarecileri ve Moğolların baskıları karşısında

Benzer Belgeler