• Sonuç bulunamadı

Denizlili Mehmet Beyin Türkmenleri himayesi

XIII. YÜZYILDA ANADOLUDA MEYDANA GELEN GÖÇLERİN SONUÇLARI

3.1. Beyliklerin teşekkülü

3.1.1. Denizli Beyliği

3.1.1.3. Denizlili Mehmet Beyin Türkmenleri himayesi

Mavrezamos’tan sonra Denizli bölgesinde Türkmenler’in hamisi durumunda olan bir başka isim Mehmed Bey’dir. IV. Rüknü’d-din Kılıçarslan ile II.İzzü’d-din Keykavus’un taht mücadeleleri esnasında Denizli ve çevresinde Bey’ lerBey’i konumunda olan Mehmed Bey ismine rastlanılmaktadır. Kaynaklarda “Mehmed-i Beg-i Uc” olarak belirtilmektedir. Denizlili Mehmed Bey’in bu bölgeye ne zaman geldiği konusunda Osman Turan, bölgede daha önceki Türkmen yapılanmasını kabul etmekle birlikte, Mehmed Bey ve idaresindeki Türkmenler’in önemli çoğunluğunun Moğol istilası önünden kaçıp Dalaman çayı ve buradaki sahilleri fethederek Denizli havalisine geldiklerini bildirmektedir391.

Söz konusu saltanat mücadelelerinde Denizlili Mehmed Bey etrafındaki Türkmenler’le birlikte İzzü’d-din Keykavusu desteklerken, genel olarak Türkmenler ve Ahilerde onun yanında yerlerini almışlardır. Bu mücadeleler İzzü’d-din Keykavus

lehine sonuç vermeyince sultan ülkeyi terk ederken emrindeki pek çok Türkmen ve Ahiler’de Batı Anadolu’ya göç ederek buralarda yerleşmeye başlamışlardır. Özellikle Sultan IV. Rüknü’d-din Kılıçarslan’ı iktidara getiren bazı ümera392, kendilerine muhalif olan Türkmen ve Ahi çevrelere daha şiddetli tazyikat uygulayarak onların mallarını, medrese, tekke ve zaviyelerini, iş yerlerini müsadereye başlamışlardır393. Bu ise Anadolu’da şiddetli isyanların yanında uç’lara doğru büyük göç hareketliliklerini de meydana getirmiştir394.

Denizlili Mehmed Bey, Denizli, Honas, Dalaman ve çevrelerine göç edenleri etrafında toplayarak bölgede yerleşmelerine yardımcı olmuştur. Gerçekleştirilen akınlarda Mehmed Bey’in yanında kardeşi İlyas Bey, Damadı Ali Bey, Sevinç ve Salur Bey’ ler bulunmuşlardır. Moğollar Anadolu’ya tam olarak sahip olabilmek için saltanatı kardeşler arasında bölmek suretiyle nüfuzlarını burada daha etkili hale getirmeye çalışmışlardır395. II. İzzeddin Keykavus ile IV. Kılıçarslan’ın arasında meydana getirilen saltanat mücadelesi Moğol çıkarlarına hizmet etmektedir. Dolayısıyla Denizlili Mehmed Bey, Anadolu’da Moğol baskısının tam olarak hakim olduğunu görünce bölgedeki nüfuzunu koruyabilmek ve etrafındaki Türkmenler’i himaye edebilmek endişesiyle onlara intisabın gerekliliğine inanmıştır. Mehmed Bey’in Selçuklular’a bağlılığı reddederek doğrudan Moğollara tâbi bir siyasi teşekkül meydana getirmek isteyişinin en önemli sebebi, etrafında çok büyük bir kitleye sahip oluşunun ona yüklediği sorumluluk hissidir. Çünkü Moğollar uç’lardaki Türkmenler’e sahip olmanın güçlüğünü bildiklerinden onların Selçuklu nüfuzu altında kalmalarını tercih etmişlerdir. Bu şekilde uç’lardaki Türkmenler’i dolaylıda olsa kontrol altına almak mümkün olabilecektir396. Bu yüzden Mehmed Bey,

392 Bunların başında Pervâne Muinü’d-din Süleyman gelmektedir. Söz konusu Emir döneminde

Selçuklu Devletindeki çıkarcılar tarafından benimsenen yanaşma ve uyduluk politikası etkin durumdadır. Moğollara hoş görünerek nüfuz sağlamış, bu uğurda her türlü bağımsızlık eylemlerinin karşısında olmuştur.

393 Mikail Bayram,Ahi Evren ve Ahi Teşkilatının Kuruluşu, s.102-108.

394 Söz konusu isyanların bastırılması acımasız bir şekilde gerçekleştirildiğinden Orta Anadolu’dan

Suriye Mısır, Irak ve özellikle Uç bölgelere yoğun bir göç hareketi başlamıştır. Necmü’d-din Daye Sivastan, Nurü’d-din-i Mekkî Aksaraydan Irak’a göç edenler arasındadırlar. Velâyet-nâmede, Hacı Bektaş yakınlarına Uç bölgelere göçmelerini öğütlemektedir. Yakınlarından olan Edebalı, Abdal Musa, Geyüklü Baba, Karaca Ahmed, Said Emre uç’lara göç edenler arasındadırlar. Bkz. Bayram, M. “ Hacı Bektaş-ı Horasanî hakkında bazı Yeni Kaynaklar ve Yeni Bilgiler”, Osmanlı, C. VII, İstanbul, 1999, s. 53.

395 Salim Koca,“Anadolu’da Türk Beylikleri”, Türkler, Yeni Türkiye, C.6, Ankara, 2002, s.711.

Selçuklu Moğol ittifakından rahatsız olarak endişeye düşmüş olmalı ki çözüm yolunu sadece Moğollara bağlı duruma gelmekte bulmuştur. Nitekim bölgede yaşayan Türkmen nüfus ile ilgili olarak Arap coğrafyacısı İbn-i Said bu devirde Denizli ve Menderes havzasında 200.000 çadırlık, Kastamonu ile Ankara arasında Çortanlı dağlarında ise, 30.000 çadır Türkmen topluluğu yaşadığını bildirmektedir. Bundan dolayı eserde, Uludağ’dan Tarsus’a kadar uzanan Batı Anadolu dağları “Türkmen Dağları” olarak ifade edilmektedir397. Elbette Denizli ve çevresindeki yaklaşık 2-3 milyon arasında kabul edilebilecek bir nüfusun dikkate alınması gerekliliği yanında, Baybars Mansuri, bölgenin Pervane ve Alıncak tarafından ele geçirildiğini ve Mehmed Bey’in’de bu şekilde bir siyasi çözüme mecbur kaldığını ifade etmektedir398.

Moğollardan Menşur alabilmek için üzerine Ahi kıyafetlerinden Akbörk399 olduğu halde Kayseri’ye gidip400 Muinü’d-din Süleyman Pervane ile görüşmüş ve onun aracılığı ile Hülagu’dan Menşur almıştır. Hülagü belki de bu şekilde uç’lardaki Türkmenler’i kontrol altına alabileceğini düşünmüştür. Denizlili Mehmed Bey bu menşurla birlikte Anadolu’da Selçuklu Devleti’nden ayrılarak kurulan ilk Türk Beyliği’ni meydana getirmiştir. Fakat bu oldukça kısa bir süre devam edebilmiştir. Çünkü, Denizlili Mehmed Bey’e her ne kadar menşur verilse de uç’lardaki Türkmenler’in faaliyetlerinden duyulan endişe giderilememiştir. Bu yüzden Hülagü kendisine itaatini bildiren Mehmed Bey’i “Ordu”ya çağırmıştır. Mehmed Bey bu çağrıyı endişe ile karşıladığından kabul etmemiştir. Bunun üzerine bölgeye Selçuklu

397 Aynı bilgiler kısa’da olsa Ebu’l Fida tarafından da nakledilmektedir. Naklen; Togan, A. Zeki

Velidi, Umumi Türk Tarihine Giriş,s. 196-197.

398 Kaymaz, Nejat, Pervâne Mu’înü’d-din Süleyman Pervâne, s.94.

399Türkiye’de Türkmenlere ilk defa beyaz külah giydiren kişi olarak Eflâki, Denizlili Mehmed Beği

gösterirken, Mütercim T.Yazıcı bu kişinin Karamanoğlu Mehmed Beğ olabileceğini ifade etmektedir. Eflâkî, Menâkıbu’l-Arifîn, Neşr. T. Yazıcı, C.I, Önsöz, s. 89; Naklen; Kaymaz, Nejat, Pervâne Mu’înü’d-din Süleyman Pervâne, Ankara, 1970, s.95.; Cl. Cahen’de ilk Akbörk giyme işinin Karamanoğlu Mehmed Beğ tarafından gerçekleştirildiğini belirtmektedir. Naklen; Kaymaz, Nejat, Pervâne Mu’înü’d-din Süleyman Pervâne, s.95; M. Bayram ise “Fatma Bacı ve Bacıyân-ı Rum” adlı makalesinde Akbörkün ilk defa Kayseri’deki “Külah-duzlar Çarşısında imal edildiğini ifade etmektedir. Mikail Bayram,Fatma Bacı ve Bâcıyân-ı Rûm, Konya, 1994, s. 50-53.

400 Eflâki, Denizlili Mehmed Beyin ilk önce Konya’ya gelip Mevlana ile görüştüğünü üzerinde

Ahilerin giymiş oldukları Akbörk bulunduğunu Mevlana’nın rızasını alarak Kayseri’ye gittiğini belirtmektedir. Bkz. Eflâkî, Menâkıbu’l-Arifîn, Neşr. T. Yazıcı, C.I, Ankara, 1959, 485-486; Naklen; Mikail Bayram,“Türkiye Selçukluları Uç Beği Denizlili Mehmed Beğ” Türkler, Yeni Türkiye, C.6, Ankara, 2002, s.294-297.

ve Moğol birleşik kuvvetleri gönderilmiş, Mehmed Bey ise damadı Ali Bey tarafından yakalanıp Uluborlu’da idam edilmiştir.

Mehmed Bey’in idamından sonra 1277 yılına kadar Denizli Beyliğine Ali Bey tarafından Moğolların tesiriyle hükm edilmiştir. Bir taraftan Memlukluların diğer taraftan Karamanoğlu Mehmed Bey’in baskıları Anadolu’da Moğol nüfuzunu zorlamıştır. Bu durum karşısında Ali Bey bağımsızlığını ilan etmiş fakat bu durum uzun süreli olamamıştır. Moğol ordusuna karşı koyamayan Ali Bey görevden azledilerek Afyon kalesinde hapsedilmiştir.

Ali Beyden sonra bölge Selçuklu Veziri SahibAta Fahru’d-din Ali’nin oğullarına ikta olarak verilmiş, 1276 sonrasında ise Germiyanlıların eline geçmiştir401. Germiyan ve Sahip Ataoğullarının iktidar hırsı, meydana gelen boşluk sürecinde rekabeti hızlandırmış ve söz konusu topraklar iki beylik arasında sık sık el değiştirmiştir. Bu kargaşa ortamında Ali Bey’in oğlu İnanç Bey iktidarı ele geçirmiş, bir taraftan Moğollara bağlı kalırken diğer taraftan Germiyanlılarla iyi geçinmeye çalışmıştır402.

Benzer Belgeler