• Sonuç bulunamadı

Selâhaddîn-i Eyyûbî‟nin Fâtımîlerle Mücadelesinde Mutasavvıflardan

D. SELÂHADDÎN-Ġ EYYÛBÎ ÖNCESĠ TASAVVUF

1.2. SELÂHADDÎN-Ġ EYYÛBÎ‟NĠN TASAVVUFÎ YÖNÜ

1.2.5. Selâhaddîn-i Eyyûbî‟nin Fâtımîlerle Mücadelesinde Mutasavvıflardan

Fâtımîler döneminde Ġslâm dini asıl kaynağı olan Kur‟an ve Sünnet-i seniyyeden uzaklaĢmıĢ, sahih Ġslâm‟ı anlatmak isteyen âlimler susturulmuĢtu. Bid‟atlar, hurafeler her tarafı sarmıĢ, müslüman halk neye inanacağını ĢaĢırmıĢtı. Selâhaddîn-i Eyyûbî bunun farkındaydı. BaĢa geçtiği andan itibaren Resûlüllah‟ın ve Hûlefa‟yi RaĢidin‟in metodunu takip etmeye baĢladı. Selâhaddîn-i Eyyûbî‟nin bu iĢi

164 Azzam, Selâhaddîn Eyyûbî, s.236; Asâd, Hatîb el-Butûletu ve‟l- Fidau Înde‟s- Sûfiyeti, s.106. 165

Bisam Âseli, Ricâlûn ve Mevakifûn Tâhte Râyeti‟l Ġslam, DımâĢk, 1983, s.236.

166

Ahmed Ali, el-Endülûsiyûne ve-l Meğârîbetu fi-Biladi-Ģ-ġam, DımâĢk, 1989, s.306; Muhsin Muhammed Hüseyn, el-CeyĢû‟l-Eyyûbî fi- Âhdi Selâhaddîn, Daru‟l-Furkan, Bağdat 1986, s.161.

167 Ġbn Hallikân, Vefeyâtü‟l-A„yân, c.7, s.179; es-Sallâbî, Selâhaddîn Eyyubi ve Kudüs‟ün

56

tek baĢına üstlenebilmesi imkânsızdı. Bu yüzden Sünnî âlimlerden destek alarak fethettiği diyarlarda medrese ve hânkâhlar inĢâ etti. Selâhaddîn-i Eyyûbî bu iĢe Mısır‟dan baĢladı. Fâtımî veziri olan Saîdü‟s- Süâda(Kamber, ö.545/1150)‟in köĢkünü hânkâha çevirip uzak diyarlardan gelen sûfîlere teslim etti.168

Selâhaddîn-i Eyyûbî‟nin inĢâ ettiği bu hânkâh aynı zamanda Mısır‟da ilk hânkâh özelliğini taĢıyordu. Bu hânkâh, Ġmam ġafiî‟nin türbesinin bitiĢiğinde yapılmıĢtı ve bu hânkâh‟ın ġeyhu‟Ģ-ġuyûh luğuna meĢhur Sünnî mutasavvıf ġeyh Necmeddîn el- HubûĢânî atanmıĢtı.169

Selâhaddîn-i Eyyûbî, Sünnî tasavvufu yaymak için Mısır‟da inĢâ ettiği hânkâhlarla yetinmedi. Aynı zamanda hakimiyeti altında bulunan bütün hânkâhların baĢına da Sünnî mutasavvıfları atadı. Örneğin Kudüs‟teki hânkâhların baĢına Sünnî mutasavvıflardan Kâdî Bahaûddin b. ġeddâd ve Halep fethi (m.1182) sırasında Kudüs fethinin müjdesini veren ġeyh Necmeddîn b. Cehbel Ebu Muhammed Tahir b. Nesrullah el-Hâlebî(ö.596/1199)‟yi atamıĢtı.170

168

el-Makrizî, el-Mevâ„iz ve‟l-Ġ„tibâr bi-Zikri‟l-Hıtat ve‟l-Âsâr, c.3, s.570.

169

es-Suyûtî, Husnu‟l-Muhadere fî Târîhi‟l-Mısr ve‟l- Kâhire, c. 2, s.260; Rızk, Hânkâvâtu‟s-

Sûfiyye fî- Mısr, c. 1, s. 127-159;Mahmut Dündar, "Mısır Eyyûbilerinde Eğitim Ve Öğretim Faaliyetleri",(Doktora tezi, Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Felsefe ve Din

Bilimleri Anabilim Dalı, Erzurum 2014), s.92.

170 Selâhaddîn Haleb‟i feth ettiği sırada Ġbn Cehbel, vali vasıtasıyla kendisine falan tarihte Kudüs‟ün

fethi onun eliyle olacağına dair bir mektup yazar. Mektup Selâhaddîn‟in müsteĢarı olan Fakîh Ġsa‟nın eline geçtiğinde Sultana vermeye cesaret edemedi. Çünkü Selâhaddîn fâl, simya gibi ilimlerden pek hoĢlanmazdı. Fakîh Ġsa, hemen DımaĢk valisi olan Muhyiddin b. Zekiyuddin‟e Ġbn Cehbel hakkında bilgi almak için bir mektup yazar. Vali, Ġbn Cehbel‟in bilgisine gövendiğini ve Fakîh Ġsa‟ya mektup Ģeklinde Ģu beyti yazar.

Sefer ayında Haleb‟i fethetmenizle birlikte

size Recep ayında Kudüs‟ü fethetmeniz takdir edilmiĢtir.

Bu beyit Sultanın eline ulaĢtığında çok hoĢuna gider. Sultan Kudüs‟ü feth ettiği sırada ġam ve Mısır‟ın bütün mutasavvıfları orada hazır bulunuyordu. Ġbn Cehbel onu tebrik etmek için huzuruna çıkar ve ona gönderdiği mektuptan bahseder. Sultan buna çok ĢaĢırır. Çünkü bunu daha önce ona DımaĢk valisi Muhyuddin haber vermiĢti. Ġbn Cehbel meseleyi kendisine izah ettikten sonra Sultan onu kucaklayıp tebrik eder. Sultan, cuma günü kendisinin vaaz vermesi için rica da bulunur. Ġbn Cehbel kürsüye çıkar ve gönülleri etkileyen bir vaaz verir. Ebû ġâme, Kitâbu‟r-Ravzateyn fî-

Ahbâri‟d-Devleteyn, c.3, s.110; el-„Ġmâd el-Kâtib el-Ġsfahânî, Hurûbu Selȃ huddȋ n ve Fethu Beyti‟l-Makdis el-Musemmâ bi‟l-Fethi‟Kussî fi‟l-Fethi‟l-Kudsî, Metbeatü‟l-Mevsuat, Kahire

57

Fâtımîler, mezheblerini yaymak için insanların duygularına hitab eden Ehl-i Beyt kutlamalarını, Hz. Hüseyin‟in haksız yere Ģehit edilmesini bahane edip müslümanlara batıl bir akîde aĢılamaya çalıĢıyorlardı. Büyük oranda da baĢarmıĢtılar. Tabi ki bunun neticesinde müslümanların Ehl-i Beyt‟e hassasiyetlerinden dolayı birçok müslüman etkilenmiĢti. Hatta günümüzde de bazı müslümanların üzerinde izleri görülmektedir.

Selâhaddîn-i Eyyûbî, müslümanları bu yanlıĢ inançlardan kurtarmanın tek yolunun, insanların duygularına hitap eden, ilmiyle amel eden, güzel ahlak sahibi mutasavvıflar sayesinde olacağını düĢünüyordu. Gerçekten de Selâhaddîn-i Eyyûbî, düĢüncesinde haklı çıkmıĢtı. Bu Allah dostları güzel yaĢantılarıyla ve etkili vaazlarıyla insanları yine sahih Ġslâm akîdesine çekmeyi büyük oranda baĢarmıĢlardı.

Ünlü Mısır tarihçisi Makrîzî (ö.845/1242), Selâhaddîn-i Eyyûbî‟nin düĢüncesini destekler mahiyette açıklamalar yapıyor:

"Halk arasında mutasavvıflar o kadar seviliyordular ki, cuma günü, bu zatların hânkâhtan camiye gittikleri sırada, halk Mısır‟ın her tarafından Kahire‟ye bu zatları seyretmek ve dualarını almak için gelirdi."171

Selâhaddîn-i Eyyûbî Mısır‟a vezir olduğunda, ġiî mezhebe karĢı Sünnî mezhebi destekledi. Selâhaddîn-i Eyyûbî vezir olduğu sırada Sünnî mutasavvıflara alttan destek veriyordu. ġiî ezân yerine "hayye âle‟l- hâyri‟l- âmel" ibaresini çıkarıp Sünnî ezânı okutmaya baĢladı.172

Attığı ikinci adım ġiî kâdı yerine Sünnî ġafiî Kâdı Sadreddin b. Dırbas‟ı173 atamasıydı. Selâhaddîn-i Eyyûbî, akîde de EĢ‟ârî, mezhepte ġafiî idi. Doğal olarak Mısır‟da ġafiî mezhebinin yayılmasını sağladı. Selâhaddîn-i Eyyûbî‟nin ġiî Ġsmailî mezhebe vurduğu ölüm darbesi ise ġiî Fâtımî devleti yerine Sünnî Abbasî devleti adına hutbe okutmasıydı. Tabi bütün bunları yaparken âlimlerden aldığı destekle yapıyordu. Bilhassa meĢhur mutasavvıf ġeyh el- HubûĢânî

171 es-Sallâbî, Salâhuddîn el-Eyyûbi ve Cuhûduh fi‟l-Kadâ‟i „alâ Devleti‟l Fâtımiyye ve Tahrîri

Beyti‟l Makdis, s.258; Rızk, Hânkâvâtu‟s-Sûfiyye fî- Mısr, c. 1, s. 127-159.; Harun Yılmaz,

"MeĢîhatüĢĢüyûh"un DoğuĢu ve Mısır‟da Ġki Hânkâh: Sa„îdü‟s-Sü„adâ ve Siryâkûs" ,Tasavvuf

Ġlmi ve Akademik AraĢtırma Dergisi, sayı 34, 1-21.

172 Ġbn ġeddâd, en-Nevâdiru‟s-Sultâniyye ve‟l-Mehâsinu‟l-Yûsufiyye, s.41. 173es-Suyûtî, Husnu‟l-Muhadere fî Târîhi‟l-Mısr ve‟l- Kâhire, c.1, s.344.

58 (ö.587/1191)‟nin desteği inkâr edilemez.174

Kaynaklarda rivayet olunduğuna göre; ġeyh el- HubûĢânî Fâtımî devletinin aleyhine en keskin fetvayı veren âlimdir. Selâhaddîn-i Eyyûbî ilk önce ona danıĢmıĢ ve o da hiç çekinmeden açık bir Ģekilde Fâtımîlerin aleyhine fetvayı vermiĢtir.175

Ġbn Sübkî Ģöyle anlatır; "ġeyh HubûĢânî ġam‟dayken etrafındakilerine ben Mısır‟a gidip Fâtımî ġiî devletini yıkacağım! Ve aynen öyle yaptı. Geldiği gibi açık açık onları lânet etmeye baĢladı.176

Cuma günü minberin önünde durup asâsıyla hatib‟e bundan sonra Abbasî adına hutbe okuyacaksın dedi. Hatip te itiraz etmeden hutbeyi Abbasî halifesi adına okudu. Selâhaddîn-i Eyyûbî‟nin attığı bu adımlar Mısır‟la sınırlı kalmadı. Hâkimiyeti altında olan her yerde uyguladı.177

Selâhaddîn-i Eyyûbî, cesur ve siyaset adamı olduğu kadar, zeki ve feraset sahibiydi. Diyarların kılıçla değil günüllerin fethedilmesiyle kurtulabileceğinin farkındaydı. Bunu da, ancak özü sözü bir olan âlim ve mutasavvıflarla baĢara bileceğini düĢünüyordu. Dolayısıyla bilim adamları ve mutasavvıfları kendine yakın tutmaya çalıĢıyordu. Hatta bir defasında oturduğu ortamda Selâhaddîn-i Eyyûbî, mutavazı bir tavırla Ģu sözleri sarf eder; "Ben bu zaferlerimi kılıcıma değil belki Kadî Fadıl‟ın görüĢleriyle baĢarmıĢımdır."178

Selâhaddîn-i Eyyûbî siyasi karakterini Selçuklu veziri Nizamülmülk‟e, düĢünce ve manevi hayatını da büyük Sünnî mutasavvıf Gazâli‟ye borçludur. Batı bilim adamı Newby179, Selâhaddîn-i Eyyûbî‟nin hayatında eğer Gazâli olmasaydı Selâhaddîn-i Eyyûbî çok daha aĢırı ve katı olacağına dikkat çeker. 180

Ama biz Newby‟in bu görüĢüne katılmıyoruz. ġuphesiz Gazâli‟nin Selâhaddîn-i Eyyûbî üzerinde büyük etkileri vardır. Yukarıda da bahsettiğimiz gibi, Selâhaddîn-i Eyyûbî, Gazâli‟nin Ġhya‟û Ûlumûddin eserini elinden hiç düĢürmüyordu. Ancak Selâhaddîn-i Eyyûbî‟nin kiĢiliğine ve yetiĢtiği ortama baktığımızda, Gazâli olmadan da bu karektere bürüneceği kanaatindeyiz.

174

es-Sallâbî, Selâhaddîn Eyyubi ve Kudüs‟ün Yeniden Fethi, s.207; Azzam, Selâhaddîn Eyyûbî, s.161-180.

175 es-Sübkî, Tabakâtü‟Ģ-ġâfi„iyyeti‟l- Kübrâ, c,6, s.14-17.

176 Ġbn Tağrîberdî Cemaluddin Ebu‟l-Mehasın Yusuf, en-Nücûmu‟z-Zâhire fî Mulûki Mısır ve‟l-

Kâhire, Vezâretü‟s-Sekâfe ve‟l-ĠrĢâd, Kahire 1929, c.5, s.343.

177

es-Sallâbî, Selâhaddîn Eyyubi ve Kudüs‟ün Yeniden Fethi, s.207; Azzam, Selâhaddîn Eyyûbî, s.161-180.

178 Macid Ursân el-Keylânî, Hâkezâ Zahere Cîlu Selâhaddîn ve Hâkezâ „Âddeti‟l-Kudüs, s.262. 179 Ġngiliz asıllı olan P.H.Newby (1918-1997) , “Saladin in His Time” adlı eserin yazarıdır. 180 Azzam, Selâhaddîn Eyyûbî, s.27.

60

ĠKĠNCĠ BÖLÜM

SELÂHADDÎN-Ġ EYYÛBÎ DÖNEMĠNDEKĠ

TARĠKATLAR VE KURULAN HÂNKÂHLAR