D. SELÂHADDÎN-Ġ EYYÛBÎ ÖNCESĠ TASAVVUF
2.4. SELÂHADDÎN-Ġ EYYÛBÎ AĠLESĠNĠN ĠLERĠ
2.4.1. Necmiyye Hânkâhı
Ġsminden de anlaĢılacağı üzere Selâhaddîn-i Eyyûbî‟nin babası tarafından DımaĢk‟ta inĢâ edilmiĢtir. Necmeddîn (ö.568/1172)‟e ait Ba‟lebek254
ve Mısır‟da da birer hânkâh bulunmaktadır. DımaĢk‟ta Selâhaddîn-i Eyyûbî‟nin babasına ait Avnîyye sokağında Necmiyye Ribatı adıyla bilinen bir ribat daha bulunmaktadır.255
2.4.2. Esediyye Hânkâhı
Ġsminden anlaĢıldığı üzere Selâhaddîn-i Eyyûbî‟nin amcası Eseduddin ġîrkûh b. ġâdî el- Kûrdî ez-Zerzârî (ö.564/1169) 256
tarafından DımaĢk‟te inĢâ edilmiĢtir. Bu Hânkâhın Ģeyhû‟Ģ-Ģuyûhluğuna Abdulkadir Geylanî‟nin talebelerinden Ģeyh
252 Nu'aymî, ed-Daris fi Tarihi‟l-Medaris, c.2, s.121; Ġbnü‟l-„Ġmâd, ġezerâtu‟z-Zeheb, c.4, s.259;
Kürd Ali, Hıtatu‟Ģ-ġâm, c.6, s.133.
253 Nu'aymî, ed-Daris fi Tarihi‟l-Medaris, c.2, s.139; Kürd Ali, Hıtatu‟Ģ-ġâm, c.6, s.135; Ġbnü‟l-
„Ġmâd, ġezerâtu‟z-Zeheb, c.9, s.146.
254
Ba‟lebek (Arapça: ), Lübnan'ın Bekaa iline bağlı Ba‟lebek ilçesinin merkezi olan Ģehirdir.
255
Nu'aymî, ed-Daris fi Tarihi‟l-Medaris, c.2, s.136; Kürd Ali, Hıtatu‟Ģ-ġâm, c.6, s.134-138 Ġbnü‟l- „Ġmâd, ġezerâtu‟z-Zeheb, c.8, s.504.
256 Ġbn Kesîr, el-Bidâye ve‟n-Nihâye, c. 12, s.322; Nu'aymî, ed-Daris fi Tarihi‟l-Medaris, c.2,
81
Muâmmer Necmeddîn b. Ebu‟l Berekat b. KûreĢî el-Bâ‟lî getirilmiĢtir. Kaynaklarda ġîrkûh adına DımaĢk‟ta baĢka bir ribattan da bahsedilir.257
2.4.3. Hüsâmiyye Hânkâhı
Bu hânkâh Selâhaddîn-i Eyyûbî‟nin kız kardeĢi Sıtê (ö.616/1219) tarafından h.587 yılında DımaĢk‟ta inĢâ edilmiĢtir. Hûsamiyye ismi ile meĢhur olmasının nedeni Sıtîy‟nin oğlu Hûsameddin b. Ömer b. Laçîn (ö.576/1180)‟in burada medfun olmasındandır. Kaynaklar, Selâhaddîn-i Eyyûbî‟nin ona çok düĢkün olduğunu ve kendisine çok güvendiğini aktarır. Yine Selâhaddîn-i Eyyûbî‟nin cesur ve kahraman iki komutanı; bırâderzadesi Takyuddin Ömer (ö.576/1180) ve kız kardeĢinin oğlu Hûsameddin‟in aynı gecede vefat ettiklerinde çok üzüldüğü aktarılır.258
2.4.4. Ġsmetûddîn Âmine Hatun Hânkâhı
Âmine Hatun (ö.581/1185), önce Nûreddîn Zengî ile evlenmiĢtir. Nûreddîn Zengî‟nin vefatından sonra da 572/1176-1177 yılında Selâhaddîn-i Eyyûbî‟nin himayesine girip onunla evlenmiĢtir. Dindar ve fakirlere yardım etmekle tanınan Âmine Hatun, DımaĢk‟ta Babu‟n-Nâsır çarĢısının dıĢında Hatuniyye Hânkâhını inĢâ etmiĢtir. Hicri 581 yılında vefat eden Âmine Hatun, DımaĢk‟taki Kasyon Dağı eteğinde yaptırdığı hânkâhın içinde defnedilmiĢtir.259
2.4.5. Rabîa Hatun Hânkâhı
Rabîa Hatun (ö.643/1245), Selâhaddîn-i Eyyûbî‟nin kız kardeĢidir. 572/1176- 1177 senesinde Sâ‟deddîn b. Muînüddîn Üner (ö.581/1185) ile evlenmiĢtir. Sâdeddin‟in vefatından sonra Erbil hâkimi Gökbörü (ö.630/1232) ile evlenmiĢtir. Rabîâ Hatun‟un Gökbörü ile evliliği yaklaĢık elli yıl sürmüĢtür. Rabîâ Hatun, DımaĢk‟ta "es-Sâhibe" adıyla bir hânkâh yaptırıp sûfîlere vakfetmiĢtir. YaklaĢık
257 Nu'aymî, ed-Daris fi Tarihi‟l-Medaris, c.2, s.109; Kürd Ali, Hıtatu‟Ģ-ġâm, c.6, s.131; Ġbnü‟l-
„Ġmâd, ġezerâtu‟z-Zeheb, c.7, s.723.
258Ġzzeddîn Ġbn ġeddâd, el-A„lâkü‟l-Hatîre fî Zikri Ümerâi‟Ģ-ġâm ve‟l-Cezîre c.1, s.233; Nu'aymî,
ed-Daris fi Tarihi‟l-Medaris, c.2, s.112.
259 Sıbt Ġbnü‟l-Cevzî, Mir‟âtü‟z-zamân, c.8, s.385; ez-Zehebî, Siyeru A„lâmi‟n-Nubelâ, c.12, s.120;
Ġbn Kesîr, el-Bidâye ve‟n-Nihâye, c.16, s.573-574;Tülay Yürekli,"Eyyûbî Ailesi Kadınları",
82
seksen yıl yaĢayan Rabîâ Hatun, 643-1245 yılında vefat etmiĢ ve kendine ait hânkâhta defnedilmiĢtir.260
2.4.6. Dayfe Hatun Hânkâhı
Dayfe Hatun (ö.640/1242), Selâhaddîn-i Eyyûbî‟nin kardeĢi Âdil‟in kızıdır. Dayfe Hatun 582/1186 yılında Haleb‟te doğmuĢtur. Dayfe Hatun, amcası Selâhaddîn-i Eyyûbî‟nin oğlu Haleb valisi Zâhir (ö.613/1216)‟ ile evlenmiĢtir. Dayfe, Haleb‟te kendi adına bir hânkâh inĢâ ettirerek Eyyûbî ailesinin diğer bayan üyeleri gibi adını anılanlar arasına katmıĢtır. Dayfe Hatun 640/1242 yılında Haleb‟te vefat etmiĢ ve kendisine ait olan hânkâhta defnedilmiĢtir. 261
260 Ġbn Hallikân, Vefeyâtü‟l-A„yân, c.6, s.115, 120-121; Ġbn Vâsıl, Müferricu‟l Kurûb, c.3, s.197-
211; ez-Zehebî, Siyeru A„lâmi‟n-Nubelâ, c. 17,s. 162; Ġbn Kesîr, el-Bidâye ve‟n-Nihâye, c.17, s.286; Nuaymî, ed-Dâris fî Târihi‟l-Medâris, c.2, s.79-80-81; Ġbnu‟l-„Adim Kemalüddin Ömer b. Ahmed b. Ebi Cerade, Büğyetü‟t-Taleb fî Târîhi Haleb Süheyl Zekar (Thk), DimaĢk, 1989, c.3, s.263-266; Tülay Yürekli,"Eyyûbî Ailesi Kadınları", sayı: 6,s.8.
261
Nuaymî, ed-Dâris fî Târihi‟l-Medâris, c.2, s.79-80-81; Ġbnu‟l-„Adim Kemalüddin Ömer b. Ahmed b. Ebi Cerade, Büğyetü‟t-Taleb fî Târîhi Haleb Süheyl Zekar (Thk), DimaĢk, 1989, c.3, s.263-266; Tülay Yürekli,"Eyyûbî Ailesi Kadınları", sayı: 6,s.8.
83
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
SELÂHADDÎN-Ġ EYYÛBÎ‟NĠN GÖRÜġTÜĞÜ VE
ĠSTĠFÂDE ETTĠĞĠ SÛFÎLER
ġam ve Mısır‟da h.VI-VII m.XII-XIII yüzyıllarda hüküm süren Zengîler ve Eyyûbîler dönemine bakıldığında, ilim müesseselerinde büyük bir artıĢ olduğu görülür. Zengîler‟le baĢlayan ve Eyyûbîler‟le zirve yapan bu faaliyetlerin ġam ve Mısır‟ın bütün Ģehirlerine yayıldığı görülür. Genelde bütün alanlarda hasseten sûfîler için bu bölgelerde birçok hânkâh inĢa edilmiĢtir. Mısır‟da Selâhaddîn-i Eyyûbî tarafından inĢâ edilen Sa‟idü‟s-Sü‟ada Hânkâhının Mısır‟da ilk hânkâh özelliğini taĢıdığını daha önce belirtmiĢtik. Sûfîlerin ġam ve Mısır‟a akın etmeleri, Nûreddîn Zengî ve Selâhaddîn-i Eyyûbî dönemine denk gelir.262
Sûfîlerin bunlara yanaĢmalarının nedeni, Ġslâm dünyasının doğu bölgelerinde yaĢanan siyasi çalkantılar, Zengîler ve Eyyûbîlerin siyasi ve ekonomik açıdan güçlü olmaları ve Nûreddîn ile Selâhaddîn-i Eyyûbî‟nin sûfîlere önem vermeleri gibi nedenlere bağlanabilir. 263
Zaten kaynaklar, Nûreddîn ile Selâhaddîn-i Eyyûbî „den bahsederken onların Ġslâm‟ın hamîleri ve sûfîlerin en büyük destekçileri Ģeklinde zikrederler. Sûfîlere olan bu ilgileri sûfî karekterlerinden geliyordu. Çünkü onlar dinî konularda sûfîlere danıĢır, hatta siyasi ve askeri alanlarda bile bazen kendilerine müracaat ederlerdi. Selâhaddîn-i Eyyûbî savaĢlara çıkmadan önce muhakkak sûfîlere uğrar, muzaffer olmak için onlardan dua isterdi. Bunun yanısıra bir de insanları cihada teĢvik etmek için sûfîlerden destek isterdi.264
Kaynaklarda bu dönemde savaĢa katılan
262 Ebû ġâme, Kitâbu‟r-Ravzateyn fî- Ahbâri‟d-Devleteyn, c.2, s.106-117. 263 Yılmaz, "MeĢîhatüĢĢüyûh”un DoğuĢu", s.1-21.
84
birçok sûfîye rastlamak mümkündü. Hatta bu savaĢlarda çok sayıda sûfî Ģehid olmuĢtu. 265
Selâhaddîn-i Eyyûbî, sûfîlerin bir bölgede faâliyet göstermeleri neticesinde orada Ġslâmî kültürün yerleĢmesi açısından ne derece önemli olduğunu çok iyi biliyordu. Bu yüzden Selâhaddîn-i Eyyûbî ġiî Fâtımî hâkimiyetinde olan Mısır‟a hâkim olduğunda sûfîler için birçok hânkâh ve ribat kurmuĢtu. Makrîzî (ö.845/1242)‟
Hıtat adlı kitabında Mısır‟da yaĢadığı dönemi anlatırken, yirmiden fazla Hânkâhın,
on küsûr ribat‟ın, yirmi beĢe yakın da zaviyenin olduğunu266 belirtir. Hânkâhlarda yaĢanan bu artıĢtan sonra Nûreddîn ve Selâhaddîn-i Eyyûbî bu hânkâhlarda sistemin düzenli bir Ģekilde yürümesi için daha sonra MeĢîhatû‟Ģ-ġüyûh ismiyle anılacak, takva ve ilmiyle meĢhur olmuĢ sûfîleri getirmiĢlerdi. Bu hânkâhlara atanan zatlara da, ġeyhü‟Ģ-ġüyûh lakabı verilmiĢti.267 Bu kısa açıklamadan sonra Ģimdi de Selâhaddîn-i Eyyûbî‟nin etkilendiği sûfîleri izah etmeye çalıĢacağız.