• Sonuç bulunamadı

D. SELÂHADDÎN-Ġ EYYÛBÎ ÖNCESĠ TASAVVUF

2.1. SELÂHADDÎN-Ġ EYYÛBÎ DÖNEMĠNDEKĠ TARĠKATLAR

2.1.2. Rifâîyye Tarikatı

Rifâî Tarikatı‟nın kurucusu, piri, büyük mutasavvıf Seyyid Ahmed b. Alî el- Mekkî b. Yahyâ er-Rifâî (512/1118) yılında Bağdat‟a yakın olan Ümmüabîd köyünde dünyaya geldi. 22 Cemâziyel-evvel 578 (23 Eylül 1182) yılında vefat etti. Türbesi Bağdat‟ın güneyinde Vâsıt192

yakınlarındadır.193

Seyyid Ahmed er- Rifâî‟nin soyu baba tarafından Hz. Hüseyin‟e (ö. 61/680), anne tarafı ise Ebû Eyyûb el-Ensârî (ö. 49/669)‟nin soyundan gelir.194

Seyyid Ahmed er- Rifâî yedi yaĢına kadar babası Seyyid Ali (ö.519/1125) „nın terbiyesinde yetiĢti. Yedi yaĢında iken babası vefat etti. Bundan sonra o dönemin büyük sûfîlerinden olan dayısı Mansur el Batâihi, Onun terbiyesi ve eğitimi ile ilgilendi. Erken yaĢta hafızlığını tamamladıktan sonra devrin âlim ve mutasavvıflarından Ali Ebü‟l-Fazl el-Vâsıtî ve diğer bazı âlimlerden Ġslâmî ilimleri tahsil etti. ġeyh Ali el- Vasıtî hazretleri, ġeyh Ahmed er- Rifâî‟nin eğitim ve terbiyesinde titizlik göstererek ona icazet verip tasavvuf hırkasını giydirdi.195

ġeyh Ahmed er-Rifâî zahırî ve batınî ilimlerde çok üstün bir gayret ve baĢarıyla mesafe kât ettikten sonra, hocası tarafından kendisine zâhir ve bâtın ilimlerine vâkıf anlamına gelen “Ebü‟l-Alemeyn” unvanı verildi. Hocası ve mürĢidi olan Ali Ebü‟l-Fazl el-Vâsıtî Onun için: “Herkes üstadıyla, ben ise talebem Rifâî ile

iftihar ederim” demiĢtir.196

Fıkıh, hadis, tefsir ilimlerinde uzman olan Ahmed-er Rifâî, aynı zamanda hakiki bir mutasavvıftı. Seyyid Ahmet Rifâî, orta boylu, nur yüzlü ve esmer tenli idi; Saçı siyah, sakalı seyrek, alnı açık idi. Çok güzel bir hitabeti vardı. KonuĢtuğunda kalpleri coĢturur, sohbetine doyum olmazdı.197

192 Irak‟ta bugün mevcut olmayan tarihî bir Ģehirdir. Emevîlerin Irak valisi Haccâc b. Yûsuf es-Sekafî

tarafından kurulmuĢtur.

193Sıbt Ġbnü‟l-Cevzî, Mir‟âtü‟z-zamân, s.370-371; Ġbn Hallikân, Vefeyâtü‟l-A„yân, c.1, s. 154-155. 194

ez-Zehebî, Siyeru A„lâmi‟n-Nubelâ, c.1, s.154-155, es-Sübkî, Tabakâtü‟Ģ-ġâfi„iyyeti‟l-Kübrâ, c.6, s. 23-27; Ġbn Kesîr, el-Bidâye ve‟n-Nihâye, c.13, s. 342.

195 Mustafa Tahralı, "Rifâiyye", DĠA, Ġstanbul 2008, c.35, s. 99-103. 196 Tahralı, "Rifâiyye", DĠA, Ġstanbul 2008, c. 35, s.99-103.

65

ġeyh Ahmed er-Rifâî, ġeyh Aliyyû‟l- Vasıtî‟nin vefatından sonra dayısı Mansur el- Batâihî‟nin irĢad ve terbiye halkasına katıldı. ġeyh Ahmed er-Rifâî, 27 yaĢına kadar dayısının yanında tasavvuf dersleri aldı. Çok kısa bir sürede seyr-i sülûkunü tamamlayıp tasavvuf hırkasını giydi. Daha sonra dayısı tarafından Ona “ġeyhü‟Ģ-ġüyûh” ünvanı ile birlikte halifelik verilerek kendisine ait bütün hânkâhların baĢına getirdi.198

Menâkib kitaplarında ġeyh Ahmed er-Rifâî‟nin birçok kerametinden bahsedilir. Burada Medine ziyareti sırasında zuhûr ettiği ileri sürülen tevatür derecesine ulaĢmıĢ bir kerametini aktarmaya çalıĢacağız. Rivayete göre: ġeyh Ahmed er- Rifâî, hicri 555 yılında hac yolculuğuna çıkmıĢtır. Hac dönüĢü Medine‟ye uğrar. Medine uzaktan görününce saygıdan dolayı bineğinden inip yürüyerek Ravza-i Mutahhara‟yı ziyaret eder. ġeyh Ahmed Rifâî bu ziyaret sırasında. Hz. Resullülah‟ın Ravza‟sı önünde kısık bir sesle Ģu nidada bulunur. “Es-selâmu âleyke ya ceddî!” Hz. Peygamber Efendimiz‟in Ravzası‟ndan: “Âleyke‟s-selam ya veledî” cevabı duyulur. O sırada aralarında Hayât b. Kays el-Harrânî ve Âdiy b. Müsâfir gibi zatların da bulunduğu bütün hacılar bu nidayı iĢitirler. Bunun üzerine cezbeye kapılan Seyyid Ahmed er- Rifâî, edepten dolayı diz çöküp Ģu beyitleri okur.

"Uzakta iken ruhumu gönderiyordum. Bana, vekâleten toprağını öpüyordu,

ġimdi ise huzurundayım Ģu mübarek elini uzatıver de Dudaklarım onunla haz ve sevinç duysun."

Peygamber Efendimiz‟in kabrinden nuranî eli dıĢarıya uzanmıĢ ve bütün hacıların huzurunda ġeyh Ahmed er-Rifâî, onun mübarek elini öpmüĢtür. 199

198

Ġbnü‟l-„Ġmâd, ġezerâtu‟z-Zeheb, c.4, s. 259-261; Yûnus es-Sâmerrâî, Seyyid Ahmed er-Rifâ‟î

hayâtühû ve âsârüh, Bağdat 1970, s.85-101.

199 es-Sübkî, Tabakâtü‟Ģ-ġâfi„iyyeti‟l-Kübrâ, c.6, s. 23-27; Ġbn Kesîr, el-Bidâye ve‟n-Nihâye, c.13,

s. 342; Ġbnü‟l-„Ġmâd, ġezerâtu‟z-Zeheb, c.4, s. 259-261; Tahralı, "Rifâiyye", DĠA, Ġstanbul 2008, c.35, s. 99-103.

66

ġeyh Ahmed er-Rifâî‟ye nisbet edilen Rifâîyye tarikatı, Ġslâm aleminin ilk kurulan tarikatları arasında sayılır. Miladi XII. yüzyılda kurulan Rufaiyye tarikatı Selâhaddîn-i Eyyûbî dönemine denk gelmektedir. Rufaiyye tarikatı kuruluĢundan itibaren Ġslâm aleminin hemen hemen her yerine yayılmıĢtır. Günümüzde ise Suriye, Türkiye Yemen, Mısır, Irak ve Balkan ülkelerinde varlığını sürdürmektedir.200

Rifâiyye tarikatının esasları Kur‟ân ve Sünnet esasına dayanır. Tevazu ve alçak gönüllülüğün esas alındığı bir Ġslâm tarikatıdır. Tarikata giren müridten ilk önce Ġslâm‟ın emir ve nehiyleri öğrenerek gereğini yerine getirmesi, bol bol Salâtü selâm getirmeleri istenir. Müridler virdlerini cehrî yaparlar. Sünnet kabul edildiği için siyah taç giyerler. Rifâî‟ler, Allah‟a ulaĢmanın, riyazetle mümkün olabileceğini kabul ederler. 201

Selâhaddîn-i Eyyûbî ile ġeyh Ahmed er-Rifâî aynı asırda yaĢamıĢlar. ġeyh Ahmed er-Rifâî hayattayken Selâhaddîn-i Eyyûbî devletini kurmuĢ ülke sınırlarını geniĢletmiĢti. ġam topraklarını kendi ülkesinin sınırları içine katmıĢtı. Ancak Selâhaddîn-i Eyyûbî (ö.m.1193) ile ġeyh Ahmed er-Rifâî (ö. m.1182)‟nin vefat yılları birbirine çok yakın olmakla birlikte görüĢtüklerine dair bir bulguya rastlamadık. ġeyh Ahmed er-Rifâî, Bağdat‟ta Abbâsî hilafeti tarafından desteklenmiĢ ve orada tarikatı yaygınlık kazanmıĢtı. ġeyh Ahmed er-Rifâî Bağdattayken Selâhaddîn-i Eyyûbî ülke yönetimini Mısır‟dan ġam‟a taĢımıĢtı. Birbirine çok yakın toprak sınırları içinde yaĢadıkları halde görüĢtüklerine dair bir kanıta rastlamadık.