• Sonuç bulunamadı

3.4. Vergi Toplama Usulleri

3.4.2. Salyâne Tevzi ve Taksimi

Devlet, vergilerin tarh ve tevziinde son derecede titiz davranır, vediatullah olarak gördüğü reayanın haksızlığa uğramasına, onlara zulmedilmesine asla izin vermezdi. Bunu konuyla ilgili yayınlanan sayısız fermanlardan ve adaletnâmelerden321

anlamak mümkündür.

Bu dönemde vergi düzeninde önemli değiĢikler meydana gelmiĢ, klasik vergi tahsil usulü yerine yeni usuller benimsenmiĢtir. Bunların en önemlisi Salyâne vergisidir. Devletin taĢrada harcayacağı mîrî masrafların mahallinde ödenmesi esasına dayanır. Yani devlet, taĢrada mîrî bir harcama için merkezden nakit para göndermez, bunun yerine bu harcamaları o vilayetin tekâlif-i örfiye vergilerinden karĢılardı. Kadı ve ileri gelenlerin huzurunda vilayetin bütün mirî harcamaları çıkarılır, defter halinde Ġstanbul'a gönderilir. Ġstanbul'da gerekli inceleme yapıldıktan sonra Sultan tarafından üzerine Sah çekilir yani onaylanır ve vilayetine iade edilir. Bu defterler mahalli ġer'iyye Siciline iĢlenir. Artık bu defterdeki meblağ, o vilayetin ödeyeceği kesin meblağdır. Bu meblağ vilayet merkezinde önce mahallelere, sonra esnafa, daha sonra da köylere haneler, esnafa ise dükkân sayılarına göre tevzi edilir. ĠĢte bu defterlere Salyâne Tevzi ve Taksim Defterleri denir322.

ġam'a da aynı surette 1830 tarihinde fermanlar gelmiĢ ve vergilerin yılda iki defa toplanması, toplanan vergilerin Ġstanbul'a gönderilmesi emredilmiĢtir323

.

320

MVTĢ, Evâmîr-i Sultaniye No. 5, Bel. 312

321

Halil Ġnalcık, "Adaletnâmeler", TTK Belgeler II/3-4, Ankara 1965, s. 49-142, 3-4ayrıca bkz. Yücel Özkaya, "XVIII. Yüzyılda Çıkarılan Adalet-namelere Göre Türkiye'nin Ġç Durumu", Belleten 151, Ankara 1977, s. 369-390

322

Yücel Özkaya, "XVIII. Yüzyılın Sonlarında Tevzi Defterlerinin Kontrolü", Selçuk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi I/1, Konya, s. 135-155

323

ġam Vilayeti‟nde cibayet sicil defterleri gayet muntazam bir Ģekilde hazırlanırdı, bunun seyri de Ģöyleydi:

- Her sancağın muhasebe özel kalemi, bağlı olduğu sancak için hazırladığı aylık bütçe tablolarını ġûra Meclisi‟ne sunardı.

- Tablolar yılsonunda mecliste görüĢülür, tadil edilir ve onaylanmak üzere defterdar ve valiye çıkarılırdı.

- Üst makamdan onaylanmak üzere kayıtlar ve tablolar Ġstanbul'a gönderilir ve tekrar ġam‟a iade edilirdi.

Toplama sürecine geçilmek için kayıtlar yılbaĢında, padiĢah temsilcisi huzurunda mültezimlere tevdi edilirdi324. Görüldüğü gibi ġam'daki kayıt sistemi ve tevzi

usulleri, yukarıda belirtildiği Ģekilde oluyordu. Halkın ödemesi gereken vergi miktarlarını gösteren listeler Ġstanbul'dan gelip dağıtımı ġûra Meclisi tarafından onaylandıktan sonra umuma mahsus yerlere asılır, böylece halka duyurulurdu325

.

Bu hususta gönderilen pek çok fermanda, halkın menfaati düĢünülerek usulüne uygun kayıtlı olan vergiden baĢka vergi alınmaması ve 1830 yılında yayınlanan bir fermanla da gümrüğü ödenmiĢ mallardan tekrar gümrük talep edilmemesi ilk ödenen gümrüğün yeterli olduğu bildirilmiĢtir326

.

Herhangi bir tabiî afet halinde devlet halkın vergi yükünü erteliyordu. Buna sıkça rastlanmaktadır. Mesela 1823 tarihinde Golan ve Havran'da fare ve sıçanların zıraî araziye musallat olmaları ve zıraî mahsul alınamaması üzerine, halk tarafından yapılan müracaat üzerine borçlar gelecek yıla ertelenmiĢtir327. Vakıflarda çalıĢanların vergiden

muaf oldukları hakkında 14 Nisan 1823 (2 ġaban 1238) tarihinde ferman yayınlanmıĢtır328

.

Devlet memurlarının görevleri icabı seyahat ettikleri zaman iaĢe ve ibatelerinin halk tarafından karĢılanmasını talep ederek, onlara zulmettikleri hakkında yapılan Ģikâyetler üzerine 1827 tarihinde II Mahmud'un yayınladığı bir fermanla, devlet memurlarının seyahatleri esnasında ibate edip iaĢe veya ikram talebinde bulunarak reayanın rahatsız edilmemeleri, memur orada kalmaz zorunda kalsa bile sudan baĢka hiçbir Ģey verilmemesi emredilmiĢtir329

.

324

Abdulaziz Avad, El-Ġdaretu’l Osmaniye fî Suriye, El-Maarif Yay, Mısır 1969, s. 201

325

MVTĢ, Evâmîr-i Sultaniye No. 4, Bel. 27

326

MVTĢ, Evâmîr-i Sultaniye No. 4, Bel. 74

327

MVTĢ, Evâmîr-i Sultaniye No. 4, Bel. 77

328

MVTĢ, Evâmîr-i Sultaniye No. 1, Bel. 90

329

18 Nisan 1844 (29 Rebiü'l-Evvel 1260) tarihinde Sultan'a yazılan bir arzuhalde ġam'da meydana gelen tabiî bir afetin bütün ayrıntıları açıklanmaktadır. Buna göre, Mart baĢında bir fırtınanın koptuğu, fırtınanın giderek Ģiddetlendiği ve Nevruz'dan sonra daha da artarak devam ettiği, Martın 26 Pazar günü sabahı göğün garip hadiselerinden olmak üzere ġam ve etrafında bir parmak miktarı kırmızı toprak yağdığı (muhtemelen fırtınanın çölden getirdiği toz olmalı), 30 Mart gününden Nisan'ın 2'sine kadar kar yağmaya baĢladığı ve her tarafı kapladığı belirtilmektedir. Bu fırtınadan çiçek açan bağ ve bahçelerin üzerine kar yağdığı için hepsininin telef olduğu, bu yüzden fukaranın zarurete düĢtüğü, genel olarak zararın 10.000 kese (5.000.000 kuruĢ) tahmin edildiği belirtilmektedir. Ayrıca Bukau'l-Aziz Mukataasının tarlaları olan yerlerin dağlardan olan karın erimesiyle sel oluĢtuğu ve ziraî alanların telef olduğu ifade edilmektedir. Bundan baĢka garip olarak görülen bir olaydan da bahsedilmektedir ki, her halde bunun söz konusu fırtına ile ilgisi düĢünülmektedir. Bu garip olay, ġağur Mahallelerinden Samadiye Mahallesi sakinlerinden Hacı Salih adlı kiĢinin Fatma adındaki hanımının altı aylık uzuvları tamam dördü kız biri oğlan beĢ çocuk doğurduğu, aradan çok geçmeden hepsinin öldüğü ilam edilmiĢtir. Bu ifadelere ilave olarak yağan kırmızı topraktan numune alınarak arzuhal ile birlikte Sultana gönderildiği belirtilmiĢtir330

.

Osmanlı padiĢahlarının sonuncusuna kadar, sofi tarikat sahiplerine yakın olurlar onları hoĢ tutmaya gayret ederlerdi. Sultan Selim‟in Salihiye‟de ġeyh Muhyiddinin türbesi yanında büyük bir medrese inĢa etmesi, bunun ġam'daki önemli örneğidir. Valiler türbeyi sık sık ziyaret ederlerdi. Bu bağlamda ġam ġûra Meclisi, el-Muradî, el- Hamza, en-NakĢibendî ve el-Aclanî'ye ait dükkânlar, çiftlikler ve gayrimenkullerin durumunu görüĢmek üzere Ayn Tarma‟da toplandı. 27 ġubat 1844 (7 Safer 1260) tarihinde yapılan toplantıda, en-NakĢibendî örnek gösterilerek kendilerine ait arazilere uygulanan vergiden muaf edilmeleri yolunda yapılan baĢvuruları ele aldı. Mesele hakkında Kethüda ile yapılan müzakere sonucunda baĢvurular uygun görülmüĢ ve söz konusu dergâhlara ait gayr-i menkuller vergiden muaf edilmiĢlerdir331

. Elbette ki muafiyet kararı, eĢraftan veya sofi tarikat sahiplerinden olmayan dar gelirli sınıfın sert eleĢtirilerine neden oluyordu.

3.4.2.1. Mazlumlar insaf edilmesi

330

BOA Ġ.DH. 87/4342, (29 RA 60 tarihli Arz), ayrıca A.MKT 12/33 numaralı arz.

331

Müslim veya gayr-i müslim farkı gözetmeksizin mükelleflere davranıĢlar, saldırılar, haksız ve kanunsuz vergi taleplerisıkça görülürdü. PadiĢah fermanları, mazlumları, fakirleri ve medet umanları insaf etmek için çıkarılırdı. Örneğin, Ortodoks halkın Ģikâyetinden Patrikhaneye ait araziden bal ve üzüm gibi yiyecek maddeleri kendilerine ait kiliselere gönderilirken yol boyunca gümrük kolcuları tarafından gümrük talebinde bulunulduğu ifade edilmekte, bunun önlenmesi talep edilmektedir. 14 Kasım 1830 (28 Cemaziyel- evvel H. 1246) tarihinde ġam'a gönderilen bir fermanda bu suretle kilise mahsullerinin ilgili kiliselere götürülürken her hangi bir ad altında gümrük talep edilmemesi emredilmiĢtir332

.

Kuraklık ve benzeri hallerde halkın vergileri ya gelecek yıla erteleniyor veya kısmen affediliyordu. 1845 tarihinde Tal köyü ahalisi, hazineye ait borçlarının giderek kabardığını ve 140.000 kuruĢa yükseldiğini, geçen yıllarda yaĢanan kuraklıktan dolayı borçlarını ödeyemediklerini ifade ile ġûra Meclisi'ne baĢvurmuĢlar. Meclis, yaptığı değerlendirme sonunda borcun faizleri affedilmiĢ ve ilk yıl 60.000, ikinci yıl 50.000 ve üçüncü yılda 30.000 kuruĢ ödenmek üzere taksite bağlamayı uygun bulmuĢtur333

.

Bekaa‟da yaĢayan El Karun ahalisi 1845 tarihinde ġûra'ya verdikleri arzuhallerinde, durumlarının vahim olduğunu belirterek ekili olan 110 fedanlık arazilerde 216 kiĢinin çalıĢtığını ve 200 garara buğday verirken göç nedeniyle ekili alanın 8 feddana, çalıĢan sayısının 50‟ye düĢtüğünden yakınmıĢlardır. Meclis azaları köyün Ġhtiyarlar temsilcileriyle görüĢtükten sonra Ģu karara varılmıĢtı:

- Al Karun mîrî malından 18.331 kuruĢ, - Ġane vergisinden 5.475 kuruĢ,

- Cizye hesabından 1.400 kuruĢ ki toplam olarak 26.206 kuruĢ ödeyecekti. Verilen yerinde ve olumlu karar neticesinde adalet gerçekleĢince köy ahalisi geri dönmeye baĢladı.

1823 yılında tarla fareleri ve çekirgeler ekinlere musallat oluncasonra Sultan Mahmud, ġam ahalisi için öngörülen vergilerin yarısı silen bir ferman yayınlamıĢtır334. Aynı gerekçelerden dolayı aynı yıl, Darayya ahalisi için öngörülen vergilerin yarısı silindi335. Osmanlı-Rus savaĢlarının sona ermesinden sonra, ġam halkının bu savaĢlardan çektiklerini kısmen de olsa hafifletmek için PadiĢah 1829 tarihli fermanı ile

332

MVTĢ, Evâmîr-i Sultaniye No. 3, Bel. 12

333

MVTĢ, Evâmîr-i Sultaniye No. 5, Bel. 343

334

MVTĢ, Evâmîr-i Sultaniye No. 3, Bel. 1

335

ġam halkının ġark Ordusu için 131.372 kuruĢ, Rumeli Ordusu için 152.158 kuruĢ ve 1827 senesinden kalan 122.428 kuruĢ ki, toplam 405.958 kuruĢ kuruĢun tahsilini affetmiĢtir336

.

Keza Duma‟nın kuzeyinde bulunan er-Rihan Köy ahalisinin ġûra Meclisine 1845 tarihinde verdikleri maruzatta; kuraklık ve vergi birikimi nedeniyle köy nüfusu 200 iken 30 olduğunu, köylerinin harap olduğunu ve kendilerine insaf edilmesini rica etmiĢlerdir. ġam vergi kayıtları incelenerek yapılan değerlendirmede köyün borçlu olduğu anlaĢılmıĢtır. Borç dökümü de Ģöyleydi:

- 1834 senesinden kalan borç 1.220 kuruĢ

- 1842 senesine kadar bakaya tutarı 14.265 kuruĢ - 1843 senesinden kalan borç 24.846 kuruĢ

- 1844 senesine kadar bakaya 15.487 kuruĢ ki toplam 55.818 kuruĢ borç olduğu tespit edilmiĢtir.

Köyün durumunu değerlendirmek üzere toplanan meclis, köye hayat kazandırmak, yeniden Ģenlendirmek amacıyla borçların bir kısmını silmiĢ, bir kısmını da taksitlere bağlamıĢtır337

.

1830 senesinde PadiĢah, ġam valisinden vergi toplanması sürecinde adalet ve dürüstlüğün hâkim olmasını ister. Halkın rahatlığını bozmamak, adaleti de sağlamak için de kararlaĢtırılmıĢ olana bir para dahi olsa yeni vergilerin uygulanmasından kaçınılmasını talep etmiĢtir. Bazı memurların vergi sicili atında oynadıklarını anlayınca338, bunların denetlenmesi için altı ayda bir Asitane‟ye gönderilmelerini

emreder. ġevval H.1246/ 1831339

.

Yukarıdakilerden anlaĢıldığı üzere Sultan II. Mahmud ve oğlu Sultan Abdülmecid, halka insaflı davranılmasını, haksız vergilerin yasaklanmasını, vergi defterleri üzerinde tahrifat yapılmaması gibi konular üzerinde oldukça titiz davranıyorlardı. Aksi halde gördüğümüz gibi köylüler topraklarını terk edip göç ediyor, tarım kırılgan noktalara geliyor, bu yüzden devlet varidatı da azalıyordu.

Yukarıda zikredilen hususlardan önemli bir kanaat hâsıl olmuĢtur. Özellikle kuraklık ve don yıllarında insanlara acıma ve merhamet duygusu hâkimdi. Ġnsanlar, ekin

336

MVTĢ, Evâmîr-i Sultaniye No. 4, Bel. 53

337

MVTĢ, Evâmîr-i Sultaniye No. 5, Bel. 29

338

MVTĢ, Evâmîr-i Sultaniye No. 4, Bel. 74

339

için tohum temin edemeyecek kadar fakirdi. Devletin, böyle durumlar karĢısında gayet anlayıĢlı ve merhametli davrandığını gözlemliyoruz.

3.5. Müsadere ve Askeri Seferlere yapılan Harcamalar