• Sonuç bulunamadı

1.3. ġam Vilayet Yönetimi

1.3.1. Ġdari Görevliler

ġam‟da hükümetin zirvesinde yer alır, padiĢahın temsilcisi ve padiĢah huzurunda tek sorumlu kiĢidir. Diğer valilerden farkı ise hicri on ikinci, miladi on sekizinci yüz yıldan itibaren önem kazanan ġam Hac Kervanını yönetmesi olmasıdır. Harem-i ġerifin koruyucuları sıfatıyla sultanlar, hac kervanına büyük önem atfederlerdi. Hac iĢlerinin sağlıklı olarak yürütülmesi için Mısır veya ġam Valileri Mîru‟l-Hac (Hac Emini)60

olarak tayin edilirlerdir. Yani Mısır veya ġam valileri aynı zamanda Miru‟l-Haclık

57

Okka -Vukiyye-Kıyye, aynı manada olup 400 dirhemdir. Bu da 1282 gram demektir.

58

Yazarı Meçhul, Müzakkerâtu Tarihiye, s.79, 89

59

Süleyman Ebu Ġzzettin, Ġbrahim PaĢa fî-Suriye, s. 166

60

Osmanlı döneminde Hac Emirliği için bkz. Kılıç, Orhan; “Haj Emir‟s Instituton in the Ottoman State: Egypt Example”, OIC Research Centre for Islamic History, Art and Culture (IRCICA), Arab Republic of Egypt, Ministry of Culture, Supreme Council of Culture, 26-30 November 2007, Cairo, Egypt. KILIÇ, Orhan; “Osmanlı Devleti'nde Hac Emirliği Müessesesi: Mısır Örneği”, Proceedings of the International Conference on Egypt During the Ottoman Era, 26-30 November 2007 Cairo, Research Centre for Islamic History, Art and Culture-Arab Republic of Egypt Supreme Council of Culture, Ġstanbul 2010, s. 137-180

görevini de üstlenmiĢlerdi. Ġncelediğimiz dönemde Mîru‟l-Haclık görevi ġam valilerinin uhdesinde ve sorumluluğundadır.

Vali ayrıca güvenlikten, vergi tahsilâtından da sorumludur. Sınırsız yetkilere sahiptir. Yüzlerce ilim adamı, ayan kimseye sormadan, kimseye de hesap vermeden Cezzar tarafından nasıl öldürüldüklerini görmüĢtük. Uygulamaya geçilen Eyalet ġûrası sistemi, Kadı efendinin de etkisiyle valiye tanınan yetkiler kısmen sınırlanmıĢtı.

1.3.1.2. Defterdar

PadiĢah tarafından tayin edilen eyaletin ikinci görevlisidir. Vali üzerinde padiĢahın eli kolu ve gözüydü. Valinin sırlarını, ne yapıp ne ettiğini, kendisi ve maiyetindekilerin mallarının nerede sakladıklarını en iyi bilen kiĢidir. Valiler azledilince veya ölünce önce defterdar harekete geçerdi61. Tarihsel belgelere göre

defterdarlık mesleği, Ruznâmeci, Bekir, Ġmam ve El-Bustanî gibi ġam‟ın sayılı ailelerinin tekelindeydi62.

1860 yılında Üstüvânî‟ye göre Defterdarlık mesleği iptal edilmiĢ ve yerine Ġstanbul‟da doğrudan Maliye Nezaretine bağlı Muhasebeci63

ünvanı ile değiĢtirilmiĢtir. Defterdar, Eyalette bulunan memur maaĢlarını belirler, gerekirse padiĢah fermanlarına da karĢı gelir, neden karĢı geldiğinin gerekçelerini de padiĢaha anlatırdı. Çünkü Defterdar genelde padiĢahın bilmediklerini bilirdi. Kamudan gelen Ģikâyetleri Kethüdaya intikal ettirirdi. Kethüda ise görüĢ bildirerek Ģikâyetleri Eyalet ġûrası‟na havale ederdi. Eyalet ġûrası azalarının mesaiye uyup uymadıklarını kontrol eder, gecikenlerden de hesap sorardı64

.

BaĢka bir belgeye göre Defterdar; ġûra üyesi Muhammed El-Cabi‟ye 1844 PerĢembe günü meclis toplantısına neden gelmediğini yazılı olarak sorar, El-Cabi‟de, 20 gündür rahatsız olduğunu ve toplantılara Cumartesi gününden itibaren katılacağını bildirir65.

Defterdar ölünce ilgililer, mal varlığına el koyarak hazine payını öderlerdi. Bu bağlamda Ġstanbul‟dan ġam‟a gönderilen 1824 tarihli fermanda, “ġam Mal Müdürü Muhammed Emin Efendi‟nin vefatı dolayısıyla mal varlığının tetkiki için bir komisyon

61

Ahmed El-Budeyrî‟l-Hallak, Havadisu DimaĢka‟l-Yevmiye, 1154-1175/1741-1762 Ahmet Ġzzet Abdulkerim‟e ait yazılar, Kahire 1959, s. 75

62

Halit Ġbni Hani, Tarihu Madinetu DimaĢk, s. 40

63

Muhamed Sait el-Ustuvanî, MaĢahed ve Ahdas, s. 169

64

MVTĢ ġam ġer. Sic. 323. s. 131, Sicil 409, s. 164

65

kurulmuĢtur. Adı geçenin mal varlığını inceleyen Komisyon 11.377 kuruĢluk varlık tespit eder ve bunun acilen soruĢturulması ve hazine payının derhal iadesi konusunda talimat vermiĢtir.” denilmektedir66.

1852 yılından sonra Defterdar‟ın önemi giderek azaldı. Yayınlanan bir ferman ile Defterdarlık doğrudan valinin emrine verilmiĢtir. Defterdar yardımcısı Muhasebeci, ġam‟ın dıĢındaki mali konularla ilgilenirdi. Babıâli tarafından tayin edilen Muhasebeci, sancak defterdarlığına bağlı olup oradan alacağı talimatı uygulamakla görevliydi67

.

1.3.1.3. Kethüda

Kethüda Farsça kökenli bir kelimedir. Bazen de Kâhya denirdi. Kethüda bugünün anlamımda valinin özel kalemidir. Vali azledilir veya öldürülür ise, çoğu kez, Kethüda da azledilir ve öldürülürdü. Her üst düzey görevlinin bir Kethüdası vardı. Hazinedar Kethüdası, Sadrazam Kethüdası, Mal Müdürü Kethüdası vardı. Bu kiĢi padiĢahın onayı alındıktan sonra vali tarafından tayin edilen eyaletin üçüncü görevlisidir. Vali ile ġûra Meclisi arasında irtibat sağlardı. Defterdar ġûra Meclisi‟nin baĢı ise Kethüda meclisin genel sekreteri ve sözcüsüydü. Defterdar ise, Vali üzerinde PadiĢahın gözcüsü sayılırdı68

.

1.3.1.4. Mütesellim

Arapça kökenli bir isimdir. Vali gelmeden ġam‟a hükmeden kiĢidir. Vali gelmeden, konaklama ve diğer hususlarının hazırlıklarını yapardı. Vali geldiğinde her Ģey hazır olmalıydı. Valinin gıyabında Hac kervanına eĢlik ederdi. Valiye vekillik sırasında (mütesellimiyet aidatı) adıyla bir vergi alınırdı. Ġbrahim PaĢa döneminde ise iptal edildi69.

1.3.1.5. SubaĢı

Eyalet ve sancakların en önemli görevlilerindendir. Polis amiridir. Alaybeyinden daha düĢük rütbelidir. Kendilerine genellikle bir zeamet bağlanırdı70. SubaĢı‟nın baĢlıca

görevleri:

66

MVTĢ Evâmir-i Sultaniye, No. 4, Bel. 47

67

Amel BaĢĢur, Suriye ve Lübnan fî Asıru‟-Islahi‟l-Osmani, Beyrut 2006, s. 423

68

Suheyl Saban, El-Mu„camu‟l Mavsuî Li‟l-Mustalahati‟t-Tarihiye‟l-Osmaniye, Kral Faysal Milli Kütüphanesi, Riyad 2000, s. 188

69

Amel BaĢĢur, Suriye ve Lübnan fi Asri‟l-Islahi‟l-Osmani, Beyrut 2006, s. 373

70

a. ġehirlerde zabıta amiri olarak görev yapmak b. Kamu düzeni ve güvenliğinin sağlanmak,

c. Vali talimatı, defterdar, kethüda ve kadı efendinin emir, talimat ve hükümleri yerine getirmek,

d. Köylerde müteahhit, köylüleri kredilendirir, borçlarını öder, hasat mevsiminde alacakları toplamaktı.

SubaĢıya, çarĢı, pazar ve kamu adâbı ile esnafın fiyatlarını denetleyen Muhtesip yardım ederdi. SubaĢının küçük kasabalardaki çalıĢmalarını izah eden iki belge bulunmaktadır. Belgelerden zaman zaman subaĢılar hakkında Ģikâyetlere rastlanmaktadır. Mesela, 1844 tarihinde bugün ġam Hava alanı yakınlarındaki Gezlaniye köyü halkı SubaĢıyı Vilayet Divanı‟na Ģikâyet ederler, onun görevden alınıp, yerine onların namıma hükümetin hakkı olan öĢür ve diğer vergiler ile borçları ödemeleri kaydıyla, Muhammed Ali Ağa el-Caferi‟nin atanmasını talep etmiĢlerdir71

. Aynı Ģekilde1845 yılında Golan‟a bağlı Deyr-Hibye köyü halkı, subaĢıları olan Faris el- Mahaynî‟yi Ģikâyet ederler ve kendisinin Eyalet Divanı‟nda soruĢtarmaya çekilmesini, kendilerinden topladığı paraların hesabının sorulmasını isterler. Bunun üzerine divan, olayı araĢtırmak üzere Ali Ağa an-Nunu‟yu mübaĢir olarak görevlendirir. SoruĢturma neticesinde, köyün eski hesaptan 18.291 kuruĢ borcu bulunduğu, subaĢının köye 5720 kuruĢ tutarında arpa ve buğday sevketme taahhüdü bulunduğu, geçmiĢ mahsuplarından 5511 kuruĢluk gider hesabı olduğu tespit edilmiĢtir. MübaĢir, subaĢının köy adına ödeme yapması karĢılığında, köy halkının borcunun beĢ yıllık taksitlere bağlanmasını teklif etmiĢ ve divan da bunu uygun bulmuĢtur72

.

Bu belge de, divanın köylülerin elem ve kederlerini paylaĢtığını, her türlü yöntemle onlara yardım etmek istediğini göstermektedir. Çoğu durum ve ahvalde köy halkının menfaatlerinin hazine menfaatinin üstünde tutulduğuna da kanıt teĢkil etmektedir.

1.3.2. Dinî Görevliler

1.3.2.1. Kadı ve Yardımcıları

Kadılar valiye yardım eder, halkı validen korur, padiĢah tarafından tayin edilen bir idarecidir. ġeriatı temsil ettiği için makamı valinin de üstündedir. Yörenin ileri

71

MVTĢ Evâmir-i Sultaniye, No. 5, Bel. 54

72

gelenleriyle dostluklar kurup adaletin tehlikeye düĢmemesi için görev süresi bir yıl ile sınırlandırılmıĢtır. Böylece Kadının mahallîleĢmesi önlenmiĢ oluyordu73

.

Osmanlı Ġktidarının baĢında Kadılar Bazuriye‟de Cüziye Medresesinde görev icra ederlerdi. Hayyatin (Terziler ÇarĢısı) mahallesinde bulunan en-Nuriye okulunun güneyinde El-Bâb Mahkemesi kurulmuĢtu. Eseri kalmadığı halde bugün buraya hala Mahkeme Sokağı denilir.

Valiler gibi Kadılar da gelmeden yardımcısı tayin edilirdi. Geldikten sonra da El-Bab Mahkemesine yardımcılar, tercümanları ve kâtipleri tayin edilirdi. ġam‟daki mahkemeler aĢağıda gösterilmiĢtir74:

1. Esat Azm PaĢa Sarayı‟nın hemen yanında, Bazuriye veya El-Kübra Mahkemesi,

2. Babu‟l-Câbiye‟de Sinaniye Mahkemesi, 3. Meydan-ı Tahtanî ve Fevkanî Mahkemesi,

4. ġam‟ın El-Amara mahallesinde El- Avniye veya El-Amara Mahkemesi, 5. Salihiye‟de Çerkesiye Medresesinde Salihiye Mahkemesi

TaĢrada Bab Mahkemesine bağlı Mahkemeler:

1. El-Evsat ve El-Kıblî‟de El-Marcin Mahkemesi, 2. El-Guta Mahkemesi,

3. Kalamun‟da Cubbetu Assal Mahkemesi,

4. Merkezi Katana‟da Vadiyü‟l-Acem Mahkemesi, 5. Ez-Zebadânî Mahkemesi,

6. Beka‟da Bi‟ri Ġlyas‟a bağlı Hammara Mahkemesi, 7. El Beka Nahiyesi Mahkemesi,

8. Vadiyu‟t-Taym Mahkemesi,

9. Guta‟da Hadisetu‟t-Türkman Mahkemesi75.

Kadının mahkemelerde kadılık etmesinin dıĢındaki diğer görevleri:

73

Kadılık hakkında geniĢ bilgi için bkz. Ġlber Ortaylı, “Kadı” Maddesi Türkiye Diyanet Vakfı Ġslam Ansiklopedisi c. 24, Ġstanbul 2001, s. 69-73. Feda ġamil Arık, “Osmanlılarda Kadılık Müessesesi”, Ankara Üniversitesi OTAM 8, Ankara 1997, s. 1071, Ekrem Buğra Ekinci, “Osmanlı Devletinde Mahkemeler ve Kadılık Müessesesi Literatürü”, Türkiye AraĢtırmaları Dergisi III/5, 2005, s. 417-439, Hamiyet Sezer Feyzioğlu, Tanzimat Döneminde Kadılık Kurumu, Ġstanbul 2010

74

Kadıyla ilgili yazdıklarımız kitaplarda yoktur. Tarihsel bir belgeden alıntıdır

75

1. Evkaf ve talim terbiye iĢlerini denetleme,

2. Piyasaları ve fiyatları denetlemek için Muhtesip ile iĢbirliği, 3. Darphane ve tartıları denetleme,

4. Bakım ve onarım için vakıflardan yapılan harcamaları denetleme76. Son olarak, Osmanlı döneminde gerçek kadılar yöre insanlarıydı. Her biri bir kadı yardımcısıydı, bunlara Nâib denirdi. Makamına gelene kadar genelde yeni kadının adına naiblik ederdi.

Yüzlerce tarihsel belgeyi tetkik ettiğimizde yargının genelde nezih ve valinin yetki ve otoritesi dıĢındaydı. Çoğu durumlarda Kadılar, valinin Ģeriata aykırı gördüğü talimatı iptal edebiliyordu. Kadılar genelde hükümdarların zulüm ve baskılarına karĢı halka siperlik eder, Kadılara hiç kimse dokunamazdı. ĠĢte bu durum, ġam‟ın Osmanlı‟nın yönetiminin özü açısından fevkalâde bir konumda olduğunun bir göstergesidir.

Yabancılar, Kadının yetki ve otoritesinden hiç de memnun değillerdi. Bir Hıristiyanın bir Müslüman hakkında tanıklık etmesine izin vermeyen ġeriatı ġerif‟i bile asla tanımak istememiĢlerdi. Bu nedenle Mehmed Ali PaĢa, Ġbrahim PaĢa‟nın hükümranlığı esnasında Kadıların yetki ve otoritelerini o kadar sınırlamıĢtı ki, sadece Ġslam‟ın bireysel hukuk (ahval-i Ģahsiye) çerçevesinde ahkâmda bulunmalarına izin verdi. Bu hal ġam‟ın tekrar Osmanlı hâkimiyetine kavuĢmasına kadar sürmüĢtü. ġam Eyalet ġûrası‟ndan söz ederken, kadıların temel görev ve yetkilerini nasıl icra ettiklerini göreceğiz77

.

1.3.2.2. Müftü

Osmanlı döneminde oluĢturulan bir görevlidir. Memluklular döneminde müftülük görevi bilinmiyordu. O dönemde ulemalar mezheplerine göre fetva verirlerdi. PadiĢahlarda bu fetvalardan kendilerine uygun olanı seçerdi. Yargıda olduğu gibi, Hanefî, ġafiî ve Hanbelîlerin de ayrı müftüleri vardı. Malikîlerin müftüsü ise 1848 yılında Fas‟ta bulunan Malikîler‟in ġam‟a göç etmeleriyle tayin edilmiĢti78

.

Müftülük, Ġmad, ġattî, Farfûr ve Muradî gibi ailelerin tekelindeydi. Ġnsanların çoğu bugün de olduğu gibi çeĢitli konulardaki mezhepsel fetvaları bilir ve kendilerini tatmin edici fetva veren kadılara müracaat ederlerdi.

76

MVTĢ ġam ġer. Sic. No. 164, s. 14

77

Bu bilgiler, çoğu proje sayfalarında sözü edilen tarihsel belgelerden esinlenmiĢtir.

78

Tetkik edilen belgelerden anlaĢılacağı üzere, fetvalar genellikle o dönemin konusu haline gelen evli çiftlerden erkeğin uzun süre evin dıĢında kalması, ondan haber alınamaması, sefer ve savaĢ nedeniyle aile masraflarının kesilmesi ve bu yüzden evliliklerin feshi gibi meseleler hakkında verilirdi. Hanefîler bu gibi meselelerde çok katı davranırdı. Kadılar, kesin öldüğüne dair kat‟i karar vermeden kadınlar erkeksiz yaĢamak zorundaydı. Hanbelî mezhebine göre ise erkek eĢini en az altı ay göremeyen kadınlara, tanıklık eden Ģahitlerin de ifadelerine dayanarak evliliği feshetme hakkını tanıyordu.

Müftülerle ilgili diğer önemli bir husus, Hanefî mezhebi devletin resmî mezhebidir. Vakıf meseleleri konusunda çok katı olduğu için de vakıf çerçevesinde satıĢı yapmak isteyenler ġafiî veya Hanbelî Kadılara baĢvururlardı. Bu yöntemle de birçok vakıf satılmıĢ ve özel mülke çevrilmiĢtir. Diğer yandan müftüler, çözemedikleri konularda gereğini yapmak üzere Kadılara danıĢırlardı79

.