• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 1: KAVRAMSAL VE TEORİK ÇERÇEVE

1.3. Genç İşsizliğine Yönelik Teorik Yaklaşımlar

1.3.5. Sıra İşsizlik Teorisi

İş hayatında belirli bir çalışma süresi sonrasında gençler, yetişkinlerin almış olduğu ücret seviyesine erişmektedir. İşverenler, işçi maliyetlerini düşürmek istediğinde yetişkin ücret seviyesine ulaşan gençleri işten çıkarmaktadır. Bu gençler yerine daha düşük ücretle çalışacak yeni geçleri istihdam etmektedir (Gündoğan, 2001:18).

Sonuç olarak sıra işsizlik teorisi (Queue-Unemployment Theory), işgücü piyasasında yaş farklılıkları sebebiyle oluşan ücret farklılıklarına dayanmaktadır. Buna göre

gençler, işgücü piyasasında daha düşük ücret seviyeleri ile istihdam edilmektedir. Bu durum ilk aşamada işverenin maliyet avantajına bağlı olarak genç istihdamını tercih etmesine sebep olmaktadır. Daha sonraki aşamalarda ise gençlerin yetişkinlerle aynı ücret seviyesine ulaşması neticesinde gençler işten çıkarılmaktadır (Gündoğan, 2001:18).

İşsizlik, diğer yaş gruplarına göre gençler için daha karmaşık ve toplumsal açıdan daha büyük sorunları da beraberinde doğuran bir olgudur. Gençler arasındaki yaygın işsizliği sadece bir sebebe bağlamak yeterli ve mümkün değildir. Yapılan araştırmalar sonucunda genç işsizliği, literatürde dönemsel, yapısal ve demografik açıdan olmak üzere temelde 3 farklı şekilde ele alınmaktadır.

1.3.5.1. Dönemsel Açıklamalar

Ekonomideki durgunluk veya kriz dönemlerinde yaşanılan daralma/küçülme politikalarının sonucu olarak istihdamın azalması ve işten çıkarmaların artması yaşanmaktadır. Bu dönemdeki işsizlik, dönemsel (konjonktürel) işsizlik olarak adlandırılmaktadır. Ekonomik kriz dönemlerinde işverenlerin işten çıkaracakları işçi seçiminde öncelikle işe son girenleri ve gençleri seçtiği literatürde “Seçici İşten Çıkarma Hipotezi” olarak adlandırılmaktadır. Bu hipoteze göre; işe son girenler arasında gençlerin yoğunlukta olduğu, işveren tarafından işçiler arasında en az yatırım yapılan kesim olan gençleri işten çıkarmanın maliyetinin diğer işçilerin işten çıkarılmasına nazaran daha düşük olması ve aynı şekilde işten çıkarma tazminatlarının da daha az olması, işverenleri seçici işten çıkarmaya yöneltmektedir (Casson, 1979). İşgücü piyasasında “Umudu kırılmış işsizler”in etkisi ile dalgalanmalar yaşanmaktadır. Bu etkiye benzer olarak “ek çalışan etkisi (added worker effect)” de işgücü piyasasında yaşanan dalgalanmalarda önemli bir faktördür. Bu faktörler, özellikle “evli kadınların ekonominin daralma dönemlerinde işgücüne daha fazla katılım gösterecekleri” görüşüne dayanmaktadır. Ek çalışan etkisi terimi, eşleri çalışan fakat kendileri çalışmayan ve dolayısıyla işgücünde yer almayan kadınların, eşleri işsiz kaldıklarında iş arama faaliyetine başlamalarını ve dolayısıyla işgücüne katılmalarını ifade etmek için kullanılmaktadır (Ağazade, 2014).

Genç işsizlikte belirli dönemlerde gözlemlenen artışın sebebi, bazı araştırmacılar tarafından incelenmiştir. Örneğin; Korenman ve Neumark (1996), 15 OECD ülkesinde yaptıkları araştırmada, “genç nüfusun oranındaki %10'luk nispi bir artışın, genç işsizliğini %5 arttıracağını hesaplamışlardır.” Bu araştırmaya göre genç nüfus oranında yaşanan artış, genç işsizliği belirli bir oranda arttırmaktadır. Ayrıca, genç işgücünün alternatifi olarak görülen düşük ücret ile istihdam edilen “ev kadınları” da genç işsizliğinin artmasında önemli bir etkiye sahiptir. “Kadın işçilerin maliyeti gençlere

nazaran düşüktür, daha olgundur ve daha az disiplin sorunları vardır. Genellikle kadın işgücünün önemli ölçüde arttığı sanayilerde genç işsizliğinin de yüksek olması beklenir” (Gündoğan, 1999:70).

1.3.5.2. Yapısal Açıklamalar

Bu teoriye göre genç işsizliği oranının yüksek olması, ekonomik gelişmeden bağımsızdır. Çünkü ekonomideki olumlu gelişme, işvereni yetişkin ve tecrübeli işgücü istihdamına yöneltecek ve neticede genç işsizliği artma eğilimine devam edecektir. Yapısal genç işsizliği teorisine göre gençler, iş piyasasının ihtiyaç duyduğu eğitim ve tecrübeden yoksun olduğu için, genellikle düşük ücretli, kötü/zor çalışma koşullarına sahip part-time veya düzensiz çalışma saatlerinin olduğu ve kariyer imkânlarının bulunmadığı ikincil işgücü piyasalarında çalışmak zorunda kalmaktadır (Tokol, 2000:115).

Genç işsizlik, toplumsal hayatta karşımıza çıkan en önemli sorunlardan birisidir. Genç istihdamın etkin bir şekilde kullanılmaması ülkelerin ellerinde olan beşeri sermayesinin etkin kullanımına engel olmaktadır. Ülkelerin geleceği için önemli olan beşeri sermayesinin temelinde bulunan gençlerin erken yaşlarında karşılaştıkları işsizlik sorunu, bu bireylerin gelir ve ruh sağlığı sorunları yaşamasına ve toplumsal sıkıntılara neden olmaktadır. Bu sıkıntıların ekonomik ve politik önlemlerle çözülmesi gerekmektedir (Bayraktar ve İncekara, 2013:24).

Yapısal işsizlik açıklamalarına göre, tarım toplumunda sanayi toplumuna ve hatta tarım toplumundan doğrudan hizmetler toplumuna geçen gelişmekte olan ülkelerde veya yetişmiş insan kaynağı talebini karşılamada yetersiz kalan gelişmiş ülkelerde işsizlikle karşılaşılmaktadır (Özdemir vd., 2006:70).

1.3.5.3. Demografik Açıklamalar

Bu teori, yapısalcı yaklaşım haricinde genç işsizliğini demografik değişmelerle açıklamaya çalışmaktadır. Genç işsizliği, bu grupta oluşan büyümenin ve işgücü arzındaki aksaklıkların sonucunda ortaya çıkmaktadır. Bu yaklaşım diğer yaklaşımlara göre genç işsizliğini açıklamada daha az etkindir.

Bu teori kapsamında işgücü içinde bulunan genç bireylerin adedi, pazarda oluşturulan çalışmalardan daha fazla oranda artış göstermektedir. 2. Dünya Savaşı'ndan sonraki dönemde fazlalaşan doğum oranları neticesinde genç bireylerin sayısında bir fazlalaşma oluşmuş ve bu fazla sayıdaki kuşak kapsamında yeteri kadar çalışma olanağı yaratılamadığından genç bireylerdeki işsizlik artış göstermiştir. Fakat bu hususta yapılan çalışmalar neticesinde demografik nüfus fazlalaşmasının genç bireylerin işsizliğinde olan etkisine rağmen başka faktörlere göre daha az etki gösterdiği onaylanmaktadır (Murat, 1995).

Sonuç olarak teori, genç nüfusta meydana gelen sayısal artışların işgücü piyasasında karşılık bulamamasından genç işsizliğin oluştuğunu öne sürmektedir. Teoriye göre işgücü piyasası mevcut durum içinde daha fazla genç istihdamı sağlayabilecek düzeyde emek talebinde bulunmamaktadır.