• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 1: KAVRAMSAL VE TEORİK ÇERÇEVE

1.1. Genç ve İlişkili Kavramlar

1.1.5. Genç İşsizliği Kavramı

Literatürde “genç” kavramında olduğu gibi “genç işsizliği” konusunda da genel geçerliliği olan bir tanım bulunmamaktadır. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), genç işsizliğini, 16-25 yaş nüfus içerisinde olan, çalışmak istediği ve iş aradığı halde referans haftada işsiz olan ve 15 gün içinde işbaşı yapabilecek durumda olanlar şeklinde tanımlamaktadır (ILO, 2005). Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) istatistiklerinde kullanılan işsizlik tanımında üç unsur yer almaktadır. Bunlar; “referans dönemi içinde istihdam halinde olmamak (kâr karşılığı, yevmiyeli, ücretli ya da ücretsiz olarak hiç bir işte çalışmamış ve böyle bir iş ile bağlantısı da olmayan)”, “iş aramak için son üç ay içinde iş arama kanallarından en az birini kullanmış olmak” ve

“15 gün içinde işbaşı yapabilecek durumda ve kurumsal olmayan çalışma çağında olmak”tır (TUİK, 03.03.2019).

İşsizlik tanımında yer alan unsurlar göz önüne alınarak, genç işsizliği tanımı: “Referans dönemi içerisinde istihdam halinde olmayan kişilerden iş aramak için son üç ay içerisinde iş arama kanallarından en az birini kullanmış olan ve 15 gün içerisinde işbaşı yapabilecek durumda olan kurumsal olmayan çalışma çağındaki 15-24 yaş arasındaki kişilerin yaşamış olduğu işsizlik durumudur” şeklinde yapılabilir.

Uluslararası ve ulusal genç işsizliği tanımında olduğu gibi genel işsizlik tanımlarında da referans dönem (farklı uzunluktaki süreler) içerisinde “iş arıyor” olma şartı bulunmaktadır. Ancak kronik işsizliğin olduğu ülkelerde iş bulamamayı kabullenip iş aramaktan vazgeçen işsiz bireyler "işsiz" kapsamında değerlendirilmemektedir. Halbuki bu bireyler de realitede işsizdir ve işsiz tanımı içerisinde değerlendirilmeleri gerekmektedir (Zaim, 1997:172).

İktisat ve Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri disiplininde yapılan çalışmalarda “genç işsizliği” kavramı, ölçülme kolaylığı sebebiyle TÜİK’in belirlemiş olduğu (TÜİK, 2013) genç işsizliği tanımından yola çıkılarak, 15-24 arası yaş grubu referans olarak alınmakta ve aşağıdaki şekillerde tanımlanmaktadır:

o “Çalışma istek ve gücünde olup, makul ve uygun bir iş bulamayan 15-24 yaş arasında bulunan kişi” (Murat, 1995:179),

o “Bir ekonomide, 15-24 yaş aralığına giren nüfus içerisinde yaşanan işsizlik” (Yavaş, 2010:28),

o “Çalışma irade ve iktidarına sahip olup da cari ve geçer ücret üzerinden ve ayrıca kanun, yahut örf ve adetle tayin edilmiş saatler zarfında bir iş aradığı halde bulamamış ve maruz kaldığı aylaklık durumu kendi arzı ve isteği dışında meydana gelmiş olan 15-24 yaş arasında bulunan kişinin içerisinde bulunduğu işsizlik olgusu” (Şahin, 2010:52).

Normal zamanlarda işe son girenler gençler olmasına rağmen kriz zamanlarında işten ilk çıkanlar yine gençler olmaktadır. İşverenler açısından büyük öneme sahip olan tecrübe, genç işçilere göre olgun işçilerde daha fazladır. Bu nedenle okuldan işe geçiş süreci gençlerde genelde uzamaktadır. Gençlerin bir işe sahip olmaları özgürlüklerini

kazanmalarında ve bir aile kurmalarında en önemli etkendir. İş bulamayan gençler, yeni bilgiler ve yetenekler kazanmak için, eğitim periyoduna devam etmektedir. Bazıları birden fazla yarı zamanlı iş yaparak, finansal özgürlüğünü sağlamaya çalışmakta, bazıları ise maddi sıkıntılardan dolayı ne okula gitmekte, ne de iş bulma ümidini yitirdiğinden dolayı bir iş aramaktadır. Bu grup gençler, genelde açlık sınırında yaşamakta ve enformel sektörde çok düşük ücretli ve angarya işlerde çalışmak zorunda kalmaktadır. Dünya üzerindeki toplam genç nüfusunun %87’si gelişmekte olan ülkelerde yaşamakta ve bu gençlerden iş bulanların çoğunluğu düşük istihdam (under employment) ve kötü şartlarda çalışmaktadır. Bu ülkelerdeki temel sorun, sadece yeni iş imkânlarının oluşturulamaması değil aynı zamanda iş imkânlarının kalitesinin arttırılamamasıdır (World Youth Report, 2011:16-18).

Okuldan iş hayatına geçişteki gecikme, uzun vadede ters etki yapabilmektedir. Bu gecikme gencin okulda kazandığı yeteneklerinin körelmesine ve neticede toplam yaşam süresince daha az para kazanmasına sebep olabilmektedir. Bir gencin okuldan sonra iş hayatına adım atması ne kadar uzun sürerse, iş hayatına adapte olması da o derecede zor olmaktadır. Gencin geçici veya yarı zamanlı olarak işte çalışması, iş piyasasına girmesini kolaylaştırıcı etkiye sahip olsa da sürekli güvensiz iş ortamında kalma riskini de taşımaktadır (World Youth Report, 2011:20).

Gençlerin okul hayatından iş hayatına geçişte izledikleri çeşitli yollar vardır. Bunları şu şekilde belirlemek mümkündür (OECD, 2000’den aktaran Reiter and Craig, 2005:28):

Tekrar Okuma: Ortaöğrenimini tamamlamış gençlerin, kısıtlı sayıdaki kontenjan

nedeniyle yükseköğretime geçememesi sonucunda bir meslek sahibi olabilmek için, ortaöğretim okullarına geri dönmesidir.

Bekleme: Eğitim hayatını bitiren gençlerin mesleklerine uygun ve istedikleri şartlarda

bir iş bulana kadar beklemesidir.

Çift Eğitim: Eğitim hayatından sonra iyi bir meslek sahibi olabilmek için, gençlerin

aynı anda iki farklı alanda eğitime devam etmesidir.

Meslekî Tecrübe: Eğitim hayatına devam eden gençlerin eğitim sonrasında iş hayatına

çalışma sayesinde gençlerin yetenekleri ile işverenin ihtiyaçları arasındaki farklar tespit edilerek, gençlerin hangi alanlara odaklanmaları gerektiği görülmektedir.

Sürekli Olmayan veya Düşük Ücretli İşlerde Çalışma: Gençlerin eğitim hayatından

sonra çalışmak istedikleri ideal işe kavuşana kadarki sürede yarı zamanlı, geçici ya da düşük ücretli işlerde çalışmalarıdır.

Genç işsizliğinin, yetişkin işsizliğine göre yüksek olmasının yanında gençler arasında da iş hayatına katılımda bazı dezavantajlı genç gruplar bulunmaktadır. Dezavantajlı gençlerin işsiz olma/kalma riski, diğer gençlere göre genelde daha yüksek olmaktadır. Dezavantajlı işsiz gençlerin başında engelli gençler olmak üzere, genç kadınlar, düşük eğitime sahip olan gençler, düşük gelirli ailelerde büyüyen gençler yer almaktadır. Yapılan bazı araştırmalarda genç kadınların iş hayatında genç erkeklere oranla daha az yer almaları ve daha düşük ücretle çalıştırıldıkları tespit edilmiştir (Desmarais and Curtis, 1997). Global olarak 2018’de genç erkeklerin %44,2’sinin istihdam edilmesine karşın genç kadınların %29,5’i istihdam edilebilmiştir (ILO, 2019).

Genç işsizliği; artan demografik yapısı itibariyle iş hayatına giren genç nüfusunun artışı, iş hayatına ilk adımı atacak gençlerin asgari ücretle çalıştırılmak istenmesi, yetersiz eğitim ve meslekî bilgi, zayıf ekonomiye sahip ülke yapısı olmak üzere temelde dört sebebe dayanmaktadır (Levin, 1983).