• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 2: AVRUPA BİRLİĞİ (AB) VE TÜRKİYE’DE YÜKSEK EĞİTİMLİ

2.1. AB’de Yüksek Eğitimli Gençlerin İşsizlik Sorunu ve Çözüm Stratejileri

2.1.3. Genç İşsizlik Oranlarının Tespiti

Genç işsizlerle ilgili oranlar, çoğu zaman yanlış anlaşılmalara sebebiyet vermektedir. Örneğin Almanya’da (Temmuz 2018) genç işgücüne ait işsizlik oranı ortalama olarak %6 olarak gösteriliyorsa (Bkz. Tablo 7) bu, gençlerin %94’ünün de istihdam edildiği

anlamına gelmemektedir. Bunun sebebi ILO tarafından belirlenen ve AB tarafından da uygulanmakta olan genç işsizlik oranının belirlemedeki standartlar ile yakından ilgilidir. Dolayısıyla ILO Genç İşsizlik Oranının unsurlarına ve yanıltıcı sonuçlarına bakmakta ve buna belki alternatif olarak değil ama daha detaylı bir açıklama kazandıran EUROSTAT’ın NEET (Neither in Employment nor in Education or Training) oranına bakmakta fayda vardır.

2.1.3.1. ILO’nun Genç İşsizlik Oranı

Genç işgücünü, çalışma çağındaki çalışan genç işgücü ve gayrî iradî olarak çalış(a)mayan genç işgücü (kayıtlı-resmî işsizler veya aktif işsizler) şeklinde ikiye ayırmak mümkündür. Bu tanımlama doğrultusunda ILO’nun Genç İşsizlik Oranını (GİO’yu) tespit etme kriterlerini üç unsurda toplamak mümkündür:

o İşsiz konumunda olan kişiler (gençler), işgücü niteliği taşımalı ama aktif olarak çalışmamalıdır (Çalışma kabiliyetinde, gücünde ve(ya) iktidarında olma şartı).

o İşsiz konumunda olan kişiler (gençler), iki hafta zarfında bir işe başlayacak konumda olmalıdır (İşe başlama açısından istekli ve hazır olma şartı).

o İşsiz konumunda olan kişiler (gençler), geçmiş son dört hafta içinde aktif olarak bir iş aramış olmalıdır (Emek arzını ortaya koyma şartı).

Bu şekilde belirlenen (genç) işsizlerin sayısı, toplam nüfusu (15-24 yaş grubuna mensup bütün gençleri) içine alacak bir nisbî hesaplama ile genç işsizlerin oranı tespit etmek yerine genç işgücü potansiyeli (gençler arasında çalışan ve işsiz işgücü) ile ilişkilendirilerek belirlenmektedir (ILO, 2016). Matematiksel bir formülle izah etmek gerekirse:

GİO = Genç İşsizlerin Sayısı / Genç İşgücü Potansiyeli

Bir başka deyişle ILO’ya göre genç işsizlik oranı, belirli bir ülkedeki genç işsizlerin toplam genç işgücü potansiyeline (aktif olarak emek piyasasında çalışan gençlerin yanında iş arayan gençlerin toplam sayısına) oranıdır. ILO, işgücü potansiyeli kapsamında sadece emek piyasasında çalışmakta olan gençler ile çalışmak isteyen işsiz gençleri dikkate almaktadır. Bunun dışında örneğin (meslekî) eğitim hayatında bulunan ve dolayısıyla emek piyasasına girme konusunda henüz hazır olmayan ve

buna mukabil emeğini arz etmeyen gençler, genç işgücü potansiyeli kapsamına alınmamaktadır. Halbuki gençlerin içinde eğitim almakta olanların sayısı dikkate alınacak kadar fazladır. Dikkate alınmadığı için, ülkelerde genç işsizlik oranları da buna bağlı olarak nispeten düşük çıkmaktadır.

2.1.3.2. EUROSTAT’ın NEET Oranı

Akademik eğitimde, mesleki eğitimde ve istihdamda olmayan nüfusu ifade etmek için kullanılan NEET konseptinin kökü, Büyük Britanya’ya dayanmaktadır. NEET kavramı, sosyal siyaset sahnesinde ile kez 1990’lı yıllarda okul eğitimini tamamlamış olan 16-18 yaşlarındaki gençlerin emek piyasasına girmedeki zorluklarla ilişkilendirilerek kullanılır hâle gelmiştir. AB’de somut olarak bu kavram, “2020 Stratejisi” çerçevesinde “Hareket Halinde Olan Gençlik” (Youth On The Move) insiyatifinde tartışılmıştır. İleriki dönemlerde ise bu kavram, işsiz gençlerin oranında kullanılmış ve özellikle 2013’de ortaya koyulan “Gençlik Garantisi” (Youth Guarantee) kapsamında 15-24 yaş grubunun işsizlik sorunlarını belirlemek ve çözüm stratejileri sunmak amacıyla dillendirilmiş ve halen de dillendirilmektedir. NEET, ekonomi ve para birliğinin sosyal boyutunu kuvvetlendirmek ve işsiz gençlere belirli bir zaman diliminde istihdam edilebilirliklerini kolaylaştıran bazı tedbirler öngören “Gençlik Garantisi” konseptinin uygulanmasından sorumlu İstihdam Komisyonu (EMCO – Employment Committee) tarafından anahtar kavram olarak kullanılmaktadır (EUROFOUND, 2016).

Avrupa’da genç işsizlik sorunlarıyla yakından ilgilenen araştırmacılar, emek piyasasına girmek isteyen gençlerin işsiz kalma sebeplerini daha derinden incelerken, ILO-GİO’nun yetersiz olduğunu görmüştür. GİO ile ilgili veriler hakkında daha detaylı bir açılım sağlamak amacıyla 2010’dan beri EUROSTAT elemanları, yukarıda izah edilen sebeplerden ötürü genç işsizlik oranını tespit ederken, istihdam edilmedikleri halde ne (meslekî) eğitim alan, ne de staj gören gençleri (NEET) de hesaba katmaktadır. Böylece belirli bir ülkedeki belirlenen NEET, (meslekî) eğitim almayan, istihdam edilmeyen ve staj görmeyen gençler, 15-24 yaş grubuna mensup toplam genç nüfusa bölünmekte ve NEET oranı ortaya çıkmaktadır (BA, 2017). Matematiksel formülü ise şu şekilde belirleyebiliriz:

Bu şekilde belirlenen genç işsizlik oranı, tabloyu tamamen değiştirmekte, daha somut bir açıklama ile NEET oranı, ILO-GİO’ya göre daha düşük çıkmaktadır. Ancak NEET oranı da ülkelerarası farklılıkları gösterdiği gibi Kuzey-Güney uçurumu da bariz bir şekilde yansıtmaktadır (Bkz. Tablo 7).

Ortaya çıkışından beri NEET oranı konsepti, işsiz gençlerin emek piyasası ile ilişkisinin yanında sosyal içerme (social inclusion) gibi sorunları anlama ve çözüm üretme açısından önemli bir yardımcı araçtır. NEET’in üç unsuru sayesinde dezavantajlı konumunda olan gençlerin ihmal boyutu ortaya çıkmakta ve dolayısıyla geleneksel olarak bu kategoride olan özellikle genç annelerin yanında engellilere yönelik siyasî yönden çarelerin aranmasına yardımcı olmaktadır. Bunun ötesinde NEET oranı konsepti, AB’de gençlere yönelik sosyal politika hedeflerinin yeniden tanımlanmasına yol açmıştır. Siyasî arenada NEET konsepti her ne kadar fazlasıyla ilgi görmekte ise de kapsamına aldığı genç nüfusun heterojen yapısına bağlı olarak ortaya çıkan farklı ihtiyaç ve taleplerden dolayı gençlere dönük aktif istihdam politikalarının yeniden tanımlanmasına ve şekillenmesine sebebiyet vermektedir. AB’de birçok hükümet ve sosyal partner, ortak bir açılımla NEET oranlarını aşağıya doğru çekebilmenin çarelerini birlikte aramakta ancak bahsedilen dezavantajlı gençlerin tedbir paketlerinde yeterince yer almaması hâlinde aktif istihdam politika hedeflerine de ulaşmak o kadar kolay olmayacaktır. Ne var ki her ne kadar bütün yönleriyle mükemmel olmasa da şimdiye kadar NEET kavramının dışında dezavantajlı genç grupları da aktif istihdam politikaları içine alacak ve onları sosyal içermeden yoksun bırakacak başka bir terminolojik tanım ortaya çıkmamıştır. NEET kavramıyla birlikte aktif istihdam politikalar kapsamına dezavantajlı konumunda olan birçok alt grubun özelliklerini ve bu bağlamdaki değişkenleri daha yakinen tanıyalım (EUROFOUND, 2016:16-25):

Sosyo-demografik değişkenler: Araştırmalar, işsiz genç kadınların yaşı arttıkça NEET

kapsamındaki payının da arttığını ve bunun dışında genel olarak genç kadınların NEET grubuna dâhil olma ihtimalinin daha yüksek olduğunu göstermektedir.

Eğitim durumu: NEET kesiminin kapsamına giren en büyük grup, orta eğitim sonrası

(meslek) yüksekokullardan mezun olan gençlerdir. Ancak eğitim düzeyi yükseldikçe NEET kapsamına girme ihtimali de o nispette azalmaktadır. Böylece yüksek eğitimin

işsizliğe karşı en büyük koruma kalkanı olduğu bir kez daha ortaya çıkmaktadır. Ancak Güney Avrupa ve Akdeniz ülkelerinde ekonomik krizlerin etkisiyle birlikte yüksek eğitimli gençlerin oranı, NEET kavramının içinde halen yüksek seviyelerdedir.

İş Bulma İdaresindeki İstatistikî Durum: Aktif istihdam politikaları kapsamında

“Gençlik Garantisi” gibi işsiz gençlere yönelik eğitim ve istihdam teşviklerinden yararlanabilmek için, iş bulma kurumlarına kayıtlı olmak gerekmektedir. NEET kapsamına giren gençlerin ortalama olarak %50’si iş bulamamakta ve bunların %70’i de çalışmak istemektedir. Ancak NEET kesiminin ancak %57’si, ilgili iş bulma kurumlarına kaydını yapmaktadır.

NEET’in Yapısal İçeriği: AB ülkelerinin NEET ile ilgili yapısal içeriğine dönük genel

dağılımına ait bilgiler şu şekildedir: Kısa (%29,8) ve uzun dönemli (%22) işsiz gençlerin NEET kapsamındaki oranı, %50’nin biraz üzerindedir. İşsiz gençlerin yaklaşık olarak %8’i, en az ikinci kez NEET statüsüne girmiştir (re-entrants). %15,4’ü ise ailevî sebeplerden dolayı NEET kapsamında görülmektedir. Eğitim almamış veya staj görmemiş işsiz gençlerin %6,8’si hasta veya engelli olmalarından dolayı NEET kategorisinde bulunmaktadır. NEET kapsamındaki gençlerin %6’si, ümidini kesmiş veya ümitsiz hâle getirilmişlerden oluşmaktadır. Geriye kalan gençlerin %12’sinin hangi kriter/sebeplerden ötürü NEET kapsamına alındığına dair somut bilgiler mevcut değildir.

Ülkelerarası Farklılıklar: NEET’in toplam sayısal hacmi ve yapısal içeriğine dönük

sayısal dağılım, her bir AB üyesi ülke için farklılık arz etmektedir. Kuzey ve Batı ülkelerinde NEET’in en büyük grubu genelde kısa dönemli işsiz gençlerden oluşmaktadır. Güney ve Akdeniz ülkelerinde ise uzun dönemli genç işsizler ile ümidini yitirmiş gençlerin oranı daha yüksek seviyelerdedir. Doğu ülkelerinde ise aile yükümlülüklerinden ötürü (genç annelik gibi) genç kadınlar, NEET’in içinde en büyük orana sahip olmaktadır.

Görüldüğü üzere NEET konsepti aracılığıyla işsiz gençlerin içinde yer alan en hassas gençlerin sorunlarına parmak basmak ve özellikle onların da emek piyasasında yer almalarını sağlayacak aktif istihdam politikalarına yoğunlaşmak mümkün olmaktadır. NEET konsepti sayesinde sosyal siyaset tartışmalarında özellikle işgücü niteliği taşıyan ve çalışmak isteyen genç anneler ve engelli gençler gibi alt gruplar da yer alma fırsatı bulabilmektedir.