• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 2: AVRUPA BİRLİĞİ (AB) VE TÜRKİYE’DE YÜKSEK EĞİTİMLİ

2.1. AB’de Yüksek Eğitimli Gençlerin İşsizlik Sorunu ve Çözüm Stratejileri

2.1.4. ILO Standartlarına Göre Genç İşsizlik Oranları

Yunanistan, İspanya, İtalya ve Portekiz gibi Güney Avrupa Ülkelerinde genç işsizliği oranı ortalama olarak %50 civarında seyrederken (2013), bu oran %30’lara kadar gerilemiştir. Yunanistan, AB ülkeleri içinde halen en yüksek genç işsizlik oranına sahip ülkedir (2013; %59,2; Ekim 2018: %36,8). AB’ye yeni katılmış eski Doğu Blok ülkelerinde genç işsizliği oranı %10 ile %20 arasında değişmekte olduğu için orta sıralarda yer almaktadır. Sosyal devlet ve sosyal piyasa ekonomisi anlayışı doğrultusunda aktif istihdam politikaları uygulayan Almanya, Hollanda ve Danimarka gibi ülkeler ise %6-9 oranıyla en alt sıralarda konumunu korumaktadır (Tablo 7). AB ülkelerinde gençler arasında yüksek eğitimli genç işsizlerin oranı 2015’e ait verilere göre ortalama olarak %20’dir. Bu oran, AB nezdinde genç işsizlere yönelik olarak alınan tedbirler sayesinde Ekim 2018 tarihine göre ortalama olarak %15’e düşürülebilmiştir. Bütün AB ülkelerinde 25 yaşın altında olan gençler, yetişkinlere göre daha fazla işsiz durumunda olmakla beraber son yıllarda hemen bütün AB’ye üye ülkelerde genç işsizliği oranı azalma trendine girmiştir (Eurostat, 2015).

2.1.4.1. Yunanistan

AB üye ülkeleri içinde son yıllarda borçlanma ve ekonomi krizinde içinde bulunan ülkelerin başında Yunanistan gelmektedir. Yunanistan’ın ekonomik güç kaybına uğraması ile işsizlik de süratli bir şekilde artmıştır. Yunanistan İstatistik Kurumu’nun verdiği bilgilere göre işsizlik oranı 2014’de %27,1 ile zirve yapmıştır. İşsizlikten en çok 15-24 yaş grubuna mensup gençler etkilenmiştir. 2013’de genç işsizlik oranı, %59,9 ile zirve yapmıştır. 2017’de %47,9 ile %50’nin altına ve Ekim 2018 itibariyle de %36,8 ile %40’ın altına düşmüştür (Bkz. Tablo 7).

Yunanistanlı işsiz gençler arasındaki en şaşırtıcı tespit, bunların arasında yüksek oranda eğitimlililerin de bulunmasıdır. Bu durum, özellikle genç kadınlar için geçerlidir. 25-29 yaşları arasında olan 90.600 işsiz kadından 59.200’ü (%65’den fazla bir oranla) üniversite mezunudur (Ocak-Mart 2017 ortalaması). Kendi ülkelerinde geleceğe ümit beslemeyen birçok eğitimli işsiz Yunanlı genç, bu sebepten dolayı yurt dışına çıkmaktadır. Bank of Greece’in yaptığı bir araştırmaya göre 2010-2013 arasında

400 bine yakın Yunan, ülkesini terk etmiştir. Krizin zirve yaptığı 2013’de yurt dışına giden Yunanların %51’den fazlası 25-39 yaş grubuna mensuptu (Köster, 2017b:6). Yunanistan’da kriz sebebiyle geleneksel olarak zaten iyi işleyen aile bağları daha da kuvvetlenmiştir. Ägäis Üniversitesinin bir araştırmasına göre 20-24 (25-29) yaş grubu içinde yer alan gençlerin %73,3’ü (%57,6’sı) aileleriyle birlikte ikamet etmektedir (Petropoulos, 2017).

2.1.4.2. Fransa

Fransa’da genç işsizlik oranı, son yıllarda AB ortalamasının hep biraz üstünde seyretmekle beraber, düşme eğilimine de girmiştir. Ancak işsizlik oranının düşme trendi, diğer AB ülkelerine göre daha yavaş bir seyir tâkip ettiği için, Temmuz 2018 verilerine göre AB ortalama genç işsizlik oranı (%15,3) ile Fransa genç işsizlik oranı (%21,5) arasındaki makas, geçmiş yıllara göre biraz daha açılmıştır (Bkz. Tabo 7). Fransa’da genç işsizlik oranı, bölgelere ve hatta şehir içi ile periferik mahallelere göre bariz farklılıklar göstermektedir. Banliyö denilen şehirlerin dış mahallelerinde ikâmet eden genç işsizlerin oranı, en az %3 daha yüksektir. Örneğin Paris’in Kuzey-Doğusunda yaşayan genç işsizlerin oranı %50’lileri bulmaktadır. Şehir merkezi ile şehir dışında yaşayan üniversiteyi bitirmiş eğitimli genç işsizler oranındaki korelasyon da yine dikkat çekicidir. 2017 verilerine göre eğitimli genç işsizlik oranı şehirlerde %6,5 iken, bu oran şehir dışı için %18,8’dir. Fransa halkının eğitime bakışında genelde devletin üniversiteleri önemli bir yer almaktadır. Meslekî kariyer yolunun yüksek tahsilden geçtiği inancı toplumsal algı olarak halen geçerlidir. Buna bağlı olarak Fransa’da dual eğitim sistemini oluşturmaya yönelik toplumsal talep, ilk sıralarda yer almamaktadır. Dolayısıyla ailelerin teşvikiyle gençlerin 3/4’ü üniversiteye girme hakkını veren genel liseleri tercih etmektedir. Halbuki bu liseleri tamamlayan gençlerin önemli bir kısmı, üniversite eğitimi alma niyetinde değildir. Devlet başkanlığına yeni seçilen Emmanuel Macron, seçim sürecinde yüksek eğitimli genç işsizliğiyle mücadelede iki tedbire başvuracağını ilan etmiştir (Köster, 2017b:5):

o Meslekî eğitim sistemini, Alman modeline göre reforme etmek.

o Özellikle şehir dışında yaşayan yüksek eğitimli genç işsizleri istihdam eden işletmelere malî destek sağlamak.

Bu doğrultuda Fransa hükümeti, işletmeleri dual meslekî eğitim sisteminin hem kaliteli istihdam, hem işletmelerin verimliliği, hem de bölgesel kalkınma açısından faydalı olduğu yönünde ikna etme çabasındadır. Emmanuel Macron, banliyölerde ikâmet eden yüksek eğitimli genç işsizleri, süresiz iş akitlerine göre çalıştıran işletmelere 15.000 AVRO prim verme taahhüdünü, pozitif ayrımcılık ilkesine uygun bir teşvik olduğunun altını çizerek, ilgili kanun tasarısını meclise sunacağını açıklamıştır (Köster, 2017b:5).

Tablo 7:

AB Ülkelerinde ILO GİO’lar (15-24 Yaş)

Ülke 2013 2015 Ekim 2018 Yunanistan 59,2 49,8 36,8 İspanya 54,3 48,3 34,9 İtalya 41,6 40,3 32,5 Hırvatistan 49,2 43,0 23,7 Fransa 25,6 24,7 21,5 Portekiz 38,1 32,0 21,4 Güney Kıbrıs 38,9 32,8 19,4 Belçika 23,7 22,1 19,0 Estonya 21,6 13,1 18,6 Finlandiya 19,9 22,3 17,8 İsveç 23,5 20,4 17,2 Romanya 23,7 21,7 16,6 AB 23,3 20,3 15,3 Slovakya 33,7 26,5 14,2 Polonya 27,3 20,8 12,7 İrlanda 26,7 20,9 12,0 Bulgaristan 29,4 21,6 11,9 Lüksemburg 15,5 16,3 11,9 Büyük Britanya 20,1 14,6 10,9 Litvanya 23,2 16,3 10,6 Letonya 21,9 16,3 10,3 Macaristan 22,6 17,3 9,9 Avusturya 9,7 10,6 9,8 Malta 13,0 11,8 9,5 Danimarka 13,0 10,8 9,0 Slovenya 21,6 16,3 8,6 Hollanda 13,2 11,3 7,2 Almanya 7,4 7,2 6,2 Çek 19,0 12,6 5,2 Kaynak: https://de.statista.com/statistik/daten/studie/74795/umfrage/jugendarbeitslosigkeit-in-europa; Erişim: 31.12.2018.

Genel işsizlik oranını düşürmeye yönelik tedbirlerin başında iş hukukunu reforme etme planları gelmektedir. Bu bağlamda kanunî düzenlemelerle aşağıdaki değişiklikler yapılmak istenmektedir (Galetti, 2017):

o İş mahkemeleri, iş akitlerinin feshine bağlı olarak işçilere verilen yüksek tazminat miktarlarına bundan böyle bir üst sınır getirme yetkisine sahip olacak,

o Çalışma süreleri ve ücret tespitleri ile ilgili kararlar, işletmeler düzeyinde ele alınmasına yönelik uygulamalar geliştirilecek. Bu bağlamda işletmelerde personel tarafından oluşturulan işyeri konseylerinin yetkileri artırılacak ve böylece grev gibi sendikal müdahalelerin önüne geçilecek ve

o İşveren yönetimi ile sendika arasında yürütülecek toplu iş sözleşmelerinde ve diğer müzakerelerde özel uzlaşma imkânlarına yer verilecektir.