• Sonuç bulunamadı

96. Mevâridu İbn Hacer el-Askalânî fi ulûmi’l-Kur’ân min kitabihi fethi’l-bârî

1.3. İlmî Kişiliği

1.3.2. Rihleleri

Rihle; bir ilim adamının zorluklara göğüs gererek bulunduğu yerden başka bir yere yolculuk yapmasıdır. Hadislerin yaygınlaşması, sahabiler ve sonrakilerin azami gayretleri ile olmuş, rihlelerle de Hz. Peygamber’in sözleri geniş kitlelere ulaşmıştır.182 Orta çağlarda rihleler, İslâmî eğitimde önemli addedilen seyahatlerdir. Goldziher, rihleyi ilk üç asırda çeşitli bölgelerdeki şifahî hadis kültürünü derlemek için yapılmış faaliyetler olarak değerlendirmiştir.183 İbrahim Hatiboğlu, “Goldziher, rihleleri şifahî rivâyetlere tahsis etmiştir” diyerek onun bu görüşünün yanlış olduğunu belirtmektedir. 184 Zaten İbn Hacer’in rihleleri de, Goldziher’in hadis rihlelerini ilk üç asra hasretme tesbitinde yanıldığını göstermektedir.

İbn Hacer, yirmi yaşından itibaren ilmi seyahatlara başlamıştır. Rihlede ilk bulunduğu yer İskenderiyye’dir. Burada görüştüğü birçok âlimden dersler almış ve bu ülkede yazdığı şiirlerini ed-Dürerü’l-müdıyye min fevâidi’l-iskenderiyye adlı kitabında toplamıştır.185 İbn Hacer’in ilmî kişiliğini ortaya koyabilmek için yapmış olduğu rihleleri ele almak gerektiği kanaatindeyiz. Zira yolculuk ulvî bir amaç uğruna yapılıyorsa önem

180 Süyûtî, Nazmu’l-‘ukyân, s. 45.

181 Abdulmun‘im, İbn Hacer ve Dirâsetu Musannefâtih, I, s. 113-114.

182 Bağcı, H. Musa, Hadis Tarihi, Ankara Okulu Yayınları, Ankara, 2009, s. 117.

183 Goldziher, Ignaz, Müslim Studies, (trc. C. R. Barber-S. M. Stern, London, 1971, II, s. 165-167.

184 Hatipoğlu, İbrahim, “Rihle”, DİA, XXXV, s. 106.

185 Kandemir, M. Yaşar, “İbn Hacer el-Askalânî”, DİA, XIX, s. 514.

71 arzetmekte ve o nisbette de değer kazanır.186 İbn Hacer’in rihleleri birkaç başlıkta değerlendirilebilinir.

a- Mısır’da Yaptığı Rihleler

İbn Hacer, ilk yolculuğunu Kûs ve Saîd’e yapmıştır. Bu rihle h. 793 yılında henüz 20 yaşında iken gerçekleştirdi. Ancak bu şehirde ilim elde etme imkânı bulamadı. Fakat yörenin tanınmış âlimlerinden Kâdı Nureddin Ali b. Muhammed el-Ensârî (ö. 801/1399), Abdülgaffâr b. Nûh ve bu şehrin Kâdısı İbnü’s-Sirâc (ö. 848/1444) ile görüşme fırsatı bulmuştur.187 797 yılında İskenderiye’ye gitti. Bu kentin isnâd âlimi olan Muhammed b.

Ahmed b. Abdürrezâk (ö. 798/1396)’tan eğitim aldı. Çünkü bu zât “es-Silefî” hadisini muttasıl bir senetle en son rivâyet edendi. Ayrıca kendilerinden hadis rivâyet ettiği Ahmed b. Muhammed ibnü’l-Harrât (ö. 803/1401) ve el-Ezdî (ö. 800/1398) gibi âlimlerle bu şehirde görüşmüştür.188 İbn Hacer bu bölgede görüştüğü ve kendilerinden hadis rivâyet ettiği hocaları ile ilgili bilgileri ed-Dürerü’l-müdıyye min fevâidi’l-İskenderiyye adlı bir cüzde toplamıştır. İskenderiye’den tekrar Mısır’a dönen İbn Hacer, iki yıl sonra Hicâz’a gitmeye karar verir. Hac görevini ifâ ettikten sonra hicrî 801 yılında tekrar Mısır’a döner.

b- Yemen’e Yaptığı Rihleler

Vaktini bir an olsun anlamsız işlerle geçirmeyen İbn Hacer, deniz yolu ile kutsal topraklara (Hicâz’a) geçer. Tûr’da Necmüddin Ebû Ali Muhammed b. Ebû Bekr ile görüşerek bir hadisin rivâyet hakkını alır. Arkadaşları ile birlikte Zi’l-hicce ayının 13’ünde Yenbu‘’a giderler. Orada Salih b. Ahmed eş-Şeybânî ile mulâkî olup Tirmizî’den birkaç hadis okurlar. Hicrî 800 yılında Yemen’e ulaşırlar. Taiz’de Muhammed b. Salih b.

Hayyât ile görüşür ilmî müzakerelerde bulunur. İbn Hacer, bu zât için “Faideli bilgilerinden istifade ettim” demektedir.189 Zebîd’de ise Şihabuddin b. Ebû Bekr b. Ali en-Naşirî (ö. 815/1412) ile görüşme imkânını bulur. İbnü’l-Arabî’nin (ö. 638/1240) akidevî görüşlerinin batıllığını ortaya koymak için bir kitâp yazan bu zât hakkında İbn Hacer; “Zebid’de onunla bir araya geldim. O, ne güzel bir âlimdir” şeklinde değerlendirmede bulunmuştur.190

186 Bağdâdî, el-Hatip, er-Rihle fî talebi’l-hadîs, (thk. Nureddin Itr), nşr, Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, Beyrut, 1395/1975, s. 96.

187 Abdüssettâr, Hâfız İbn Hacer el-Askalânî, s. 83.

188 Abdüssettâr, a.g.e., s. 84-85.

189 Akerî, İbnü’l-İmâd Abdülhayy b. Ahmed b. muhammed, Şuzürâtü’z-zeheb fî ahbâri men zeheb, (thk.

Mahmûd el-Arnavût), nşr., Dâru İbn Kesir, Dımeşk, Beyrut, 1406/1986, IX, s. 163.

190 Akerî, a.g.e., IX, s. 169.

72 Aden’de birçok âlimle bir araya gelen İbn Hacer, er-Rızâ Ebû Bekr b. Yusuf b.

Ebû’l-Fetih b. el-Müste’zin (ö. 816/1413)’den bilgi elde etmiştir. Aslında bu zât da yazdığı kitaplarda İbn Hacer’den alıntı yapmaktadır. İbn Hacer, bu durumu şu şekilde ifade etmiştir: “Ben onun nazımlarından yararladım. O da benden çok şey işitmiştir.”191 Bu bölgede görüşüp istifade ettiği âlimler arasında Ali eş-Şîrâzî de vardır. Muhcem’de de Ahmed b. İbrahim b. Ahmed el-Kûsî, Ali b. Ahmed Sen’anî ve Kâdı Afifuddin Abdullah b. Muhammed en-Nâşirî ile görüşmüştür. Vâdi’l-Hasîb bölgesinde de Muhammed b. Ebû Bekr b. Ali (ö. 820/ 1417), lügatçıların önderi olan Fîrûzâbâdî (ö. 817/1415) ile mülâki olup bu bilginlerden istifade etmiştir.

Ta’az’da Yemen’in muhaddisi olan Süleyman b. İbrahim el-Alevî (ö. 825) ile görüşmüştür. Fîrûzâbâdî, bu kişiyi ehl-i sünnetin imâmı olarak nitelendirmekte, İbn Hacer ise “O, benden, ben ise ondan semâ’ ettim.” demek süretiyle karşılıklı bilgi alışverişine temas etmiştir.192 Ayrıca Ali b. Yahya et-Tâî (ö. 803) ile görüşme fırsatı bulmuştur.

Burada bulunduğu süre içerisinde “Erbaîni’l-mühezzeb bi’l-ehâdîsi’l-mulakkabe” kendi mervîyatını en-Nefesü’l-Alevî’nin isteği üzere bir günde tahrîcini yapmıştır. İbn Nükte’ye (ö. 629/1231) ait olan et-Takyid’i ve Faslü’r-rabi’ fi fadli’l-bedi’i de iki günde yazmıştır.193 Yemen meliki el-Eşref b. İsmail b. Abbas (ö. 803), İbn Hacer’in ülkesinde olduğunu duyunca Zebîd’de kendisi ile birlikte halkın karşısına çıkmasını talep etmiş, İbn Hacer’in hakettiği değer ve saygıyı göstermiştir. İbn Hacer, şahsına gösterilen ihtiramı karşılıksız bırakmayarak Melik’e kırk ciltten müteşekkil olan Tezkiretuhü’l-edebiyye’yi hediye etmiştir.194

İbn Hacer, hicri 806 yılında bir kez daha Yemen’e dönüş yapar. Öğrencisi Sehâvî bu yolculuğu esnasında başından geçenleri şöyle kaleme alır: “Bu seferde bindiği gemi parçalanınca çok miktarda parasını ve kitaplarını kaybeder. Mizzî’nin (ö. 742/1341) Etrâf’ını, İmâm Ahmed’in Müsned adlı kitabının Etrâf’ını, Makdîsî’nin (ö. 643/1245) el-Mühtare’nin Etrâf’ını ve Tayâlisî’nin (ö. 204/819) Müsned’inin tertibini ele aldığı eserler kaybettiklerinden bir kaçıdır.”195 Kandemir’e göre geminin batması Yemen’den Mısır’a dönerken olmuştur.196 Bu bilginin sahîh olmadığı yaptığım nakilden de anlaşılmaktadır.

191 Akerî, a.g.e., IX, s. 178.

192 Akerî, İbnü’l-İmâd Abdülhayy b. Ahmed b. muhammed, Şuzürâtü’z-zeheb fî ahbâri men zeheb, (thk.

Mahmûd el-Arnavût), nşr., Dâru İbn Kesir, Dımeşk, Beyrut, 1406/1986, IX, IX, s. 247.

193 Abdüssettâr, Hâfız İbn Hacer el-Askalânî, s. 90.

194 Sehâvî, el-Cevâhir ve’d-dürer, I, s. 152

195 Sehâvî, a.g.e., I, s. 151.

196 Kandemir, M. Yaşar, “İbn Hacer el-Askalânî”, DİA, XIX, s. 514.

73 İbn Hacer, Yemen’den kendi ülkesine dönerken tekrar hac yapar, h. 807 yılında Cidde’ye gider ve orada iken Ebû’l-Meâlî Abdurrahman b. Haydar ile görüşüp kendi ülkesine döner.197

c- Hicâza Yaptığı Rihleler

İbn Hacer, hac ve ilim talep etmek üzere farklı zamanlarda Hicâz’a seyahatler düzenledi. İbn Hacer, bölgeye gittiğinde mutlaka âlimler ile görüşür fikir teâtisinde bulunurdu. Şâm müsnidi olan İbn Toluboğâ (ö. 825/1422) ile görüşmek süretiyle Ali b.

Hucr (ö. 244/859) hadisinin ikinci parçasının rivâyet hakkını aldı. İbn Hacer bu zât hakkında şunları yazmaktadır: “Onunla Mekke’de karşılaştım. Yaşı ilerlemişti. Ondan Ali b. Hucr hadisinin ikinci cüz’ünü dinlemiştim.”198 Ayrıca Mekke ve Medine’de iken görüştüğü bilginler arasında pek çok âlim vardır.

d- Şâm’a Yaptığı Rihleler

İbnü’l-Cezerî, (ö. 833/1429) İbn Hacer’i ilim yatağı olan Dımaşk’a gitmesi için teşvik etmiştir. Zira Diyâru’ş-Şâm o dönemde ilim talep edenler için önemli bir merkezdi.

İbn Hacer, hicrî 802 yılında Şâm yolculuğuna çıkar. Şâm’a ulaşıncaya kadar birçok yerleşim yerini ziyaret edip âlimlerle bilgi alışverişinde bulunur. Sadrüddin Süleyman b.

Abdünnasır el-İbşîtî (ö. 811/1408), Muhammed b. Ahmed b. Ali el-Fâsî (ö. 832/1429), Ahmed b. Muhammed b. Osman el-Halilî (ö. 805/1403), Burhaneddin İbrahim b.

Muhammed b. Behâdır (ö. 816/1413), (ö. 801/1399), Enes b. Ali el-Ensârî (ö. 807/1405), Abdurrahman b. Yusuf b. Ahmed b. Keferî (ö. 809/1405), Muhammed b. Ahmed el-Bestâmî (ö. 842/1432), Kemalüddin Muhammed b. Nasırüddin Muhammed b. el-Bârizî (ö. 856/1452), Bedrüddin el-Aynî, Yahya b. Ahmed b. Attâr (ö. 853/1449) ve daha başka âlimlerle görüşür.199

İbn Hacer’in yapmış olduğu rihlelere, ilim uğruna katlandığı meşakkate, görüştüğü âlimlerin çokluğuna ve bu isimlerin yaşadıkları dönemdeki etkilerine bakıldığında aldığı eğitimin kalitesi ortaya çıkar. Bir âlimin konumu belirlenirken esas alınması gereken temel kıstaslardan biri de ders aldığı hocaların eğitim düzeyidir.