• Sonuç bulunamadı

Rekabet ve Fikri Mülkiyet Hukuklarının Amaçları Bakımından Karşılaştırılması

ESASLI UNSUR DOKTRİNİNİN FİKRİ MÜLKİYET HAKLARI ALANINDA UYGULANMASI VE HUKUKİ SONUÇLAR

B. Bilgisayar Programlarının Patent Hukukuna Konu Olması

III. Rekabet ve Fikri Mülkiyet Hukuklarının Amaçları Bakımından Karşılaştırılması

Eser sahipleri ile buluş sahiplerine başkalarının bu eserleri ve fikirleri kullanmalarını engelleme hakkının bahşedilmiş olması bu fikirleri ifşa etme ve kişilerin yararlanma hakkını etkilemektedir. Fikri mülkiyet hukukunun, eser ve buluş sahiplerine yaratıcı faaliyette bulunabilmeleri için gereken teşvik ancak onlara fiyat açısından belirli bir gücün verilmesiyle gerçekleşebilir394. Buna karşılık, Amerikan

ekonomik sisteminin temel prensibi, serbest pazar rekabetinin395, kaynakların etkin

dağılımını sağlayacağı önerisidir. Amerikan rekabet hukuku, rekabetin amacı doğrultusunda hizmet vermektedir. Tüketici refahını arttırmak için teşebbüslere rekabet edebilmeleri cesaretini vermektedir. Bu doğrultuda rekabet hukuku, piyasaların tek bir teşebbüs tarafından adil olmayan bir şekilde hâkimiyet altına alınması ve rekabetin etkisini ortadan kaldırmak için rakiplerin birbirleriyle danışıklı ilişkiler içerisine girmesini engelleyici kurallar koymaktadır. İşte bu noktada fikri mülkiyet haklarının serbest pazar rekabeti ile çeliştiği izlenimi doğmaktadır396.

Amerikan doktrininde bir kısım yazarlar, fikri mülkiyet haklarının tekel gücü teşkil ettiğini buna karşılık rekabet hukukunun amacının da tekeli önlemek olduğu hususundan bahisle iki hukuk dalının birbiriyle çeliştiğini savunmaktadır397 ve bu

görüş bazı mahkeme kararları ile desteklenmektedir. Bu görüşe katılmak mümkün görünmemektedir. Öncelikle, biraz sonra detaylı bir şekilde tartışacağımız üzere,

393 İşletim sistemi kavramı için bkz., İkinci Bölüm, IV, B, 2, c; ara işlerlik kavramı için bkz.,

İkinci Bölüm, V, A, 1.

394 Hovenkamp – D. Janis – A. Lemly, V. I, s. 1 - 10.

395 “Free market competition”; Federal Trade Commission, “to promote Innovation: The

Proper Balance of Competition and Patent Law and Policy, Executive Summary”, Berkeley Technology Law Journal, V. 19/861, 2004, s.862.

396 Hovenkamp – D. Janis – A. Lemly, V. I, s. 1 – 10; L. Hayslett III, Thomas: “1995

Antitrust Guidelines for the Licencing of Intellectual Property: Harmonizing the Commercial Use of Legal Monopolies with the Prohobitions of Antitrust Law”, J. Intel. Prop. L., V. 3, 1996, s. 376; G. Jacobs, Matthew – S. Mireles, Michael: “The Intersection of Intellectual and Antitrust Law: In re Independent Service Organizations Antitrust Litigation”, The Transnational Lawyer, V. 15, 2002, s. 295 - 299.

397 United States v. Westinghouse Elec. Corp., 648 F. 2d. 642, 646 ( 9th Cir. 1981 );

doktrindeki yazarlar için bkz. Hovenkamp – D. Janis – A. Lemly, V. I, s. 1 - 10, 3 no’lu dipnotta sözü edilen yazarlar.

fikri mülkiyet hakları kendiliğinden tekel gücü bahşetmez398. İkinci olarak daha önce

tekelleşme konusu altında incelediğimiz gibi399, Amerikan rekabet hukuku, tekel durumunu yasaklamamaktadır. Rekabet hukukunun amacı rekabeti desteklemek iken tekel durumunu hiçbir zaman yasaklamamıştır. Buna karşılık, bu hukuk dalı teşebbüsün pazar gücünü elde etmeye veyahut bu durumunu devam ettirmeye yönelik davranışı üzerinde yoğunlaşmaktadır.

Bizim de katıldığımız diğer görüşe göre, fikri mülkiyet hukuku ile rekabet hukuku ortak bir amaç paylaşmaktadır. Bu da, dinamik rekabeti destekleme ortak amacıdır400. Bu görüş, Avrupa Topluluğu Komisyonu tarafından Teknoloji Transferi

Rehberi’nde401 şu şekilde ifade edilmiştir; fikri mülkiyet hakları teşebbüsleri yeni

veya gelişmiş ürün veya yöntemler açısından yatırım yapmalarını cesaretlendirmek suretiyle dinamik rekabeti desteklemekte iken, rekabet hukuku da aynı hususu teşebbüsler üzerinde baskı kurmak suretiyle gerekleşmektedir. Bu doğrultuda her iki hukuk dalı da tahsis etkinliği ile üretim etkinliğini arttırma amacı güder. Fikri mülkiyet hakları, taklit yoluyla rekabeti dışlamaktadır ki bu da ekonomik anlamda tahsis etkinliğinin kaybı niteliği taşımaktadır. Bununla birlikte, böyle bir dışlama ikame yoluyla rekabeti tetiklemektedir ki bu da dinamik etkinliği daha iyi, daha yenilikçi ürünler açısından desteklemektedir. Bu anlamda örneğin, patent taklit yoluyla rekabeti dışlama yönünde hukuki münhasırlık bahşetmektedir. Topluluk hukukunda, fikri mülkiyet hukuku ile rekabet hukukunun yenilik, araştırma ve geliştirmeye yönelik farklı yaklaşımları olmasına rağmen iki hukuk dalının birbirleriyle çatışmaktan ziyade birbirlerini tamamladıkları görüşü benimsenmektedir402. Fikri

mülkiyet hakları yenilikçi süreci403 korurken, rekabet hukuku açık pazar ekonomisini

ve tüketiciyi korumak suretiyle her ikisinin de yenilikten faydalanmasını sağlamaktadır.

398 Executive Summary, s. 863. 399 Bkz. yuk., Birinci Bölüm, II, D, 1.

400 Son, Seungwoo: “Selective Refusals to Sell Patented Goods: The Relationship Between

Patent Rights and Antitrust Law”, Journal of Law, Technology and Policy, No: 1, 2002, s. 140; Erstling, Jay: “The Protection of Intellectual Property – of Metaphysics, Motivation and Monopoly”, Sri Lanka Journal of International Law, V. 3 , 1991, s.54.

401 Commission Notice – Guidelines on the application of Art. 81 of the Treaty to

technology transfer agreements, 2004 OJ. EC. No. C. 101, para. 7.

402 Inhester, Terrian: Re-Evaluating Exceptional Circumstances: Will IMS Create a New

Legal Test for Compulsory Licencing, Zürich 2003, s.4; Anderman, Steve: “EC Competition Law and Intellectual Property Rights in the New Economy”, The Antitrust Bulletin, Summer- Fall 2002, s. 285; Drexl, Josef: “Intellectual Property and Antitrust Law – IMS Health and Trinko – Antitrust Placebo for Consumers Instead of Sound Economics in Refusal to Deal Cases”, IIC, 7/2004, s. 791 – 792.

Fikri mülkiyet hakları hiçbir surette kendiliğinden bir hâkim durum bahşetmez; hatta hiçbir zaman pazar başarısı garanti etmez, bu doğrultuda pek çok patentli buluş pazarda yer bulamamış ve yine pek çok basılmış kitap da ilk basıları dışına çıkamamıştır. Gerek patentli ürün gerekse telif hakkıyla korunmuş eser bir pazarda ancak kendilerine alternatif olabilecek ürünlerden farklılık arz ettikleri ve alıcıların da tekel fiyatına bu ürünleri almayı kabul ettikleri takdirde rekabet kurallarına tabi olabilecek önemli bir güç elde edebilecektir404. Aynı pazarda patent ile korunan pek

çok ürün bulunabilir ve bunlar birbirleriyle rekabet halinde bulunabilir. Bugün için pazarda hâkim durumda bulunabilen patent sahibi yarın daha yenilikçi bir ürünü koruyan bir patent ile bu durumunu kaybetme noktasına gelebilir405. Burada şu

hususu belirtmekte yarar görülmektedir; bir üretim yönteminin patentine sahip olan kişi, bu ürünün üretiminde makul bir maliyet avantajına sahip olabilir. Ancak bu hiçbir zaman patent sahibinin rekabet kurallarına tâbi olacak şekilde tekel gücüne sahip olduğunu göstermez406.

Amerikan fikri mülkiyet hukukundaki son gelişmelere baktığımızda, fikri mülkiyet korunmasının yenilik için önemli bir teşvik olduğunu ve bunun da ekonomik büyüme için önemli bir faktör olmaya başladığını görüyoruz407. Rekabet hukuku

açısından gelişmelere baktığımızda ise Chicago Okulu yaklaşımının ağırlığını hissettirdiğini görmekteyiz. Bu doğrultuda etkinlik408, refahı arttırma409 ilkeleri üstün

gelmektedir. Bununla birlikte iki hukuk dalı da tüketici refahını arttırma ortak

404 Hovenkamp – D. Janis – A. Lemly, V. I, s. 4 – 9.

405 Drexl, Josef – Gallego, Beatriz Conde – Enchelmaier, Stefan – Leistner, Matthias –

Mackenrodt, Mark Oliver: “Comments of the Max Planck Institute for Intellectual Property,

Competition and Tax Law on the Directorate – General Competition Discussion Paper of December 2005 on the Application of Art. 82 of the EC Treaty to Exclusionary Abuses”, IIC, V. 37, 5/2006, s. 560 – 561; Drexl, s. 804.

406 Hovenkamp – D. Janis – A. Lemly, V. I, s. 10 – 10; Amerika’da 1960 ve 1970’lerde

mahkemeler, patent veya telif hakkıyla korunan ürünlerin sahiplerini, fikri mülkiyet korunmasından yararlandıkları için rekabet incelemesi bakımından gerekli olan ekonomik güce sahip olduklarını varsayıyordu ( United States v. Loew’s, Inc., 371 U. S. 38, 44 – 45 1962 ). Daha sonraları, pazar ikamelerinin göz önünde bulundurulmasıyla birlikte fikri mülkiyet hukukuyla korunan ürünler açısından pazar payının karine olarak bulunduğu görüşü terk edilmiştir. Hâkim O’Connor, Jefferson Parish Hospital District No. 2 v. Hyde davasında, bir patent sahibinin, patentli ürün için ikamelerinin bulunması söz konusu ise hiçbir surette önemli derecede pazar gücüne sahip olamayacağını belirtmiştir ( Jefferson Parish Jospital Dist. No. 2 v. Hyde, 466 U. S. 2, 37 n. 7 ( 1984 ). 1995 tarihli Rehber ise, iki hukuk dalı arasında dengeyi sağlamak amacıyla çıkarılmıştır ( L. Hayslett III, s. 380 – 383; Lao,

Marina: “Unilateral Refusals to Sell or License Intellectual Property and the Antitrust Duty to

Deal”, Cornell J. L. & Pub. Pol’y, V.9, 1999, s. 193 - 194 ).

407 Amerika’da gerek yasama faaliyetlerinde gerekse mahkeme kararlarında fikri mülkiyete

daha çok ağırlık verme eğilimi olduğunu görüyoruz. ( bkz. Lao, s. 211; Weil Brifing, s. 1 ).

408 “efficiency”.

amacına hizmet etmektedir; ancak bu iki hukuk dalı arasında çatışma bulunduğunu da yadsımamak gerekir. Bunların başta geleni konumuz açısından da ilgili olanı, tekel konumundaki bir teşebbüsün patent lisansı410 vermeyi reddetmesi ve bu

reddetme eyleminin diğer pazardaki rekabeti önleme sonucu doğurması durumunda rekabet prensiplerinin uygulanmasının fikri mülkiyet rejiminin amaçlarını ortadan kaldırıp kaldırmadığını tespit edebilmektir.

Amerikan doktrininde de yargı kararlarındaki farklı yaklaşım kendini göstermektedir. Buna göre, bir görüş, fikri mülkiyet haklarının kullanımının rekabet hükümlerinden bağışık olması gereğini savunmaktadır411. Bu görüşü savunanların

gerekçesi, fikri mülkiyet ile ilgili hükümlerin bu duruma yol açtığıdır. Bu görüşün taraftarları, rekabet hükümlerinin fikri mülkiyet haklarının sağladığı ekonomik güdüleri tehdit ettiğini ileri sürmektedir. Federal Temyiz mahkemesi de bu görüşü desteklemektedir412.

Bir diğer görüş ise fikri mülkiyet haklarının kullanılmasının pazarda rekabete aykırı sonuçlar doğurabileceğini dolayısıyla bu gibi durumlarda rekabet hükümlerinin uygulama alanı bulmasının kabul edilmesi gerektiğini ileri sürmektedir413. Bu görüş

fikri mülkiyet hukukuyla rekabet hukukunu bağdaştırmaya çalışmak suretiyle ve ancak istisnai koşulların varlığında rekabet kurallarının lisans vermeyi reddetme hallerine uygulanabileceğini belirtir414. Bu görüş de rekabet otoriteleri ile Dokuzuncu

Bölge Temyiz Mahkemesi tarafından benimsenmiştir.

Kanımızca, fikri mülkiyet haklarının kullanımını rekabet kurallarından bağımsız tutmak isabetli bir yaklaşım değildir. Nasıl ki sözleşmelere konu olan fikri mülkiyet hakları açısından rekabet sorumluluğu söz konusu olabiliyorken; lisans vermenin tek taraflı reddetmesi halinde de hakkın sınırı tespit edilmelidir. Hakkın meşru sınırının aşılması ancak davranışın tekelleşme amacı ile yapılmış olması halinde mümkün olmalıdır. Dolayısıyla tekel konumundaki bir teşebbüs tekelleşme amacıyla fikri ürünün lisans verilmesini reddederse, konumuz açısından bu fikri ürünün esaslı unsur olması halinde ise bu ürünün lisans olarak verilmesinin reddi,

410 Burada sözü edilen; elbette ki telif hakkının konusu olan fikri ürün de olabilir. 411 Hovenkamp, s. 334.

412 Opi, s. 444; In re Indep. Serv. Org, 989 F. Supp., 1135 – 1136.

413 Patterson, Mark R.: “When is Property Intellectual? The Leveraging Problem”, Southern

California Law Review, V. 73, 2000 s.1133; Kaplow, Louis: “The Patent – Antitrust Intersection: A Reappraisal, Harvard Law Review, V. 97, 1984 s. 1813.

belirli koşullar altında rekabet hükümlerinin uygulama alanı bulmasını gerektirebilmektedir.

IV. Esaslı Unsur Doktrininin Fikri Mülkiyet Hakları Açısından Uygulanması