• Sonuç bulunamadı

Article 82 of the Treaty to exclusionary abuses, Brussels December 2005 ).

E. Objektif Haklı Neden

Esaslı unsur sahibi, anlaşma yapmayı reddetmesinin nedeni olarak “objektif haklı sebep” gösterdiği takdirde hâkim durumu kötüye kullanmış sayılmayacaktır. Haklı sebepler arasında, giriş talep eden teşebbüsün güvenilir olmaması, kapasite sınırlamalarının varlığı sayılabilir252. Böyle bir neden objektif olmalıdır ve teknik veya

ekonomik olarak sakatlık taşımamalı, ayrımcı niteliğe sahip olmamalı ve nihayet takdiri olmamalıdır.

Amerikan rekabet uygulamalarında da objektif haklı nedenin varlığı, rekabet açısından sorumluluğa engel olmaktadır253. Mahkeme tekelin rakibiyle anlaşma

yapmayı reddetmesinin haklı gösterilmesi gereği kanaatindeyse bu durumda hangi tarafın bu haklı gerekçeyi ispatlayacağına da karar vermelidir. Aspen kararı, zımni olarak hangi tarafın objektif haklı sebebi ispatlaması hususunda bir yaklaşım önermektedir. İlk olarak davacı taraf tekelin dışlayıcı uygulamasını ve etkisini gösterecek delili sunmalıdır. Örneğin, tekelin anlaşma yapmayı reddetmesi üzerine davacının rekabetten nasıl dışlandığı ve genel olarak bu durumun rekabete ne gibi bir etkisi olduğu delillerle mahkemeye sunulmalıdır. Daha sonra ispat yükü tekele geçmektedir. Tekel anlaşma yapmayı reddetmesinin haklı, makul bir nedene dayandığını göstermelidir. Son olarak, eğer tekelin böyle bir gösteren delili haklı görülebilecek nitelikteyse bu durumda davacı, tekelin ileri sürdüğü haklı sebebin bir

250 Güven, s. 18.

251 “Objective Justification”.

252 Örneğin, bir liman sahibi bu limanı tam kapasite kullanıyor olabilir. Bu durumda üçüncü bir

kişiye erişimi sağlaması mümkün olmayacaktır.

bahaneden ibaret olduğunu ispatlamalıdır. Bunu da davacı, tekelin göstermiş olduğu delilin çelişkili olduğunu ispatlaması yoluyla yapabilir254.

Mahkemeler, önlerine gelen davalarda, davalının “ekonomik çıkar” yönündeki savunmasını doğrudan haklı bir sebep gerekçesi olarak görmemektedir255. Davalının

objektif haklı sebep yönündeki savunması, Hecht v. Pro – Football Inc., kararında ortaya konmuştur. Karara baktığımızda mahkeme, esaslı unsurun paylaşılması, pratik olarak mümkün değilse veya bu paylaşım davalının müşterilerine yeterli derecede hizmet etmesini engelleyecekse bu durumun rekabet kanunlarınca amaçlanmayan bir durum olduğunu belirtmektedir256. Yine Dokuzuncu Bölge Temyiz

Mahkemesinin City of Anaheim v. Southern California Edison Co.257, davasına konu

olayda, davalı elektrik dağıtımı yapan şirket, kendisiyle rekabet eden ve daha ucuza elektrik temin eden başka teşebbüsten elektrik alan davacı şehirlere kendi iletim hatlarını kullandırmayı reddetmiştir. Buna gerekçe olarak da davalı, hatlarının aynı anda davacı tarafa kullandırması halinde kapasitesinin kendi müşterilerine yetmeyeceğini göstermiştir. Mahkeme de bu gerekçeyi kabul etmiştir.

Mahkeme önünde davalı tarafça ileri sürülen haklı sebepler şunlardır258; kâr

maksimizasyonu259, kalite kontrolü/imaj260, bedava kullanım261 ile teşebbüsle ilgili

planlama durumudur262. Kısaca bu gerekçeler üzerinde durmanın yararlı olacağı

görüşündeyiz.

Kâr maksimizasyonu, rekabet ortamında bulunan teşebbüslerin kullanabileceği ilk haklı gerekçedir. Ancak her davada haklı gerekçe olarak kullanılabilmesi mümkün değildir. Kararlara baktığımızda, tekel gücünün korunması amacıyla kullanılmadığı müddetçe bir tekelin kendi kârını maksimize edebileceği

254 Ahern, Patrick J.: “Refusals to Deal After Aspen”, Antitrust L. J., V. 63, 1994, s. 166 –

167; Kezsbom – Goldman, s. 32; Esaslı unsur doktrininin uygulanmasını gerektiren davranışlar tekelleşme ve tekelleşmeye teşebbüs suçu kapsamında görüldüğünden, davacı tekelleşme iddiasında bulunuyorsa ilgili pazarda tekel gücü ve tekelleşmeye yönelik davranışı ispatladıktan; tekelleşmeye teşebbüs iddiasında ise belirli kastı ispatladıktan sonra haklı sebebi davalı taraf ileri sürebilir ( bkz., Kezsbom – Goldman, s. 32 ).

255 Kezsbom – Goldman, s. 23.

256 Hecht v. Pro – Football Inc., 570 F. 2d 982, 993 ( D.C. Cir. 1977 ), cert. denied, 436 U. S.

956 ( 1978 ). 257 City of Anaheim, 955 F.2d, 1381. 258 Ahern, s. 173 – 182. 259 “Profit Maximization”. 260 “Quality Control/Image”. 261 “Free Riding”.

ifade edilmektedir263. Bu tür bir gerekçenin niçin kullanıldığı, tekelin davranışı

sonucu rekabet ortamının ne şekilde etkilendiği mahkemenin göz önünde bulundurması gerekli hususlardır.

Kalite kontrolü de davalı tarafından mahkeme önüne getirilebilecek diğer bir haklı gerekçe olarak görülmektedir. Ancak bu gerekçeyi de değerlendirirken mahkemeler dikkatli olmalıdır. Kodak264 kararına baktığımızda, Kodak kendi

teçhizatına en iyi bakımı ve yüksek kalitede servisi sağlamayı, müşterilerinin bağımsız servis teşebbüslerini265 kullanmalarına engel olmak suretiyle

gerçekleştirebileceğini ve böylelikle de bağımsız servis teşebbüslerinin neden olabileceği uygun olmayan teşhis ve bakım sonucu makinelerde meydana gelebilecek aksaklıkların önüne geçebileceğini iddia etmektedir. Ancak mahkeme, müşterilerin verdikleri ifadeleri de göz önünde bulundurarak bu teşebbüslerin verdikleri bakım hizmetinin kaliteli olmadığı kanaatine varmanın uygun olmayacağına karar vermiştir.

Bir diğer haklı gerekçe de bedava kullanım olasılığına karşı koymaktır. Mahkemeler bazı kararlarında266 bu gerekçeyi kabul ederken; bazı kararlarında267

da reddetmektedir. Kodak kararında; Kodak, ürün gelişimi, üretim ve teçhizat satışlarında yapmış olduğu yatırımları, bağımsız servis teşebbüslerinin kendi servis gelirlerine el atmak suretiyle kötüye kullandığını ileri sürmüştür. Mahkeme, bu iddiayı reddetmiştir. Buna gerekçe olarak da, bağımsız servis teşebbüslerinin esaslı olarak hizmet pazarında yatırım yaptığını göstermiştir. Ayrıca, bu teşebbüslerin Kodak’ın yatırımlarını bedava kullandığı iddiasını da reddetmiştir; çünkü bunların teçhizat ve yedek parça pazarına girmediğini belirtmiştir. Kodak, fotokopi makinelerine hizmet sağlayabilmek için gerekli olan yedek parçaları, bağımsız servis sağlayıcılarına sağlamaktan imtina etmiştir ve bunun sonucunda da hizmet sektöründe Kodak ile rekabet edebilmesi engellenmiştir.

263 Deleware & Hudson Co. v. Consolidated Rail Corp., 902 F. 2d. 174 ( 2d. Cir. 1990 );

United States Football League v. National Football League, 842 F. 2.d 1335 ( 2d. Cir. 1988 ).

264 Eastman Kodak Co. v. Image Technical Services, Inc., 504 U. S. 451 ( 1992 ). 265 Independent Service Organizations ( ISOs ).

266 Olympia Equipment Leasing Co. v. Western Union Telegraph Co. , 802 F. 2d. 217 ( 7th

Cir. 1986 ).

Teşebbüsle ilgili planlama durumu, ya tekelin kullandığı kapasitesini arttırmama kararından268 veya tüm kapasitesini kullandığından rakibine veya müşterisine ürettiğini satmamasına karar vermesinden269 kaynaklanmaktadır.

Tekelin ileri sürdüğü bu tür haklı gerekçeler, kendisi açısından ekonomik verimlilik sağlamayacağından ve Grinnel kararında belirtildiği gibi ticari düşünme kabiliyeti kapsamında değerlendirilebileceğinden dolayı böyle bir davranışı rekabet sorumluluğuna tabi tutmamak mümkündür270.

Eğer hâkim/tekel teşebbüs tam kapasitenin kullanıldığını ileri sürmekteyse, bu durumda iddianın gerçekliği araştırılmalıdır. Bu durumun, alt pazardaki rakibe unsura erişimin engellenmesi için bir mazeret olarak sunulup sunulmadığına bakılmalıdır. Eğer unsurun kapasitesi tamamiyle kullanılmıyorsa bu durumda objektif haklı sebep ileri sürme imkânı oldukça zor olmaktadır. Eğer kapasite hâlihazırda tamamiyle birçok rakip tarafından kullanılmaktaysa, bu durumda teşebbüslerin kullanımda kısıtlamaya gitmek suretiyle başka bir rakibin aynı mal ya da hizmet sağlaması için pazara girmesine imkân sağlamaları, rekabet açısından herhangi bir katkı sağlamayacaktır271.