• Sonuç bulunamadı

Rehinli TaĢınır Varlığın Mülkiyetinin Devredilmesini Talep Etme Hakkı

a- Genel Olarak

Alacaklının, borçlunun borcu ifa etmemesi durumunda kullanabileceği seçimlik haklardan birincisi rehinli taĢınır varlığın mülkiyetinin kendisine devredilmesini talep etme hakkıdır. TĠTRK. md. 14/1-a ve Uygulama Yönetmeliği md. 29 vd. hükümlerinde belirtilen Ģartların gerçekleĢmesi halinde alacaklı bu hakkını kullanabilir.

b- ġartları

454 Köprülü / Kaneti, sy. 362; Kuntalp (Ġpotek), sy. 19; Helvacı (Ġpotek), sy. 368. 455 Aksoy (Sabit Dereceler), sy. 618; Kuntalp (Ġpotek), sy. 20.

Alacaklının rehinli malın mülkiyetinin kendisine devrini talep edebilmesi için gerçekleĢmesi gereken ilk Ģart, alacaklının birinci derecede alacaklı olmasıdır (TĠTRK. md. 14/1-a). Kanunun bu düzenlemesinden, rehin malın mülkiyetinin devrini talep etme hakkının sadece derece sistemi ile kurulan rehinlerde uygulanabileceği sonucuna ulaĢılmaktadır. Zira Kanunda açıkça alacaklının birinci derece (birinci sıra değil) alacaklı olması Ģartı aranmıĢtır. Dolayısıyla ilerleme sistemine göre kurulan rehin haklarında alacaklının rehinli malın mülkiyetinin kendisini devredilmesini talep etme hakkı yoktur. Ancak doktrinde, Kanunun neden bu Ģekilde bir ayrıma gittiği ve derece sistemi ile kurulan rehin haklarına tanınan bu hakkın ilerleme sistemi ile kurulan rehin haklarına tanınmadığının amacının anlaĢılamadığı konusunda haklı eleĢtiriler ileri sürülmüĢtür456. Öte yandan Uygulama

Yönetmeliği md. 31/1-a hükmünde ise rehnin ilerleme sistemine göre kurulması halinde de alacaklının rehinli malın mülkiyetinin kendisini devredilmesini talep etme hakkı bulunduğu düzenlenmiĢtir. Her ne kadar Yönetmeliğin bu hükmü olması gereken hukuk bakımından yerinde bir düzenleme olsa da kanımızca Kanun ile tanınmayan bir hakkın Yönetmelik ile tanınması isabetli olmamıĢtır.

TĠTRK. ve Uygulama Yönetmeliğinin yürürlüğe girdiği ilk dönemde, TĠTRK.’nda bu konuda bir hüküm bulunmamasına rağmen, Uygulama Yönetmeliğinin 9/1-ı maddesinde, rehin sözleĢmesinde “temerrüt durumunda mülkiyeti devralma hakkının kullanılacağı kaydı” bulunması gerektiği düzenlenmiĢ idi. Buna göre taraflar rehin sözleĢmesi ile temerrüt halinde rehinli malın mülkiyetinin alacaklıya geçeceği konusunda da bir anlaĢma sağlayamamıĢ ise alacaklının bu hakkı kullanması söz konusu olmayacaktı. Bu düzenlemenin açıkça TĠTRK.’na aykırı olduğu açıktır. Bundan dolayı doktrinde Yönetmelik hükmünün aksine, taraflarca rehin sözleĢmesinde bu yönde bir anlaĢma sağlanmasa dahi temerrüt halinde alacaklının bu hakkı kullanabileceği ileri sürülmüĢtür457

. Ancak Uygulama Yönetmeliğinde 22/05/2018 tarihli resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren değiĢiklik ile Yönetmeliğin 9/1-ı maddesi ilga edilmiĢtir. Dolayısıyla hali hazırda tarafların rehin sözleĢmesinde temerrüt halinde rehinli malın

456 Antalya / Acar, sy. 145.

mülkiyetinin alacaklıya geçmesini kararlaĢtırması gerektiğine yönelik bir Ģüphe ve tartıĢma kalmamıĢtır.

c- Mülkiyetin Devredilmesinde Usul aa- Genel Olarak

TĠTRK. md. 14/1-a hükmüne göre, rehinli malın mülkiyetinin alacaklıya devri Ġcra ve Ġflas Kanununun 24. maddesi uyarınca talep edilebilecektir. Ġcra ve Ġflas Kanununun md. 24 hükmü taĢınırların teslimi için yapılan ilamlı icra takiplerini düzenlemektedir458

. Ancak Kanunda yapılan atıf ile Yönetmelikte yapılan atıf değiĢkenlik göstermiĢtir. ġöyle ki; mülkiyetin devri bakımından Kanunda doğrudan Ġcra ve Ġflas Kanununun 24. maddesine atıf yapılmıĢ olmasına rağmen, Uygulama Yönetmeliği md. 29/1 hükmünde, Ġcra ve Ġflas Kanununun md. 24/3 hükmünün uygulanacağı, md. 29/2 hükmünde ise rehin sözleĢmesinin ilam niteliğinde bir belgeye bağlanması halinde Ġcra ve Ġflas Kanununun 24. maddesinin kıyasen uygulanacağı düzenlenmiĢtir.

Öncelikle belirtmek gerekir ki TĠTRK. ile doğrudan ĠĠK. md. 24 hükmüne atıf yapılması sebebi ile Uygulama Yönetmeliğinde ihtimalli olarak ve kıyasen ĠĠK. md. 24 hükmünün uygulanacağı yönündeki md. 29 hükmünün bir anlamı bulunmamaktadır. TĠTRK. kapsamında tesis olunan bir rehinde borçlunun temerrüdü halinde Ģayet alacaklı rehin malın mülkiyetinin kendisine devrini talep edecek ise bu durumda her ihtimalde ve doğrudan ĠĠK. md. 24 hükmü uygulanır. Kanunun açık düzenlemesi karĢısında ĠĠK. md. 24 hükmünün kıyasen uygulanmasını gerektiren bir durum bulunmamaktadır.

Öte yandan burada tartıĢılması gereken asıl konu, TĠTRK.’nun doğrudan doğruya ĠĠK. md. 24 hükmüne atıfta bulunması sebebi ile alacaklının rehinli malın mülkiyetinin devredilmesini talep etme hakkının ilama ya da ilam niteliğinde bir belgeye dayalı olarak kurulan rehin sözleĢmelerinde uygulanıp uygulanmayacağı sorunudur. Nitekim ĠĠK. md. 24 hükmü taĢınırların ilamlı icra yolu ile teslimini düzenleyen bir maddedir. Ġlamlı icra takiplerine baĢvurabilmek için alacaklının

458 Rehne iliĢkin hakların kullanılmasına iliĢkin olarak yapılacak takibin taĢınır teslimine iliĢkin olarak

yapılacak takip ile farklı müesseseler olduğu ve bu açıdan birbiri ile bağdaĢmayan iki takip yolunun birbiri yerine kullanılması ile ortaya yeni bir takip yolu çıktığı konusunda bkz: Hasırcı, sy. 229 vd.

elinde ilam ya da ilam niteliğinde bir belge bulunması gerekir. Buna göre TĠTRK. md. 14/1- a hükmünde yer alan usulün uygulanabilmesi için alacaklının bu çeĢit bir dayanağının olması gerekmekte midir?

Doktrinde ileri sürülen bir görüĢe göre, alacaklının bir ilam ya da ilam niteliğinde bir belgeye dayanmaması halinde dahi TĠTRK. md. 14 hükmü mülkiyetin devrinde doğrudan bir hukuki sebep teĢkil eder ve alacaklı, her ihtimalde rehinli malın mülkiyetinin kendisine devredilmesini talep edebilir459

. Diğer bir görüĢe göre de ĠĠK. md. 24/3 hükmünün ilam ya da ilam niteliğindeki bir belgeye dayanılarak yapılan icra takibi sonucunda taĢınır malın borçludan cebren alınmasını düzenleyen bir hüküm olduğu, bir usulün kısmen uygulanmasının olması gereken hukuk bakımından isabetli olmadığı, TĠTRK. kapsamında yapılan rehin sözleĢmelerinin ilam niteliğinde belge sayılamayacağı ve alacaklının rehinli malın mülkiyetini talep etmesi hakkının ancak alacaklının ilam ya da ilam niteliğinde bir belgeye dayanması halinde mümkün olabileceği Ģeklindedir460

.

Kanımızca bu tartıĢmada ilk görüĢe itibar etmek gerekir. Zira TĠTRK. 14/1-a hükmü ile doğrudan doğruya ĠĠK. md. 24 hükmüne atıf yapılmasındaki amaç alacaklının mutlaka ilam ya da ilam niteliğinde bir belgeye dayanması değildir. Kanun koyucu burada TĠTRK. kapsamında kurulan rehin haklarında alacaklıyı koruyan bir düzenleme yapmıĢ ve borçlunun temerrüdü halinde alacaklının rehinli malın mülkiyetinin devrini talep edebileceğini düzenlemiĢtir. Bu noktada ortaya daha önce görülmemiĢ bir takip yolunun çıktığı ve ilamsız icra takiplerinin ancak para ve teminat borçlarına iliĢkin olarak yapılabileceği kuralına (ĠĠK. md. 42) bir istisna getirildiği doğrudur. Ancak bizatihi Kanun ile bu düzenlemenin yapılması karĢısında alacaklının ilam ya da ilam niteliğinde bir belgeye dayanmaması halinde dahi TĠTRK. md. 14/1-a hükmü gereğince rehinli malın mülkiyetinin kendisine devredilmesini talep edebileceği kabul edilmelidir. Nitekim Uygulama Yönetmeliğinde de alacaklının bu hakkını kullanmak istemesi halinde Yönetmelikte belirtilen usulün tamamlanması üzerine Ġcra ve Ġflas Kanununun 24/3. maddesine göre icra müdürlüğü marifetiyle taĢınırın mülkiyetinin devrinin talep edilebileceği

459 Bilgin, Hikmet: 6750 Sayılı Ticari ĠĢlemlerde TaĢınır Rehni Kanunu'na Ġcra-Ġflas Hukuku

Açısından Genel Bir BakıĢ, Türkiye Adalet Akademisi Dergisi, Sayı: 31, Yıl: 2017, s. 622.

düzenlenmiĢ, Ģayet rehin sözleĢmesi ilam niteliğinde bir belgeye bağlanmıĢ ise Ġcra ve Ġflas Kanununun 24. maddesinin kıyasen uygulanacağı düzenlenmiĢtir (Uygulama Yönetmeliği md. 29). Ġcra ve Ġflas Kanununun 24/3. maddesinin “borçlu, bu emri hiç tutmaz veya eksik bırakır ve hükmolunan taşınır veya misli yedinde bulunursa elinden zorla alınıp alacaklıya verilir” Ģeklinde olduğu gözetildiğinde de alacaklının ilam ya da ilam niteliğinde bir belgeye dayanmaması halinde dahi malın mülkiyetinin kendisine devredilmesini talep etme hakkına sahip olduğu anlaĢılmaktadır.

bb- Takip Talebi

Mülkiyetin alacaklıya devredilmesinde izlenecek usul Uygulama Yönetmeliğinin 31 vd. maddelerinde düzenlenmiĢtir. Buna göre alacaklı veya temsil ve ilama yetkili temsilcisi öncelikle bir takip talebi düzenleyerek, bu talebin aslı veya borçlu sayısından bir fazla olacak Ģekilde onaylanmıĢ örneğini icra dairesine verecektir. Yetkili icra dairesi, rehinli taĢınır varlığın bulunduğu yer veya rehin alacaklısının yerleĢim yerindeki icra dairesidir (Uygulama Yönetmeliği md. 31/2). Takip talebi, sözlü veya yazılı olarak yahut elektronik ortamda yapılabilir (Uygulama Yönetmeliği md. 31/3).

Uygulama Yönetmeliğinde takip talebinin temerrüdün gerçekleĢtiği tarihten itibaren yedi gün içinde verilmesi gerektiği düzenlenmiĢtir (Uygulama Yönetmeliği md. 30/2). DüzenleniĢi itibari ile bu sürenin hak düĢürücü süre olduğu anlaĢılmaktadır. Ancak Kanun ile getirilmeyen böyle bir sürenin Yönetmelik ile getirilmesi icra iflas hukukunun tasarruf ilkesine aykırıdır461

. Kanaatimizce bu yedi günlük süreye riayet edilmemesi alacaklı bakımından bir hak kaybına sebep olmayacaktır.

Takip talebinde, rehin alacaklısın ve rehin borçlusuna iliĢkin bilgiler, rehnin güvence oluĢturduğu borç bilgiler yer alacaktır462

. Ayrıca takip talebine Değer

461 Bilgin, sy. 630; Hasırcı, sy. 231.

462 ĠĠK. md. 58 hükmünde düzenlenen takip talebinin içeriğine iliĢkin düzenlemenin tüm takip yolları

bakımından genel bir hüküm olduğu ve TĠTRK. kapsamında yapılacak takiplerde de uygulanacağı, bu sebeple mülkiyetin devri için yapılan takipte düzenlenecek takip talebinde bu belirtilenlere ek olarak borcun sebebinin ve hangi takip yolunun seçildiğinin de belirtilmesi gerektiği konusunda bkz: KarakuĢ ErbaĢ, sy. 208, dn. 599.

Tespiti Yönetmeliği uyarınca düzenlenen değerleme raporunun da eklenmesi gerekir (Uygulama Yönetmeliği md. 31/4 ve 5).

Kanımızca ĠĠK. md. 145 hükmü gereğince rehnin üçüncü kiĢi tarafından verilmiĢ olması halinde bu kiĢinin bilgilerinin de yer alması gerekir.

cc- Sıra Cetveli Düzenlenmesi ve KesinleĢmesi

Takip talebini alan icra dairesi, rehinli taĢınır varlığın takip talebi ile birlikte sunulan değerleme raporunda belirlenen değerini esas alarak rehin alacaklılarının öncelik sırasını ve alacak miktarlarını gösteren bir cetvel hazırlar463

(Uygulama Yönetmeliği md. 32/1). Bu cetvele sıra cetveli denir464

.

Sıra cetveli aynı taĢınır varlık üzerinde birden çok rehin hakkı var ise düzenlenir. Dolayısıyla tıpkı haciz yolu ile yapılan icra takiplerinde olduğu gibi taĢınır varlık üzerinde bir adet rehin hakkı bulunmakta ise sıra cetveli düzenlenmesine gerek yoktur465

.

TĠTRK. ile sadece derece sistemine göre kurulan rehin haklarında alacaklının rehinli malın mülkiyetinin kendisine devrini talep edebileceğinin kabul edildiği, ilerleme sistemi ile kurulan rehinlerde alacaklının böyle bir hakkının olmadığı; ancak Uygulama Yönetmeliği ile her iki sisteme göre kurulan rehinlerde de alacaklının bu hakkını kullanabileceğinin düzenlendiği konusuna daha önce değinilmiĢti466. ĠĢte

Uygulama Yönetmeliğinde sıra cetveli düzenlenirken tanınacak öncelik hakkı da bu doğrultuda düzenlenmiĢtir. Buna göre aynı taĢınır varlık üzerinde birden fazla rehin hakkı tesis edilmiĢ olması halinde, öncelik hakkı derece belirtilmeksizin kurulmuĢ rehinlerde rehnin kuruluĢ tarihine göre, sabit derece sistemine göre kurulmuĢ rehinlerde derecenin sırasına göre belirlenir (Uygulama Yönetmeliği md. 33/1).

463

Haciz yolu ile takiplerde sıra cetveli satıĢ aĢamasından sonra düzenlenmektedir (ĠĠK. md. 140). Ġflas yolu ile takiplerde ise sıra cetveli masa mallarının satıĢından önce düzenlenmektedir (ĠĠK. md. 234). TĠTRK. kapsamında yapılacak mülkiyetin devri taleplerinde de kronolojik olarak sıra cetvelinin takibin baĢında düzenlenmesinin tercih edildiği konusunda bkz: Hasırcı, sy. 240.

464 Düzenlenen bu cetvele, sıra cetveli yerine, ĠĠK. md. 128 hükmündeki taĢınmaz mal satıĢlarında

düzenlenen “mükellefiyetler listesi” isminin kullanılmasının daha isabetli olacağı konusunda bkz: Bilgin, sy. 633.

465 Bilgin, sy. 633; Kuru / Arslan / Yılmaz, sy. 349. 466 Bkz: 3. BÖLÜM – II – 3 – C – b.

Uygulama Yönetmeliği md. 33/2 hükmüne göre, ilerleme sisteminde, sonraki sırada bulunan rehin alacaklısına diğer alacaklıların onayı ile verilen boĢalan dereceye ilerleme hakkı, diğer alacaklılara göre öncelik hakkına da onay verildiği anlamına gelir. Bu durumda önceki sırada yer alan rehin alacaklısı alacağını tamamen almadan bir sonraki rehin alacaklısına ödeme yapılmaz. Sabit derece sisteminde boĢalan dereceye geçme hakkı verilen sonraki derecede bir rehin alacaklısına o derecenin sağladığı güvence kadar ödeme yapılır. Ancak bu düzenlemenin neden rehinli malın mülkiyetinin alacaklıya devri konusunda yapılacak takipte düzenlenecek sıra cetveline iliĢkin bölümde düzenlendiği anlaĢılamamaktadır.

Düzenlenen sıra cetvelinin bir örneği icra müdürlüğü tarafından ilgililere tebliğ edilir (Uygulama Yönetmeliği md. 33/1). Bu düzenlemede ilgililerden maksat borçlu ve diğer rehin alacaklılarıdır.

Sıra cetvelinin tebliğinden sonra, bu cetvele karĢı baĢvuru yolları bulunmaktadır. Bu baĢvuru yolları, haciz ve iflasta düzenlenen sıra cetveline karĢı baĢvuru yollarında olduğu gibi itiraz davası ve Ģikâyet olmak üzere iki çeĢittir.

Uygulama Yönetmeliği md. 34/1 hükmüne göre rehin alacaklıları, sıra cetvelinin içeriğinde yanlıĢlık olduğunu ileri sürmek ise sıra cetveline karĢı itiraz davası açabilir. Bu davanın açabilmesi bakımından davacı alacaklının kaçını derece veya sıra alacaklı olduğunun önemi yoktur. Dava sıra cetveli tebliğinden itibaren yedi gün içinde açılabilir. Görevli mahkeme, asliye hukuk mahkemesi ve yetkili mahkeme, rehinli taĢınır varlığın bulunduğu yer veya rehin alacaklısının yerleĢim yeri mahkemesidir467. Bu davanın davalısı ise sırasına/derecesine veya alacağına itiraz edilen alacaklıdır468. Sıra cetveline karĢı itiraz davası basit yargılama usulüne göre görülür (ĠĠK. md. 142/2).

Her ne kadar TĠTRK. veya Uygulama Yönetmeliğinde bu konuda bir hüküm bulunmasa da haciz ve iflas yolları ile takipte düzenlenen sıra cetveline karĢı açılan

467 Anayasanın 142. maddesine göre, mahkemelerin görev ve yetkileri kanun tarafından düzenlenir

Açıkçası TĠTRK. kapsamına giren bir konuda görevli ve yetkili mahkemenin kanun tarafından değil de yönetmelik tarafından belirlenmesi eleĢtiriye son derece açık bir konudur. Aynı yönde: Hasırcı, sy. 242.

sıra cetveline karĢı itiraz davasında olduğu gibi469

TĠTRK. kapsamında açılan davada da ispat yükünün davalı alacaklıda olduğu kanaatindeyiz. Buna göre davalı alacaklının sıra cetvelinde gösterilen sırada / derecede yahut gösterilen miktarda alacaklı olduğunu ispatlaması gerekir. Aynı Ģekilde, sıra cetveline itiraz davasında karar davacı alacaklının lehine olarak verilir ise bu karardan sadece kendisi yararlanır. Karar, diğer alacaklılara sirayet etmez470

.

Rehin alacaklısının sıra cetveline karĢı ileri sürdüğü itiraz, alacağın esas ve miktarına iliĢkin olmayıp sadece sıraya iliĢkin ise bu halde icra mahkemesinde Ģikâyet yoluna baĢvurulabilir (Uygulama Yönetmeliği md. 34/2). ġikâyet, icra ve iflas dairelerinin icra ve iflas hukukuna aykırı olan iĢlemlerinin iptali veya düzeltilmesini sağlamak için kabul edilmiĢ kendine özgü bir kanun yoludur471

.

Sıra cetveline karĢı Ģikâyet yoluna yedi gün içerisinde baĢvurabilir (ĠĠK. md. 16/1). Her ne kadar ĠĠK. md. 16/1 hükmünde Ģikâyet yolunun yedi günlük süresinin baĢlangıcı olarak iĢlemin öğrenildiği tarih esas alınmıĢ olsa da Uygulama Yönetmeliği md. 32/2 hükmüne göre sıra cetveli tüm ilgililere tebliğ edileceğinden TĠTRK. kapsamında baĢvurulacak sıra cetveline Ģikâyet yolunun yedi günlük süresinin bu tebliğden itibaren baĢladığını kabul etmek gerekir.

Uygulama Yönetmeliğinde Ģikâyet sebebi olarak sadece sıraya iliĢkin itirazlar belirtilmiĢtir. Ancak haciz ve iflas yolları ile takipte düzenlenen sıra cetveline karĢı baĢvurulan sıra cetveline karĢı Ģikâyet yolunda olduğu gibi icra müdürünün uymak ve resen yapmak mecburiyetinde bulunduğu bütün hususlardan dolayı da Ģikâyet yoluna baĢvurulabilir472

. Bu sebepten dolayı borçlunun da sıra cetveline karĢı Ģikâyet yoluna baĢvurulabileceği düĢünülse de ĠĠK. md. 141 hükmünde “her alacaklı” ifadesi tercih edildiğinden borçlunun sıra cetveline karĢı Ģikâyet hakkı bulunmadığı; ancak ĠĠK. md. 16 vd. hükümlerine göre genel Ģikâyet yoluna baĢvurabileceği kabul edilmektedir473.

469 Kuru / Arslan / Yılmaz, sy. 348. 470

Kuru / Arslan / Yılmaz, sy. 348.

471 Yoksa bir kanun yolu olarak medeni usul hukukundaki kanun yolları gibi değildir. 472 Kuru / Arslan / Yılmaz, sy. 347.

Ġcra mahkemesinin sıra cetvelinin düzeltilmesi kararından sadece Ģikâyet yoluna baĢvuran taraf değil, bütün alacaklılar yararlanır474

.

dd- Ödeme Emri ve Ġcra Emri

Ġcra dairesi, sıra cetveline itiraz edilmemesi yahut yapılan itiraz veya Ģikâyetin reddedilmesi üzerine, durumu rehinli taĢınır varlık üzerinde sonra gelen rehin hakkı sahiplerine bir ihbarname ile bildirir ve borçlu ile (varsa) rehinli taĢınır varlığın maliki üçüncü kiĢiye birer ödeme emri gönderir (Uygulama Yönetmeliği md. 35/1). Buna göre, borçluya ve rehinli taĢınır varlığın maliki üçüncü kiĢiye ödeme emri gönderilebilmesi için sıra cetvelinin kesinleĢmesi Ģarttır.

Ödeme emrinde, borcun ödenme süresinin on beĢ gün olduğu, ödeme emrine itiraz süresinin yedi gün olduğu, belirtilen sürelerde alacaklıya ödeme yapılmaz ya da itiraz edilmez ise rehinli taĢınır varlığın mülkiyetinin alacaklıya devredileceği hususları yer alır (Uygulama Yönetmeliği md. 35/2).

Ödeme emrinin borçluya ve malik üçüncü kiĢiye tebliğinden sonra ortaya üç adet ihtimal çıkar. Birinci ihtimal olarak, borçlu on beĢ gün içerisinde borcu öder. Bu halde ödeme ile borç da sona ereceğinden takip ve bu arada rehin hakkı sona erer. Ġkinci ihtimal olarak borçlu ödeme yapmaz ve itiraz etmez. Bu halde takip kesinleĢir ve borçluya icra emri gönderilir. Üçüncü ihtimal olarak da borçlu yedi gün içerisinde ödeme emrine karĢı itiraz eder. Bu halde Ġcra ve Ġflas Kanununun 148 ila 150/d maddesi hükümleri kıyasen uygulanır475

(Uygulama Yönetmeliği md. 36/1). Ġcra ve Ġflas Kanununun söz konusu hükümleri değerlendirildiğinde Ģu durumlar ortaya çıkmaktadır:

Borçlu, ödeme emrine karĢı itiraz eder ise takip durur (ĠĠK. md. 150/a ve 65). Borçluya, itiraz ettiğine dair harç ve vergiye tabi olmayan bir belge verilir (ĠĠK. md. 62/7). Bu halde alacaklı takibe devam ederek rehnin mülkiyetinin kendisine devrini isteyemez. Alacaklının takibe devam edebilmesi için itirazı hükümden düĢürmesi

474

Bilgen, sy. 430.

475 Atıf yapılan hükümler ĠĠK.’nun ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takibe iliĢkin hükümleridir.

Mülkiyetin devrine iliĢkin takipte ipoteğin paraya çevrilmesine iliĢkin hükümlere atıf yapılmasının çeliĢki arz ettiği konusunda bkz: Bilgin, sy. 628 vd.

gerekir476. Bu sebeple alacaklının genel mahkemelere baĢvurarak itirazın iptali davası açması ya da icra mahkemesinde itirazın kaldırılması yoluna baĢvurması gerekir. ĠĠK. 150/a maddesine göre; Ödeme emrine itiraz hakkında ĠĠK. 62 ila 72. maddeye kadar olan hükümler uygulanır. Dolayısıyla bu takipte, itirazın hükümden düĢürülmesi aĢaması aynen genel haciz yolunda olduğu gibidir. Buna göre, ĠĠK. md. 62/2 hükmüne göre takibe itiraz edildiği, alacaklının yatırdığı avanstan karĢılanmak suretiyle üç gün içinde bir muhtıra ile alacaklıya tebliğ edilir. Alacaklı bu itirazı hükümden düĢürmek için itirazın kendisine tebliği tarihinden itibaren bir yıl içinde genel mahkemelerde itirazın iptali davası açabilir (ĠĠK. md. 67) yahut itirazın kendisine tebliğinden itibaren icra mahkemesinde itirazın kaldırılması yoluna baĢvurabilir (ĠĠK. md. 68)477

.

Ġtiraz eden borçlu, alacaklının itirazın kaldırılması yoluna baĢvurması halinde alacaklının dayandığı rehin sözleĢmesinin metninden anlaĢılanlar dıĢında, itiraz sebeplerini değiĢtiremez ve geniĢletemez (ĠĠK. md. 63)478

. Ancak itirazın iptali davasında böyle bir sınırlama yoktur479

.

Borçlunun itirazı rehne veya borca iliĢkin olabilir. Borçlu bu takipte imzaya itiraz edemez. Zira alacaklı, rehin sözleĢmesine dayanarak icra takibi yapmaktadır. Bu sözleĢme de noter veya Sicil görevlisi huzuru yapılmaktadır. Dolayısıyla resmiyet kazanan bu imzanın inkârı söz konusu olamaz480. Borçlu sadece rehin hakkına itiraz

ederse, itiraz sonuçlanıncaya kadar mülkiyet alacaklıya devredilmez. Bu aĢamada rehin hakkına itiraz edilmediyse bundan sonra yapılacak itirazlar dinlenmez (Uygulama Yönetmeliği md. 36/2)481

. Borca itiraz ise borcun tamamına ya da bir

476 MuĢul, Timuçin: Ġcra ve Ġflas Hukuku, Cilt: 1 ve 2, 5. Baskı, Ankara, 2013, sy. 333.

477 Zira alacaklının dayandığı rehin sözleĢmesi her ihtimalde (noterde onaylama Ģeklinde yapılması

yahut Sicil görevlisi huzurunda yapılması) ĠĠK. md. 68 hükmünde sayılan borç ikrarını içeren belgelerdendir.

478 MuĢul, sy. 345. 479 MuĢul, sy. 387. 480

Kuru / Arslan / Yılmaz, sy. 144.

481

Açıkçası Yönetmeliğin bu hükmü gereksizdir. Söz konusu hüküm ĠĠK. md. 147/1-2 hükmünün bir yansımasıdır. Söz konusu madde hükmüne göre taĢınır rehninin paraya çevrilmesi yoluyla ilamsız icra takibinde borçlu sadece rehin hakkına itiraz eder ise, alacaklı, rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takipten vazgeçerek, takibin haciz yolu ile devamını isteyebilir. Bu düzenlemenin amacı alacaklının ĠĠK. md. 45 hükmüne göre rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takibe baĢvurmasının zorunlu olması karĢısında borç konusunda herhangi bir uyuĢmazlık ileri sürmeyen borçluya karĢı haciz yolu ile takibe devam edilerek borcun cebri yoldan ödetilmesinin sağlanmasıdır. Ancak rehinli malın mülkiyetinin alacaklıya devredilmesine yönelik takipte sonuç olarak borcun ödenmesi ve bu doğrultuda haciz

kısmına itiraz olarak ileri sürülebilir. Borca kısmi itiraz halinde borçlunun itiraz ettiği kısman miktarını açıkça göstermesi zorunludur. Aksi halde takibe hiç itiraz