• Sonuç bulunamadı

Rehin ile temin edilen alacağın kapsamının ne olduğu konusunda TĠTRK.’nda herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. Bu konuda sadece Uygulama Yönetmeliğinin 39. maddesinde, rehin alacaklısının, rehinli taĢınır varlığın korunması için yaptığı zorunlu masrafları ve özellikle gerçekleĢtirdiği malikin borçlu olduğu sigorta primi ödemelerini ayrıca tescile gerek olmaksızın aynen rehinli alacağı gibi güvenceden karĢılayacağına iliĢkin hüküm bulunmaktadır. TĠTRK.’nda bu konuda ayrıca bir düzenleme olmadığından Kanunun 18. maddesinin atfı ile rehin ile temin edilen

alacağın kapsamı TMK.’nun taĢınmaz rehnine iliĢkin olarak getirdiği düzenlemeler dikkate alınarak belirlenir.

TMK. md. 875 hükmüne göre, taĢınmaz rehni, alacaklının anapara, akdi faiz, gecikme faizi ve takip giderleri alacaklarını temin eder. Dolayısıyla TĠTRK. kapsamında kurulan rehin haklarında da rehin ile temin edilen alacağın kapsamına bu kalemler girer.

a- Anapara

TĠTRK. kapsamında tesis edilen rehin haklarında rehin ile temin edilen alacağın kapsamına giren ilk kalem anaparadır. TMK. sisteminde, taĢınmaz rehni bakımından anaparanın belirlenme türüne göre iki çeĢit ipotek düzenlenmiĢtir. Bunlar anapara ipoteği ve üst sınır ipoteğidir263

. Ġpoteğin kurulması esnasında alacak mevcut ve bu alacağın miktarı ipotek güvencesi olarak tescil edilmiĢ ise anapara ipoteğinden bahsedilir264. Bu tür ipotekte, ipoteğin temin ettiği alacak kalemleri

kanun tarafından belirlenmiĢtir. Belirlenen bu kalemlerden baĢka bir alacak kaleminin rehin kapsamında dâhil edilmesi mümkün değildir. Bunun yanında rehnin paraya çevrilmesi aĢamasında alacaklı, kanun tarafından belirlenen bu alacak kalemleri ile birlikte toplam alacağı tescil edilen alacaktan fazla olsa dahi tüm alacağını rehinden karĢılama hakkına sahiptir265. Ancak alacağın miktarı belirli

olmadığı için, ipotek güvencesi olarak alacaklının tüm istemlerini karĢılayacak biçimde taĢınmazın teminat altına alacağı bir üst sınır belirlenerek tescil edilmiĢ ise üst sınır ipoteğinden bahsedilir266

. Anapara ipoteği, yalnızca alacak miktarının belirli olması ihtimalinde tesis edilebilirken; üst sınır ipoteği, her türlü alacak için söz konusu olabilecek bir ipotek türüdür267. Üst sınır ipoteğinde, tapu sicilinde gösterilmiĢ bulunan üst sınır (TMK. md. 851), güvence altına aldığı tüm alacak kalemleri bakımından talep tutarının varabileceği en yüksek miktarı tayin etmekle

263

Bu konu hakkında detaylı bilgi için bkz: Kuntalp, Erden: Ana Para ve Üst Sınır (Maksimal) Ġpotek Ayrımı, Ankara, 1989, (Ġpotek), sy. 25 vd.

264 Özçelik, ġ. BarıĢ: Alacağın Ġpoteğe Bağlılığı, Banka ve Ticaret Hukuku Dergisi, Sayı: 4, Cilt:

XXXIII, Yıl: 2017, sy. 160.

265

Reisoğlu, Seza: Ġpoteğin Kapsamı, Hükümleri ve Uygulamada Ortaya Çıkan Sorunlar, Ankara, 1970, (Ġpoteğin Kapsamı), sy. 9.

266 Serozan, sy. 316. 267 Kuntalp, (Ġpotek), sy. 22.

alacaklının tüm talepleri (anapara, faiz, takip masrafı), tapu sicilinde gösterilmiĢ olan üst sınıra kadar güvence kapsamında yer alır268

.

TĠTRK. md. 4/6-b hükmüne göre, rehin sözleĢmelerinde rehnin azami miktarının belirlenmesi zorunludur. Buradan hareketle TĠTRK. kapsamında kurulacak rehinlerin ancak üst sınır ipoteği Ģeklinde kurulabileceğini ileri sürmek yanlıĢ olmaz. Dolayısıyla alacaklının tüm alacak kalemleri (anapara, faiz, giderler) belirlenen bu azami miktarı aĢmakta ise alacaklı rehinden sadece belirlenen sınıra kadar istifade edebilir. Kalan miktar bakımından borçluya karĢı diğer takip yollarına baĢvurabilir.

b- Gecikme Faizi

TMK. md. 875 hükmünde gecikme faizi ile kast edilen husus temerrüt faizidir269. Temerrüt faizi, borçlunun temerrüdünün özel bir sonucudur. Bu kapsamda temerrüt faizi, borçlunun para borcunda temerrüde düĢmesi ile borçlunun kusuru olmasa dahi kanun gereği iĢleyen bir faiz türüdür270

.

Alacaklı, alacağına iĢleyen temerrüt faizi bakımından da rehin ile güvence altındadır. Ancak Ģu hususa dikkat edilmesi gerekir ki bu güvence kapsamında olan temerrüt faizi 3095 sayılı Kanuni Faiz Ve Temerrüt Faizine ĠliĢkin Kanun271

ile belirlenen temerrüt faizidir272. Taraflar bu oranı aĢan bir temerrüt faizi belirlemiĢler ise belirlenen faiz oranı tapu siciline tescil edilmediği sürece kendiliğinden rehnin güvencesine dâhil olmaz273

.

c- Akdi Faiz

Akdi faiz, tarafların sözleĢmede kararlaĢtırdıkları faizdir. TMK. md. 875 hükmü gereğince bu tür faiz de rehnin kapsamına girmektedir. Ancak söz konusu

268

Ünlütepe, Mustafa: Ġpoteğin Alacak Bakımından Kapsamı, Türkiye Barolar Birliği Dergisi, Sayı: 102, Yıl: 2012, sy. 205.

269 Altop, Atilla: 4489 Sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine ĠliĢkin Kanunda DeğiĢiklik Yapılması

Hakkında Kanun Çerçevesinde Ġpoteğin Alacak Bakımından Kapsamı ve Anapara Ġpoteği – Limit (Üst Sınır) Ġpoteği Ayrımının Uygulamaya Yansıyan Sonuçları, Prof. Dr. Aysel Çelikel’e Armağan, Milletlerarası Hukuk ve Milletlerarası Özel Hukuk Bülteni, Sayı: 1-2, Yıl: 1999-2000, sy. 16.

270 Temerrüt faizi ile ilgili olarak detaylı bilgi için bkz: Ayrancı, Hasan: Para Borçlarında Temerrüt

Faizi, Hukuk Gündemi Dergisi, Sayı: 5, Yıl: 2006 ss. 100-105; Eren (Borçlar Genel), sy. 1099; Kılıçoğlu (Borçlar), sy. 681; Hatemi / Gökyayla, sy. 258; Oğuzman / Öz, sy. 494

271 19/12/1984 tarih ve 18610 sayılı Resmi Gazete

272 Bu oran hâlihazırda senelik %9’dur (3095 sayılı Kanun md. 1). 273 Altop, sy. 17; Sirmen (EĢya), sy. 584, Kuntalp, (Ġpotek), sy. 32.

maddede rehnin kapsamına girecek olan akdi faiz bakımından bir sınırlama getirilmiĢtir. Buna göre, ancak iflâsın açıldığı veya rehnin paraya çevrilmesinin talep edildiği tarihe kadar muaccel olmuĢ üç yıllık faiz ile son vade tarihinden itibaren baĢlayarak iĢleyen faiz rehnin kapsamındadır274.

Öte yandan tıpkı temerrüt faizinde olduğu gibi akdi faizde de rehnin kapsamına giren faiz oranı 3095 sayılı Kanun ile belirlenen kanuni faiz oranıdır275

. Taraflar bu oranı aĢan bir akdi faizi belirlemiĢler ise belirlenen faiz oranı tapu siciline tescil edilmediği sürece kendiliğinden rehnin güvencesine dâhil olmaz276

. Taraflarca belirlenen ve tescil edilen faiz oranının daha sonra artırılabilmesi için aynı taĢınır varlıkta daha sonradan rehin hakkı kazanmıĢ alacaklıların muvafakati ya da sonraki veya aynı derecedeki alacaklıların muvafakatinin bulunması zorunludur (TĠTRK. md. 18 atfı ile TMK. md. 875/2).

ç- Takip Giderleri

Takip giderleri alacaklının rehnin paraya çevrilmesi için baĢlattığı icra takibinde sarf ettiği her türlü harç277, posta, muhafaza, satıĢ vs giderleri278

ile icra takibi sebebi ile tahakkuk eden vekâlet ücretidir.

Bununla birlikte rehnin ya da rehnin güvence teĢkil ettiği alacağın varlığının ispatı için ya da rehnin paraya çevrilmesi yolu ile ilamsız icra takibinde borçlunun itirazı üzerine bu itirazın hükümden düĢürülmesi için alacaklının genel mahkemeye ya da icra mahkemesine yaptığı baĢvuru ya da açtığı davanın giderlerinin rehin ile güvence altına alınıp alınmadığı konusu doktrinde tartıĢmalıdır279

.

274 Bu sınırlamanın üst sınır ipoteği bakımından gereksiz olduğu konusunda bkz: Sirmen (EĢya), sy.

585.

275 Bu oran hali hazırda senelik %9’dur (3095 sayılı Kanun md. 1). 276

Altop, sy. 21; Sirmen (EĢya), sy. 584, Kuntalp, (Ġpotek), sy. 29.

277 Ġcra ve Ġflas Kanununun 78/5. maddesinde düzenlenen yenileme harcı ile 2548 sayılı Ceza

Evleriyle Mahkeme Binaları ĠnĢası KarĢılığı Olarak Alınacak Harçlar ve Mahkûmlara Ödettirilecek Yiyecek Bedelleri Hakkında Kanunun 1. maddesinde düzenlenen cezaevleri harcı borçluya yüklenemediğinden dolayı söz konusu harçlar rehin güvencesi kapsamında değildir.

278 Ġcra ve Ġflas Kanununun 236/2. Maddesindeki iflas masasına alacağın geç yazdırılmasından doğan

giderler alacaklıya ait olduğundan dolayı söz konusu giderler rehin güvencesi kapsamında değildir.

279 Dava giderlerinin de rehin güvencesi kapsamında bulunduğu görüĢü için bkz: Tekinay, Selahattin

Sulhi: Menkul Mülkiyeti ve Sınırlı Ayni Haklar, Ġstanbul, 1994, sy. 99; Altop, sy. 15; aksi yönde görüĢ için bkz: Köprülü / Kaneti, sy. 122; Gülekli, YeĢim: Ġpoteğin TaĢınmaz ve Alacak Açısından Kapsamı, Ġstanbul, 1992, sy. 82; Sarı, Suat: TaĢınmaz Rehninde Belirlilik (Muayyenlik) Ġlkesi, Kemal Oğuzman’a Armağan, Ġstanbul, 2000, sy. 971; Ünlütepe, sy. 183.

d- Rehinli Malın Muhafazası Ġçin Yapılan Zorunlu Masraflar ve Ödemesi Yapılan Sigorta Primleri

Uygulama Yönetmeliği md. 39 hükmüne göre, rehin alacaklısı, rehinli taĢınır varlığın korunması için zorunlu masrafta bulunmuĢ ise ve özellikle malikin borçlu bulunduğu sigorta primlerini ödemiĢ ise bu masraf ve ödemelerden doğan alacakları bakımından tescile gerek bulunmaksızın aynen rehinli alacağı gibi güvenceden yararlanır.

TĠTRK. md. 18 hükmünün atfı sebebi ile uygulanacak olan TMK. md. 876 hükmüne göre de, alacaklı, rehinli taĢınmazın korunması için zorunlu masrafta bulunmuĢ ve özellikle malikin borçlu bulunduğu sigorta primlerini ödemiĢ ise bundan doğan alacakları bakımından tescile gerek olmaksızın aynen rehinli alacağı gibi güvenceden yararlanır.

Görüldüğü üzere söz konusu iki düzenleme bire bir aynı mahiyettedir. Kanun koyucu bu türden harcama ve ödemeler yapmak zorunda kalan alacaklıyı koruyucu bir düzenleme getirmiĢtir. Ancak burada dikkat edilmesi gereken husus, rehin teminatının kapsamına sadece zorunlu masrafların girdiği hususudur. Faydalı ve lüks masraflar rehin güvencesine dâhil olmaz280

.

§ 10 - REHĠN HAKKINA KONU OLABĠLECEK TAġINIR

VARLIKLAR

1- ALACAKLAR A- Genel Olarak

TĠTRK. md. 5/1-a hükmünde, rehne konu olabilecek taĢınır varlıkların ilki olarak “alacaklar” kavramı düzenlenmiĢtir. Kanunun 5/5. maddesinde ise her türlü sözleĢmeden doğan mevcut veya müstakbel alacakların rehne konu edilebileceği belirtilmiĢtir. Uygulama Yönetmeliğinin 16/1. maddesi de benzer yönde hüküm içermektedir.

Alacakların rehni, TĠTRK.’nda genel olarak belirtilmiĢ, ancak bu alacağın kaynağına iliĢkin olarak doğrudan bir düzenleme getirilmemiĢtir. Öte yandan madde hükmünde de açıkça belirtildiği üzere henüz mevcut bulunmayan (müstakbel) alacakların da TĠTRK. kapsamında kurulacak rehin hakkına konu edilebilmesi mümkündür.

Diğer taraftan yapılan düzenlemede rehne konu edilecek alacaklar bakımından bir de sınırlama getirilmiĢtir. Buna göre 21/07/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun281

ile 31/05/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu282

hükümleri saklıdır (TĠTRK. md. 5/5 ve Uygulama Yönetmeliği md. 16/1).

6183 sayılı Kanun kapsamındaki alacaklar, Devlete, il özel idarelerine ve belediyelere ait vergi, resim, harç, ceza tahkik ve takiplerine ait yargılama masrafı, vergi cezası, para cezası gibi asli, gecikme zammı, faiz gibi fer'i kamu alacakları ve aynı idarelerin sözleĢmeden, haksız fiil ve sebepsiz zenginleĢmeden doğanlar dıĢında kalan ve kamu hizmetlerinin uygulanmasından doğan diğer alacakları ile bunların takip masraflarıdır (6183 sayılı Kanun md. 1/1).

5510 sayılı Kanunda ise sosyal Güvenlik Kurumunun sosyal güvenlik iĢlemlerinden doğan alacakları düzenlenmektedir. Dolayısıyla bu iki tür alacak TĠTRK. kapsamında kurulacak rehin haklarına konu edilemez. Bu konuda kendi özel kanunları ve diğer kanunlardaki düzenlemeler uygulama alanı bulur.