• Sonuç bulunamadı

TaĢınır rehni, bir alacağı güvence altına almak üzere bir taĢınır mal veya hak ya da alacak üzerinde kurulan ve borcun ifa edilmemesi halinde alacaklıya rehinli mal, hak veya alacak üzerinde tasarrufta bulunma yetkisi veren bir ayni hak olarak tanımlanabilir36. Hemen belirtmek gerekir ki yukarıda bahsedilen rehinli malın borçluya ait olmasının zorunlu olmaması kuralı elbette taĢınır rehni bakımından da geçerli bir ilkedir37

.

TMK.’nun sistematiğinde, taĢınmaz rehninde olduğu gibi bir genel hükümler bölümü yer almamaktadır. Kanun koyucu bu bölümde doğrudan doğruya taĢınır rehninin türlerini düzenleme konusu yapmıĢtır. Bu cümleden olarak TMK.’nda taĢınır rehninin türleri, teslime bağlı rehin (md. 939 vd.), hapis hakkı (md. 950 vd.), alacaklar ve diğer haklar üzerinde rehin (md. 954 vd.), rehin karĢılığında ödünç verme iĢi ile uğraĢanlar (md. 962 vd.) ve rehinli tahvil (md. 970 vd.) olarak düzenlenmiĢtir. Her ne kadar bu rehin türleri bakımından bir genel hükümler düzenlemesi mevcut olmasa da teslime bağlı rehin bakımından benimsenen ilkeler diğer rehin türleri bakımından da uygulanabilir genel hüküm niteliği taĢımaktadır38

. Bu konu üzerindeki tartıĢma bir yana, çalıĢmanın kapsamını aĢmamak amacı ile bu aĢamada taĢınır rehni türlerinden teslime bağlı rehin konusu inceleme konusu edilmiĢ, diğer taĢınır rehni türlerine bu çalıĢmada değinilmemiĢtir.

36 Esener / Güven, sy. 493; Aybay / Hatemi, sy. 292; Akipek / Akıntürk, sy. 832; Cansel, Erol:

Türk Menkul Rehni Hukuku, Teslim ġartlı Menkul Rehni, Cilt: I, Ankara 1967, sy. 11; Nomer / Ergüne, sy. 226; ErtaĢ (EĢya), sy. 579.

37

Oğuzman / Seliçi / Oktay Özemir, sy. 1002; ErtaĢ, (EĢya), sy. 591; Nomer / Ergüne, sy. 226.

38 Aybay / Hatemi, sy. 293; Makaracı BaĢak, Aslı: TaĢınır Rehni SözleĢmesi, Ġstanbul, 2014, sy. 3;

Aksi yönde: Akipek / Akıntürk, sy. 832; Mete, Cansu: TaĢınır Rehni, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Prof. Dr. ġeref ERTAġ’a Armağan, Özel Sayı, Cilt: 19, Yıl: 2017, sy. 1442; ErtaĢ, (EĢya), sy. 579; Cansel, sy. 17 – 19; Ergüne, Mehmet Serkan: Hukukumuzda TaĢınır Rehninin Özellikle Teslime Bağlı TaĢınır Rehninin KuruluĢu, Ġstanbul, 2002, sy. 14; Davran, Bülent: Rehin Hukuku Dersleri, Ġstanbul, 1972, sy. 78.

B- Teslime Bağlı TaĢınır Rehni Kavramı ve Teslime Bağlı TaĢınır Rehnine Hâkim Olan Temel Ġlkeler

Teslime bağlı rehin, rehnin konusunu oluĢturan taĢınır eĢyanın dolaysız zilyetliğinin rehin alacaklısına devredilmesi ile kurulan ve bir hukuki iĢleme dayanan taĢınır rehni türüdür39

.

a- Alacağa Bağlılık (Fer’ilik) Ġlkesi

Rehin hakkının, fer’i bir hak olduğundan yukarıda bahsedilmiĢti. ĠĢte taĢınır rehni de bu anlamda asıl alacağa bağlı bir fer’i haktır ve asıl alacağın kaderine tabidir. Borç iliĢkisinden doğan alacak hakkı geçersizse rehin hakkı de geçersiz olacaktır.

ġarta bağlı veya gelecekte doğacak alacaklar bakımından taĢınır rehni kurulmasının mümkün olup olmadığı konusu doktrinde tartıĢmalıdır. Bu tartıĢmanın özünde, bazı yazarlar taĢınır rehninin asıl alacağa çok sıkı bir Ģekilde bağlı olmasından dolayı mevcut olmayan veya hüküm ve sonuç doğurmayan bir alacak hakkında taĢınır rehni kurulmasının fer’ilik ilkesine aykırı olduğunu savunurken40

, farklı görüĢü savunan ve hali hazırda çoğunlukta bulunan yazarlar ise özellikle TMK. md 881/1 hükmünde düzenlenen henüz mevcut olmamakla birlikte doğması kesin ya da olası bulunan alacakların ipotek ile teminat altına alınabileceği kuralının kıyasen taĢınır rehni bakımından da uygulanması gerektiğini belirtmektedirler41

.

Kanaatimizce, rehin hakkı bakımından geçerli olan asıl ilke fer’ilik ilkesidir. Asıl alacak mevcut değilken bunun teminat altına alınması rehnin genel amaç ve mantığı ile çeliĢmektedir. Bu açıdan rehin hakkının ancak açık bir kanun hükmü ile mevcut olmayan bir alacak için tesis edilebileceği düĢünülmelidir. TMK. md. 881 hükmünde de bu yönde bir düzenleme yapılmıĢtır. Ancak kanun koyucunun söz konusu düzenlemeyi sadece ipotek bakımından düzenlemesi bilinçli bir yaklaĢımdır. Farklı deyiĢle taĢınır rehni bakımından bu hükmün düzenlenmemesi bir bilinçli

39 Karahasan, Mustafa ReĢit: Yeni Türk Medeni Kanunu EĢya Hukuku, 2. Cilt, 2002, sy. 274;

Akipek / Akıntürk, sy. 843; Oğuzman / Seliçi / Oktay Özemir, sy. 1001 – 1002; Saymen, Ferit H. / Elbir, Halid K.: Türk EĢya Hukuku Dersleri, 2. Baskı, Ġstanbul 1963, sy. 650; Cansel, sy. 10; Nomer / Ergüne, sy. 246; Esener / Güven, sy. 501; ErtaĢ (EĢya), sy. 591.

40 Akipek / Akıntürk, sy. 836; Saymen / Elbir, sy. 630.

41 Oğuzman / Seliçi / Oktay Özdemir, sy. 991, 996; Esener / Güven, sy. 495; Nomer / Ergüne, sy.

susmadır. Bu sebeple ortada bir kanun boĢluğu olmadığından, ipotek için düzenlenmiĢ hükmün yorum yolu ile taĢınır rehni için de uygulanması gerektiği düĢüncesine katılmamaktayız.

Rehin hakkı fer’i bir hak olduğundan asıl alacak bir sebeple sona erdiğinde rehin hakkı da sona erer. Ancak TBK. md. 159 hükmü gereğince asıl alacağın zamanaĢımına uğramıĢ olması bu alacağa bağlı olan taĢınır rehnini sona erdirmez. Alacak zamanaĢımına uğrasa dahi, rehin alacaklısı rehinden istifade hakkını kaybetmemektedir.

b- Kamuya Açıklık Ġlkesi

Genel olarak ayni haklara hâkim olan temel ilkelerden kamuya açıklık ilkesi, eĢya üzerinde tesis edilen ayni hakların üçüncü kiĢiler tarafından fark edilebilmesine hizmet eder. Ayni haklarda kamuya açıklık ilkesi, taĢınmaz eĢyalar bakımından tapu sicili ile taĢınır eĢyalar bakımından da zilyetlik yolu ile sağlanmaktadır. ĠĢte bir ayni hak türü olan taĢınır rehni de bu anlamda üçüncü kiĢiler tarafından fark edilebilir bir haktır ve bu aleniyet zilyetliğin devri yolu ile gerçekleĢmektedir42

. TMK. md. 939/1 hükmüne göre, taĢınır rehni kural olarak rehne konu malın zilyetliğinin alacaklıya devri ile mümkün olabilir.

Buna göre, taĢınır mal üzerinde rehin hakkının kurulabilmesi için, öncelikle alacaklı ile borçlunun herhangi bir Ģekle tabi olmayan43

taĢınır rehni sözleĢmesi yapması ve bunun akabinde, rehin verenin rehne konu mal üzerindeki dolaysız zilyetliğinin sona ermesi ile bu zilyetliğin rehin alacaklısına devredilmesi gerekmektedir. Hatta rehne konu malın dolaysız zilyetliği, rehin alacaklısı dıĢında bir üçüncü kiĢiye de devredilebilir44. Bu durumda esasen rehne konu eĢya üzerinde fer’i

zilyetlik tesis edilmektedir. Her ihtimalde rehne konu mal rehnedenin hâkimiyetinde bulunduğu sürece rehin hakkı doğmaz (TMK. md. 939/3).

42 Esener / Güven, sy. 494; Aybay / Hatemi, sy. 293; Oğuzman / Seliçi / Oktay Özdemir, sy. 992;

ErtaĢ, (EĢya), sy. 592; Mete, sy. 1143.

43

Aybay / Hatemi, sy. 295; Akipek / Akıntürk, sy. 844; Makaracı BaĢak, sy. 149; Ergüne, sy. 105; Esener / Güven, sy. 504.

44 Akipek / Akıntürk, sy. 837; Davran, sy. 82; Cansel, sy. 20; Esener / Güven, sy. 504; ErtaĢ

Teslime bağlı taĢınır rehninin ana kuralı rehin verenin dolaysız zilyetliğine son vermektir. O kadar ki TMK. md. 943/2 hükmüne göre, rehne konu mal alacaklının muvafakati ile sadece borçlunun zilyetliğine geçerse rehin hakkının hükümleri askıda kalır. Kanun koyucu, bu kural ile malikin alacaklının zararına olacak Ģekilde rehne konu mal üzerinde hukuki veya fiili bir tasarrufta bulunmasını engelleyerek esasen alacaklının korunmasını hedeflemektedir45. Rehne konu malın dolaysız zilyetliğinin alacaklıya veya üçüncü kiĢiye devredilmesi durumu doğrudan doğruya malın teslimi ile sağlanabileceği gibi kısa elden teslim veya zilyetliğin havalesi yolu ile de sağlanabilir46

. Ancak kural olarak teslime bağlı taĢınır rehninin hükmen teslim yolu ile kurulması mümkün değildir47

. Nitekim TMK. md. 766 hükmünde de belirtildiği üzere, taĢınır malın mülkiyetini nakleden kiĢi, özel bir hukukî iliĢkiye dayanarak o malın zilyetliğini korursa, mülkiyet teslimsiz geçmiĢ olur. Ancak, bu iĢlem taĢınır rehni kurallarından kurtulmak için yapılmıĢ ise mülkiyetin nakli sonuç doğurmaz.

Ayni haklarda kamuya açıklık ilkesi bir yandan da bu dıĢarıdan görünüĢe inanan üçüncü kiĢileri korumaktadır. Bu ilkenin en tipik örneklerinden birisi, TMK. md. 988 hükmünde ifadesini bulan emin sıfatı ile zilyetten iyi niyetle mülkiyet ya da sınırlı ayni hak kazanan kiĢinin bu kazanımının korunması kuralıdır. Bu kuralın bir uzantısı da TMK. md. 939/2 hükmünde düzenlenmiĢtir48. Buna göre, rehin veren

kiĢinin bu yönde bir tasarrufta bulunma yetkisi bulunmasa dahi rehin konusu taĢınır mala iyi niyetle zilyet olan kimse, zilyetlik hükümlerine göre edinimi korunduğu ölçüde rehin hakkını elde eder. Üçüncü Ģahısların önceki zilyetlikten doğan hakları saklıdır. Aynı Ģekilde hapis hakkında da iyi niyetli olması Ģartı ile alacaklı borçluya ait olmayan mallar üzerinde dahi hapis hakkını elde eder (TMK. md. 950/3).

45

Oğuzman / Seliçi/ Oktay Özdemir, sy. 993.

46

Aybay / Hatemi, sy. 293; Karahasan, sy. 275; Esener / Güven, sy. 494; ErtaĢ (EĢya), sy. 592.

47Esener / Güven, sy. 494 – 495; ErtaĢ (EĢya), sy. 592; Gürpınar, Damla: Ticari ĠĢlemlerde

TaĢınır Rehninin Teslime Bağlı TaĢınır Rehni Kurallarından Ayrılan Yönleri, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Sayı: 1, Cilt: 19, Yıl: 2017, sy. 117.

TaĢınır rehnindeki, zilyetliğin alacaklıya devri ana kuralının hem TMK.’nda hem de diğer kanunlarda düzenlenen teslimsiz olarak rehin hakkı tesis edilmesine imkân veren istisnaları mevcuttur. Bu durumlar, ilerleyen bölümlerde incelenmiĢtir49

.

c- Belirlilik Ġlkesi

TaĢınır rehninde belirlilik ilkesi hem rehin konusu eĢya ve hem de rehin ile temin edilen alacak bakımından ortaya çıkar.

aa- Rehnin Konusu Bakımından Belirlilik

TaĢınır rehni tesis edilirken üzerinde rehin hakkı kurulacak olan taĢınır malın açıkça belirlenmiĢ olması gerekir50. Kanun koyucunun taĢınır rehninde rehin konusu

malın dolaysız zilyetliğinin alacaklıya ya da üçüncü kiĢiye terk edilmesini zorunlu kılmıĢ olmasından bu sonuca ulaĢılmaktadır. Buna göre rehin verenin malvarlığının bir bölümünde ya da tüm malvarlığı üzerinde rehin hakkı tesis edilmesi söz konusu değildir51. Aynı Ģekilde eĢya birliği teĢkil eden mallar üzerinde de tek bir iĢlem ile

rehin tesis edilemez. Ancak eĢya birliğine dâhil olan her bir mal üzerinde, zilyetliğin devri kuralına sadık kalınarak rehin hakkı tesis edilebilir52

.

Rehnedilecek malın belirli olması ilkesinin bir sonucu olarak misli eĢyalar sırf bu hali ile rehin hakkına konu edilemez. Misli bir eĢyanın rehin hakkına konu edilebilmesi için benzerlerinden ayrılması ve niteliği ile belirli bir eĢya haline dönüĢtürülmesi (ferden muayyen hale getirilmesi) gerekir53

.

Hemen belirtmek gerekir ki ferden muayyen birden çok taĢınır eĢyanın tek bir alacak için rehin olarak gösterilmesinde ya da bir taĢınırın aynı borçlunun aynı

49 Bkz: BĠRĠNCĠ BÖLÜM - III - 5 - D: Diğer Kanunlara Göre Özel Siciline Tescili Zorunlu Olan

TaĢınır Rehinleri.

50 Esener / Güven, sy. 496; Oğuzman / Seliçi / Oktay Özdemir, sy. 995; ErtaĢ, (EĢya), sy. 581;

Rehin sözleĢmesinde taĢınırın ferden belirlenmesinin zorunlu olmadığı, belirlenebilir durumda olmasının yeterli olduğu görüĢü için bkz: Cansel, sy. 61 – 62; Ergüne, sy. 116; Köprülü, Bülent / Kaneti, Selim: Sınırlı Ayni Haklar, 2. Bası, Ġstanbul, 1982 – 1983, sy. 469.

51 Akipek /Akıntürk, sy. 839; Cansel, sy. 20; Davran, sy. 90; Nomer / Ergüne, sy. 235; ErtaĢ

(EĢya), sy. 581.

52

Oğuzman / Seliçi / Oktay Özdemir, sy. 996; Esener / Güven, sy. 496, ErtaĢ, (EĢya), sy. 581; Davran, sy. 90; Nomer / Ergüne, sy. 236.

53 Esener / Güven, sy. 496. Yine tüketilebilen eĢyaların rehninin usulsüz rehin olduğu fikri

alacaklıya karĢı olan birden çok borcu için rehin gösterilmesinde ise herhangi bir engel bulunmamaktadır54

.

bb- Rehin ile Temin Edilen Alacakta Belirlilik

Tıpkı rehnedilecek malın belirli olması kuralı gibi rehin ile temin edilen alacağın belirli olması kuralı da kanunda açıkça düzenlenmiĢ değildir. Doktrinde genel olarak taĢınmaz rehnindeki, rehnin belirli bir alacak için kurulması gerektiğini düzenleyen TMK. md. 851/1 hükmünün kıyasen taĢınır rehninde de uygulanması gerektiği kabul edilmektedir. Ancak Ģu var ki taĢınır rehni, rehinli malın zilyetliğinin devri yolu ile kurulup kamuya açıklık zilyetlik ile sağlandığından ve dahası taĢınır rehninde aynı malın aynı anda birden çok alacaklıya rehnedilmesi mümkün olmadığından (art rehin haricinde), taĢınır rehninde alacağın belirli olması kuralı taĢınmaz rehnindeki kadar önemli değildir55

. Dolayısıyla rehne konu alacağının rehin sözleĢmesinde belirtilmesi Ģart değildir. Alacağın, rehnin paraya çevrilmesi aĢamasında para ile ifade edilebilmesi gerekli ve yeterlidir56

.

Doktrinde Ģarta bağlı ve ileride doğacak alacaklar için taĢınır rehni kurulabileceğinin kabul edildiği daha önce belirtilmiĢti. Bu kapsamda Ģarta bağlı ya da ileride doğacak bir alacağın taĢınır rehni ile güvence altına alınmasında dahi alacağın en azından belirlenebilir olması gereklidir57. Ġleride doğacak tüm alacaklar

bakımından rehin hakkı tesis edilmesi durumunun taĢınır rehninde belirlilik ilkesine aykırılık teĢkil etmesi bir yana TMK. md. 23 ve TBK. md. 27 hükümleri gereğince kiĢilik haklarına ve ahlaka aykırılık teĢkil edebileceği kabul edilmektedir58

.

ç- Teminatın Bölünmezliği Ġlkesi

Bu ilke de tıpkı belirlilik ilkesi gibi rehne konu taĢınır mal ve rehin ile temin edilen alacak bakımından iki Ģeklide ortaya çıkmaktadır. Bunlar, rehnin konusu bakımından teminatın bölünmezliği ve rehin ile temin edilen alacağın bölünmezliğidir.

54

Akipek / Akıntürk, sy. 839; ErtaĢ, (EĢya), sy. 581.

55 Akipek / Akıntürk, sy. 839 vd.

56 Esener / Güven, sy. 495; Makaracı BaĢak, sy. 106; Gürsoy, Kemal T. / Eren, Fikret / Cansel,

Erol: Türk EĢya Hukuku, 2. Baskı, Ankara 1984, sy. 1102; Nomer / Ergüne, sy. 237.

57 Mete, sy. 1447.

58 Oğuzman / Seliçi / Oktay Özdemir, sy. 997; Köprülü / Kaneti, sy. 471; Cansel, sy. 22; Nomer /

aa- Rehnin Konusu Bakımından Teminatın Bölünmezliği

TMK. md. 947/1 hükmüne göre, rehin hakkı, taĢınır malın eklentilerine de etkilidir. Dolayısıyla bir taĢınır mal üzerinde rehin hakkı tesis edildiğinde kanun gereği o malın eklentileri de rehin hakkının kapsamına girecektir. Bir görüĢe göre Kanunun bu hükmü emredici değildir. Dolayısıyla taraflar anlaĢarak eklentileri rehnin kapsamı dıĢına çıkarabilirler59. Ancak bu görüĢe katılmaya imkân

göremiyoruz. Maddenin ikinci fıkrasında rehinli malın doğal ürünlerinin bütünleyici parça olmaktan çıkması halinde malike geri verileceği, ancak bunun aksinin kararlaĢtırılabileceği açıkça belirtilmiĢtir. O halde birinci fıkrada açıkça rehin hakkının malın eklentilerini de kapsayacağını düzenlemesi ve bu düzenlemeye tarafların aksini kararlaĢtırabilecekleri yönünde bir Ģerh düĢülmemiĢ olması kanun koyucunun birinci fıkrada bilinçli olarak sustuğunu göstermektedir.

TMK. md. 947/1 hükmünde, sadece eklentilerin belirtilip bütünleyici parçaların belirtilmemiĢ olması bir an için bütünleyici parçaların rehnin kapsamına girmediği izlenimini yaratsa da bu düĢünce kabul edilebilir bir düĢünce değildir. Zira TMK. md. 947/1 hükmüne göre eklentiler açıkça rehnin kapsamına dâhil olduğundan, bütünleyici parçaların da evleviyetle rehnin kapsamına dâhil olduğunu kabul etmek gerekir. Aksi düĢünce mülkiyet noktasında asıl eĢya ile bütünleyici parçayı kader ortaklığına tabi tutan TMK. md. 684 hükmü ile de çeliĢir.

TaĢınır mal, kendisi, bütünleyici parçaları ve eklentisi ile rehin hakkına dâhil olduğundan rehin ile temin edilen alacağın tamamı ödenmedikçe rehin konusu taĢınır mal veya bir kısmı borçluya iade edilmek zorunda değildir (TMK. md. 944/2). Aynı Ģekilde bir taĢınır mal aynı borçlunun birden çok borcu için rehnedilmiĢ ise borçların bir kısmının ifa edilmiĢ olması rehinli malın iadesini gerektirmez. Malın iadesi ancak rehinle temin edilen tüm borçların ödenmesi halinde mümkün olabilir60

.

Rehnedilen taĢınır malın ürünlerinin rehin kapsamında dâhil olup olmadığı bakımından ise TMK. md. 947/3 hükmünde bir düzenleme bulunmaktadır. Bu maddeye göre rehnedilen malın, satıĢ sırasında mevcut bulunan bütünleyici parça

59 Oğuzman / Seliçi / Oktay Özdemir, sy. 998; Esener/ Güven, sy. 497; Karahasan, sy. 227. 60 Akipek / Akıntürk, sy. 840; ErtaĢ (EĢya), sy. 582; Aybay / Hatemi, sy. 293; Saymen / Elbir, sy.

niteliğindeki doğal ürünleri rehin hakkının kapsamına dâhildir. Dolayısıyla henüz asıl eĢyadan ayrılmamıĢ doğal ürünler kanun gereği rehnin kapsamındadır. Ancak paraya çevirme aĢamasından önce rehne konu taĢınır maldan ayrılmıĢ olan doğal ürünlerin rehinli malın malikine iadesi gerekir (TMK. md. 947/2). Maddenin açık düzenlemesinden de anlaĢıldığı üzere bu durumun aksi taraflarca kararlaĢtırılabilir. Haliyle böyle bir anlaĢma vuku bulmuĢ ise asıl eĢyadan ayrılan doğal ürünler, rehnin kapsamında kalmaya devam edecek ve alacaklı tarafından bunların da satıĢı istenebilecektir.

Hukuki ürünler bakımından ise kanunda herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. Doktrinde hâkim olan görüĢ, hukuki ürünlerin bütünleyici parça olmamasından dolayı rehnin kapsamına kendiliğinden girmeyeceği61

yönünde olsa da bu görüĢün aksini savunan yazarlar da bulunmaktadır62

.

bb- Rehin Ġle Temin Edilen Alacağın Bölünmezliği

Rehin hakkı, alacaklıya alacağın fer’ileri ile birlikte tamamı bakımından bir teminat sağlar. Nitekim TMK. md. 946/2 hükmüne göre, rehin hakkı, asıl alacak ile birlikte sözleĢme faizlerinin, takip giderlerinin ve temerrüt faizinin güvencesini temin eder. Dolayısıyla borçlunun borcunu teminen birden çok malın rehnedilmiĢ olması ihtimalinde borç tüm fer’ileri ile birlikte ifa edilmedikçe rehinli malın malike iadesi gerekmez. Yine borçlunun birden çok borcu için bir tek malın rehnedilmiĢ olması ihtimalinde de borçlunun tüm borçları fer’ileri ile birlikte ifa edilmedikçe rehinli mal malike iade edilmez.

Öte yandan rehin hakkı, sözleĢmeye aykırılık sebebi ile alacaklı uhdesinde doğacak tazminat alacakları ile varsa cezai Ģartı da temin eder63

.

TaĢınır rehninin bir türü olan hapis hakkı, bütün mallar bakımından değil; alacaklının alacağına yetecek oranda kullanılabilir64

.

61 Oğuzman / Seliçi / Oktay Özdemir, sy. 998; Akipek / Akıntürk, sy. 841.

62 ErtaĢ (EĢya), sy. 581; Esener / Güven’e göre, teslim Ģartlı taĢınır rehninde rehin konusu malın

alacaklının zilyetliğine geçmesi nedeniyle malikin bu mal üzerinde ayni veya nispi bir hak tesis etmesi mümkün değildir, Esener / Güven, sy. 497.

63 Akipek / Akıntürk, sy. 841; ErtaĢ (EĢya), sy. 582; Aybay / Hatemi, sy. 296. 64 Oğuzman / Seliçi / Oktay Özdemir, sy. 1000.

Hemen belirtmek gerekir ki rehin hakkı her ihtimalde alacaklıya rehinli malın paraya çevrilmesi hakkını verir (TMK. md. 946/1). Farklı deyiĢle borcun ifa edilmemesi hâlinde rehinli taĢınırın mülkiyetinin alacaklıya geçmesini öngören anlaĢmalar geçersizdir (TMK. md. 949). Rehin hukukuna hâkim olan temel ilkelerden lex commissoria yasağı taĢınır rehni bakımından da geçerlidir. Buna göre rehne konu mal, alacağı ancak değeri ile temin eder.

d- Öncelik Ġlkesi

Tıpkı taĢınmaz rehninde olduğu gibi taĢınır rehninde de aynı eĢya üzerinde birden çok rehin tesis edilmesi mümkündür. Ancak taĢınır rehninde bu birden çok rehin hakkı arasındaki iliĢki taĢınmaz rehnindeki sabit dereceler ilkesine göre (TMK. md. 870 vd) çözümlenmez. TMK. md. 948/1hükmüne göre, aynı taĢınır mal üzerinde birden çok rehin hakkı tesis edilmesi halinde, rehin alacaklılarına rehin haklarının sırasına göre ödeme yapılır. Buna göre taĢınır rehninde sıra kıdeme öncelik (prior tempore potior iure) kuralına göre belirlenir. Rehin hakkının sırası kuruluĢ tarihine göre belirlenir (TMK. md. 948/2).

TaĢınır rehninde derece sisteminin uygulanmaması ve alacaklıların sırasının rehnin kurulma tarihine göre belirlenmesi özellikle aynı tarihte aynı taĢınır mal üzerinde birden çok rehnin kurulamaması ve bir rehin hakkının ortadan kalkması halinde boĢalan dereceye ilerleme anlaĢmasına gerek olmaksızın, kendiliğinden sonraki rehin alacaklısının öncelik hakkını elde etmesi sonucunu doğurur65

.

C- Teslimsiz TaĢınır Rehni

TaĢınır rehni konusunu genel olarak düzenleyen TMK. hükümlerine göre taĢınır rehni kural olarak teslim (zilyetliğin devri) yolu ile kurulmaktadır (TMK md. 939). Ancak rehnedilecek malın zilyetliğinin alacaklıya ya da üçüncü bir kiĢiye devredilmesi halinde borçlu, bu maldan istifade hakkını yitirmektedir. Öte yandan alacaklı da zilyetliği kendisine devredilen rehinli malı muhafaza etme ve saklama yükümlülüğü altına girmektedir (TMK md. 945). Buna göre taĢınır rehni esasen hem alacaklı hem de borçlu bakımından imkândan çok külfet teĢkil etmektedir. Bu

65 Esener / Güven, sy. 500; Akipek / Akıntürk, sy. 842; Oğuzman / Seliçi / Oktay Özdemir, sy.

düĢüncenin bir sonucu olarak bazı özel durumlarda rehinli malın zilyetliğinin alacaklıya devri gerçekleĢmeden o mal üzerinde rehin hakkı kurulabileceği kabul edilmiĢtir. Ancak hemen belirtmek gerekir ki taĢınır rehninde esas olan teslime bağlı taĢınır rehnidir. Teslimsiz taĢınır rehni istisnai bir düzenleme olarak ancak kanunun müsaade ettiği hallerde kurulabilir66

.

Teslimsiz taĢınır rehnine iliĢkin genel düzenleme TMK md. 940/2 hükmünde yer almaktadır. Bu düzenlemeye göre, “gerçek veya tüzel kişilerin alacaklarının güvence altına alınması için, kanun gereğince bir sicile tescili zorunlu olan taşınır mallar üzerinde, zilyetlik devredilmeden de, taşınır malın kayıtlı bulunduğu sicile yazılmak suretiyle rehin kurulabilir”. Bununla birlikte, TMK md. 940/1 hükmü gereğince kurulan hayvan rehni, TĠTRK gereğince kurulan ticari iĢlemlerde taĢınır rehni, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu67

hükümlerine göre kurulan motorlu