• Sonuç bulunamadı

RAPORDAN BEKLENEN NİTELİKLER

3.2. BİLİRKİŞİ RAPORU

3.2.3. RAPORDAN BEKLENEN NİTELİKLER

Uygulamada bilirkişi raporları hakkında en çok şikayet edilen konuların başında, raporların son derece kısa, açıklamasız ve gerekçesiz bir biçimde hazırlanmasıdır.411 Raporda varılan sonuçların, bilimsel yöntemlerle tartışılması, bilimsel verilere ve sağlam gerekçelere dayandırılması şarttır. Uygulamada, boş bırakılan kimlik bilgilerinin yazılarak benzer davalarda kullanılmak üzere hazırlanmıs ve aynı gerekçelerin kullanıldığı tek tip rapor örneklerine maalesef rastlanmaktadır.412

Bilirkişinin hazırladığı rapor yeterli ve doyurucu olmalıdır. Bunun için bilirkişi kendisinden istenilen hususu tam ve doğru olarak öğrenmeli, kendisinden beklenen görüşü bildirebilmek amacıyla tümüyle kanıtlanmış bilimsel verilere uygun olarak araştırma yapmalı, araştırma sonucunda elde edilen bilgileri bir ahenk oluşturacak şekilde düzenleyerek tutarlı ve inandırıcı bir üslupla yazmalı, yazdığını düzenlemeli ve mahkemeye tevdii etmeden önce raporun doğruluğunu tekrar kontrol edip, raporun gerekçesini şüpheye mahal bırakmayacak şekilde oluşturmalıdır.413

Nitekim Yargıtay birçok içtihadında bu hususa özellikle dikkat çekmiş ve hükme esas alınan bilirkişi raporunun tatmin edici olmadığına karar verdiği durumlarda, hüküm mahkemesinin kararını usule ve yasaya aykırı bularak bozmuştur.414;

409

Medeni Yargılama Hukuku alanında hazırlanmış bir Tasarı ise, raporunu süresi içinde teslim etmeyen bilirkişinin ücretinde indirim yapılması usulünü benimsemiştir (m.208). Bkz. ÖZDEMİR, Medeni, s.334. 410 KILIÇOĞLU, Yargı, s.643 vd.; HMK.m.274/2. 411 SAYICI, s.38. 412

KURU, C.II, s.2736-2737; AYDİLEK, s.42. 413

YILMAZ, E., Uygulama, s.27. 414

“Davalının savunmaları doğrultusunda fazla inşaat nedeniyle verilmesi gereken ek süre ve

ipoteğin kaldırılması konularıyla ilgili detaylı açıklamayı içeren rapor alınarak oluşacak sonuca göre bir rapor verilmelidir. Bu nedenle, mahkemenin eksik ve yetersiz olan bilirkişi raporuna dayanarak

101 Yargıtay, bazen de ilk derece mahkemesinin hükmünü bozmakla kalmamış, “bilirkişiden ek rapor alınması” ya da “yeni bir bilirkişi incelemesine gidilmesi”415 gerektiğine işaret etmiştir.416

Bilirkişi ancak bu aşamaları yerine getirerek yeterli ve doyurucu, isabetli ve tatmin edici bir rapor yazabilecektir. Şayet, tüm aşamalar göz ardı edilerek benzer davalar için teksir edilmiş tek tip bilirkişi raporlarının açık bırakılan kısımları doldurulmak suretiyle düzenlenmiş bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm verilemez.417 Zira, usul hükümlerine göre her dava ve olay bağımsız hüviyeti bünyesinde barındırır. Bu nedenle, bilirkişi raporunda o davaya özgü konu hakkında bizzat kendisinin yaptığı incelemenin sonuçlarını yansıtması gerekir. Ancak bu halde bilirkişi incelemesinden beklenen fayda sağlanmış olacaktır.418

hüküm kurması usul ve yasaya aykırıdır ve hükmün bozulması gerekir” :Yargıtay 15. HD., 24.1.1996

tarih ve K. 1996/ 312 sayılı kararı (YKD, C. 22, Sy. 8, Ağustos, l996, s. 1266-1267); “Tek bir inşaat mühendisinin düzenlediği ve doyurucu gerekçe taşımayan bilirkişi görüşü ile hüküm tesis edilemez” 14. HD., 14.02.2008, 1096/1711 (YKD., Haziran 2009, s.1104.); “Bilirkişi tarafından düzenlenen ve yeterli ayrıntıyı içermediği anlaşılan raporun kabulü ile yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir” 19. HD., 15.05.1996 tarih ve 1995/7508, 1996/4676 (YKD., C.22, S.9, s.1456.).

415

Yargıtay 20. HD., 13.07.1993 tarih ve K. 1993/6273 sayılı kararı: “Esasen, yöntemine uygun

inceleme sonucu düzenlenmeyen ve doyurucu gerekçeyi içermeyen bilirkişi raporu yeterli görülmediğine göre, yapılacak iş yeni bir bilirkişi incelemesi suretiyle taşınmazların orman olup olmadıklarını ve hukuki durumlarının duraksama yaratmayacak şekilde saptamaktan ibarettir” ,

Aktaran: SOYDAN, s.75. 416

“Hüküm altına alınan ve işyerinin ön cephesinde bulunduğu saptanan ışıklı tabelanın davalının

bağımsız bölümünün dış cephe sınırlarını aşıp aşmadığı konusunda yerinde yapılan inceleme sonucunda düzenlenen bilirkişi raporunda herhangi bir açıklama bulunmadığına göre bilirkişiden bu hususu açıklığa kavuşturan ek rapor alınarak karar verilmesi gerekir. Bu haliyle yetersiz olan mevcut bilirkişi raporuna dayanılarak verilen hüküm usul ve yasaya aykırılık teşkil ettiğinden bozmayı gerektirir” Yargıtay 18. HD., 15.6.2006 tarih ve K. 2006/5193 sayılı kararı (LHD., Sy. 52, Nisan

2007, s. 1274- 1275.). 417

Yargıtay 19. HD., 14.10.2008 tarih ve K. 2008/ 9423 sayılı kararı: “Hükme esas alınan bilirkişi

raporu yeterli incelemeyi içermediği gibi, Yargıtay denetimine de elverişli değildir. Dava borca itiraza ilişkindir. Bu durumda mahkemece ilgili yönetmelik hükümleri de gözetilerek temyiz eden davacı vekilinin itirazlarını da karşılayacak biçimde konusunda uzman kişilerden oluşturulacak üç kişilik bilirkişi heyetinden ayrıntılı ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınıp, deliller hep birlikte değerlendirildikten sonra uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir”

418

Yargıtay 10. HD., 17.2.1977 tarih ve K. 6013/1086 sayılı kararı: “Dosyada kusur belirleyen

raporlardan Sosyal Sigortalar Kanununun 26. maddesine göre işverene hangi nedenlerden dolayı kusur yükletildiği açıklık ve kesinlikle anlaşılmamaktadır. Usul hükümlerine göre her dava ve olay bağımsız hüviyet taşır ve özellikle açılan her davanın niteliği sübjektif ferdi araştırmayı gerektirir. Hükme konu olan bu işte ve davada bu ferdileştirme yapılmamış ve yazılı olanlar da yetersiz kalmıştır. O sebeple mevcut rapora dayanılarak hüküm verilmesi usul ve yasaya aykırıdır”, Aktaran: KURU,

102 3.2.3.2. SADE DİL VE TERMİNOLOJİ KULLANILMASI

Raporun yazılmasında ve gerekçelendirilmesinde bilirkişinin uzmanlık alanında geçerli bir dil ve terminoloji kullanması kaçınılmazdır. Fakat bunun, rapo- run anlaşılırlığına ve denetlenebilir olmasına zarar vermeyecek bir ölçü içinde yapılması konusunda duyarlı davranmak gerekir.

Bilirkişinin hazırladığı rapor, bilimsel ve teknik yönden doğru olmasına rağmen kullanılan dilin bilimselliği, açıklanmamış formüllerin ve matematiksel işlemlerin birbirini izlemesi, raporun hakim tarafından hiç anlaşılmamasına neden olabilir.419 Şüphesiz, raporun yazılmasında ve gerekçelendirilmesinde bilirkişinin uzmanlık alanında geçerli bir dil ve terminoloji kullanması kaçınılmazdır. Fakat bu ifadelerin, raporun anlaşılırlığına ve denetlenebilir olmasına zarar vermeyecek bir ölçü içinde kullanılmasına dikkat edilmesi gerekir. Sadece erbabı tarafından anlaşılabilecek teknik terimlerden ibaret bir rapor, bilirkişilik kurumu ile bağdaşmaz. 420 Zaten, hakim formüllerin, matematiksel hesapların ve bilimsel kavramların inceliklerini bilmiş olsa idi; o zaman bilirkişsinin yardımına ihtiyaç duymazdı. Bu nedenle, bilirkişi raporunu hazırlarken kendi alanına ait özel dili kullanmaktan kaçınmalı ve görüşünü teknik bilginin hukuki kalıbıyla ifade etmelidir.421

Sadece erbabı tarafından anlaşılabilecek teknik terimlerden ibaret bir rapor, bilirkişilik kurumu ile bağdaşmaz. Zira bilirkişi, hakimin hukuk bilgisi ve deneyimi ile altından kalkamadığı özel veya teknik konuları hakim için anlaşılır şekilde çözmek ve açıklığa kavuşturmak için vardır. Deneyimli bir akademisyen bilirkişinin tespiti ile, bilirkişi görüşü, “teknik bilginin bir hukuk kalıbında ifadesi” olmalıdır.422

3.2.3.3. NET, TUTARLI VE İNANDIRICI OLMASI

Bilirkişinin hazırladığı rapor uygulamayı yansıtan, infazı sağlamaya yeterli, raporun Yargıtay`ca denetime tabii tutulabilecek derece açıklıkta ve genel ifadelerden uzak olmalıdır.423

419 GÜRELLİ, Türk, s.88. 420 DERYAL, Türk, s.321. 421 ANIK, s.1200. 422 ANIK, s.1200. 423

Yargıtay 5. HD., 22.10.1996 tarih ve K. 1996/ 14735 sayılı kararı: “Bedel artırımında, dava

konusu taşınmaz malın ve değerlendirmede emsal alınan taşınmazların; şehir merkezindeki konumları, özellikleri açıklanarak, taşınmazın üstünlüğünün hangi hususlardan ileri geldiği ve

103 Raporda açıklanan görüşlerin, inandırıcı ve kanaat verici şekilde akla, mantığa ve bilime uygun bir üslupla gerekçelendirilmiş ve delillendirilmiş olması şarttır.424 Soyut ifadelerle ve afaki bir dille, yüzeysel şekilde yazılan raporlar kabul görmeyecektir.425

Yargıtay da pek çok kararında, gerekçesiz ve soyut bilirkişi raporlarının hiçbir şekilde mahkeme kararına dayanak teşkil edemeyeceğini ve bu şekilde hazırlanan rapora itimat edilerek verilen hükmün yasaya göre bozulması gerektiğini belirtmiştir.426

Raporun gerekçeli olması, Yargıtay denetimine elverişli olması bakımından da zorunlu görülmektedir.427

HUMK m.281 gibi, HMK m.279/2 de, rapordaki bilirkişi görüşünün “gerekçe” taşıması zorunluluğuna özel olarak vurgu yapılmaktadır.

3.2.4. BİLİRKİŞİ RAPORUNUN TEVDİİ VE TARAFLARA TEBLİĞİ