• Sonuç bulunamadı

Ramazan Can

Belgede SANATTA YETERLİK TEZİ (sayfa 158-163)

2. KAVRAMSAL ÇERÇEVE

2.5. Türkiye’de Çağdaş Sanatta Kültür Bağlamında Yerleştirme

2.5.9. Ramazan Can

Günümüzün genç kuşak sanatçılarından olan Ramazan Can; resim, heykel ve yerleştirme üzerine çalışmalar ortaya koymuştur. Sanatsal üretimlerinin temel konusu; Şamanizm, Şaman kültürü, göçebe yaşam kültürü, yörükler üzerine

56 Ramazan Can (1988, Manisa) 2007 ve 2011 yılları arasında Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü’nde lisans eğitimini almış ve 2015 yılında Gazi Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü Resim Anasanat Dalı’nda yüksek lisans eğitimini tamamlamıştır. Halen Gazi Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü Resim Anasanat Salı Sanatta Yeterlik programında eğitimine devam etmektedir ve aynı üniversitenin Güzel Sanatlar Fakültesi’nde görev yapmaktadır. Genç sanatçının çalışmaları, Türkiye’de ve yurtdışındaki sergilerde ve çeşitli etkinliklerde yer almıştır.

Ramazan Can, Ankara’da yaşıyor ve çalışıyor (Anna Laudel Contemporary, 2018, s. 4).

olmuştur. Genç sanatçı geçmiş ile günümüz toplumu arasındaki kültürel pratiklerle diyalog kurar.

Profesyonel bir sanatçı olarak57, ilk yerleştirme çalışması 2014 yılı imzalıdır. Ele aldığı konu veya sorunsala ilişkin yaptığı çözümlemelerin, tek bir pratikte ifade edilemeyeceğinden ötürü çalışmalarını farklı disiplinlerde ortaya koymuştur. Diğer bir deyişle, üretim sürecinde ele aldığı sorunsalı, anlatmak istediği en iyi ifade yolunun yerleştirme olduğunu düşünür ise, yerleştirmesini üretir (R. Can, kişisel iletişim, 25 Mayıs 2018).

Anadolu’da yaşayan yörük (göçebe) bir aileden gelen sanatçının, şaman kültürdeki bir takım unsurlara, nesnelere ve kültürel pratiklere yönelmesinin nedeni çocukluğuna ve belleğindeki anılara58 dayanır. Sanatçı şaman kültürü ile ilgili olarak üretimlerinin başlamasına ilişkin şöyle söylemektedir:

Ürettiğim işlerin kendi kimliğimle ilgili olmasına karar verdiğim dönemde gözümü doğup büyüdüğüm bölgeye çevirdim. Bir zamanlar göçebe olup sonrasında yerleşik hayata geçmiş insanların yaşadığı bölgeye ait kendi belleğimdeki unutulmaz anekdotların peşine düştüm. Çünkü Andreas Huyssen’in de söylediği gibi; geçmişin anı haline gelmesi için dile getirilmesi gerekmektedir.

Geçmiş, belleğin içinde saf ve yalın halde bulunmaz. Anımsama ediminin statüsü şimdidedir. Anımsama geçmişin kendisi değildir. Bu nedenle bir olayı yaşamak ile bir temsil içinde anımsamak arasında, geçmiş ve şimdinin arasında olduğu gibi ince bir yarıktan söz edilebilir. Belleğin canlılığını, aktarım gücünü sağlayan bu yarık, sanatsal yaratıcılığı da beslemektedir. Çocukluğumda geçirdiğim rahatsızlıkların tedavisi için bölgede alışılagelmiş tedavi yöntemlerine başvuran ailem tarafından götürüldüğüm sağaltıcıların gerçekleştirdiği ritüeller (kurşun dökme, üzerlik otuyla yapılan tütsüleme eylemi vb.) ilk ürettiğim işlerin besleyicisi oldular. Sonrasında bu ritüeller üzerine araştırmalar yaptığımda

57 “Profesyonel anlamda sanatçı olmaktan söz ediyorsak eğer, benim şahsi düşüncem bu durum kendimce edindiğim en büyük dertle birlikte başladı. Yani Şamanizm’i keşfetmemle. Hem kendimle alakalıydı hem de edindiğim bir sorun vardı ve o sorunu çözmeye yönelik işler üretiyordum” (Art Radar Journal, 2018).

58 “Ben 5-6 yaşlarımdayken özellikle ailemin muzdarip olduğu bir rahatsızlığım vardı. Ailemin muzdarip olduğu diyorum çünkü uyur gezerdim ve ben bunun farkında değildim. Yani ailem gece kalkıp dolandığımı söylüyordu ben bu konuya sadece bu kadar vakıftım. Beni birkaç doktora götürdüler, sonra dedem o çocuğun işi doktorluk değil ocaklık dedi (ocak Şamanizm’e ait geleneklerle tedavi yöntemleri arayan kişilerin soyuna verilen ad). Sonra beni bir ocağa götürdüler. Geleneksel kıyafetler içinde yaşlı bir kadın vardı. Bana bir şeyler içirdi, tatlarını hiç beğenmemiştim. Sonra farklı tütsüler yakıp tekerleme gibi bir şeyler okuyarak etrafımda dönmeye başladı. O zaman bana çok ürkütücü gelmişti ve bir anlam verememiştim. Bu meseleye işte bu ritüelleri araştırarak başladım” (R.

Can, kişisel iletişim, 25 Mayıs 2018).

meselenin Şamanizm’e kadar dayandığını keşfettim. Güncel sorunlara cevap ararken izlediğim metodoloji, geçmişle bugün arasındaki bağlantıları kurabilmemi sağlarken modern olanla ilkel olanı karşılaştırmama neden oldu (R. Can, kişisel iletişim, 25 Mayıs 2018).

Resim 2.48. Ramazan Can, Fal Nesnesi II, 2014, ahşap, kumaş, metal, kemik, ip, nazar boncuğu, 104x126x21 cm., Kesişme Noktası Sergisi, Gazi Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, Ankara, Fotoğraf: Ramazan Can.

Fal Nesnesi II isimli yerleştirmesinde sanatçı; kemik59, boynuz, nazar boncuğu, deri, kumaş gibi şaman kültüründeki kutsal sayılan bir takım nesneleri biraraya getirerek oluşturmuştur. 2015 yılında Ankara’daki Foyart Sanat Galerisi’nde gerçekleştirdiği kişisel sergisinde yer alan Kozmogoni isimli çalışmasını ise; kemik, boynuz, ahşap ve paslı metal zincirlerden oluşturmuştur. Sanatçı her iki yerleştirmesinde de,

59 Sanatçı, üretimlerinde bir malzeme olarak, kemiklere sıklıkla yer vermiştir. Kemik toplama sürecini ise şöyle dile getirmektedir:

“Her sanatçıda az veya çok seviyede toplayıcılık vardır. Ben bu kemiklerin bir kısmını doğadan buldum. Bazılarını ise basit saha araştırmaları yapmak için köy köy gezdiğim zamanlarda köylerden topladım. Şamanizm’in izleri Anadolu’da halen mevcut, bu kemikler ev girişlerine o hane sakinlerini koruduğu düşünülerek asılır. Nazarlık amacıyla asılan bu kemiklere rastladığım zaman o hane sakiniyle sohbet etmek için evin kapısını çaldığımda her defasında yeni bir şeyler öğrendim. Bu kemiklerin ayrıca benim için böyle anlamları da var. Genellikle o insanlara o astıkları nazarlıkları (kemikleri) istediğimde beni geri çevirmediler” (Akbulut, 2018, 23 Mart).

Şamanizm’i ve bu kültüre ait nesneleri, kavramsal bir içerikte ele almış ve birbiriyle ilişkili bir bütünlük içinde sunmuştur.

Resim 2.49. Ramazan Can, Kozmogoni, 2015, ahşap, kumaş, metal, kemik, 215x205x40 cm., Şamanlar ve Demonlar Sergisi, Foyart Sanat Galerisi, Ankara, Fotoğraf: Ramazan Can.

Sanatçının bu yerleştirmelerin merkezinde kullandığı nesneler doğadandır. Çünkü bu nesneler, Şamanizm’de kutsal sayılır ve nazardan korunma veya uğur getireceğine inanılmasından ötürü sanatçı üretimlerinde bu nesneleri tercih etmiştir (R. Can, kişisel iletişim, 25 Mayıs 2018). Kozmogoni yerleştirmesindeki sayılar ise;

Şamanizm’deki kutsal rakamları temsil ederek, yeryüzünün gök ve yeraltıyla olan ilişkilerini ve bunların her birinin kendi içindeki yapısal durumlarına bir göndermede bulunmuştur (R. Can, kişisel iletişim, 25 Mayıs 2018). Genç sanatçı, her iki çalışmasının kavramsal içeriğini şöyle anlatmaktadır:

Şamanizm’de var olan, yani madde olarak kabul ettiğimiz her şey, kendi içlerinde yaşayan can, ruh veya hâkim-sahip şeklinde nitelendirebileceğimiz ve diğer güçlerden ancak yoğunluk açısından farklı niteliği olan bir gücün varlığı sayesinde yaşar. Sonra da her kuvvet, her can, her ruh, her hakim-sahip, aynı

türde değerlere (can, ruh, efendi) kendi içinde bölünebilir veya aksine daha kapsamlı bir varlık, kolektif bir güç oluşturmak için diğerleriyle birleşebilir.

Kozmik düzeyde gök hem tekliğiyle hem çokluğuyla hissedilir; bitkisel düzeyde her ağaç bir bireydir, ancak kendisi de bir toprağa, bir bölgeye ve tüm dünyaya ait olan ve orman denen kolektif bir varlığın bir parçasını oluşturur; madenler dünyasındaysa her taşın bir ruhu vardır ve bütün taşların ruhları bir taş yığınının tek olan ruhunda bir duvarda birleşir. Her nesnede var olan bu kuvvet, benzer nesnelerin güçleriyle kaynaşabilir ve birleşik bir güç oluşur. İlkel inançların neredeyse tamamında görülen ve erken devirden itibaren ortaya çıkan bu anlayış esas olarak animizm ve fetişizmle ilgilidir. En basit şekliyle bütün varlıkların, canlı cansız her şeyin bir ruhunun bulunduğuna inanmaktır (R. Can, kişisel iletişim, 25 Mayıs 2018).

Sanatçı, evrende bulunan bütün nesnelerin ve varlıkların bir ruhu olduğuna göndermede bulunmuş ve aynı zamanda kültürel anlamda kolektif bir gücün ve varlığın parçası olmalarını irdelemiştir. Ayrıca, günümüz toplumsal kültüründe yer alan bir takım kültürel pratiklerin ve olguların uzantısının, tarihinin yüzyıllar öncesine kadar dayandığını vurgulamış; böylece günümüz kültürünün oldukça karmaşık ve evrimsel yapısı olduğunu ifade etmiştir.

Ramazan Can, genel olarak üretimlerinde geçmişten, kendi belleğinden ve bu coğrafyaya ilişkin kültürel olgulardan yararlanmış ve bunu kendi sanat pratiğine dönüştürmüştür. Bu anlamda sanatçı kültür bağlamını; yüzyıllar boyunca göçebe yaşamı benimsemiş olan Türk boylarının günlük yaşamda benimsediği inanç, ritüeller ve geçmiş yaşam biçimine ilişkin anekdotlar üzerinden belirlediği bir konuda ele almıştır. Yaşamın ve doğanın içinden seçtiği nesnelerle konuyu irdelemiş, üretimlerini araştırmacı bir yaklaşımla elde ettiği verilerle ortaya koymuştur.

Belgede SANATTA YETERLİK TEZİ (sayfa 158-163)