• Sonuç bulunamadı

Prens’in Yasa-Üstü Konumunun Tartışılması

Aslında kolay gibi gözükse de bir kurtuluş reçetesi olarak prensin hukuk karşısında konumlandırılması kolay değildir. Buradaki güçlük onun doğal hukuk düşüncesi karşısında ısrarlı sessizliğinden kaynaklanmaktadır. İtalyan düşünür için hukuk ve ahlakın prens tarafından inşa edildiği ilk ihtimalde, hükmeden olarak onu

315 MACHIAVELLI, Söylevler, s. 93-96. Ostrakismos hakkındaki görüşü için bknz. (Şehrin)

“Özgürlüğünü korumadaki hatalarıysa diğerleri arasında şunlardır: Ödül verilmesi gereken yurttaşlara zarar vermek; güvenilmesi gereken yurttaşlardan korkmak. Ve bu davranışlar, bozulmuş durumdaki bir cumhuriyette büyük kötülüklere yol açtığı gibi, çoğu kez de -kendisini geri çevirenlerin yaptıkları nankörlük karşısında Caesar'ın kendisi için zorla ele geçirdiği Roma'da olanlar gibi— hızla tiranlığa varmasını sağlar.” MACHIAVELLI, Söylevler, s. 120. Diktatörlük için bknz. “Her zaman varlığını koruyan ama kısa süreli Diktatörlük; sınırlı Diktatör gücü, bozulmamış Roma halkı. Bu şartlar Diktatörün, sınırlarının ötesine geçmesini ve şehre zarar vermesini olanaksız kılmıştır; deneyim göstermiştir ki o Roma'ya her zaman yararlı olmuştur.” MACHIAVELLI, Söylevler, s. 133.

106

yargılayabilecek adli ve örfi bir kural ya da standart yoktur. Tebaaya düşen ona mutlak bağlılıktır. Çünkü bütün ahlaki ve hukuki tanımlar onun keyfiyetiyle belirlenir. Gerek ahlaki gerek hukuki kaideler onun aracılığıyla geçerlilik ve etkililik kazanmaktadırlar. Bu neviden bir liderin yapabileceklerinin neredeyse bir sınırı bulunmamaktadır. Yasa koyucu olarak prens sadece devletin değil benzer biçimde bütün ahlaki, hukuki, dini ve ekonomik kurumların ve toplumun mimarıdır.317

Pozitif hukuku zaten ortaya koyan prens olduğu için onunla bağlı olmayacağı kolaylıkla söylenebilir. Ancak doğrudan bir egemenin emri olmayan doğal hukuka ilişkin yaklaşımı daha önemlidir. Machiavelli’nin bu doğal hukuk anlayışı söz konusu olunca bilinçli şekilde sustuğu söylenebilir. O prensin mevzu hukuka karşı üstünlüğünü kabul ederken ondan ayrı ve bağımsız bir doğal hukuk düşüncesi olduğunu kabul etmemiştir.318 Onun için temel gerçeklik istikrar, süreklilik, kamu

çıkarı, ortak iyi gibi hükümet kavramlarıdır. Prens bunu sağladığı ölçüde meşru olacaktır. Ortak iyi sağlandığı ölçüde kanunlara, dini ve ahlaki kaidelere bağlı olup olmamanın bir değeri yoktur.319 O kadar ki bir prens aleyhine sonuç doğuracaksa hem

dini hem ahlaki hem de hukuki bir kaide olan verilen sözlerin tutulması prensibini çiğnemelidir. Pacta sund servanda (ahde vefa) ilkesinin prensin içinde bulunduğu koşullar sebebiyle askıya alınması Machiavelli’nin gerçekçiliğinin önemli bir yansıması olduğu gibi doğal hukukun yasa-üstü bir konumda bulunan prensi sınırlandırabileceği düşüncesinin de iptali niteliği taşımaktadır. Böyle bir prens tilki kadar kurnaz, bir aslan kadar korkutucu olmalıdır.320

317 SKIRBEKK & GILJE, s. 233. Ayrıntılı bilgi için bknz. “Pratik olarak, sanatının kurallarını

anlaması koşuluyla, devlet adamının yapabileceği şeylerin sınırı yoktur, şöyle ki: eski devletleri yıkıp yerine yenilerini kurar; hükümet şeklini değiştirir, halkı bir yerden bir başka yere yerleştirir; uyruğunun karakterine yeni erdemler aşılayabilir.” SABINE, Cilt II, s. 15. Leo Strauss ise biraz daha ileri giderek

bütün bu yetkilerin ve bu çapta bir toplum mimarisini sadece prenslik olarak değil peygamberlik olarak nitelendirmektedir. STRAUSS, Thoughts on Machiavelli, s. 83.

318 Recai Galip OKANDAN, Umumi Amme Hukuku: Devletin Doğuşu Pozitif ve Teorik Gelişmesi

Unsurları, Fakülteler Matbaası, İstanbul, 1976, s. 518.

319 AĞAOĞULLARI, Sokrates’ten Jakobenlere, s. 343.

320 MACHIAVELLI, Prens, 102; OKANDAN, Umumi Amme Hukuku, s. 522. Dahası, Machiavelli

verilen sözlerin tutulmasının ne kadar önemli olduğunun farkındadır. Söze bağlılığın hukukun hem dini hem de kadim kökeni olduğunu bilmesine rağmen ahde vefa prensibini fayda ilkesi ile değiştirmesi prensin bağımsız konumunu daha da pekiştirmektedir. Ahde vefa ile ilgili açıklaması için bakınız. “Ve

yine Roma halkının sayısız eylemlerini hem bir bütün olarak hem de tek tek gözden geçirecek olan kişi, bu yurttaşların yasaları bozmaktan çok yeminlerini bozmaktan korktuklarını görecektir. Çünkü Tanrı gücüne insanlarınkinden daha fazla saygı göstermişlerdir.” MACHIAVELLI, Söylevler, s. 69. Vurgu

107

Antik Yunan’ın yurttaşları hayvani özelliklerinden kurtarmaya çalışan doğal hukukçu yaklaşımı böylece kökten değiştirilmiştir. Artık, siyaset sanatı, hayvani yönlerimizi yasalar aracılığı ile kontrol etmekten ziyade tam da tilkiye ve aslana benzer karakterimiz aracılığı ile yeni yasalar inşa edilmesi sanatıdır. Machiavelli’nin bütün yasaları ihlal edebilen, yasadan bağışık yöneticisini yargılayacak tek makam başarıdır. Prens sadece yasadan değil yasa ahlaki bir kuralı da muhteva ediyorsa onun da dışındadır.321

Antik Yunan’da kökeni bulunan yasa-üstü insan ile prens arasında bariz farklar mevcuttur. Hemen yukarıda bahsedildiği haliyle nasıl siyaset anlayışı kökten değişmişse aynı şekilde Aristoteles’in pambasileus’u ile Machiavelli’nin bir tez olarak

prens’i arasında da büyük bir ayrılık vardır. Mutlak kral pozitif yasaların üstündeyse

de onun doğal hukukun ilkelerine, Antigone’un gerekçelerine bir itirazı yoktur. Pratikte karşılığı olsun ya da olmasın mutlak kral toplumun, yasaların ve hukukun erdemli olması gerektiğine ilişkin sürekli bir hatırlatmadır. Pozitif yasalardan ayrılmakla amaçlanan ise kuralların çözmekte güçlük çektiği tekil problemlere erdemli bir yanıt arayışıdır diyebiliriz. Oysa prens doğal hukuka bariz biçimde inanmayan ve onu dışlayan bir yöneticidir. Pozitif hukukun üstünde, doğal hukukun dışında (herhangi bir hiyerarşik yapılanma içerisinde olmayan) bir yöneticidir. Yasa-üstü konumunu hem pozitif hem de doğal hukuk kaidelerinin üstüne çıkarak değil doğal hukuku dışlayarak edinir. Antik Yunan temele alındığında Yunan’ın korumaya çalıştığı erdemli yönetici gerçekçilik silahıyla prens tarafından devrilmiştir.322