• Sonuç bulunamadı

İdeal ve Gerçekçilik Arasında Machiavelli

İtalyan düşünürün gerçekçi olduğu ve idealist olmadığı sıklıkla ifade edilmiştir. Bu büyük ölçüde doğru olsa ve düşüncesi temelde prenslik yönetimine odaklanmışsa da arkasında yatan önemli bir cumhuriyet vurgusu olduğu gözden kaçırılmamalıdır. Ona göre kötülüğe başvurmak zorunda kalsak bile aslında; “İyi

321 SABINE, Cilt II, s. 16; STRAUSS, Thoughts on Machiavelli, s. 62. Ahlakın dışında olduğuna dair

nitelikli bir açıklama için bknz. Adem Ersin BAYRA, Güvenlik Devleti, On İki Levha Yayıncılık, İstanbul, 2019, s. 57.

322 Benzer bir yaklaşım için bknz. Harvey C. MANSFIELD, Machiavelli’s Virtue, The University of

108

tarafından sevilmek, kötü tarafından sevilmekten ve yasalara boyun eğmek, yasaları egemenliği altına almaktan çok daha kolaydır.”323 Kaideten yasalara dayanan

yönetimler olağan zamanlarda tercihe şayandır. Zaten olağan durumda halkın bilgisini prense tercih ettiğini de belirtmektedir.324 Bu tercih Roma tarihini çok iyi bilmesine ve

De Principatus adlı eseri yazmasına rağmen birkaç yer dışında eserlerinde Principatus

devrine dair manidar suskunluğundan da anlaşılabilir.325

Roma Cumhuriyeti’nin ateşli bir taraftarı olduğu halde prense tezahürat etmesini bu gerçekçiliğine borçludur. Birbiriyle taban tabana zıt bu iki anlayışı uzlaştırabilmek onun realizmini anlamaktan geçer. Bir yandan bozulmuş yasaları, hukuku ve devletleri ıslah etmek için doğal yasaların ve ahlakın dışında bir zeminden hareket eden prensi reçete ederken; diğer yandan özgürlüğün sadece yasalaşmadığı adeta bir yaşam şeklini aldığı cumhuriyetlerin prens tarafından yönetilemeyeceğinin de farkındadır.326

O daha çok İtalya’nın bütünlüğünü sağlayamadığı, zulmün ve cinayetin kol gezdiği durumdan dolayı hayallerinin nadiren eskizini çizen karamsar bir ressamdır. Fakat idealindeki resim dönemin Fransa’sında olduğu gibi halkın güven içinde

323 MACHIAVELLI, Söylevler, s. 367.

324 Olağan durumlarda halk ve prens karşılaştırmaları için bknz. “… yığınların doğası prensinkinden

daha fazla suçlanmamalıdır. Çünkü herkes doğruyu ve yanlışı gözetmeden hata yapmakta özgür olduğu zaman aynı oranda hatalı olur. Bununla ilgili, söylediklerime ilave olarak hem Roma imparatorları hem de prensler ve diğer tiranlar arasında, herhangi bir yığın içinde hiç bulunmayacak kadar çok duygu değişikliği ve tutarsızlık gösteren çok sayıda örnek bulunur.” MACHIAVELLI, Söylevler, s.

201. “Ve eğer prensler, yasaları oluşturmada, toplulukları yasalara göre şekillendirmede, statüler ve

yeni kurumlar kurmada halktan üstün oluyorlarsa, halk da şüphesiz onları düzenleyenlerinki kadar aynı ihtişamla kurulu şeyleri koruma konusunda üstün olur.” MACHIAVELLI, Söylevler, s. 203.

“Eğer şu hâlde yasaları korumakla yükümlü bir prensle, yasalara zincirli bir halkı tartışıyorsak halkta prensten daha değerli bir yan görürüz. Eğer sınırlandırılmamış bir halk ya da prensi tartışmak zorundaysak halkta prenstekinden daha az kusur görülecektir. Bunların çareleri de daha küçük ve kolay olacaktır. Bunun nedeni kontrolsüz ve ayaklanmış bir halkın iyi bir kişinin konuşmasıyla, iyi bir yola geri döndürülebilir olmasıdır. Kötü bir prensle konuşabilecek kimse yoktur ve tek çare çeliktir.”

MACHIAVELLI, Söylevler, s. 204.

325 Principatus devri imparatorları ile ilgili sınırlı yorumlarından biri için bknz. “Prens aynı zamanda,

Caligula, Nero, Vitellius ve diğer kötü imparatorları, kötü huyları ve aşağılık yaşamlarının yarattığı düşmanlarından korumak için doğu ve batı ordularının yeterli olmadığım da görecektir.”

MACHIAVELLI, Söylevler, s. 66.

326 “Ve özgür yaşamaya alışmış bir şehre egemen olup onu yok etmeyen kişi, o şehir tarafından yok

edilmeyi bekleyebilir; çünkü böyle bir şehre, ayaklanmada, özgürlük ruhu ve eski düzen her zaman sığınak olur; ne geçen sürenin uzunluğu ne yapılan iyilikler, özgürlük ruhunu ve eski düzeni asla unutturamaz.” MACHIAVELLI, Prens, s. 54. Karşılaştırmak için bknz. “Ve şu kabul edilmesi gereken bir gerçektir ki bir prensin yönetimi altında yaşayan bozulmuş bir şehir, prens kendi soyuyla birlikte yok edilse bile asla özgürlüğünü geri getiremeyecektir. Aksine, bir prens, başka prensi yok etmelidir. Çünkü gerçekten de birinin yetenekli ve iyi oluşu şehrin özgürlüğünü korumadıkça, yeni bir efendi oluşturmadan şehir asla huzur bulmaz.” MACHIAVELLI, Söylevler, s. 90.

109

yaşadığı “kralın tüm halkın güvenliğini içeren çok sayıda yasayla” sınırlandığı bir resimdir.327 Neredeyse erken bir hukuk devleti fikrini de onun düşünceleri arasında bulmak mümkündür. Prens olağan eylemlerini yasaya göre ve tebaasının onurları ve mülklerini hakkıyla gözeterek yürütürse sürekliliği sağlayabilir.328 Onun idealinin

bundan fazlasını içerdiğini söylemek gerekir. Özellikle ulusalcı akımların kendisine bir kaynak ve dayanak olarak başvurduğu Machiavelli ilginç şekilde yasal düzenin yine yasal araçlarla ortadan kaldırılmasının ne denli problemli sonuçlara yol açabileceğini öngörmüştür.329 Ona göre;

“Bu nedenle bir cumhuriyet, yasaları arasına şunu katmak zorundadır: Yurttaşlar, iyilik örtüsü altında kötülük yapamamaları, özgürlüğe zarar vermemeleri ve böyle bir halk desteğini yalnızca ilerleme adına kazanmaları için izlenmelidirler.”330

Bu ilkeye neden gereksinim duyulacağı İkinci Dünya savaşından sonra daha da iyi anlaşılacaktı.331 Keza, özgürlük yönetimlerinin yasadışına çıkarak, hukuk dışı bir alana

gönderme yaparak sorunlarını çözmesinin yaratacağı sorunların da farkındadır. Temelde, cumhuriyet için yasaları korumaktan ve yasaları yapanların onlara uymasından daha elzem bir kaide yoktur.332

Tüm bu tasarılarına rağmen realizm ve idealizm arasında yaptığı seçim, aslında onun çağının çok ötesindeki şöhretini borçlu olduğu seçimin ta kendisidir. O iyi yasalara duyduğumuz ihtiyacın pek tabii farkındadır; diğer yandan iyi orduların başka deyişle silahın, kuvvetin ve kurnazlığın iyi yasalar ortaya koymak için yeterli olduğunu

327 MACHIAVELLI, Söylevler, s. 88.

328 Konu hakkında Machiavelli’nin detaylı açıklaması için bknz. “Bununla birlikte, prens insanların

sevgisini kazanamasa bile, nefretten kaçınacak şekilde korku uyandırmalıdır; çünkü korkulmak ve nefret edilmemek pekâlâ bir araya gelebilir; prens yurttaşlarının ve uyruklarının ve malına ve kadınlarına dokunmadıkça, bu durum böyle sürüp gider. Gene de birisinin canını alması gerekiyorsa, bunu, uygun bir gerekçesi ve açık bir nedeni olduğunda yapmalıdır; ama özellikle başkasının malından uzak durmalıdır; çünkü insanlar babalarının ölümünü mal varlıklarının kaybından daha çabuk unuturlar.” MACHIAVELLI, Prens, s. 99. Vurgu tarafımıza aittir.

329 SKIRBEKK & GILJE, s. 235. 330 MACHIAVELLI, Söylevler, s. 167.

331 1948 ve 1949 yılları arasında düzenlenen ve yürürlüğe giren Federal Almanya Cumhuriyeti

Anayasası’nın 21. maddesi bunun en temel örneğidir. Buna göre: “(1) Siyasi partiler, halkın siyasi

iradesinin oluşumuna katılırlar. Kurulmaları serbesttir. İç düzenlerinin demokratik ilkelere uygun olması şarttır. Maddi kaynakları ve harcamaları ile malvarlıkları hakkında kamu önünde hesap vermek zorundadırlar. (2) Amaçlarına ve taraftarlarının tutumuna göre, özgür ve demokratik temel düzeni zedelemek veya ortadan kaldırmak veya Alman Federal Cumhuriyetinin varlığını tehlikeye sokmak eğilimini gösteren siyasi partiler, Anayasaya aykırıdırlar. Anayasaya aykırılık hakkında Federal Anayasa Mahkemesi karar verir.” (Erişim), https://www.btg-bestellservice.de/pdf/80207000.pdf

22.12.2019.

110

düşünür.333

Aslında bu gerçekçi perspektifinin düşüncesine hâkim olmasıyla açıklanabilir. Ona göre bugüne kadar birçok filozof hiç görülmemiş, bilinmeyen cumhuriyetler ve prenslikler hayal etmiştir. Ancak olan ile olması gereken arasında büyük bir uçurum bulunmaktadır. Olması gerekeni düşünürken, mevcudun ıskalanması ve terk edilmesi ancak yıkımla sonuçlanabilecek yersiz bir teşebbüstür.334

İyi olmak için çaba sarf eden biri kötü huylu kişiler arasında sadece hayal kırıklığını pekiştirir. Nihayet Machiavelli ve bir

tez olarak prens için gidilecek tek bir istikamet bulunmaktadır: onlar kötülüğü öğrenmeli

ve bunu duruma göre kullanmalıdırlar. Bu gerçekçi bakış açısı “en iyinin ne olduğunu” (en iyi yasalar, en iyi rejimler, en ideal yönetici nedir ya da kimdir gibi) bir yana bırakıp onun yerine meşruluk ve etkililik kavramlarını ikame edecektir.335

Bunun sistematik ifadesini ise Thomas Hobbes’ta görmek mümkündür.

III. HOBBES: TANRI ve KURT ARASINDA İNSAN